BU BİR UYARIDIR, İLK VE TEK DUYGUSAL YAZIM OLACAK.
Bugün lünaparka gittim, sonra Cankurtaranda gezintiye çıktım. Epeyce zamandır gitmiyordum. Erol Taş’ın kahvehanesinin yerinde çok şık bir kafe vardı. Oturamadım. Önceden atlayıp Göksü deresine, şuraya buraya giderdim. Artık anlamsız geliyor. Eskiden bir bara gidip oynamak da çok cazipti. Artık o da anlamını yitirdi.Bütün bunların bir sebebi olmalıydı. Çünkü herşeyin bir nedeni vardır. İlk önce tükettiğim için artık cazip gelmediğine karar verdim. Sonra büyüdüğümü, değiştiğimi farkettim. Oysa hiç değişmem zannediyordum. Bir yerlerde çocukluğumu bıraktım. Ki herkesin kırılma noktası farklıdır. Benim kırılma noktam; babamın ben 23 yaşındayken ölmesidir. O öldü, dünya da durdu. Kız çocukları için babanın çok daha farklı bir anlamı var. Otorite, güç, iktidar vb. bir sürü şey baba figüründe canlanır. O gidince yapayalnız kalırsınız bu koca dünyada.Evet! Ben çocukluğumu bıraktım bir yerlerde. Aradım, bulurum zannettim. Ama bulamadım. Oysa her şey galiba yaşında güzel ve anlamlı.Bu arada kabul etmesem bile, dünya da dönüyormuş.