80’li yıllarda ki bilgisayar kullanımı artışının beraberinde getirdiği “bilgisayar korsanı” kavramı şüphesiz ilgi çekici bir konu. Standart bilgisayar kullanıcılarından genel tabirlerle bilgi, yetenek, zeka ve ilgi alanları bakımından ayrılan bilgisayar korsanlarının oluşturduğu altkültür, yaşam tarzları ve yaptıkları işler zaman içerisinde sinema sektörünün de dikkatini çekti. Böylece beyaz perdenin hacker çıkarması başlamış oldu. Bende hacker kavramını en iyi konu aldığını düşündüğüm filmlerin kronolojik bir listesini yaptım.Not: Filmlere spoiler niteliği taşımayacak şekilde konu, yorum ve notlar yazılmıştır.
Three Days of the Condor (1975): CIA’nin komplo teorilerinin gerçekleşme ihtimali ve yeni fikirlerin uygulanabilirliği için kurduğu, tek görevi dünyada çıkan tüm yazılı yayın organlarını okumak olan bir kurumda Condor kodadıyla çalışan Joseph Turner (Robert Redford) yemek almak için gittiği lokantadan döndüğünde bütün iş arkadaşlarının cesetleriyle karşılaşır. Kendi başının da belada olduğunu anlayan Turner bir yandan kaçarken bir yandan cinayetleri çözer elbette kendi yöntemleriyle.Film döneminden dolayı direk bilgisayar korsanı kavramı özerine kurulmasa da phreaking ve sosyal mühendislik gibi hacking’in içinde olan yöntemlerden ötürü bu listede bulunmaktadır. Ayrıca ünlü hacker Kevin D. Mitnick’te bu filmdeki Turner karakterinden etkileniği için Condor’u mahlas olarak kullanmıştır.Tron (1982): Mükemmel bir oyun programcısı olan Flynn (Jeff Bridges) tüm çalışmalarının çalınmasından sonra çalıştığı ENCOM adlı yazılım firmasından atılır. Bir yandan kendi adıyla kurduğu atari salonunda oyun oynarken bir yandan da çalışmalarının çalındığını ispatlayabilecek dosyayı bulmak için ENCOM’un sistemine girer. Dosyayı bulmayı bir türlü başaramayan Flynn şirketteki arkadaşlarının yardımıyla işi içeriden halletmek için gizlice şirkete gider. Flynn bilgisayar sisteminin içindedir ama bu sefer canlı olarak.Tron bilgisayar korsanlığının direk konu alındığı ilk ve bir çok bilgisayar kullanıcısı için efsanevi bir filmdir. 2011 yılında Tron Legacy 3D olarak vizyona girecek.Sneakers (1992): Martin Brice (Robert Redford) ve Cosmo (Ben Kingsley) zenginlerin banka hesaplarına girerek hesaptaki paralarla sosyal sorumluluk derneklerine bağış yaparlar. Ani bir baskından kılpayı kurtulan Brice ülke dışına çıkar ve bir süre sonra Martin Bishop olarak değiştirdiği ismiyle kendi gibi eski suçlulardan oluşan bir ekip kurup uygulamalı olarak şirket güvenliklerini denetler. Grup bir gün NSA ‘in verdiği bir işe girmek zorunda kalır. Fakat işler kesinlikle göründüğü gibi değildir.Mother (Dan Aykroyd) karakterinin Amerikan hükumetinin tüm kopmlolarını belirtmesi her ne kadar inandırıcı olsada filme siyasi bir komedi tadı da katmıştır. Ki bu komplolara Managa depremi de dahildir. Ayrıca Sneakers tarihte Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı ‘nın(National Security Agency (NSA) kullanıldığı ikinci filmdir. (İlki 84’te Starman)The Net (1995): Son kullanıcı olarak programların beta sürümlerinde güvenlik testleri yapan Angela Bennett (Sandra Bullock) gerçeği yerine bilgisayar simülatörü bir şöminenin karşısında yemek yiyecek kadar geek kültürün içindedir. Her ne kadar işi aynı zamanda ilgi alanı olsada yorulmuştur ve tatile ihtiyacı vardır. Tatil için seçtiği Cozumel adasında ufak bir kaza geçirir. Uyandığında tüm hayatı en ince noktasına kadar kopyalanarak çalınmıştır. Bennett hayatını geri almak için yeteneklerini bu kez ters yönde kullanır.2006 yılında çoğunluğu İstanbul’da çekilen aralarında Demet Akbağ, Güven Kıraç gibi Türk oyuncularında bulunğu The Net v2.0 filmi, sanılanın aksine bir devam filmi değil gerçek manada V2’dir. Yalnızca The Net’in senaryosu geliştirilerek günümüze uyarlanmıştır. The Net v2.0’da hacking yöntemleri açısından tek gerçekçi nokta internet kafe sahnesinde ki “Hoop kardeşim bilgisayarı boş buldun oturuyorsun” repliğidir.Hackers (1995): Dade Murphy (Jonny Lee Miller) Zero Cool kod adıyla 11 yaşında Amerika’nın ulusal güvenlik sistemleri ve borsa ağını hack eder ve sisteme çok ağır hasarlar verir. Evine yapılan baskında yakalanan Dade 7 yıl boyunca yani 18 yaşına kadar bilgisayar ve telefona dokunmama şartı ile tahliye edilir. Bununla birlikte ailesine 45.000$ ceza kesilir. 7 yıl sonra Dade farklı bir mahlas ile hack alemine geri dönecektir.Teknik konular açısından tamamen gerçek dışı bir film olan Hackers’da gösterilen tüm işlemler sırasında sadece grafik arayüzleri kullanılmış tek bir kod satırı dahi sahnelenmemiştir. Fakat film genel olarak Hacker kavramının oluşturduğu altkültür ve bu kültürün lise hayatına yansıması ile ilgilenmiştir. Bu sebeple hacking’i ilgi çekici bulan herkesin izlemesi gereken bir film. The Mentor’un 1986 da yazdığı Hacker Manifestosu’nun bir kısmı beyaz perdeye ilk kez Hackers tarafından taşındı. Genel bir isim olarak hacker’ların Amerikan okullarında ki popüler kültür ile çatışmasını daha yakından incelemek için Paul Graham’in Hackers & Painters isimli kitabını okuyabilirsiniz.Not: James Bond serisinin 17. Filmi olan Goldeneye’in de hacking’i yan konu olarak işlenmesiyle birlikte 1995 yılı içinde 3-4 aylık aralarla vizyona giren 3 ayrı Hacker filmine rastlıyoruz. 1995’in bu konuda ki özelliği bana göre bir tesadüf değil. Çünkü bilinen ve haklı bir üne sahip olan hacker Kevin David Mitnick 15 Şubat 1995 ‘te FBI tarafından yakalandı. 94’ten 95’e uzanan zamanda çok fazla iş yapan Mitnick o dönemde fazlasıyla popülerdi.The Matrix(1999) : Gündüzleri büyük bir yazılım şirketinde çalışan Mr. Anderson(Keanu Reeves) geceleri ise Neo mahlasıyla cracker’lık yapmaktadır. Sürekli olarak otoriteyle sorun yaşayan Mr. Anderson bir yandan da bilmediği ama hissedebildiği bir gerçek ile uğraşır. Gerçeğin bir kısmı kendisine fısıldanmıştır. Artık karar Mr. Anderson’a ait. “Knock, kcock Neo”.The Matrix bu listede ki en popüler ve en yüksek bütçeli film. Eric Steven Raymond’un yazdığı How To Become A Hacker ‘da ki bazı tanımlara göre hacker’lık sadece bilgisayardan ve kodlardan ibaret değildir. Bir yazar yada bir ressama da hacker denilebilir. Dolayısıyla bu film sistem karşıtı insanlar ve bu karşıtlığı gösterme şekilleriyle liste de ki diğer filmlerden ayrılsa da kesinlikle bir hacker filmidir.Takedown (2000) : Kevin David Mitnick’in hayatını konu alan film sosyal mühendislikten phreaking’e , çöpleri boşaltmaktan ters dalavere’ye, bilgisayar korsanlığından cracker’lığa kadar tüm hacking kavramlarını gerçekçi bir biçimde anlatıyor. 20 tane ekrana sahip bilgisayarlar, 10 saniyede girilen hükumet ağları gibi gerçeklikten uzak Hollywood saçmalıkları yok. Bilgisayarların boyutları ve bulundukları odalar gerçek. Kısaca bu filmde neredeyse kullanılan kodlara kadar herşey gerçek.AntiTrust (2001) : Stanford’da ki bilgisayar mühendisliği eğitiminden sonra çok yakın iki arkadaş olan Milo(Ryan Phillippe) ve Teddy(Yee Jee Tso) arkadaşlarıyla birlikte bir garajda açık kaynak kod yazılım geliştiriciliği yapmaktadırlar. “İnsan beyni dünyaya aittir ve özgür olmalıdır” cümlesini ilke edinen idealist dostların hayatı piyasayı tekeline almak isteyen NURV(Never Underestimate Radical Vision) adlı ticari yazılım firmasından gelen teklif ile değişir. Milo fikir ve erdemlerini para ve kariyer için değiştirir ve teklifi kabul eder. Fakat Teddy tekelci Gary Winston(Tim Robbins) ile çalışmayı reddeder. Böylece iki arkadaşın yolları ayrılır.NURV’un Microsoft’a, Gary Winston’un ise Bill Gates’e benzetildiği bu film programcılık dünyasında açık kaynak kodun ve özgür yazılımın önemini çok iyi vurgulamıştır. Her ne kadar filmin başında ekranda beliren HTML kodlarına anlam veremesemde doğru mantık üzerine kurulmuş, kesinlikle izlenmesi gereken bir film.Swordfish (2001) : Stanley Jobson(Hugh Jackman) FBI’ın yasa dışı bir şekilde e-postaları okumak için kullandığı etobur programını kırarak hüküm yemiş daha sonra şartlı tahliye ile serbest bırakılmış eski bir bilgisayar korsanıdır. Boşandığı eşinden kızının velayetini almak için çabalayan Stan hükumetin gözünde eski bir suçlu olduğundan amacına ulaşabilmek için çok daha iyi ve pahalı bir avukat tutmak zorundadır. Lüks spor arabasıyla Stan’in karavanına yaklaşan Ginger ‘ın(Halle Berry) bu konuda iyi bir teklifi vardır. Fakat teklifi kabul etmek tahliye şartını ihlal etmek demektir.Beyaz perdenin gördüğü hacker tiplemelerinden yakışıklı ve kaslı görüntüsüyle ayrılan Hugh Jackman’ın Amerikan Savunma Bakanlığı şifrelerini 60 saniyede kırmasıyla daha ilk dakikalardan gerçekçiliğini kaybeden film yinede izlenmeye değer. İşlenen konunun gidişatı ve baş rolde ki karakterin hacker olması nedeniyle farklı formatda ki bir hacker filmidir. Ayrıca bu filmle Halle Berry mantık bombasının ne olduğunu bilen en seksi kadın olarak kalbimiz de yer etmiş bulunuyor.Live Free or Die Hard (2007) : Zor Ölüm serisinin 4.’sü olan film genel olarak aksiyon sahneleriyle öne çıksada kriminal açıdan mantıklı kurulan bir siber saldırı ve başka bir hacker’ın iyi düzenlenen savunmasını işliyor. Matt(Justin Long) karakterinin uygulanan genel sansüre karşıtlığını belirttiği replikler çok göstermelikte olsa genel bir hacker profili çiziyor. Bana göre listede ki en kötü film olsa da bir sahnede kullanılan I’m So Sick adlı parçanın girişinde ki brutal vokal kolay kolay unutulmaz diye düşünüyorum.Gamer (2009) : Konu olarak çevrimiçi oyunları almış gibi görünse de aslında Second Life vb. sosyal medyanın gelişmiş bir türünü geçmişin geleceğe öngörüsü olarak işleyen film hacking’i de aynı şekilde işleyerek biyolojik hatta bir nevi kimyasal boyutlara atlatmıştır. Fakat tekel, sansür, düşüncenin engellenmesi gibi hacker felsefesinin karşı olduğu kavramları çok iyi anlatmıştır. Hatta aralarda görünen atari oyunlarıyla bilgisayar tutkunlarının retroya olan düşkünlüğüne değinerek güzel tatlar vermiştir.Revolution OS(2001) : Revolution OS GNU/ GPL , açık kaynak kod ve özgür yazılım projelerinin çıkış noktalarını, nedenlerini ve önemini anlatan bir belgeseldir. Ayrıca yukarıda ki filmlere konu olan kişi ve hikayelerin neredeyse çıkış noktasıdır.Enemy of the State ilham kaynağı olan The Conversation, Wargames, The Italian Job, Ocean’s 11-12-13, Foolproof, Perfect Score, Mission Impossible ve daha bir çok filmde hacker kelimesini duymak yada korsan saldırıları görmek mümkün fakat yukarıda ki liste Eric Steven Raymond’un yazdığı How To Become A Hacker ‘da ki tanımlara en azından azami şekilde uyum sağlayan, merak, açık kaynak kod, sansür ve tekelci zihniyete olan karşıtlık gibi bilinen hacker felsefesine uyan karakterlerin bulunduğu filmlerden oluşturulmuştur. Kısaca bu mantığa göre şimdiye kadar hacking’i en iyi işleyen filmler diyebiliriz.