BU BİR UYARIDIR, İLK VE TEK DUYGUSAL YAZIM OLACAK.
Bugün lünaparka gittim, sonra Cankurtaranda gezintiye çıktım. Epeyce zamandır gitmiyordum. Erol Taş’ın kahvehanesinin yerinde çok şık bir kafe vardı. Oturamadım. Önceden atlayıp Göksü deresine, şuraya buraya giderdim. Artık anlamsız geliyor. Eskiden bir bara gidip oynamak da çok cazipti. Artık o da anlamını yitirdi.Bütün bunların bir sebebi olmalıydı. Çünkü herşeyin bir nedeni vardır. İlk önce tükettiğim için artık cazip gelmediğine karar verdim. Sonra büyüdüğümü, değiştiğimi farkettim. Oysa hiç değişmem zannediyordum. Bir yerlerde çocukluğumu bıraktım. Ki herkesin kırılma noktası farklıdır. Benim kırılma noktam; babamın ben 23 yaşındayken ölmesidir. O öldü, dünya da durdu. Kız çocukları için babanın çok daha farklı bir anlamı var. Otorite, güç, iktidar vb. bir sürü şey baba figüründe canlanır. O gidince yapayalnız kalırsınız bu koca dünyada.Evet! Ben çocukluğumu bıraktım bir yerlerde. Aradım, bulurum zannettim. Ama bulamadım. Oysa her şey galiba yaşında güzel ve anlamlı.Bu arada kabul etmesem bile, dünya da dönüyormuş.
yorumlar
Ne kadar hoş ve duygulu bir itiraf…Hayatla “tanışma” zamanınız gelmiş,ne mutlu size…
Evet, herkesin kırılma noktaları farklı. Ve herkesin kırıldıktan sonraki halleri de farklı. Kimi Şebo’ nun dediği gibi parçalanarak büyür ya da Teoman’ ın dediği gibi p a r a m p a r ç a olur. Kimi Mor ve ötesi’ nin dediği gibi yenilmese hiç büyüyemez…Bizler sahip olduğumuz çocuklukla birgün yollarımızı ayırırız. Bunun nasıl olduğu da önemli bence. O çocuğu sahibinden habersiz kaçırabilirler, öldürebilirler ve anlaşarak ayrılabilirler. Bunu nasıl atlattığında önemli. Sen iyi atlatmışsın sanki. Ne mutlu sana…
çocuklukluğumuz sadece küçükken değil büyüdüğümüzde de lazım olacaktır. aslında bu yavaş yavaş kendimizden vazgeçişler yaratmaya başladığımız, birilerine fedakarlık yapabileceğimiz bir devrenin başlangıcıdır. ve bu konumda artık insanı haliyle fedakarlığını birilerini karşılıksız sevmelerle bile sürdürebilir. daha da ileri gider çocuk yapar çünkü en baştan fedakarlık yapmayı kabul etmiştir. ama bu ağır gelmeye başlar. içimizdeki çocuk da bir yerde sus pus olduğu gibi sadece çocuğuna fedakarlık yapacak kadar vazgeçmemiş olduğunu anlar bir zaman sonra. içimizdeki boşluğu hiç birşey kapamaz. geçici bir görüngüdür hepsi. insan yapmadığı şeyleri özler sürekli yaparsa da sıkılır. acaba insan başkalarının yaptıklarına mı özenir bilemem. tek bildiğim kendi doğrularımızın da yavaştan evrim geçirme isteğidir.
ben büyüdüm ama çocuk kaldım
Fiziksel olarak büyümüşsün, kopanisti.Kimlik olarak büyümek dediğin şeyi hissettiğin an, çocukluğunu da bıraktığını anlıyorsun.Ya da çocukluğunu bıraktığını, anladığın an büyüyorsun.Yahu egomda yerlerde, o yüzden böyle duygusal duygusal takılıyorum.
onu birtürlü hissedemiyorum, ne olacak benim halim?