bildirgec.org

nergal hakkında tüm yazılar

BÜYÜLÜ SÖZLÜK

neceff | 19 October 2008 15:16

Milattan önce 730’da Abdul Alhazred tarafından yazılan Necronomicon bazı kaynaklarda “rüzgarın fısıldamasına benzer gecenin sesi” anlamına gelen “Al Azif” olarak geçer. Necronomicon kelimesi de köklerine farklı farklı ayrıştırılarak incelenirse “ölüler kitabı, ölüler yasasının imgesi, ölü isimler kitabı” anlamlarındadır. Lovecraft’ın bizzat “Necronomicon’ un Tarihi” (1927) adlı eserlerinde bahsettiği üzere orijinal başlığı “Al Azif” olan Necronomicon, Araplar tarafından demonların ulumalarından meydana gelen gecesel sesleri tanımlamak üzere kullanılır. 8.yy’da Yemenli deli şair Abdul Alhazred tarafından yazılmış, cehennem çukuru ve uzay dışında var olan insan ruhunu zapt etmiş akıl almaz varlıkları görünür bir halde ortaya çıkarmaya dair formüller içermektedir. Abdul Alhazred İskenderiye’den Pencap’a kadar seyahat etmiş ve çok okuyan biridir, dillere karşı bir yeteneği vardır, pek çok el yazmasını tercüme etmiştir, geçmişi aydınlatmak ve geleceği araştırmak üzere Nostradamus’a benzer teknikler ve haşiş karışımları kullanmıştır.

Necronomicon karşımıza Lovecraft’ın ilk “The Hound” hikayesinde çıkar. Necronomicon, dehşet dolu şeyler fısıldayan yasaklı bir kitaptır. Cthulhu mezhebine tek göndermede bulunan dizeler, Necronomicon’da geçmektedir. Ama bu dizeler de çift anlamlar içerir. “Dunwich Korkusu” öyküsünde Dr. John Dee, Necronomicon’u orijinal dili Arapçadan İngilizceye çevirir, Lovecraft bu öyküde Liber Logaeth’in Necronomicon’un İngilizce çevirisi olduğunu ileri sürer ve bir başka karakter Wilbur Whateley’i ise elindeki Necronomicon’da eksik olan 751. sayfadaki büyü için Miskatonic Üniversitesinin kütüphanesine giderken tasvir edilir. “Charles Dexter Ward Vakası” adlı öyküde ise ilginç bir şekilde Joseph Curwen’in kütüphanesinde “Qanoon-e-Islam” adlı bir kitabı kitaplığa kaldıran John Merit, huzursuz bir şekilde bunun Necronomicon olduğunu keşfeder.

Hafta: Gereksiz Birim

kapuska | 14 July 2008 10:04

Herhalde herkes ya bir şekilde işini yetiştiremediğinden ya da haftasonu tatilinin kısalığı yüzünden düşünmüştür: bir hafta neden yedi gündür? Niçin sekiz, dokuz, vs. değildir de illa yedidir?

Gün, ay ve yıl kavramlarını açıklamak isterseniz, bunlar astronomik birimlerdir ve fizik ile açıklanabilirler. Yani gün dediğimiz şey Yer’in kendi ekseni etrafındaki dönüşünün süresidir. Benzer şekilde ay Dünya’ya göre Ay’ın, yıl ise Güneş’e göre Yer’in tur süreleridir. Peki bu matematiksel niceliklerle tek ortak paydasının gün olduğu hafta kavramı da ne oluyor ve niye periyodu yedidir?

Ama yedinin serüvenine geçmeden önce hafta kelimesini ve kavramın kendisini de biraz irdelemek lazım. Semantik kökenine baktığımızda, Türkçe’de erken örnekleri 14. yy’a kadar takip edilebilen ‘hafta’ sözcüğü aslında Farsça’da yedi anlamına gelen ‘haft’ (heft okunur) kelimesinden türetilmiştir. Bu sözcüğü de ilk kez Avesta’da, Zerdüşt’ün dörtlüklerini topladığı ve kullandığı Hint-İran diline de adını veren kitapta görürüz (yani nereden bakılsa 3500 yıllık bir sözcüktür).

Bizim coğrafyamızda izi kolay sürülse de batı dünyasında bugün kullanılan ‘week’ kelimesine ulaşılması daha bir çetrefillidir. Kesin olarak bildiğimiz Romalılar’ın yüzyıllarca hafta kavramı olmadan gayet mutlu mesut yaşadıklarıdır. Fakat ne zaman Roma Ordusu 1. yy civarında Zerdüştlüğün bir mezhebi olan Mitraizm’le tanışmış, hafta kavramıyla beraber diğer kültürel öğelerini de benimsemeye başlamıştır. Ancak Romalılar’ın hafta kavramından pek haz aldıkları da söylenemez. Öyle ki bu kavram için kullandıkları kelimeler öylesine ve alelade sözcüklerdir. Bir süre ‘hebdomas (yedi gün)’ (Eski Yunanca hepta-‘dan türetme) bir süre de ‘septimanus (yedi kat)’ (Latince septa-‘dan türetme) demişlerdir. Yeri gelmişken ekleyelim, hafta anlamına gelen ve bugün hala kullanılan Fransızca ‘semaine’ ve İspanyolca ‘semana’ yine septimanustan türetilmişlerdir.

Mitras Rölyefi
Mitras Rölyefi