Mustafa Armagan`in yazdiklari, Lozanda ikinci adamimiz olan Dr Riza Nur`un iddialarinin yaninda devede kulak kalir, Riza Nur`un uc ciltlik hayat ve hatiratim eserlerini okursan (tabi Turkiyede bulabilirsen, yasak yayindir, ancak kirpilmis sekilde basabilir yayinevleri, orjinalini basmasina devlet izin vermez) Mustafa Armagan`in aslinda cok yuzeysel uzerinden gectigini anlarsin. Resmi ideolojinin perspektifinden tarih okumak kolaydir, hamasi ve tek yanlidir. Battalgazi`nin uc gun savasip yetmis bin bizans haclisini kesmesi kadar efsane bizim tarih anlayisimiz, simdi ben bunu dedim diye osmanli dusmani da ilan edilirim.
Boşver okuma. Resmi ideoloji senin okumanı istememişse sen daha ne debelenip okumayı arzu ediyosun. Zaten faydalı bişey olsa devlet müsade ederdi. Resmi ideolojin sana ne sunuyorsa onunla yetinmeyi bilmek lazım.
ne resmi ideolojiymis be birader.. hayir karsisina tas devrinden kalma argumanlarla cikmasaniz birsey demiycez.1300 yil oncesinin dunya gorusunu ve kanunlarini gunumuze uygulamak icin yanip tutusurken kotulediginiz ideolojiye sahip de cikmiyoruz halbuki. ileriye gidelim isterdim yalnizca.ozgur beyinlerin dogma sistemlerinden cikacagina inanan, dolayisi ile dunya gorusu allak pullak olmus insanlara degil zaten yazdiklarim. kizlarin basina zorla (allah oyle diyor!) ve yalan soyleyerek bez baglayip zombi gibi sokaklara saldiniz. muppet show’da hissediyoruz sayenizde kendimizi.kotuleyin turkiye’yi iyice dusman belleyin. gunu gelir soylenecek soz kalmaz, istediklerinizi vucuda getirmis olursunuz. elbet kazanacaksiniz, insanlari egitmek, zirvalara inandirmaktan zordur cunku.
Tabi ki zor. Demokratik, sosyal ve hukuk devleti kavramını belletmek mümkün değilse işimiz gerçekten zor. Bir kere bellemiş insanlar, demokrasi lafı edilince “1300 sene öncesi, dogma vs.” gibi laflarla hemen statükocu ve totaliter geri kalmış algılarını müdafaya geçiyorlar. Aklı sıra demokratik hukuk devleti demenin irtica ile özdeş olması iluzyonu ile bir korku duvarı oluşturulacak. Benim çocukluğumda bu durum etki ediyordu ama dünyanın gelmiş olduğu bu zamanda ne Türkiye’deki yobaz statükocular ne de onların örnek vererek korkuttuğu İran’lı yobazlar demokratik bilincin önüne geçmeye muktedir olamazlar. “Bak rejimin baskısı ve antidemokratik tavrına uymazsanız iran oluruz” korkutmasıyla anca senin gibi insanları korkutabiliyor. Hayatın hiçte çoktan (hatta ikiden) seçmeli olmadığını kavrayamıyorlar. Çoğulculuğu algılayamıyorlar.
cogulculuk diye diye dini kurallari getiriyor sectiginiz hukumet.
Aklı sıra demokratik hukuk devleti demenin irtica ile özdeş olması iluzyonu ile bir korku duvarı oluşturulacak.
demokratik hukuk devletinde;-islam hakkinda gercekleri yazan web siteleri mahkeme karari olmadan kapatilamaz.- islam konusunda ki gorusleri yuzunden oldurulen insanlari faili mechul ya da provokasyon diyerek unutturamazsiniz.- devlet din hizmeti veremez, her inanca esit yaklasmak durumundadir.- ezan yasaklanmalidir.- zorunlu din dersi kaldirilmalidir.- basortusu, cubbe vs gibi toplumda saflari belli eden insanlari yalnizca birbirinden ayirmaya yarayan unsurlari kamu hizmeti verilen yerlere sokamazsiniz.- din adamlari devletin basina gecemez.- din adamlari sirketler araciligi ile egitim ogretim kurumlari olusturup ideolojik egitim veremez.- tam dusunce ozgurlugu olmali, mesela muhammed’in resimleri gazetelerde yayinlanabilmelidir.- toplum yapisini bozmaya, asindirmaya yonelik orgutlenmelerin onune gecilmelidir (tarikatlar, seyhler, hocalar, peygamber suretliler (fethullahcilik, vesaire) )butun bunlar icin laik olmaya gerek yok. hukuk islesin yeter. vatandas olarak haklarimizi din adina istila ediyorsunuz. korku duvari olusturmuyoruz. siz korkunc bir gercegi suslu bir gelecek olacak sunuyorsunuz.yukarida saydiklarimi birakin gerceklestirmeyi, halka fikir olarak dahi sunabilir mi kurtarici hukumetiniz? tabi tek yanli dusunen cikarci bir cahil olarak yaziyorum ben bunlari. ha bir de soyum sopum belli degildir. ayrica demagoji de yaparim sahane.
Diyorsun ki:demokratik hukuk devletinde;-islam hakkinda gercekleri yazan web siteleri mahkeme karari olmadan kapatilamaz.(Zaten kendin söylüyosun. Kapatılamaz, fikirler suç teşkil etmediği sürece kapatılmamalı. Ama youtube’da Atatürk’e yapılan “Gay Kemal” kliplerinde olduğu gibi hakaret görülürse kapatılıyor. “Makkeme kararınca.” Ama demek ki hukuk daha gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi olmalı imiş.)– islam konusunda ki gorusleri yuzunden oldurulen insanlari faili mechul ya da provokasyon diyerek unutturamazsiniz. (Sen ya sadece Cumhuriyet gastesi okuyosun ve bahçelerine atılan bombanın sahipleri hakkında ağızlarını açmadıkları için dünyadan haberin yok. Ya da bizimle muhabbet olsun diye dalganı geçiyosun. Sadece oku bari.)– devlet din hizmeti veremez, her inanca esit yaklasmak durumundadir.(Evet. Diyanet işlerini ve kurumun bu statükosunu bizzat Atatürk tayin etti. Ve kurum hiçbir zaman alevi azınlığı da kabul etmedi. Sanırım bu durumu haklı olarak eleştiriyosun. Sen de hafiften resmi ideolojiye başkaldırır oldun.)– ezan yasaklanmalidir.(Saçmalık. Sadece rasyonel konuşma ile dini olgulara karşı kinin arasında denge kuramamanın verdiği hezeyana veriyorum. İzah etmeye dahi değer görmüyorum bu lafını.)– zorunlu din dersi kaldirilmalidir.(Evet, kaldırılabilir. İsteyen öğrencilere seçmeli ve daha yeterli islami bilgi ve diğer dinler hakkında genel din bilgisi eğitimleri sunulmalıdır. Ama senin gibi kutuplaştırıcı insanların gerginlik yaptığı bu ortamda bu dersi almayan çocuklar “dinsiz” addedilip mağdur edilebilir. Sayende bu olay şu an olamayacak bir durumdur.)– basortusu, cubbe vs gibi toplumda saflari belli eden insanlari yalnizca birbirinden ayirmaya yarayan unsurlari kamu hizmeti verilen yerlere sokamazsiniz.(Bu konunun cılkı çıktığı için başörtüsü ile alakalı yorum yapmıyorum.)– din adamlari devletin basina gecemez.(Neden? Geçirmek gibi bir niyetin mi var yoksa?)– din adamlari sirketler araciligi ile egitim ogretim kurumlari olusturup ideolojik egitim veremez.(Senin Amerikan ve Avrupa eğitim sistemi hakkında bilgin yok görüldüğü üzre. Bu konuda batıdaki örnekleri incele ve kiliselere ait üniversitelerde islam konusunda eğitim alan yada teorik fizik konusunda çığır açan bilim adamlarını görüp ondan sonra yorum yap.)– tam dusunce ozgurlugu olmali, mesela muhammed’in resimleri gazetelerde yayinlanabilmelidir.(Evet ama işte Atatürk’ün yakın arkadaşı Dr. Rıza Nur’un hatıraları toplatılıp yayınlayanlar hapse atılıyor bu ülkede. Sen düşünce özgürlüğünde hala ısrarcı mısın?)– toplum yapisini bozmaya, asindirmaya yonelik orgutlenmelerin onune gecilmelidir (tarikatlar, seyhler, hocalar, peygamber suretliler (fethullahcilik, vesaire)(Hukuk kuralları içinde kim suç işliyorsa o örgütlenmelerin önüne geçilmelidir. Suç teşkil eden bir hareket görürsen en yakın savcıya başvur.)Sadece demokrasi ve hukukun üstünlüğünden bahsediyorum. Hiçbir din ve hiçbir ideolojinin hukuk karşısında kayrılmadığı gelişmiş modern bir rejim. Sen bana bunu söyle. Böyle bir ülkede yaşamaya cesaretin var mı? Yoksa sadece benim ideolojim hakim olarak kalsın mı diyosun?
amerika ve avrupa ideal demokratik hukuk sistemleri degiller. sadece bizden daha yakinlar ideal olana. beni onlarin avukati gibi gostermen teorik bir tartismayi kendi sectigin ornekler uzerinden (tarafli olarak) rasyonalize etmek yalnizca.youtube’un kapatilmasi konusunda da gorusum ayni ( ne olursa olsun kapatilmamali). yine soylediklerimin disina cikarak yorumlamissin.cumhuriyet okuyup okumamakla gerceklerden haberdar olmak ya da onlari yorumlamak arasinda fark bulunmakta. yine bak kendi sectigin ornek(cumhuriyete atilan bomba) uzerinden konusuyorsun? neden boyle yapiyorsun. hablemitoglu, kislali, mumcu’yu hep senin dusundugun grup oldurdu eminsin yani? tekrar gozden gecirince simdi, bu adamlar olduler ve cesetleri yalnizca dusunce ozgurlugune karsi cikanlara yariyor. bana efsanelesmis dusunurler degil, onlarin dusunceleri lazim.din adamlari devletin basina gecemezler elbette cunku mevcut konumlarindan dolayi taraftar toplama avantajlari bulunmakta. halkin mantigina degil duygularina hitap ediyorlar durus olarak. durustce soruyorum, bir bilgisayar muhendisi mi yoksa din adami mi kisiliginden bagimsiz sempati toplar halktan?bu ulkede degistirilmesi gereken binlerce uygulama var. hicbir zaman degismesin boyle kalsin demedim, diyeni de gormedim (bana benzerler arasinda). ne yone degisecegi konusunda tartisma. statükocu durus mu sergiliyorum suan ben?
Ben Batılı hukuk sistemlerinin avukatlığını yapıyosun demiyorum. Bence yapmalısın da. Evet ben de onların hukuk sistemlerinin ideal olmadıklarını düşünüyorum ama en azından şu an sahip olduğumuz hukuk düzeyinin ve rejimin üstünde bir sisteme sahipler. En azından bu hukuk düzeyine çıkalım istiyorum. Bu ülkelerde ise insanlar bırak ezanlar susturulsunu, pek müslüman yaşamayan Oxford bölgesinde ezan okunmasını dahi tartışıyorlar. Şayet mahalle çoğunlukla müzlüman olsa idi hristiyan mahallesinde ezan okunmasına dahi müsade edeceklerdi. Ki pekçok yerde okunabiliyorda. Burada da hristiyanların yoğun yaşadığı yerlerde kilise çanının çalması gerektiği gibi. İşte statüko dediğim, bu ülkede Hristiyan din adamı yetiştiren Heybeli Ada Ruhban Okulundan da, çocukların Kuran dersi almasından da rahatsız olur. Ben ise hepsinin de ve de senin gibi çocuğununun/yiğeninin/kardeşinin vs din eğitimi almasını istemeyenin de hukukunun korunmasını isterim. Ama statüko müsade etmez.
Batılı hukuk sistemlerinin avukatlıgını yapan halklar kendi hukuksal devrimlerini doguramaz ve hastalıklı devrimlerinin uzerlerine hastalıgı gecici olarak durdurmaya calısır eklentiler yapıp yok oluslarına caresizce bakarlar.Alıntı olmayan kendi hukuksal devrimimizi istiyorsak eger ılk önce bizim toplumumuzun ne dogu nede batı toplumu olmadıgını ıyı algılamalı ve laik devlet sistemının bir dayatma degıl öncelikle iç ve dıs bagımsızlıgımız ıcın sart oldugunu kavramamız gerekır.Bunun icinde her türlü tabu yıkılmalı. En başta da dinlerden , “inanç”lardan kaynağını alan tabular
rıza nur üniversiteye gittiğim sene kazara elime geçmişti. milli öğütümden geçmiş 17 yaşında bi çocuk böle şeylerle karşılaşınca ne olursa o oldu, çarpıldım. emme velakin kitaptan resmi tarihin baştan sona uydurma olduğu dışında aklımda bi tek şey kaldı, geri kalanlar derinlere gömüldü. o tek şeyde herifin gençken 2 tane tecavüzcü çosşkunolasıbekirin saldırısına uğraması, neyseki rıza kestaneyi çezdirmeden kurtulmuş. oda doğruysa artıkın!gazetede düşmanlık yayıyosa ilgili merci basın savcılıklarıdır, mis kibin 301 var, bi dava daha açarlar, ne olcek yane. reklam yapar gibi zırttıdı pırttıdı mimlemenin manası nedur, yoksam reklamın iyisi kötüsü olmazmı?
Noktakafaya katiliyorum, hatta daha cesur olmaliyiz. Gonlumuzden gecen ama soyleyemedigimiz bazi seyleri burada deklare etmek istiyorum.-camilerin kapisina kilit vurulmalidir, her gun insanlar bes vakit irticai faaliyet yurutuyor orada, siyasal islamin en rahat faaliyet zemini buldugu bu sozde ibadethaneler bizim gibi cagdas insanlari tehdit etmektedir.-Kur`an-i kerim yasaklanmalidir, irticacilarin manevi motivasyonunu sagladiklari bir kitap oldugundan ozellikle cihad ayetleri laik hukuk sistemimizi tehdit etmektedir.-Basortusu sadece kamusal alanda degil, her yerde yasak kilinmalidir.Devlet sadece kamusal alanin devleti degildir, devlet sokakta evde her yerde ve herkesin devletidir, Turkiyeyi tehdit eden bir siyasi simge sadece devlet kademelerinde degil ulkenin her alaninda yasaklanmalidir. Devlet hastahaneleri vergi daireleri de kamusal alan, oraya turbanlilarin girmesine hala neden izin veriliyor anlayamiyorum.-Oruc yasaklanmalidir, insan ve insan sagligi kutsaldir, oruc gibi insanin metabolizmasini felc eden dini rituel cagdisidir, 1400 sene evvelki bu aliskanlik her ne kadar toplumumuzda yer etsede, sekuler egitimden gecen her ferdin otomatikmen bunyesine yerlestigi bilinc isigiyla (kahretsin sabahtan beri yaziyorum ataturk demedim) ve ulu onderin bize cizdigi viyadugun bicak gibi keskin virajlariyla bu sorun halledilebilir.(dostum bicaktan kesmekten bahsediyorum, mesaji aldin dimi?)-sapka kanunu ciddi uygulanmalidir, evet maalesef toplumumuzda gordugum bu yasadisi olayi yetkililere bildirmek istiyorum, unutmayinki sapka kanunu hala gecerlidir. Bu kanun yururlukten kaldirilmadigina gore neden herkes sapkasiz dolasiyor? (ben bereyle dolasiyorum bana bakmayin)-Sadece peygamberin resimleri degil, Paris Hilton`un sevisme sahneleri de serbest birakilsin, gobegini kasiyan vatandasi cezbetmenin en kolay yolu, ver sabah aksam Hiltonu televizyondan bak memlekette sorun kaliyor mu.-mini eteklileri koruma kanunu cikartilmalidir. kezzapsavar timlerini kurmaya gonulluyum, ayrica mini etekli yoldaslarimla tanismak icin sabirsizlaniyorum.
konuyu carptirmak konusunda ustunuze yok. ben tam demokratik hukuk devletinde olmasi gerekenleri yazdim buraya. yapilsin bunlar demedim. ser-hus’un yazdiklari fasist rejimlerde olur.ki yapilmaya calisilan da tam olarak bu. ulusunu savunmaya, ulusalcilik etiketi konuldu. en buyuk gunah ilan edildi.sizler burada resmi ideoloji diyerek demediginizi birakmadiginiz kurallar butununu elestirebilirken,arabistanda oku yazmayi bile bilmeyen bir adamin sozlerine toz kondurtmuyorsunuz.degistirilemeyecek kurallara sahip olanlar sizsiniz. biz daha iyisini ariyoruz (siz biz diyerek kamplasma ruhu yaratmis oldum, ama kastettigim ser-hus ve oguzkagan, onlar da rahatsiz oluyorsa bu sekilde hitap etmem).
bak, hiç uğraşmadım, reklamını yaptığın kazatada yazıyor.Düşünün ki İslâm, çölde, dağlar arasında, “ekin bitmez” bir vadide yaşayan bir kasabada okuma yazma bile bilmeyen tek bir kişiyle tebliğe başlandıktan 23 yıl sonra 3 milyon km2lik bir toprakta oturan bütün halklarca kabul edildiği gibi, dönemin süper güçlerinin de kendisinden çekindiği bir noktaya gelmişti. 35 yıl sonra ise, günümüz Türkiye’sinin nerdeyse 15 katı büyüklüğünde bir alana yayılmış, bu çok geniş alanda kaynaşan dinlere ve felsefelere fikrî planda galip gelerek, bu alanda yaşayan insanların tamamına yakını tarafından bir daha terk ededilmemecesine benimsenmiş, o insanların hayatına hayat olmuştu. devamışimdi bide çok sevdiğin kurallar bütününe bakalım.militan lâikçilerin İslâm’ın karşı kutbuna oturttukları, akıl ve bilim temelleri üzerine oturduğunu iddia ettikleri “ideolojiler”i ise, nerdeyse bir asırdır sahip bulunduğu her türlü resmî, ayrıca meselâ dünya masonlarının desteği gibi dış desteğe, büyük kuvvetlerle korunmasına, Türkiye’nin eğitim başta olmak üzere bütün resmî müesseselerini kullanmasına ve devasa medya ağına rağmen, kendisini bir türlü “din tehdidi”nden rahatta hissedememektedir. Akıl ve bilimin ışığında çağlar ötesi bir niteliğe sahip olduğunu iddia ettikleri ideolojilerinin, bir asırdır baskı altında tutulan ve her türlü güçlerce üzerine gelinen bir “dogmalar mecmuası”nın karşısında aciz kalmasının militan lâikçiler yanında artık tek bir izahı vardır: “Halk, cahildir; bilmez, anlamaz.” Onlar için demokrasinin de, cumhuriyetin de, akıl ve bilimin de birer iddiadan, içlerine zehir doldurdukları, altın suyuna batırılmış en âdî madenden yapılma birer kaptan başka bir şey olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır. uzaktan diil, aynı yazıdan alıntı.biz zati en iyisine sahibiz, siz aramaya devam edin.
Tum dinciler Turkiye’nin Bilim imajini nasil zedeliyor?Biraz once bir hocamin arkadasi Italyan Prof’la yemek yedim.Kendisi TC ve Italya arasinda AB bazinda ortak akademik kollaborasyon baslatmak icin ugrasiyor.Cunku beni tanidigi icin, Turklerle calismak istedi.Ama Italya’da meslek arkadaslari karsi cikmis.Nedeni:1) Turkiye’ye gonderdigimiz kiz ogrenciler taciz edilecek, cunku orada kadinlar carsafli ve o yuzden erkekler sapik azgin.2)Turkiye’de bilimsel arastirma seviyesi cok dusuk, cunku Islam kritik dusunceye ve sorgulamaya izin vermiyor.3) Turkiye’den Italya’ya gelecek kiz ogrencilere kapali ailesi karisip devamli problem cikartacaklar.VE arkadasim prof’a olmadik engeller cikariliyor , Turkiye’yi programa almamak icin.Koktendinci Islamcilar yuzunden BILIMDE gelinen yer, ve disariya gosterilen BERBAT IMAJ budur.Kayibimiz ACIDIR.Arkadasim Istanbul camilerinde kadinlarin “minicik” odalarda ibadet ederken, erkekler neden hangar gibi yerde ibadet ediyor diye sordu. En canini sikan sey de 8-9 yasinda bebe kiz cocuklarini tepeden tirnaga kapatan tuhaf ebeveynler.Ancak bir SAPIK cocugunu bezle mumyalar, mumyalatir.
militan laikcilerulusalci cetehep belirli bir grubun etiketleme cabasi. komik olmayin, biz militarizmi de cetelesmeyi de ya fasistten ya kokten dinciden gorduk. milletin kafasini karistirma cabasi bunlar.
Istedigini oldurene kadar inceleyebilirsin. Ben TURKIYE’nin IMAJI ve akademi dunyasinin Turkiye hakkinda ITALYAN AKADEMISI’NIN KANAATI’ndan bahsediyorum. Bunu bir statistic outlier olarak gorup gozardi etme aptalligi elbette sahsa aittir. Calinin etrafinda dolanmak, tilkilere ozgudur. ama su var ama bu var degil, olayin kalbine iniyoruz, IMAJ diyoruz, engel teskil ediyor diyoruz. AB cercevesinde program var ama, adamlarin GONLU yok diyoruz. of off ki ne of. KALIN KALIN KALIN duvarlarin arkasinda noron yok ki anlasin.
Bu programlar zaten işletilmekte. Türkiye Avrupadaki üniversitelerle bu tip akademik çalışmalarını sürdürüyor. Pekçok öğrenci Türkiye’de akademik çalışma sürdürüyor yada Türkiyeden pekçok öğrenci Avrupa üniversitelerine akademik çalışma için gidiyor. Sen boşver o k.çımın İtalyan profesörünü Clicia. Önce o skolastik önyargılarından arınsın, Papa’ya biat yemini ve anti-islamist saplantılarından kurtulsun. Ondan sonra Türkiye’yle ortak çalışma yapma hayalleri kursun. Sakın bana adamın ateist felan olduğundan bahsetme. Kültürel genlerine işlemiş köktendinci inanışlarından arınmamış bir insan olduğuna şüphem yok. Yukardaki 3 maddene cevap yazmıştım ama sanırım site yoğunluğundan yorum eklenmemiş. Tekrar yobaz bir italyan için aynı yazıyı yazamıyacam ama 3 madde de onun ne kadar tutucu, skolastik bir yobaz olduğunu ve bilim sosyolojisinden ne kadar nasip alamamış olduğunu gösteriyor. Adam önce tarafsız bir şekilde bilim tarihini okusun ve ondan sonra Türk öğrencilerle ortak çalışma yapma hayali kursun. Yoksa böyle yobaz hocalardan Türkiye’de çok var, onunla çalışmak için hiç bir sebep yok ortada. Gitsin başka bir ülke ile ortak çalışma yapsın bu yobaz.
“ITALYAN AKADEMISI’NIN KANAATI”yine, yeniden Clicia x enstantaneleri..Biuz de akşham yatamuyoduk bu kanaati olumsuz olmasından ötürü. Akademik olarak bizi payelendirmemelerin üzüntüsünü taa derinlenlerden duyuyoruz, kısaca acımız büyük…(!)Allanıseven zırcahil,püriten, softa orta avrupalının laflarını kaynak belleyip, dinamiklerimizimi degiştireceğiz. Bir jakoben, pozivistin deli saçmaları ne zamandır sorun arz ediyor. Arkaik bir modernleşme kültü etrafında şekillendirilen ilerleme, gerileme kavramları vebadan başka bir şey saçmaz. Ayrıca da iyi bir akademisyen anlamaya çalışır, oluşturmaya değil. Sosyal olguları, toplum hafızasını vurguna uğratmaz. Zaten yazıyı yazan arkadaşımız senin gibi bir kabile algısı üzerinden hareket ediyor. Neymiş ailesi karışırmış, yapma ya. Madem italyan akademik çevrelerinde infiale sebebiyet veriyor, hemen bu konuyu aileler ile görüşeyim. Ne bu küstahlık, ne bu biz doğruyu biliriz anlayışı. Geçen bir haber spikeri ABD’nin ortadoğu politikalarını ile ilgili bir tespitte bulunan konuğuna;
“Ama biliyorsunuz; orada farklı bir rejim var, din devleti var”
dedi. Pes diyorum artık ben, hanımefendiye bakarmısınız o kadder entellektüel kurumları ile, binlerce yıllık tarihi ile, milyonlarca insanı ile iran doğrusunu bilmiyor da jakoben elitler doğrusunu biliyor (tabii ki burada eleştirilen orada olanın doğru veya yalış olması değil, sistem ihracaatı üzerinden bir toplum tahakküm altına alınmasıdır). Muhatabına mazur görülen usülsüzlüklerin açıklaması, bu. Kafalarda herşey bitmiş, monolitik bir dünya da biz sadece piyonlar olarak üzerimize düşeni oynıyacağız; bize hak olarak verilenleri sindirip yerimize oturacağız. Bir bu yeniden şekillendirme, içeriksizleştirme sürecinde temiz bile oynanmıyor. İnsanlar da ilk ve orta eğitim sürecinde yaratılan korkular hortlattırılıyor, iktidar olmaktan uzaklaşan
“sonu din devleti…”
diyerek korku yaratıyor. Şu kara mizaha bakın yaw, din devleti korkusu muştuluyanlar aynı zamanda bu din devleti içeriğini de betimliyorlar. Nesnellik ile objektiflik birbirine katık edilmiş, vukufsuzluklarından her türlü söz o yöne çekiliyor. Kavramların tartışılması bile “devlet” yada “silahlı-silahsız bürokrasi”yi kaldırma teşebbüsü oluyor. Kısaca ortada muğlak bir şey var ve burada sorulacak en akıllaca soru, faydacılık ilkesinden hareketle çözülebilir. Gizli gündemi olmakla suçlanan-yaftalananlar, bu kadar cüretkarlaşıp kartlarını açarmıydı. Yoksa ergenekon benim içimden mi çıktı ki….ya da kısaca şu soruyu sorun
“Kime en çok katkısı var?”
Haşiye:@noktafa; iyi-kötü şeklinde hastalıklı kavramların ışığında hareket edecek ise, hukuk-hukuksuzluk diye kavramlandırcak olursak -ki ben çok yanlış bir bakış açısı olduğunu düşünmekteyim-, yahu osmanlıda ki iltizam düzenin hukuksuzluğundan ve adaletsizliğinden dem vurulurken, inönü’nün vergi toplamak açısından benimsediği “köy ağası” kurumunu nasıl açıklarız ki ? Birbirlerinin ne kadar uzağına düşerler ki…Hamiş: Rıza nur’u hatırlayanın gözlerinden öpüyorum, gerçekten harika bir örnek… Ahmet hamdi tanpınar’da daha yeni yayımlanabildi.
hakkaten ama simdi italyan mallik yapti diye biz suclanamayiz.@Ampouble: hep ayni yanilgiya dusuluyor, cumhuriyetin her yaptiginin arkasinda duran bir insan olarak yazmiyorum ben bunlari. genel anlamda hayat gorusume ters gelen herseyi elestiriyorum. bu konuda hatta chp beni akp’den daha cok rahatsiz eden bir parti.
Zaman demokratik bir gazete mi hayır, kendi kişisel görüşlerini yayanların diktasında ki faşist güdümlü bir medya uzantısı, en basit örneği mi? kendi yazarının yazısını okuyucularımıza uymaz diyerek yayınlamaması :İşte O yazı :
Alatlı’nın yazısına Zaman’dan engelAlev Alatlı’nın ‘türban’ konusundaki yazısı ‘Okurumuz buna hazır değil’ gerekçesiyle yayımlanmadı. Alatlı, ‘Yazıda istediğim ‘bırakın kadınlar konuşsun’ demekti’ dediİSTANBUL MilliyetZaman gazetesi, yazar Alev Alatlı’nın “türban” konusunu işleyen “İçerden mırıldanmalar” başlıklı yazısını yayımlamadı. Alatlı yazının ana temasının ‘bırakın kadınlar konuşsun’ olduğunu söyledi.Alatlı, 15 Şubat 2008 Cuma günü yayınlanması gereken yazısını her zaman olduğu gibi perşembe günü gazeteye gönderdi. Bir süre sonra sayfa editörü Alatlı’yı arayarak yazıyı yayımlayamayacaklarını belirtti.Alatlı gelişmeyi şöyle anlattı: “Sayfa editörü ‘bizim okurumuz buna hazır değildir’ gibi bir gerekçe gösterdi. Benim, yazar çizerle sürekli kavgam ‘okurlarınızı küçümsüyorsunuz’ konusunda olmuştur. ‘Okuru küçümsemeyin, oto sansüre girmeyin’ deyip, okur anlamaz türü laflara hep karşı çıkmışımdır. Kendi kitaplarımda da çıtayı yükseltirim. Hiç de zararını görmedim.”Türban ‘yumuşak karın’Zaman’da yaklaşık dört yıldır yazdığını ve ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını anlatan Alatlı, “Ben muhalif bir yazarım, hep de muhalif oldum. Türban konusu ‘yumuşak karın’ olduğu için yazımın yayınlanmadığını düşünüyorum. O korkutucu. Yaşanan durumu, ülkenin bütününde olup bitenin tezahürü olarak gördüm. Bu kadar hadise oluyor, bu da bu hadiselerin içinde bir tanesi. Yazıda bütün yapmaya çalıştığım ‘Allah aşkına bırakın kadınlar konuşsun’ demekti. Yazının yayımlanmayacağını duyunca sadece ‘fesuphanallah’ dedim” diye konuştu.Alatlı’nın dertleşmek için kendi okur grubuyla paylaştığı ve Zaman gazetesinin yayımlamadığı yazısı özetle şöyle:İçerden mırıldanmalarGözlemlediğim odur ki, korkutan tülbent değil, türban. Niye, çünkü, derin belleğimizdeki hayırhah kadının uzantısı tülbent. Döner yara sarar, döner kırık kol bağlar, döner sancılı başı sıkar… hastanın terini siler, yavukluya armağan olur, hasreti iyileştirir. Nurani yüzleri çevrelerken anılır…Türban öyle değil. Çünkü, türban, İslâmi tesettüre ilişkin en katı (dilerseniz, en erkeksi) yorumun benimsendiğinin ilânı hüviyetindedir; ve dolayısıyla, kadına ilişkin tüm diğer yorum ve kuralların da kabullenildiğini ima eder. Bunların arasında kötülük, fitne ve uğursuzluk kaynağı olmamızdan başka, dinen ve aklen dûn (eksik) yaratıldığımız, namazı bozan köpekler ve eşeklerle bir tutulduğumuz şeklinde…haysiyetimizi rencide eden yorumlar vardır. Türban, bu yorumların zımnen kabulü olarak görüldüğü için korkutur.Kadın/ana koşulsuz sevginin simgesidir…Hiç bir ideolojinin yada toplumsal kurgunun ya da inancın selâmeti anayı çocuklarını feda etmeye iknaya yetmezken, kadın, pederşahi kuralların inşa ettiği dünyanın iflâh olmaz muhalifi olarak tebarüz eder. Bu iflâh olmaz muhalif, yeri geldiğinde tüm kuralları çiğneyecek, oğlan ya da kız, suçları ne olursa olsun, doğurduklarının esenliğini sağlamaya çalışacaktır. “Ağlarsa ana ağlar gerisi yalan ağlar” olgusu, kadın unsurunun beşere sunduğu eşsiz sığınağı minnetle ulularken; kadının kendisi yeryüzünde gözlenen tüm karışıklıkların (fitnenin) müsebbibi olarak takdim edilir, dünya kurulalı beri.Hint’in kutsal metinlerinde, “doğuştan düşüncesiz ve hilekârdır” kadın… Buda, öğretisini sulandıracakları için kadınların rahibe olmalarına karşıdır. Ortodoks Yahudi erkeklerinin sabah dualarından biri, “Beni bir kadın olarak yaratmayan Kâinatın Yaratıcısı Efendimize hamdolsun.”… Hıristiyan geleneğinin başat bileşeni, kadının kötülük, ayartma ve günahla özdeşleştirilmesidir… Hayrın ve şerrin, cinslerdeki karşılıkları erkek ve kadın olarak belirlenirken, yeryüzüne kötülük bulaştırdıkları gerekçesiyle kadınlardan topluca tövbe edip, günahlarını affettirmeleri talep edilir… İslam’da, “Ümmetim için kadın fitnesinden daha büyük bir fitne kaldığını bilmiyorum” mealindeki cümlenin Hazreti Muhammed’e ait olduğu bildirilir. “Allahım bizi kadınların şerrinden, fitnesinden ve onlarla imtihan olup kaybetmekten koru” mealindeki duanın(3) varlığı, semavi dinlerin ortak tutumlarının yansıması olarak belirir…Öte yandan, 1900’lü yılların başlarına kadar medeni dünyanın hemen her ülkesinde bir eş, kocasının gölgesi, uzantısı, parçası olan kadın, dünyayı saran değişimden nasibini alacaktır. “Yeni kadın” erkeğin bir refleksinden ibaret olmayı kabullenmeyen, yardımcı oyuncu rolünü reddeden, kendisine ait bir içdünyasına sahip, coşkulu, bağımsız, özgüven sahibi, yaşamını bir başına sürdürmeyi göze alabilen kadındır.Yeni kadın, erkeğin ne gönlüne ne de aklına hitap eder. Erkek cinsinin en duyarlı zümresi iken şairler, yeni kadını ne görürler, ne duyarlar, ne anlarlar, ne de ayırt ederler… Edebiyat, ihanete uğramış, terk edilmiş, acı çeken kadınlar, intikamcı zevceler, büyüleyici aşifteler ya da iradesiz, renksiz, sade, şirin kızlar üretmeyi sürdürür…Yaşı ne olursa olsun, erkeğin kanatlarının altında olmayan kadın, ana muamelesi görür. Özetle, kadının ne olup olmadığı erkekler tarafından kadınlar üzerinden tartışılan bir süreç olmaya devam eder; günümüzde türban meselesinde gördüğümüz gibi…Yeni kadının tecrübesi, yeryüzündeki yaşamın somutta ispatlanan aşkla ayakta kaldığı şeklindedir, yasalarla değil… Gerektiğinde baş örten, gerektiğinde yara saran tülbent, kadınlara mahsus bilginin kadim nakil aracı olarak görülür. Bu bağlamda, türban, kadınlık bilgisinin bastırılması, diğer bir deyişle, kadının kadına ihanetinin dışavurumu olarak algılanabildiği için korkutur.Türk toplumun eriştiği tarihinin bu noktasında, yargıç kürsüsündeki yerini dişiyle tırnağıyla elde etmiş yeni kadın, tanık mahallindeki hemcinsinin şahitliğini irade ve akıl bakımından erkeklerden daha zayıf olduğu gerekçesiyle reddetmeyi aklından bile geçirmezken, dünya ve kâinat görüşünü türbanı aracılığıyla ilân eden kadın yargıcın vereceği hüküm, erkek cinsi lehine cinsiyet ayırımı yapacağının peşinen kabulü demek olacağı için korkutur. Benzeri korkular tıptan sahne sanatlarına, öğretmenlikten turizme kadar hemen her uğraş dalında nüksedebilecek; yalnız seyahat edememekten yönetici kadrolarından uzak durmaya varıncaya kadar çok sayıda olası yasaklar gündemde kalmaya ve ürkütmeye devam edeceklerdir.Bana sorarsanız, türban sorunu işbu “kadının kadına ihaneti” olarak ifade ettiğim açmazda düğümlenmektedir. Bir kısmımız türbanı egemen erkeklerle kadınlar aleyhine yapılan bir ittifak olarak değerlendirirken, diğer bir kısmımız yasakçılarla birlikte hareket etmek suretiyle kendilerine tekâmül yollarını kapayan hemcinslerinin ihaneti olarak görebilmektedirler. Her halûkârda, konu üzerinde tartışacak, uzlaşma zemini arayacak, meseleyi çözüme ulaştırmaya çalışacak olan kadınlardır; kadınlar üzerinden ahkâm kesen muhalif ya da muvafık erkekler değil.
haberin doğru olduğunu varsayarak bi ahkam kesiyim, malum milliyet yalan haber yayınında önlerde, basında güvensizliğin zirvelerinde, yalancılık ve haber saptırmada hürriyet ve cumhuriyetle yarışmakta.zaman editörüde yazıyı yayınlasaymış yaw, okuyucuları bu kadar hazımsız diildir heralde, yoksam ölemi? kadınlarda bi zahmet kadının kurdu olmayıvirsinler, ölümlü kalımlı dünya, sizede kalmaz bu dünya.
o size malum olmus efendim. zaman gazetesinin carpitma haberleriyle kimse basa cikamaz (yahu ben de ne terbiyesiz adamim alakali alakasiz saldiriyorum. yok efendim ne ilgisi var, satir aralarinda giydiriyor oguzkagan ne yapalim illa bulasicam.)
Alatli enfes yazmis, AB ile olan iliskilerimizi duzeltmeye kendini adamis yuce Turk kadini clicia`nin italyan akademisyenle olan yemek sohbetlerinin zaman gazetesinde yayinlanmasini istiyorum, birakin Fettullah Gulen cemaatini, AB ile aramizda kollaborasyon baslatmak isteyen (kollaborasyon diyorum, bilimsel konusuyorum cahil herifler ne anlarsiniz siz,) akademisyen kadinlar bile kaldiramaz bu sohbetleri ama cesur olmak lazim, kahretsin! koca camia bu dinciler yuzunden hakkimizda kotu dusunuyor,bu kanaati degistirecek her basarili kadinin arkasindaki magrur bakisli birer erkek olmaliyiz, arkandayiz Alatli, arkandayiz clicia… erkek milleti hep arkanizda (destekleme manasinda…)
benim gibi milyonlara malum oldu ama o taraflara uğramadı herhal. namaz kazatası çarpıtıyosa banane, ben milliyetin katmerli yalanlarından bahsediyom. sen bu elbiseyi niye gönüllü giyiyonki, milliyetin avukatımısın?daha neler neler giydiricem aydınım doğanıma, ertu cuuma, doğan medyaya, hemide paragrafarası koçbaşı dimeden, hepisinin avukatlığınıda üstlenicenmi! tikkat ette ruhsatsız avukatlıktan muamele yapmasınlar.kanaatimce esas misyonuna dönmen daha iyi, bak şu arka köşeden köktendinci faşistaslar geliyo, hemen siper al, keleşinin kurma kolunu çek, emniyet tetiğinide aç. gafil avlanma vesselam!
bana da gorev bicmekten ne yapacagini sasirdi insanlar.bana ne milliyet’ten, bana ne misyoner zaman gazetesinden.ben bu dunyada insanlar nereye gidiyor neler yapiyor ona bakarim. oturur karincanin beynine yerlesen mantarin nasil evrildigi ile ilgili video izlerim.ama her gazeteyi actigimda yok efendim namaz kilarken sag bas parmaginizi fazla kipirdatmayin, yok odaya sol ayakla girmeyin, osurmayin vs gibi sacmaliklari gorunce de kuduruyorum. nasil bir tanri bu sizinkisi yahu? birakmis koca evreni, vucud sivilarinizla, gazlarinizla ugrasiyor. sac teliniz disari kacti mi diye kontrol ediyor. kacarsa size orospu, iffetsiz diyor falan.ha bi de burda askerleri var, domuz bagiyla kafa kesiyorlar, kardeslikten soz ediyorlar sonra. o mazlum gulumsemeleriyle aba altindan sopa gosteriyorlar.daha da biz paranoyak, yalanci oluyoruz. birader ekonomisi imf’den, think tank’i evanjelistlerden, koyunu da bu halktan bulduktan sonra siz daha cok yol alirsiniz ne diyim. kukremis sel gibi geliyorsunuz eywallah, kuzu kuzu bogulmamizi beklemeyin ama.
şurda misyonunu accuk anlatmışında ordan şeyettiydim yane, ama börtü böcek belgeseli seyretmekte iyidir, tavsiye ederim tabe. hatta incil sevdalısı olup herkesi karasevdaya davet etmek daha iyidir. hatta ve hatta wikideki resimlerle ilgilenmek daha bi güzeldir.hepsi iyidir, güzeldirde herkesin dini kendine daha güzeldir. sen böle din gayretiyle bindirmeye çalıştıkça dahada güzelleşiyosun. ossun, senide böle kabul ederiz, nolcakkine!
Ah canım benim, kolaborasyon demişsin onun ingilizce collaboration olmasın, türkçe’da karşılığı “işbirliği,işbirlikçilik”…..Ahh ahhh… yoksa tersden kinaye yapıp mesnetsiz teşbih üzerinden “kolla” sözcüğüne derin manasal görevler mi yüklüyorsun, eğer öyle ise de…..(bu bölümü doldumaya dilim varmıyor)
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Mustafa Armagan`in yazdiklari, Lozanda ikinci adamimiz olan Dr Riza Nur`un iddialarinin yaninda devede kulak kalir, Riza Nur`un uc ciltlik hayat ve hatiratim eserlerini okursan (tabi Turkiyede bulabilirsen, yasak yayindir, ancak kirpilmis sekilde basabilir yayinevleri, orjinalini basmasina devlet izin vermez) Mustafa Armagan`in aslinda cok yuzeysel uzerinden gectigini anlarsin. Resmi ideolojinin perspektifinden tarih okumak kolaydir, hamasi ve tek yanlidir. Battalgazi`nin uc gun savasip yetmis bin bizans haclisini kesmesi kadar efsane bizim tarih anlayisimiz, simdi ben bunu dedim diye osmanli dusmani da ilan edilirim.
bulur okurum merak ettim.
Boşver okuma. Resmi ideoloji senin okumanı istememişse sen daha ne debelenip okumayı arzu ediyosun. Zaten faydalı bişey olsa devlet müsade ederdi. Resmi ideolojin sana ne sunuyorsa onunla yetinmeyi bilmek lazım.
ne resmi ideolojiymis be birader.. hayir karsisina tas devrinden kalma argumanlarla cikmasaniz birsey demiycez.1300 yil oncesinin dunya gorusunu ve kanunlarini gunumuze uygulamak icin yanip tutusurken kotulediginiz ideolojiye sahip de cikmiyoruz halbuki. ileriye gidelim isterdim yalnizca.ozgur beyinlerin dogma sistemlerinden cikacagina inanan, dolayisi ile dunya gorusu allak pullak olmus insanlara degil zaten yazdiklarim. kizlarin basina zorla (allah oyle diyor!) ve yalan soyleyerek bez baglayip zombi gibi sokaklara saldiniz. muppet show’da hissediyoruz sayenizde kendimizi.kotuleyin turkiye’yi iyice dusman belleyin. gunu gelir soylenecek soz kalmaz, istediklerinizi vucuda getirmis olursunuz. elbet kazanacaksiniz, insanlari egitmek, zirvalara inandirmaktan zordur cunku.
Tabi ki zor. Demokratik, sosyal ve hukuk devleti kavramını belletmek mümkün değilse işimiz gerçekten zor. Bir kere bellemiş insanlar, demokrasi lafı edilince “1300 sene öncesi, dogma vs.” gibi laflarla hemen statükocu ve totaliter geri kalmış algılarını müdafaya geçiyorlar. Aklı sıra demokratik hukuk devleti demenin irtica ile özdeş olması iluzyonu ile bir korku duvarı oluşturulacak. Benim çocukluğumda bu durum etki ediyordu ama dünyanın gelmiş olduğu bu zamanda ne Türkiye’deki yobaz statükocular ne de onların örnek vererek korkuttuğu İran’lı yobazlar demokratik bilincin önüne geçmeye muktedir olamazlar. “Bak rejimin baskısı ve antidemokratik tavrına uymazsanız iran oluruz” korkutmasıyla anca senin gibi insanları korkutabiliyor. Hayatın hiçte çoktan (hatta ikiden) seçmeli olmadığını kavrayamıyorlar. Çoğulculuğu algılayamıyorlar.
cogulculuk diye diye dini kurallari getiriyor sectiginiz hukumet.
demokratik hukuk devletinde;-islam hakkinda gercekleri yazan web siteleri mahkeme karari olmadan kapatilamaz.- islam konusunda ki gorusleri yuzunden oldurulen insanlari faili mechul ya da provokasyon diyerek unutturamazsiniz.- devlet din hizmeti veremez, her inanca esit yaklasmak durumundadir.- ezan yasaklanmalidir.- zorunlu din dersi kaldirilmalidir.- basortusu, cubbe vs gibi toplumda saflari belli eden insanlari yalnizca birbirinden ayirmaya yarayan unsurlari kamu hizmeti verilen yerlere sokamazsiniz.- din adamlari devletin basina gecemez.- din adamlari sirketler araciligi ile egitim ogretim kurumlari olusturup ideolojik egitim veremez.- tam dusunce ozgurlugu olmali, mesela muhammed’in resimleri gazetelerde yayinlanabilmelidir.- toplum yapisini bozmaya, asindirmaya yonelik orgutlenmelerin onune gecilmelidir (tarikatlar, seyhler, hocalar, peygamber suretliler (fethullahcilik, vesaire) )butun bunlar icin laik olmaya gerek yok. hukuk islesin yeter. vatandas olarak haklarimizi din adina istila ediyorsunuz. korku duvari olusturmuyoruz. siz korkunc bir gercegi suslu bir gelecek olacak sunuyorsunuz.yukarida saydiklarimi birakin gerceklestirmeyi, halka fikir olarak dahi sunabilir mi kurtarici hukumetiniz? tabi tek yanli dusunen cikarci bir cahil olarak yaziyorum ben bunlari. ha bir de soyum sopum belli degildir. ayrica demagoji de yaparim sahane.
Diyorsun ki:demokratik hukuk devletinde;-islam hakkinda gercekleri yazan web siteleri mahkeme karari olmadan kapatilamaz.(Zaten kendin söylüyosun. Kapatılamaz, fikirler suç teşkil etmediği sürece kapatılmamalı. Ama youtube’da Atatürk’e yapılan “Gay Kemal” kliplerinde olduğu gibi hakaret görülürse kapatılıyor. “Makkeme kararınca.” Ama demek ki hukuk daha gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi olmalı imiş.)– islam konusunda ki gorusleri yuzunden oldurulen insanlari faili mechul ya da provokasyon diyerek unutturamazsiniz. (Sen ya sadece Cumhuriyet gastesi okuyosun ve bahçelerine atılan bombanın sahipleri hakkında ağızlarını açmadıkları için dünyadan haberin yok. Ya da bizimle muhabbet olsun diye dalganı geçiyosun. Sadece oku bari.)– devlet din hizmeti veremez, her inanca esit yaklasmak durumundadir.(Evet. Diyanet işlerini ve kurumun bu statükosunu bizzat Atatürk tayin etti. Ve kurum hiçbir zaman alevi azınlığı da kabul etmedi. Sanırım bu durumu haklı olarak eleştiriyosun. Sen de hafiften resmi ideolojiye başkaldırır oldun.)– ezan yasaklanmalidir.(Saçmalık. Sadece rasyonel konuşma ile dini olgulara karşı kinin arasında denge kuramamanın verdiği hezeyana veriyorum. İzah etmeye dahi değer görmüyorum bu lafını.)– zorunlu din dersi kaldirilmalidir.(Evet, kaldırılabilir. İsteyen öğrencilere seçmeli ve daha yeterli islami bilgi ve diğer dinler hakkında genel din bilgisi eğitimleri sunulmalıdır. Ama senin gibi kutuplaştırıcı insanların gerginlik yaptığı bu ortamda bu dersi almayan çocuklar “dinsiz” addedilip mağdur edilebilir. Sayende bu olay şu an olamayacak bir durumdur.)– basortusu, cubbe vs gibi toplumda saflari belli eden insanlari yalnizca birbirinden ayirmaya yarayan unsurlari kamu hizmeti verilen yerlere sokamazsiniz.(Bu konunun cılkı çıktığı için başörtüsü ile alakalı yorum yapmıyorum.)– din adamlari devletin basina gecemez.(Neden? Geçirmek gibi bir niyetin mi var yoksa?)– din adamlari sirketler araciligi ile egitim ogretim kurumlari olusturup ideolojik egitim veremez.(Senin Amerikan ve Avrupa eğitim sistemi hakkında bilgin yok görüldüğü üzre. Bu konuda batıdaki örnekleri incele ve kiliselere ait üniversitelerde islam konusunda eğitim alan yada teorik fizik konusunda çığır açan bilim adamlarını görüp ondan sonra yorum yap.)– tam dusunce ozgurlugu olmali, mesela muhammed’in resimleri gazetelerde yayinlanabilmelidir.(Evet ama işte Atatürk’ün yakın arkadaşı Dr. Rıza Nur’un hatıraları toplatılıp yayınlayanlar hapse atılıyor bu ülkede. Sen düşünce özgürlüğünde hala ısrarcı mısın?)– toplum yapisini bozmaya, asindirmaya yonelik orgutlenmelerin onune gecilmelidir (tarikatlar, seyhler, hocalar, peygamber suretliler (fethullahcilik, vesaire)(Hukuk kuralları içinde kim suç işliyorsa o örgütlenmelerin önüne geçilmelidir. Suç teşkil eden bir hareket görürsen en yakın savcıya başvur.)Sadece demokrasi ve hukukun üstünlüğünden bahsediyorum. Hiçbir din ve hiçbir ideolojinin hukuk karşısında kayrılmadığı gelişmiş modern bir rejim. Sen bana bunu söyle. Böyle bir ülkede yaşamaya cesaretin var mı? Yoksa sadece benim ideolojim hakim olarak kalsın mı diyosun?
amerika ve avrupa ideal demokratik hukuk sistemleri degiller. sadece bizden daha yakinlar ideal olana. beni onlarin avukati gibi gostermen teorik bir tartismayi kendi sectigin ornekler uzerinden (tarafli olarak) rasyonalize etmek yalnizca.youtube’un kapatilmasi konusunda da gorusum ayni ( ne olursa olsun kapatilmamali). yine soylediklerimin disina cikarak yorumlamissin.cumhuriyet okuyup okumamakla gerceklerden haberdar olmak ya da onlari yorumlamak arasinda fark bulunmakta. yine bak kendi sectigin ornek(cumhuriyete atilan bomba) uzerinden konusuyorsun? neden boyle yapiyorsun. hablemitoglu, kislali, mumcu’yu hep senin dusundugun grup oldurdu eminsin yani? tekrar gozden gecirince simdi, bu adamlar olduler ve cesetleri yalnizca dusunce ozgurlugune karsi cikanlara yariyor. bana efsanelesmis dusunurler degil, onlarin dusunceleri lazim.din adamlari devletin basina gecemezler elbette cunku mevcut konumlarindan dolayi taraftar toplama avantajlari bulunmakta. halkin mantigina degil duygularina hitap ediyorlar durus olarak. durustce soruyorum, bir bilgisayar muhendisi mi yoksa din adami mi kisiliginden bagimsiz sempati toplar halktan?bu ulkede degistirilmesi gereken binlerce uygulama var. hicbir zaman degismesin boyle kalsin demedim, diyeni de gormedim (bana benzerler arasinda). ne yone degisecegi konusunda tartisma. statükocu durus mu sergiliyorum suan ben?
Ben Batılı hukuk sistemlerinin avukatlığını yapıyosun demiyorum. Bence yapmalısın da. Evet ben de onların hukuk sistemlerinin ideal olmadıklarını düşünüyorum ama en azından şu an sahip olduğumuz hukuk düzeyinin ve rejimin üstünde bir sisteme sahipler. En azından bu hukuk düzeyine çıkalım istiyorum. Bu ülkelerde ise insanlar bırak ezanlar susturulsunu, pek müslüman yaşamayan Oxford bölgesinde ezan okunmasını dahi tartışıyorlar. Şayet mahalle çoğunlukla müzlüman olsa idi hristiyan mahallesinde ezan okunmasına dahi müsade edeceklerdi. Ki pekçok yerde okunabiliyorda. Burada da hristiyanların yoğun yaşadığı yerlerde kilise çanının çalması gerektiği gibi. İşte statüko dediğim, bu ülkede Hristiyan din adamı yetiştiren Heybeli Ada Ruhban Okulundan da, çocukların Kuran dersi almasından da rahatsız olur. Ben ise hepsinin de ve de senin gibi çocuğununun/yiğeninin/kardeşinin vs din eğitimi almasını istemeyenin de hukukunun korunmasını isterim. Ama statüko müsade etmez.
Batılı hukuk sistemlerinin avukatlıgını yapan halklar kendi hukuksal devrimlerini doguramaz ve hastalıklı devrimlerinin uzerlerine hastalıgı gecici olarak durdurmaya calısır eklentiler yapıp yok oluslarına caresizce bakarlar.Alıntı olmayan kendi hukuksal devrimimizi istiyorsak eger ılk önce bizim toplumumuzun ne dogu nede batı toplumu olmadıgını ıyı algılamalı ve laik devlet sistemının bir dayatma degıl öncelikle iç ve dıs bagımsızlıgımız ıcın sart oldugunu kavramamız gerekır.Bunun icinde her türlü tabu yıkılmalı. En başta da dinlerden , “inanç”lardan kaynağını alan tabular
rıza nur üniversiteye gittiğim sene kazara elime geçmişti. milli öğütümden geçmiş 17 yaşında bi çocuk böle şeylerle karşılaşınca ne olursa o oldu, çarpıldım. emme velakin kitaptan resmi tarihin baştan sona uydurma olduğu dışında aklımda bi tek şey kaldı, geri kalanlar derinlere gömüldü. o tek şeyde herifin gençken 2 tane tecavüzcü çosşkunolasıbekirin saldırısına uğraması, neyseki rıza kestaneyi çezdirmeden kurtulmuş. oda doğruysa artıkın!gazetede düşmanlık yayıyosa ilgili merci basın savcılıklarıdır, mis kibin 301 var, bi dava daha açarlar, ne olcek yane. reklam yapar gibi zırttıdı pırttıdı mimlemenin manası nedur, yoksam reklamın iyisi kötüsü olmazmı?
Noktakafaya katiliyorum, hatta daha cesur olmaliyiz. Gonlumuzden gecen ama soyleyemedigimiz bazi seyleri burada deklare etmek istiyorum.-camilerin kapisina kilit vurulmalidir, her gun insanlar bes vakit irticai faaliyet yurutuyor orada, siyasal islamin en rahat faaliyet zemini buldugu bu sozde ibadethaneler bizim gibi cagdas insanlari tehdit etmektedir.-Kur`an-i kerim yasaklanmalidir, irticacilarin manevi motivasyonunu sagladiklari bir kitap oldugundan ozellikle cihad ayetleri laik hukuk sistemimizi tehdit etmektedir.-Basortusu sadece kamusal alanda degil, her yerde yasak kilinmalidir.Devlet sadece kamusal alanin devleti degildir, devlet sokakta evde her yerde ve herkesin devletidir, Turkiyeyi tehdit eden bir siyasi simge sadece devlet kademelerinde degil ulkenin her alaninda yasaklanmalidir. Devlet hastahaneleri vergi daireleri de kamusal alan, oraya turbanlilarin girmesine hala neden izin veriliyor anlayamiyorum.-Oruc yasaklanmalidir, insan ve insan sagligi kutsaldir, oruc gibi insanin metabolizmasini felc eden dini rituel cagdisidir, 1400 sene evvelki bu aliskanlik her ne kadar toplumumuzda yer etsede, sekuler egitimden gecen her ferdin otomatikmen bunyesine yerlestigi bilinc isigiyla (kahretsin sabahtan beri yaziyorum ataturk demedim) ve ulu onderin bize cizdigi viyadugun bicak gibi keskin virajlariyla bu sorun halledilebilir.(dostum bicaktan kesmekten bahsediyorum, mesaji aldin dimi?)-sapka kanunu ciddi uygulanmalidir, evet maalesef toplumumuzda gordugum bu yasadisi olayi yetkililere bildirmek istiyorum, unutmayinki sapka kanunu hala gecerlidir. Bu kanun yururlukten kaldirilmadigina gore neden herkes sapkasiz dolasiyor? (ben bereyle dolasiyorum bana bakmayin)-Sadece peygamberin resimleri degil, Paris Hilton`un sevisme sahneleri de serbest birakilsin, gobegini kasiyan vatandasi cezbetmenin en kolay yolu, ver sabah aksam Hiltonu televizyondan bak memlekette sorun kaliyor mu.-mini eteklileri koruma kanunu cikartilmalidir. kezzapsavar timlerini kurmaya gonulluyum, ayrica mini etekli yoldaslarimla tanismak icin sabirsizlaniyorum.
mini eteklileri koruma timinin gönüllü üyesiyimdir, biline. elim değmişken Paris Hiltonuda korurum yane, elimizemi yapışçakkine!
konuyu carptirmak konusunda ustunuze yok. ben tam demokratik hukuk devletinde olmasi gerekenleri yazdim buraya. yapilsin bunlar demedim. ser-hus’un yazdiklari fasist rejimlerde olur.ki yapilmaya calisilan da tam olarak bu. ulusunu savunmaya, ulusalcilik etiketi konuldu. en buyuk gunah ilan edildi.sizler burada resmi ideoloji diyerek demediginizi birakmadiginiz kurallar butununu elestirebilirken,arabistanda oku yazmayi bile bilmeyen bir adamin sozlerine toz kondurtmuyorsunuz.degistirilemeyecek kurallara sahip olanlar sizsiniz. biz daha iyisini ariyoruz (siz biz diyerek kamplasma ruhu yaratmis oldum, ama kastettigim ser-hus ve oguzkagan, onlar da rahatsiz oluyorsa bu sekilde hitap etmem).
Ben rahatsız oldum. Sen ‘biz’sin. Muhalif olan ‘biz’.
bak, hiç uğraşmadım, reklamını yaptığın kazatada yazıyor.Düşünün ki İslâm, çölde, dağlar arasında, “ekin bitmez” bir vadide yaşayan bir kasabada okuma yazma bile bilmeyen tek bir kişiyle tebliğe başlandıktan 23 yıl sonra 3 milyon km2lik bir toprakta oturan bütün halklarca kabul edildiği gibi, dönemin süper güçlerinin de kendisinden çekindiği bir noktaya gelmişti. 35 yıl sonra ise, günümüz Türkiye’sinin nerdeyse 15 katı büyüklüğünde bir alana yayılmış, bu çok geniş alanda kaynaşan dinlere ve felsefelere fikrî planda galip gelerek, bu alanda yaşayan insanların tamamına yakını tarafından bir daha terk ededilmemecesine benimsenmiş, o insanların hayatına hayat olmuştu. devamışimdi bide çok sevdiğin kurallar bütününe bakalım.militan lâikçilerin İslâm’ın karşı kutbuna oturttukları, akıl ve bilim temelleri üzerine oturduğunu iddia ettikleri “ideolojiler”i ise, nerdeyse bir asırdır sahip bulunduğu her türlü resmî, ayrıca meselâ dünya masonlarının desteği gibi dış desteğe, büyük kuvvetlerle korunmasına, Türkiye’nin eğitim başta olmak üzere bütün resmî müesseselerini kullanmasına ve devasa medya ağına rağmen, kendisini bir türlü “din tehdidi”nden rahatta hissedememektedir. Akıl ve bilimin ışığında çağlar ötesi bir niteliğe sahip olduğunu iddia ettikleri ideolojilerinin, bir asırdır baskı altında tutulan ve her türlü güçlerce üzerine gelinen bir “dogmalar mecmuası”nın karşısında aciz kalmasının militan lâikçiler yanında artık tek bir izahı vardır: “Halk, cahildir; bilmez, anlamaz.” Onlar için demokrasinin de, cumhuriyetin de, akıl ve bilimin de birer iddiadan, içlerine zehir doldurdukları, altın suyuna batırılmış en âdî madenden yapılma birer kaptan başka bir şey olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır. uzaktan diil, aynı yazıdan alıntı.biz zati en iyisine sahibiz, siz aramaya devam edin.
Tum dinciler Turkiye’nin Bilim imajini nasil zedeliyor?Biraz once bir hocamin arkadasi Italyan Prof’la yemek yedim.Kendisi TC ve Italya arasinda AB bazinda ortak akademik kollaborasyon baslatmak icin ugrasiyor.Cunku beni tanidigi icin, Turklerle calismak istedi.Ama Italya’da meslek arkadaslari karsi cikmis.Nedeni:1) Turkiye’ye gonderdigimiz kiz ogrenciler taciz edilecek, cunku orada kadinlar carsafli ve o yuzden erkekler sapik azgin.2)Turkiye’de bilimsel arastirma seviyesi cok dusuk, cunku Islam kritik dusunceye ve sorgulamaya izin vermiyor.3) Turkiye’den Italya’ya gelecek kiz ogrencilere kapali ailesi karisip devamli problem cikartacaklar.VE arkadasim prof’a olmadik engeller cikariliyor , Turkiye’yi programa almamak icin.Koktendinci Islamcilar yuzunden BILIMDE gelinen yer, ve disariya gosterilen BERBAT IMAJ budur.Kayibimiz ACIDIR.Arkadasim Istanbul camilerinde kadinlarin “minicik” odalarda ibadet ederken, erkekler neden hangar gibi yerde ibadet ediyor diye sordu. En canini sikan sey de 8-9 yasinda bebe kiz cocuklarini tepeden tirnaga kapatan tuhaf ebeveynler.Ancak bir SAPIK cocugunu bezle mumyalar, mumyalatir.
militan laikcilerulusalci cetehep belirli bir grubun etiketleme cabasi. komik olmayin, biz militarizmi de cetelesmeyi de ya fasistten ya kokten dinciden gorduk. milletin kafasini karistirma cabasi bunlar.
Istedigini oldurene kadar inceleyebilirsin. Ben TURKIYE’nin IMAJI ve akademi dunyasinin Turkiye hakkinda ITALYAN AKADEMISI’NIN KANAATI’ndan bahsediyorum. Bunu bir statistic outlier olarak gorup gozardi etme aptalligi elbette sahsa aittir. Calinin etrafinda dolanmak, tilkilere ozgudur. ama su var ama bu var degil, olayin kalbine iniyoruz, IMAJ diyoruz, engel teskil ediyor diyoruz. AB cercevesinde program var ama, adamlarin GONLU yok diyoruz. of off ki ne of. KALIN KALIN KALIN duvarlarin arkasinda noron yok ki anlasin.
Bu programlar zaten işletilmekte. Türkiye Avrupadaki üniversitelerle bu tip akademik çalışmalarını sürdürüyor. Pekçok öğrenci Türkiye’de akademik çalışma sürdürüyor yada Türkiyeden pekçok öğrenci Avrupa üniversitelerine akademik çalışma için gidiyor. Sen boşver o k.çımın İtalyan profesörünü Clicia. Önce o skolastik önyargılarından arınsın, Papa’ya biat yemini ve anti-islamist saplantılarından kurtulsun. Ondan sonra Türkiye’yle ortak çalışma yapma hayalleri kursun. Sakın bana adamın ateist felan olduğundan bahsetme. Kültürel genlerine işlemiş köktendinci inanışlarından arınmamış bir insan olduğuna şüphem yok. Yukardaki 3 maddene cevap yazmıştım ama sanırım site yoğunluğundan yorum eklenmemiş. Tekrar yobaz bir italyan için aynı yazıyı yazamıyacam ama 3 madde de onun ne kadar tutucu, skolastik bir yobaz olduğunu ve bilim sosyolojisinden ne kadar nasip alamamış olduğunu gösteriyor. Adam önce tarafsız bir şekilde bilim tarihini okusun ve ondan sonra Türk öğrencilerle ortak çalışma yapma hayali kursun. Yoksa böyle yobaz hocalardan Türkiye’de çok var, onunla çalışmak için hiç bir sebep yok ortada. Gitsin başka bir ülke ile ortak çalışma yapsın bu yobaz.
“ITALYAN AKADEMISI’NIN KANAATI”yine, yeniden Clicia x enstantaneleri..Biuz de akşham yatamuyoduk bu kanaati olumsuz olmasından ötürü. Akademik olarak bizi payelendirmemelerin üzüntüsünü taa derinlenlerden duyuyoruz, kısaca acımız büyük…(!)Allanıseven zırcahil,püriten, softa orta avrupalının laflarını kaynak belleyip, dinamiklerimizimi degiştireceğiz. Bir jakoben, pozivistin deli saçmaları ne zamandır sorun arz ediyor. Arkaik bir modernleşme kültü etrafında şekillendirilen ilerleme, gerileme kavramları vebadan başka bir şey saçmaz. Ayrıca da iyi bir akademisyen anlamaya çalışır, oluşturmaya değil. Sosyal olguları, toplum hafızasını vurguna uğratmaz. Zaten yazıyı yazan arkadaşımız senin gibi bir kabile algısı üzerinden hareket ediyor. Neymiş ailesi karışırmış, yapma ya. Madem italyan akademik çevrelerinde infiale sebebiyet veriyor, hemen bu konuyu aileler ile görüşeyim. Ne bu küstahlık, ne bu biz doğruyu biliriz anlayışı. Geçen bir haber spikeri ABD’nin ortadoğu politikalarını ile ilgili bir tespitte bulunan konuğuna;
dedi. Pes diyorum artık ben, hanımefendiye bakarmısınız o kadder entellektüel kurumları ile, binlerce yıllık tarihi ile, milyonlarca insanı ile iran doğrusunu bilmiyor da jakoben elitler doğrusunu biliyor (tabii ki burada eleştirilen orada olanın doğru veya yalış olması değil, sistem ihracaatı üzerinden bir toplum tahakküm altına alınmasıdır). Muhatabına mazur görülen usülsüzlüklerin açıklaması, bu. Kafalarda herşey bitmiş, monolitik bir dünya da biz sadece piyonlar olarak üzerimize düşeni oynıyacağız; bize hak olarak verilenleri sindirip yerimize oturacağız. Bir bu yeniden şekillendirme, içeriksizleştirme sürecinde temiz bile oynanmıyor. İnsanlar da ilk ve orta eğitim sürecinde yaratılan korkular hortlattırılıyor, iktidar olmaktan uzaklaşan
diyerek korku yaratıyor. Şu kara mizaha bakın yaw, din devleti korkusu muştuluyanlar aynı zamanda bu din devleti içeriğini de betimliyorlar. Nesnellik ile objektiflik birbirine katık edilmiş, vukufsuzluklarından her türlü söz o yöne çekiliyor. Kavramların tartışılması bile “devlet” yada “silahlı-silahsız bürokrasi”yi kaldırma teşebbüsü oluyor. Kısaca ortada muğlak bir şey var ve burada sorulacak en akıllaca soru, faydacılık ilkesinden hareketle çözülebilir. Gizli gündemi olmakla suçlanan-yaftalananlar, bu kadar cüretkarlaşıp kartlarını açarmıydı. Yoksa ergenekon benim içimden mi çıktı ki….ya da kısaca şu soruyu sorun
Haşiye:@noktafa; iyi-kötü şeklinde hastalıklı kavramların ışığında hareket edecek ise, hukuk-hukuksuzluk diye kavramlandırcak olursak -ki ben çok yanlış bir bakış açısı olduğunu düşünmekteyim-, yahu osmanlıda ki iltizam düzenin hukuksuzluğundan ve adaletsizliğinden dem vurulurken, inönü’nün vergi toplamak açısından benimsediği “köy ağası” kurumunu nasıl açıklarız ki ? Birbirlerinin ne kadar uzağına düşerler ki…Hamiş: Rıza nur’u hatırlayanın gözlerinden öpüyorum, gerçekten harika bir örnek… Ahmet hamdi tanpınar’da daha yeni yayımlanabildi.
hakkaten ama simdi italyan mallik yapti diye biz suclanamayiz.@Ampouble: hep ayni yanilgiya dusuluyor, cumhuriyetin her yaptiginin arkasinda duran bir insan olarak yazmiyorum ben bunlari. genel anlamda hayat gorusume ters gelen herseyi elestiriyorum. bu konuda hatta chp beni akp’den daha cok rahatsiz eden bir parti.
Zaman demokratik bir gazete mi hayır, kendi kişisel görüşlerini yayanların diktasında ki faşist güdümlü bir medya uzantısı, en basit örneği mi? kendi yazarının yazısını okuyucularımıza uymaz diyerek yayınlamaması :İşte O yazı :
haberin doğru olduğunu varsayarak bi ahkam kesiyim, malum milliyet yalan haber yayınında önlerde, basında güvensizliğin zirvelerinde, yalancılık ve haber saptırmada hürriyet ve cumhuriyetle yarışmakta.zaman editörüde yazıyı yayınlasaymış yaw, okuyucuları bu kadar hazımsız diildir heralde, yoksam ölemi? kadınlarda bi zahmet kadının kurdu olmayıvirsinler, ölümlü kalımlı dünya, sizede kalmaz bu dünya.
o size malum olmus efendim. zaman gazetesinin carpitma haberleriyle kimse basa cikamaz (yahu ben de ne terbiyesiz adamim alakali alakasiz saldiriyorum. yok efendim ne ilgisi var, satir aralarinda giydiriyor oguzkagan ne yapalim illa bulasicam.)
Alatli enfes yazmis, AB ile olan iliskilerimizi duzeltmeye kendini adamis yuce Turk kadini clicia`nin italyan akademisyenle olan yemek sohbetlerinin zaman gazetesinde yayinlanmasini istiyorum, birakin Fettullah Gulen cemaatini, AB ile aramizda kollaborasyon baslatmak isteyen (kollaborasyon diyorum, bilimsel konusuyorum cahil herifler ne anlarsiniz siz,) akademisyen kadinlar bile kaldiramaz bu sohbetleri ama cesur olmak lazim, kahretsin! koca camia bu dinciler yuzunden hakkimizda kotu dusunuyor,bu kanaati degistirecek her basarili kadinin arkasindaki magrur bakisli birer erkek olmaliyiz, arkandayiz Alatli, arkandayiz clicia… erkek milleti hep arkanizda (destekleme manasinda…)
benim gibi milyonlara malum oldu ama o taraflara uğramadı herhal. namaz kazatası çarpıtıyosa banane, ben milliyetin katmerli yalanlarından bahsediyom. sen bu elbiseyi niye gönüllü giyiyonki, milliyetin avukatımısın?daha neler neler giydiricem aydınım doğanıma, ertu cuuma, doğan medyaya, hemide paragrafarası koçbaşı dimeden, hepisinin avukatlığınıda üstlenicenmi! tikkat ette ruhsatsız avukatlıktan muamele yapmasınlar.kanaatimce esas misyonuna dönmen daha iyi, bak şu arka köşeden köktendinci faşistaslar geliyo, hemen siper al, keleşinin kurma kolunu çek, emniyet tetiğinide aç. gafil avlanma vesselam!
bana da gorev bicmekten ne yapacagini sasirdi insanlar.bana ne milliyet’ten, bana ne misyoner zaman gazetesinden.ben bu dunyada insanlar nereye gidiyor neler yapiyor ona bakarim. oturur karincanin beynine yerlesen mantarin nasil evrildigi ile ilgili video izlerim.ama her gazeteyi actigimda yok efendim namaz kilarken sag bas parmaginizi fazla kipirdatmayin, yok odaya sol ayakla girmeyin, osurmayin vs gibi sacmaliklari gorunce de kuduruyorum. nasil bir tanri bu sizinkisi yahu? birakmis koca evreni, vucud sivilarinizla, gazlarinizla ugrasiyor. sac teliniz disari kacti mi diye kontrol ediyor. kacarsa size orospu, iffetsiz diyor falan.ha bi de burda askerleri var, domuz bagiyla kafa kesiyorlar, kardeslikten soz ediyorlar sonra. o mazlum gulumsemeleriyle aba altindan sopa gosteriyorlar.daha da biz paranoyak, yalanci oluyoruz. birader ekonomisi imf’den, think tank’i evanjelistlerden, koyunu da bu halktan bulduktan sonra siz daha cok yol alirsiniz ne diyim. kukremis sel gibi geliyorsunuz eywallah, kuzu kuzu bogulmamizi beklemeyin ama.
şurda misyonunu accuk anlatmışında ordan şeyettiydim yane, ama börtü böcek belgeseli seyretmekte iyidir, tavsiye ederim tabe. hatta incil sevdalısı olup herkesi karasevdaya davet etmek daha iyidir. hatta ve hatta wikideki resimlerle ilgilenmek daha bi güzeldir.hepsi iyidir, güzeldirde herkesin dini kendine daha güzeldir. sen böle din gayretiyle bindirmeye çalıştıkça dahada güzelleşiyosun. ossun, senide böle kabul ederiz, nolcakkine!
yahu neden baska dini savunmak icin islami kotuleyeyim, benim icin hepsi bir.
öle diyosan öle ossun.
DOĞAN GRUBU=YALANCI ÇOBAN
‘disariya gosterilen BERBAT IMAJ budur.‘o imaj (varolduğuna inamadığım) akademisyen arkadaşların densizliği hatta biraz da 5e 10 luğunun eseridir.
Ah canım benim, kolaborasyon demişsin onun ingilizce collaboration, türkçe karşılığı “işbirliği,işbirlikçilik”…..Ahh ahhh…
Ah canım benim, kolaborasyon demişsin onun ingilizce collaboration olmasın, türkçe’da karşılığı “işbirliği,işbirlikçilik”…..Ahh ahhh… yoksa tersden kinaye yapıp mesnetsiz teşbih üzerinden “kolla” sözcüğüne derin manasal görevler mi yüklüyorsun, eğer öyle ise de…..(bu bölümü doldumaya dilim varmıyor)