Şirketler, devletler ve devlet kurumları da tıpkı insanlar gibidir. Kendilerine özgü düşünme biçimleri, mantıkları, davranış biçimleri, kaprisleri, ihtiraslar, nefretleri ve sevgileri vardır.Bu yüzdendir ki neredeyse hemen hiçbir devlet – devlet kurumu tam olarak MİLLETİNİN HUZUR VE REFAHINA ÖNCELİK TANIMAZ!Yaşam deneyimi bize göstermiştir ki; devletler birçok durumda milletinin aleyhine olacak kararlar almış, milletin zararına olacak uygulamalar yapmıştır.Örnekleri saymakla bitmez. ABD ve Türkiye’den başlayıp dünya turuna çıksak bunun sonu gelmez.Bizim yazımızın asıl konusu ise; Türkiye’de ulusal güvenlik kurumlarının Türk toplumuna bakış açısı.İnsanların inançları, duyguları, düşünceleri, siyasi ve ideolojik görüşleri vardır. Devletin güvenlik kurumları bu maddelerin bir kısmını İYİ, diğer kısmını KÖTÜ olarak görür. Ve insanları bu kriterlere göre İYİ – KÖTÜ olarak sınıflandırır.Kendi kriterlerine uymayan insanları KAZANILABİLİR olarak görmek yerine POTANSİYEL TEHDİT olarak algılar.Çünkü BAĞNAZ bir düşünce yapısı vardır. Kendi koyduğu kuralların en doğru ve en iyi olduğunu kabul eder. İnsanları bu kurallara göre sınıflar.Türkiye’de resmi olarak bilinen üç ulusal güvenlik kurumu vardır. MİT, emniyet ve TSK. Bunların üçü de yukarıdaki temel felsefeye göre hareket eder.İstisnalar, esenklikler vs tabii ki olabilir. Fakat uzun zamanda yapılan gözlem ve incelemeler, elde edilen tespitler bu ana kuraldan şaşılmadığını gösteriyor.Bizler TC vatandaşı olarak yakın tarih içinde sayısız olumsuz olay yaşadık. Ve bunlar arkası kesilmemecesine devam ediyor. Terör, provokasyon vs…Bunların bir kısmı önlenebilse de, bir kısmı bizzat ilgili kurumlardaki GÖREVİ İHMAL – GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA nedeniyle meydana geliyor.En basit örnek olarak 12 Eylülü verebiliriz. Darbe yapıldığında “kahraman ordu yönetime el koydu, kargaşayı bitirip huzuru ve güvenliği sağladı” sloganı iyi yutturuldu.Sokağa çıkıp sorun bakalım, halkın kaçta kaçı 12 Eylülü tamamen demokratik ve insancıl buluyor.12 Eylülün bir devlet terörü olduğu söyleyenleri nsayısı hiç de az değil!…