Milattan önce 730’da Abdul Alhazred tarafından yazılan Necronomicon bazı kaynaklarda “rüzgarın fısıldamasına benzer gecenin sesi” anlamına gelen “Al Azif” olarak geçer. Necronomicon kelimesi de köklerine farklı farklı ayrıştırılarak incelenirse “ölüler kitabı, ölüler yasasının imgesi, ölü isimler kitabı” anlamlarındadır. Lovecraft’ın bizzat “Necronomicon’ un Tarihi” (1927) adlı eserlerinde bahsettiği üzere orijinal başlığı “Al Azif” olan Necronomicon, Araplar tarafından demonların ulumalarından meydana gelen gecesel sesleri tanımlamak üzere kullanılır. 8.yy’da Yemenli deli şair Abdul Alhazred tarafından yazılmış, cehennem çukuru ve uzay dışında var olan insan ruhunu zapt etmiş akıl almaz varlıkları görünür bir halde ortaya çıkarmaya dair formüller içermektedir. Abdul Alhazred İskenderiye’den Pencap’a kadar seyahat etmiş ve çok okuyan biridir, dillere karşı bir yeteneği vardır, pek çok el yazmasını tercüme etmiştir, geçmişi aydınlatmak ve geleceği araştırmak üzere Nostradamus’a benzer teknikler ve haşiş karışımları kullanmıştır.Necronomicon karşımıza Lovecraft’ın ilk “The Hound” hikayesinde çıkar. Necronomicon, dehşet dolu şeyler fısıldayan yasaklı bir kitaptır. Cthulhu mezhebine tek göndermede bulunan dizeler, Necronomicon’da geçmektedir. Ama bu dizeler de çift anlamlar içerir. “Dunwich Korkusu” öyküsünde Dr. John Dee, Necronomicon’u orijinal dili Arapçadan İngilizceye çevirir, Lovecraft bu öyküde Liber Logaeth’in Necronomicon’un İngilizce çevirisi olduğunu ileri sürer ve bir başka karakter Wilbur Whateley’i ise elindeki Necronomicon’da eksik olan 751. sayfadaki büyü için Miskatonic Üniversitesinin kütüphanesine giderken tasvir edilir. “Charles Dexter Ward Vakası” adlı öyküde ise ilginç bir şekilde Joseph Curwen’in kütüphanesinde “Qanoon-e-Islam” adlı bir kitabı kitaplığa kaldıran John Merit, huzursuz bir şekilde bunun Necronomicon olduğunu keşfeder.
Lovecraft’ın dünyasında sürprizler tükenmez. “Medusa” ve “Karanlıktaki Fısıldayan” öykülerinde Necronomicon’dan biraz bahsedilir ve nihayet “Deliliğin Dağlarında” öyküsünde Necronomicon konusunda iyice merakı uyandırılmış okuyucu, Lovecraft’ın lanetli kitabının sayfalarında gezinirken bulur kendini. “Deliliğin Dağlarında” öyküsünde baş karakter yine Lovecraft’ın bir başka meşhur hayal ürünlerinden Miskatonic Üniversitesi’nin kütüphanesinde o iğrenç kitabın kapağını açtığına bin pişman olur, Necronomicon’u okuyan Dyer ve Pabodie, Clark Ashton Smith’in şiirde ve resimde görülebilir kıldığı kabusların Necronomicon’a dayandığını fark eder ve baş karakter insanın huzurunu kaçıran ölü Antartika kıtasında korku dolu ilksel mitleri; Leg’in, Migo’nun şeytani platosu, insanlık öncesi çağrışımlar yapan Pnakotik Elyazmaları, Cthulhu Kültünü ve Necronomicon’u bu kitapta bahsi geçen, biçimsiz tsathoggua efsanelerini düşünür. Kötülüğün yazılı ilk örneği Necronomicon, buraya kadar hakkında verilen bilgiler ışığında “Müzedeki Korku”, “Gümüş Anahtar” (Ekim 1932- Nisan 1935), “Sonsuzluğun Dışında (1933), “Eşikteki Şey” (21-24 Ağustos 1933), “Zamanın Dışındaki Gölge” (Kasım 1934 –Mart 1935), “Alonzo Typer’ın Günlüğü” (Ekim 1935), ve “Karanlıktaki Avcı” öykülerinde de izler bırakmaya devam eder.Daha sonra da popülerliği artınca piyasaya Necronomicon adında şimdiye kadar yapılan araştırmaların toplanması şeklinde pek çok kitap çıkar. Kitap hakkında bildiklerimiz Lovecraft’ın üzerinde pek çok araştırma yapıp yazdıklarından ibaret olsa da bunun haricinde kitabın Arapça el yazmasının bulunamadığı, Dominikli rahip Olaus Wormius tarafından Latinceye çevrildiği, o zaman ki dinsel doktrinlere karşı gelen düşünceler içerdiğinden Trithemius adındaki baş keşişe bir kopya gönderildikten sonra yakıldığını biliyoruz. Bu da Vatikan kütüphanesinde hala bir kopyanın saklı olduğu gerçeğini gösteriyor. Zaten daha sonra İtalya’dan Prag’a kaçan bazı simya, kabala, vb okült bilimlerle uğraşanlar sayesinde kitabın izine bir kez daha rastlanmıştır.Kitapta dünyada insan ırkından başka yaşam formları da olduğu, dünyanın sonu, metafizik olaylar, mitolojik imgeler ve yüce eskilerin bahsi geçer. Kitapla ilgili bütün tarihler karışık ve her kaynağa göre farklı farklıdır. Aleister Crowley’in okuyup etkilendiği ve “The Book Of The Law”ı yazdığı söylencesi ortalıkta dolaşsa da bir kitap olmasına rağmen Necronomico’un varlığına dair hiçbir kanıt olmayıp bu kitap ve kitapla ilgili araştırmaların tarihinin bile Lovecraft tafarından uydurulmuş olma ihtimali de vardır. Çünkü Lovecraft, Robert E. Howard’a yazdığı bir mektupta Lord Dunsday’in Pegana’sı gibi Cthulhu, Yog –Sothoth, R’lyeh, Nyarlathotep, Nug, Yeb ve Shub –Niggurath kültlerinin de kendi uydurması olduğunu söyler. Necronomicon ise objektif bir gerçekliğe sahip olmak adına yazılmıştır.
Nergal, The God Of Hades; BACK VIEW
Bunun yanında ölüme dair oldukça güçlü negatif enerji formlarının yerine geçen Necronomicon, sadece merak edenleri içine çekebilecek ve buna hazır olmayanları paramparça edebilecek yoğunlukta bilgiler yığınıdır. Necronomicon’da bilginin bedeli çok ağırdır. Robert E. Howard’ın karakteri Friedrich Von Junzt, “Gecenin Çocukları” (1931) eserinde Lovecraft’ın Necronomicon’unu okur, Altay Öktem “Bu kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak” adlı kurgu romanında Necronomicon’un gizemini bir kez daha gün ışığına çıkarı ve gerçekten de edebiyat dünyasını bu lanetli bilgiyle kana bular.Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan hayal ürünü ya da gerçek bu kitap Rock’da da pek çok gruba ilham kaynağı olmuştur; Metallica “Master Of Puppets” adlı efsane albümündeki “The Thing That Should Not Be” adlı parçasında Necronomicon’dan alıntılar kullanır, Mercyful Fate’in “Time” adlı albümünde “The Mad Arab” adlı bir parçası vardır. Adı Necronomicon olan ve hala aktif Kanadalı death Metal, Alman trash metal ve Japon trash/death metal olmak üzere üç tane de grup bulunmaktadır.Dimmu Borgir
Dimmu Borgir, Kuzey Cermen dillerinden olan İzlandaca’da (İzlandaca bugün İzlanda’nın resmi dili olup, lehçe ve eğitim seviyesine bağlı olarak bazı Norveçliler tarafından da kullanılabilen bir dildir.) ‘kara kale’ ya da ‘büyük kara kale’ anlamına gelir. Kelime anlamı olarak ‘Dimmu’ sisli karanlık, ‘Borgir’ ise kale/taht anlamındadır. Yükselen sülfirik duvarı nedeniyle İzlanda efsanelerinde bu bölge, dünya ile cehennemin bağlantı noktası ve elflerle trollerin yerleşim yerleri olarak geçer. Yine İzlanda’nın kuzeyinde bulunan bir doğa harikası olan ve Myvatne Gölünü de içine alan aktif volkanların bulunduğu, lavlarla şekillenmiş ve doğal sit alanı ilan edilmiş sisli bölgenin adı da Dimmu Borgir’dir.
Nergal’s emblem
Müziksel açıdan incelersek Dimmu Borgir, 1993’te Oslo(Norveç)’te Shagrath, Silenoz, Tjodalv tarafından kurulan melodik Black Metal grubudur. Grubun müziği, akılda kalıcı klavye melodileri, agresif gitarlar, yıkıcı davullar, vahşi/çiğ vokallerle birlikte yer yer melodik/operavari vokal partisyonlarıyla süslenmiş özellikle 80’lerin Black Metal ve Heavy Metal klasiklerinden ve Wagner, Dvorak gibi klasik müzik ustalarından etkilenerek oluşturulmuştur. Black Metal, pure ve melodik Black Metal olarak ilk ana yol ayrımına geldiğinde, Dimmu Borgir’ın kendine özgü melodik ve daha sonra senfonik Black Metal tarzıyla beste, kayıt kalitesi, imaj, ve Black metal camiasına yakışır felsefik tutumuyla profesyonel anlamda müzik yaptığı aşikardır.Kariyerine 1994’te ilk EP’si olan “lnn I Evigheters Morte (karanlığın sonsuzluğu içinde)” ile başlayan grup 2003’te çıkardığı senfonik Black Metal albümü “Death Cult Armageddon” olan iki parçayı da Hellboy filmine film müziği olarak vermiştir. 2005’te ise kariyerleri boyunca ayrı bir yeri olan efsanevi melankolik albümleri “Stormblast (Fırtına)”ı tekrar kaydederek satışa sunan grup, 2007 yılında da “In Sorte Diaboli” adlı konsept albümüyle çoktan arşivlerdeki yerini almış bulunuyor.Nergal
Babil’in tanrısı olarak geçen Nergal kültünün antik sümer’de kutha, günümüzde Tell –İbrahim şehridir. Kutha şehri aynı zamanda Sükmer mitolojisindeki yer altı dünyasıdır. Nergal, Babil astrolojisinde Mars gezegeniyle ilişkilendirilir, savaş, ateş, salgın ve yıkımın öfkeli kötü tanrısıdır. Yunanlıların yarıtanrısı Herkül ve savaş tanrısı Ares’le de bir tutulur. Babik gravürlerinde tapınakları ve yapıları koruyan, aslan gövdeli bekçilerin Nergal’ı sembolize ettiği düşünülür.Sümer mitolojisindeki Nergal ile yeraltını yöneten ölüm kraliçesi Ereşkigal’in hikayesi ise yer altı krallığını terk edemeyen Ereşkigal’in düzenlenen şölenden ona da pay verilmesi için vezirini yüce semaya göndermesiyle başlar. Ereşkigal’in veziri, küçük tanrı Negral’in hakaretine uğrar ve Negral, Ereşkigal’den özür dilemeye mahkum edilir. Nergal, tanrıların tavsiyesi üzerine yeraltında hayatta kalabilmek için ona sunulan ekmek, et, bira ve sudan hiçbirini kabul etmez. Bir hafta sonra Ereşkigal’le nişanlandıklarını tanrılara söylemek bahanesiyle yeryüzüne çıkmaya çalışır. Bu tuzağa düşmeyen Ereşkigal, geri dönmediği tekdirde yaşayanları yutmak üzere ölüleri göndereceğini ve ölüleri yaşayanlardan çok kılacağını söyler. Ereşkigal’in vezirleri onu almaya geldiğinde kendini kel, felçli, ve topal gösterse de yeraltına tıpış tıpış inmek zorunda kalır ve mitolojik kaynaklarda da Nergal, Ereşkigal’in eşi olarak geçer. Nergal demonolojide çölün ve ateşin tanrısı olup, güneşin, negatif etkilerini temsil eder, sinekler tanrısı olup, Beelzebub’un da casusudur.Polonyalı Black/death grubu Behemoth’un gitar/vokal’inin sahne adı Nergal’dir. Şarkı sözlerinde mısır mitolojisini işleyen death metal grubu Nile’ın “Amongst The Catacombs Of Nephren-Ka” albümümdeki “Der Rche Kreig Leid Der Assyriche” parçası Nergal mitinden bahseder. Şarkı öszlerinde mezopotamya ve Sümer mitlerini işleyen folk etkili Black/Death grubu Melekesh’in “Djinn” albümünde de Nergal’in bahsi geçer.
yorumlar
Anime si Turkiyede fazla bilinmesede bazi insanlara sapikca gelen orijinal bir cizgi animesi vrdir..Sex cinayet agirlikli oldugundan genis bir kemik tabakasi na sahip.Aslinda El Azif inde kendince olan anlamininda “col iblislerinin ulumasi ‘ geldigini duymustum.Yine bu konuyla ilintisi olan bir kitap var,tavsiye ederim okumamis olanlara.
Warcraft 3 fun map’i dota allstars’da bir item. Kullanıldığında 2 demon warlock çıkarır. İnt ve str verir.Meğer üzerine tıkladığımız kitap buymuş. Yazara teşekkürler.
birisi aleister crowley mi dedi? karanlık güçler bana sörsinin buna bayılacağını söylüyor.çok güzel konu neceff. kesinlikle bu türle devam.
alesiter crowley’nin oğlunun soyadı attaturk’tür. ilginç bir detay.
Atatürk’ü severmiş merhum…Gone are the ghosts and gods,Fear’s strangled emerods,Thought’s spider snares;Dead are the craven creeds;Truth demands noble deeds,All free man dares.Men, be your own recourse!Waste not your fire and forceIn fatuous prayers!Better, come cannilyDown on the enemy,Set them to theirsFree from the bogie faith,False fear and wastrel wraith,From shame and guilt,Rise, in thine own self-awe,Live to the living law:Do what thou wilt!——-To the memory ofMustapha Kemal Pasha Ataturk:For my old friend and pupilMajor-General John CharlesFrederick Fullerand my son Aleister Ataturk.Demiş Anthem’de
velet sevmemiş olacak ki soyadını değiştirmiş sonra da. rahmetli.
sonradan olacak.
May, belki de not.
on nömera yazı olmuş, son yıllarda folklarik metal grublarıda türedi, adamlar babanenin kapat şu gürültüyü evladım dediği müziklerine yerel ve folklorik müziklerde katıyorlar, bunların avrupa da underground konserleri oluyor. Korku filmi gibi…Beni bu konselere götüren kırık bi arkadaşım vardı sonradan aklı dengesini kaybetti, tedavi falan görmüştü. Kız içtiği haplardan dolayı elli kilodan doksan kiloya çıkmış vaziyette Taksim de takılıyor.Sonradan babanemi dinlemeye başladım, artık kedi kesen siyah tişörtlü satanistlerden uzak duruyom.Bunların hepsi satanist satanist…
aha da bu üçüncü okuyuşum.tekrar eline sağlık neceff kardeş.
Edgar Allen Poe ile Howard Phillips abimiz gençliğimi yediler. Amma ve lakin helal olsun.Yanlız bu necronimicon uydurmadır tabi, bunu her H.P. fanı bilir. Ayriyetten uydurma olması H.P. ye zelal getirmez aksine büyüklüğüne ve karanlığına bir kamçı daha vurur. Herkez bilmesin, herkez okumasın onu.
Necronomicon Gerçekten Var mı?
H.P. Lovecraft
Abdul, Lovecraft’ ın 5 yaşındayken Bimbir Gece Masalları adlı eserin Andrew Lang versiyonunda geçen ve Lovecraft’ ın en sevdiği düş karakteridir. Lovecraft o yıllarda kafasına sarık takıp yüzüne sakal yapıp kendine Abdul Alhazred ismini vererek eğlendiğini ve sonra bir gün bu eski hatıralarının adına bu hipotetik kitap Necronomicon’ un hipotetik yazarı olarak canlandığını söyler.Gerçekten alıntılarmışcasına kurgulanan Necronomicon artık karanlık ve lanetlenmiş olaylarla bağlantı kurulmak için hazırdır. Yine Lovecraft, Robert Bloch’ a yazdığı bir mektupta deli Arap Abdul Alhazred diye birinin yazdığı Necronomicon diye bir kitabın olmadığını, bu korkunç lanetli cildin kendi hayal ürünü olduğunu, başka yerlerde bahsi geçen Necronomicon’ ların da kara mitolojilere, efsanelere arka plan kurmak, sentetik bir folklor yaratmak adına bir grup yazar tarafından (Lovecraft halkası) oluşturulan anıştırmalar olduğunu ve bu yazarların hiçbirinin okuyucuları aldatmak istemediklerini söyler. Benzer şekilde Lovecraft’ ın öykülerinde geçen “Tsathoggua” Clark Asthton Smith’ e ait olup Smith’ in öykülerinde geçen “Yog-Sothoth” da Lovecraft’ ın hayal ürünüdür. Lovecraft’ ın yazdığı tüm bu açıklayıcı mektuplara rağmen Necronomicon’ un bir tür arketip okült kitap olduğuna dair bir inanış da vardır. Bu inanışa göre Lovecraft, referanslarını fantastik rüyaları olarak gösterdiğinden (Lovecraft, Necronomicon isminin rüyasında ortaya çıktığını söylemiştir) üstün bir bilinç düzeyinde olup, Necronomicon’ u keşfedip eserlerinde kullanmıştır. Bu yanlış anlamlar arasında piyasada birçok versiyonu bulunan Simon tarafından düzenlemiş Necronomicon’ lardan kaynaklanmaktadır. Bu kitaplar Sümer ve Babil mitolojisini temel alarak Lovcraft’ la karşılaştırmalar yapmakta ve Lovecraft’ ın kendi mitolojisini yaratırken bu kaynaklardan etkilendiğini ileri sürmekle birlikte içlerinde demonlara yönelik Sümer büyüleri bulunmaktadır. Yine bu kitaplar Lovecraft’ ın Yaşı Varlıklar ve Yüce Eskiler diye tabir ettiği varlıkları Hristiyan miti “aydınlık-karanlık”, “tanrı-şeytan” çatışmasına benzetmekte, Sümer mitolojisi ve okült bilimlerden etkilenen okültisyen Aleister Crowley ile Lovecraft arasında bağlantı kurmaya çalışmaktadır. Hatta başka bir bilinç düzeyine çıktığını söyleyen Crowley’ in bu sırada Cthulhu’ nun çağrısını duyduğunu iddia etmektedir. Crowley’ in meşhur kitabı Maji Teorisi ve uygulaması ile gizemli “Necronomicon” yeni başlayanlar için tehlikelerle örülü bir kaynak olarak kabül edilmekte ve maji konusunda kontrollü kimselere tavsiye edilmektedir. Tartışmaların kaynağı Ryan Parker’ ın yazdığı Necronomicon Bilgi Kaynağı adlı kitabında geçen iddialara dayanır. Parker’ a göre Sümerce yeraltı anlamına gelen “kutu” ve bir yerin sahibi anlamına gelen “lu” kelimelerinden “Kutulu” türetilmiş ve yeraltının yöneticisi Tiamatu’ ya eşdeğer Cthulhu yaratılmıştır. Aslında Sümerce “kur” kelimesi dağ, bilinmeyen yer anlamlarına gelip yeraltıyla özdeşleştirilir. Tiamat ise yaradılıştan önce var olan, göklerin ve yerin hamili bir tanrıçadır.
Cthulhu
Ama Lovecraft’ ın öykülerinde yarattığı isimleri mitolojiden aldığı düşüncesi, onun yaratıcılığına karşıt bir anlam teşkil etmekle birlikte imgelem kalitesine de dil uzatmak anlamına gelmektedir. Ayrıca bu kitabın iddia ettiği Sümerce varlık isimleri, sümer mitolojisinde bulunmamaktadır. Aslında Necronomicon Yunanca ölü anlamına gelen “necro” ve uygulama, gelenek ya da kural anlamına gelen “nomos” kelimelerinden türetilmiştir. “Ölülerin uygulama kitabı” veya Tibetçe” deki Bardo Thodol ile sıklıkla karıştırılır. Ama bu kitaplar Necronomicon gibi ölüleri ve kimi şeytani ruhları çağırmak üzere yazılmamıştır. Lovecraft, metaryalist evrendeki biyoloji, astronomi, jeoloji, fizik bilimlerindeki gelişmeler sayesinde artık insanoğlunun daha önemsiz ve güçsüz olduğu düşüncesinden yola çıkarak kozmik felsefeyi yaratmış, öyküleri de kozmik-korku türünün ilk örnekleri olmuştur.Okült fenomenlerin yanı sıra ırkların karışımı ve delilik kavramlarını içeren bu felsefe, evrende bir yaratıcının olmadığına dikkat çeker ama nihilizmin anlamsızlığından ayrılır. Ölümünden sonra Cthulhu mitosu Lovecraft’ ın yakın arkadaşı August Derleth tarafından devam ettirilir. Lovecraft’ ın hayali kitabı Necronomicon’ un gölgesi, hakkındaki spekülasyonlarla birlikte hala üzerimizdedir.
yine konuşturmursun geçmişte kalan izleri,fikrine sağlık…
ia ia ia!!!
Ben pek anlamam böyle konulardan ama, annemin metafizikle uğraşıp deliren, dedesinden kalma bir defter var, en baştaki yıldızlı çizimden var?Şahsen onun ne olduğunu bilmiyorum, açıklarmısınız.
Yazıyı baştan sona, virgüllerde hafif nefes alarak okursan annenin dedesinden kalma bir defterde ne olduğunun bi önemi kalmaz diye düşünüyorum.
Yok tabi baştan sona okudum da, acaba yıldızın özel bir anlamı var mı diye merak ettim sadece.