akıl hastası, suç ve savaş olmayan bir toplum vaadeden scientology‘i, bir Readers Digest yazısında açık seçik, “kelime başına bir peni alarak yazı yazmak çok saçma. Eğer insan bir milyon dolar kazanmak istiyorsa, kendi dinini kurmalı” lafını etmiş bir adam kurmuş. ismi L. Ron. Hubbard… Öyle bir adam ki, ne fizikçi ne de tıptan anlamamasına rağmen, 50’lerde bir nükleer fizikçi ve bir doktorun ağzından “radyasyon hakkında herşey” isimli bir kitap yazmış. Ve bir sürü bilimsel şeyi kıçından uydurmuş. Belli ki popülist bir adammış.biz scientology’nin adını genelde ünlüler sayesinde duyduk. Tom Cruise olsun, John Travolta olsun, bir sürü ünlü isim, gazete ilanları ile scientology dininin mensubu olduklarını duyurdular.. Şimdi bir çoğu Deepak Chopra‘ya terfii etmiş olsalar da, şurada kocaman ve şaşırtıcı bir “scientology ünlüleri” listesi bulabilirsiniz… (Jenny Elfman, Neil Gaiman, Chick Korea) Gerçi bazıları, şöyle bir takılıp hemen kaçmışlar (Leonard Cohen, William Burroughs, Jerry Seinfeld). pek azı (Stanley Clarke) kurtulduktan sonra, scientology aleyhine birşeyler demiş. Bazıları da anneleri babaları vasıtasıyla olayın içine doğmuşlar (Giovanni Ribisi, Juliette Lewis). Listede benim için en yıkıcı isim, Isaac Hayes. kendisi South Park’daki Chef’in sesi… South Park ki, dünyadaki delilikleri farkına vardırtma ve dalga geçme kalemiz idi…Bu hubbard’ın yazdıkları iyi, güzel, efendi şeyler. herkes birbirine iyi davransın kardeşim. sorunları konuşa konuşa çözelim işte, şeklinde genel geçer aklıselim yöntemler; bu gün heryerde yok NLP’dir, yok sevgi çemberidir, yok prizmadır şeklinde karşımıza çıkan kişisel gelişim cart curt yöntemlerinin hikayeli versiyonu şeklinde özetlenebilir. Ve fakat ardında bıraktığı kilise, yani church of scientology, ki Co$ şeklinde kısaltıyorlar, felaket birşey.Herşeyden önce, adamın yazdığı şeyleri binlerce minik parçalara ve kurslara bölmüşler, ve büyük paralara satıyorlar. Scientology alemin en pahalı dini. Bir çok üyesi evini arabasını filan satmak zorunda kalmış. bir de ortada sır gibi saklanan insanlığı kurtaracak bir teknoloji hikayesi var, ama sır gibi saklandığı için pek bişey bulamadım.piramit cinsi bir hierarşisi var. insanların belli düzeyleri var. ona göre saygı görüyorlar.. yukarıda görüldüğü üzere artistlere özel ilgi gösteriyorlar. onlar scientology tanıtımı yapıyor, scientology’de onların film kariyerlerini destekliyor.. “Look who’s talking”in iki başrol oyuncusu da yönetmeni de yukarıdaki listede var mesela.. ayrıca celebrity center isminde sırf ünlülere hizmet veren bir şatoları var.bir sürü yalan, şantaj, tehtid, sahtekarlık, dolandırıcılık, insanları odalara hapsetme, çocuklara kötü davranma hikayeleri var. hatta bunların oda hapsi altındayken bir kadıncağız ölmüş. vesaire, vesaire. (bilmeden konuşuyorum) neredeyse 50 yıllık geçmişi olan bir hikaye bu. dolayısıyla nette milyonlarca scientology karşıtı ve taraftarı site var.mesela:karşıt sitelerden birinden, mesele hakkında eğlenceli ve resimli bir özet.70’lerden kalma bir propoganda kitapçığından inanılmaz bir scientology fotoromanı. (bu blog’dan tek linke bakacaksanız buna bakın!)bu aralar Asya’da çılgın gibi yayılmakta olan scientology’nin Taiwan’da resmi bir din olarak tanındığı haberi.kült gruplara karşı halkı aydınlatmak üzere kurulmuş, “Cult Awareness Network” isimli bir kuruluşu scientology kilisesi satın almış!!!!savaş’tan sonra bağdat hayvanat bahçesinin yeniden yapılandırılması için, 1 milyon dolar topluyorlarmış.scientology kilisesi, google’ı scientology araması yapıldığında düşmanlarımızın yayınladığı telif hakları bizde olan metinler çıkıyor, diye şikayet etmiş. (hafiforg/hafiforg) Allahtan google kanmamış.. link vermek suç değil çünkü.(bu arada nyt, makalenin tümünü göstermek için $2.95 istiyor. yuh!)adamın kötü kötü kitapları hep bestseller olmuş. top 10 listelerinde hep gözüksün diye, kilise üyelerine sahip oldukları kitapları bile her fırsatta yeniden almaları istenmiş. millenium‘da böyle bir bölüm vardı. ama ben deepak chopra’ya geçiriyor sanmıştım..böyle işte. kanmayalım.
yorumlar
hep ürkütmüştür beni nedense. çocukken seyrettiğimiz korku filmlerinden falan mı kaldı bilmiyorum ama mezhep felan duyduğum zaman nedensiz bir huzursuzluk oluyor.bu nlp işini yapan bir adamla tanıştım iş gereği. ben bu kadar dingin bu kadar soğuk kanlı bir adam görnmedim hayatımda. son derece sinir bozucu bir herif. kiralık katil gibi. herifle ne zaman karşılaşsam kısa kesip uzaklaşmaktan başka bir şey istemiyorum. bırrr..ürperdim bak yine.
tamil’e katılıyorum, adamın görünüşünde bir fesatlık var bence.1.bir2.iki3.üç4.dört
Ne olduğunu bilmeyen, ne yapacağını şaşırmış. İnanacak bir avuç saçmalığa sahip olanların ürünü tüm bunlar. hiçbir inanç sistemi insanın kendi dışındaki bilgiler ile beslenemez. Şimdi adam bana muhteşem bilimsel gerçeklerden bahsetse, ilginç sırlar ile dudağımı uçuklatsa, ben artık akşamları kalp atışlarım ve ciğerlerimin müziği eşliğinde varoluş gerilimleri yaşamayacak mıyım?
“Dianetics” idi sanırım kitabın adı, bir eserini okumuş idim ben bu L. Ron Hubbard’ın. Çocuk aklımla bile ne inanılır, ne de bilimsel gelmişti bana. Amiyane tabirle: “Sırf gaz” derler ya; kitap tamamen: “Eğer isterseniz her şeyi gerçekleştirebilirsiniz, beyninizin sınırlarını geliştirin, istediğiniz konuya odaklanın” vb. ne desem, saçmalıklarla dolu idi.Hiç anlamadığım konu ise insanların nasıl olup da bu tür deli saçması şeyleri ciddiye aldığı ve hatta bunun da ötesine geçip bu tür adamların dediklerini din olarak yaşadıklarıdır.
kapağı, sanırım size bir fikir verecektir.http://images.amazon.com/images/P/1403105464.01.LZZZZZZZ.jpg“bu da aynı kitabın bir özetini bulabileceğiniz bir sayfa:http://www.gata.edu.tr/kutuphane/Kitap_Ozetleri/insan_aklinin_sinirlari.htm
tarikatın ismi(ya da dinin diyelim) siyantoloji imiş.
1 ay kadar once izmir’de bir oluşum için izin almaya çalışıyorlardı. ofis filan açacaklardı sanırım. tesadufen -sanırım- bir araya geldiğimizde bize çok şeyler annattılar. onların kapasitesine(!) ulaşabilirmişiz. doğum anımızdan bu yana içimizde sakladığımız korkularımızdan kurtaracaklarmış bizleri. tedavi edeceklermiş (problemlisiniz ve biz icabınıza bakacağız!). felsefeden ve psikolojiden nefret ediyorlarmış. buna ragmen felsefe ve psikolojiden bir kokteyl uzattılar kitap diye elime. berbat bir baskı idi. kapasitemizi kullanamıyormuşuz. bunun coook daha iyisi mümkünmüş (rakamlarla ifade etmişti ama unuttum). bu teknoloji onlarda varmış. bilincimizi temizleyeceklermiş. hatta dokunarak tedavi edeceklermiş bizleri. işte bu çok fazlaydı! duyduğumda ‘eyvah’ dedim. daha neler annattılar neler. oyle ürperdim ki korkup ikram ettikleri kahveyi reddettim. cok sacma biliyorum ama korktum işte… oysa çok kibar insanlardı. düşüncemden utanıp içtim sonra. kek bile yedim, inanmazsınız (piknik gibi). gülümseyerek vedalaştık. oradan ayrılır ayrılmaz dedikodu yapmaya başladık tabii bu konu hakkında (ne ayıp…) iyi insanlardı oysa ama hakediyorlardı bunu.turkçe sitesi şurada.2006 edit: şu da scientology‘nin türkçe sayfası.
mon cul
siyantoloji:anlamaya çalıştığım kadarı ile korku+birlik+sevecen+gaz dörtlüsünden oluşan absurd bir karışım.
Neil Gaiman ile Chick Corea şaşırttı beni, gerçi ikisinin de gizemci bir taraflarının olduğu aşikar ama para ile bilgelik mi olur be kardeşim?
kaybetmiş desem ! yanliş olur . varlığını hiç aramamiş ve tabi bulamamiş kişilerin önemsemeleridir şöhret olmuşların medyadaki tercih ve açıklamaları ..o açıklamaların tasarrufu da , onu açıklayan da umurunda olmaz “ontoloji mesaisi” olan adamın . Hayatı , yani bu tek kişilik gösteriyi , birçok farklı amaçla , çeşitli ritüeller icad ederek bir kitle şovuna çevirmek , öncelikle yukarıda bahsi geçen mesaiye hiç kalmamakla mümkündür ..görene ..!köre ne ..?
bu tür oluşumların türkiye ye sızış noktası neden hep izmir oluyo? biri de sinoptan girsin yahu.
bunlar hep olacaktır..birileri hep kendini ”seçilmiş” ya da ”kurtarıcı” olarak görmeye devam edecektir biz hurafelere inandığımız sürece!!
neil gaiman %50 yahudi, %50 hristiyanmış. babası üst düzey bir scientology yöneticisiymiş ve şu an rusya’da görevli imiş. gaiman, gençken çeşitli scientology etkinliklerine katılmış ama uzun zaman önce bırakmış bunları – anladığım kadarı ile-