her bok beni bulur departmanından…Mutfak boşluğunda bir martıyla bakışıyorum sabahın 9 undan beri. Tepeden, kırık camlı yerden girmiş ve sanırım uçamıyor. Bir ara benim o boşluğa yığdığım ıvır zıvırlardan birine kanadı sıkıştı, çıkayım kurtarayım dedim öyle bir ses çıkarttı ki dondum kaldım, yabani tabii. Zorla su koydum, biraz da ekmek attım. Şimdi de ekmeklere sinekler üşüştü, Hayır bişey diil apartmandakiler şimdi de apartman boşluğunda martı mı besliyorsun diyerek üstüme gelicekler mahallenin kedilerinden mimliyim zaten. Doğurucak mı acaba bilmiyorum ki daha önce vapurdan simit parçacıkları atmak dışında martılarla bir teşrik i mesaim geçmedi…
yorumlar
bende bi keresinde balkona gelen martıyı besleme hatasına düştüm,bikaç gün ekmekti suydu verdim hayvana sonra bi baktım bi sabah körü martı sürüsü bizim çatıda koro halinde bağırıolar.çok şerefsiz bu martılar çok..
martı durum raporunu rica edebilir miyiz lütfen?
bugün veterinere gittim durum böyle böyle böyle dedim; nedir, ne yer, nasıl uçacak gibi sorularımla adamı bunalttım. Sonuç dar bir yer olduğu için kuvvet alıp uçamıyormuş tepeye…Birazdan çarşaf operasyonu düzenliycem veteriner ancak öyle kurtarırsın dedi. Yani çarşafı üstüne atıp bi şekilde tutucam artık, sonra da koşarak sokağa bırakıcam, uçamazsa yine peşinden koşup, yakalayıp veterinere götürücem; tedavi için. fesüpanallah
martı kurtuluş günü olarak kutlanmalıdır.kendisine lütfen jonathan deyiniz, bu onu rahatlatacaktır ve özgüvenini tekrar yerine getirecektir inanın birden uçmak isteyecektir.
jonathan demem onu rahatlatmadı bilakis özgüveni yerlerde süründü yani sözün özü uçamadı ben de onu bizim köşede iki teker arabasında tavuk-pilav satan recep amcaya verdim, bu durumda kutlamak istediğiniz martı kurtuluş gününün tarihini üzülerek 26 sına ertelemek durumundayım sabah gün doğmadan kurtulur sanırım .ilginize ve alakanıza teşekkürü bir borç bilirim, sevgiler martı adam
seyyar tavuk-pilavcı amcalardan yemiyim bari. neysa yarın yeni bir gün; kurtarabileceğimiz bir martı bulunur elbet (uçurma vesilesi yoluyla kurtarmadan bahsedilmektedir).sırf bu etkinliği gelenekselleştirmek adına dam üstünde duran martıları kıştlayıp uçurucam hafta boyunca.
sarkaç bey damdan düşmeyiniz martıları kışt kıştlarken, bir de gagalamasınlar dikkat edin bi yerlerinizi, durduk yerde başınıza iş açmayın reca ederim, bakın yazdığıma pişman oldum şimdi
çook…(düşüşümden runaway sorumlu değildir, kendim kaşınmışımdır(müsterih olunuz sayın runaway)).
martılar taşırdı beni görmediğim yerlereözlediğim yerlerden martılar haber getirirdikimi aklımıkimi yüreğimi alıp götürürdü martılaryaşadığıma en çok martılar şahittir en çok martılar.Beyaz tüylerinde ağladığım çoktur. Uçuşur dururlardı ya, beni anlarlardı bilirim. Gagalarının bir kenarına bir tutam yosun sıkıştırıp yaşlı gözlerimi silerlerdi, ne hikmetse onların tuzu yakmazdı hiç gözlerimi. Şiirlerimi okur, uçuşmalarını seyrederdim. Şiirlerimi dinler, ağlamamı seyrederlerdi. Martılar hep denizi getirirlerdi bana, nerede olursam olayım gelip bulurlardı beni, denizi getirirlerdi tüylerinde, ayaklarında.Rüzgarlar savuruyor şimdi saçlarımı, yazılmamış şiirlerimi öldürüp, cinayetler işliyorum kelimelerle. Dalgalara bırakıp hayallerimi, şarkılarımı karanlığa söylüyorum şimdi. Şimdi gecedir, martılar uçmaz geceleri, martılar beni çekemez artık, artık martılar beni taşımaz. Günün yorgunluğunu atarlar üzerime martılar gece olunca. Martılar gece olunca uçmazlar, kim bilir belki de oturup kendi dertlerine ağlarlar.martılar taşırdı beni görmediğim yerlere her gün güneşle beraber doğardı hayallerim her akşam ayla beraber batardı martılar beni yaşatırdı bütün günmartılar gece olunca beni öldürürdü ben bir yorgun denizim dalgalarım kaybolmuş hüzün …