son hafta sonu

son zaman tek odada,

dokunuşlar sadelik, içtenlikle

izmaritler benden taraf

meyve kabukları ondan.

kırmızı iskender—gümüş çekirgeler—almanya

yağmuru—kıvılcım nereye gidiyor?

dedem beni korkuttu güncesi—eroin hikayeleri—yararsız

diyordu—zerdüşt böyle bir adam

ondan birkaç parça eşya kaldı; bir çakmak, bozuk para,

sevgilisiyle gittiği sinema biletleri ve bir parça

kalp; bir de ailesine, kilisede tanrıya adamaları için

bir tutam saç.

içi kan ağlıyordu ama yüz kasları gülme sevinci ile

kasılıyor, klasik ama istenilmeyen bir refleks…

———————————————-0—————————————————————-

son hafta sonu

son zaman tek odada,

dokunuşlar sadelik, içtenlikle

izmaritler benden taraf

meyve kabukları ondan.

aramadı, bu üçüncü gece

hala telefondaki sıcak nefesi odamın içinde

sıcaklığı çıkarmıyorum üç gündür.

fotoğraf parçası mumdaki,

gölgeli düşüncelerle dolu,

“ne anlatmalıyım” diye sordu mu kendisine hiç

fotoğraf?

karalanmış birkaç parça karanlık öldürdü onları.

ormandaki insanlar gibi bir his

aldı götürdü yalnızlığımla

derinlerde bir yere,

bir kilise, bir düzenlilik

ses kırıntıları mabedinde

saat iki kez doğruyu gösterdi

içini açıp baktım, şaşırdım.

bu hayat tamlamalarını birleştirmek ne kadar zormuş?

çubuğun dibinde böyle şeyler yok, peki köpekler nasıl

ölmüştü şişenin dibinde?

seni yeryüzünden gökyüzüne çıkarırken zaman ne kadar

çabuk geçiyordu, kırıldım, üzülüyorum

gece kedileri, kuyruksuz; araba altlarında, çöplerin

yanında; ama o farklı, sadece baktı, dişlerindeki

pislikleri temizledi, benim için; gülümsedim ve uykuya

daldım

çubuğun da etkisiyle kapımdan girdi, diğer kapıdan

çıkana kadar birçok rüya gördüm, hiçbiri gerçeği gibi

olamadı…

kırmızı iskender—gümüş çekirgeler—almanya

yağmuru—kıvılcım nereye gidiyor?

dedem beni korkuttu güncesi—eroin hikayeleri—yararsız

diyordu—zerdüşt böyle bir adam

birikenler bende bir su kadar incemi, bilemiyorum;

ateşten yanan gömlek taşımak ne kadar

zormuş,anlayamadan çıplak kaldım herkesin önünde,

utandım; ama daha sonra anladım ki marifet değilmiş;

utanmak…

bilinmişliğin önceden görülen rüyaları…tatmin eder,

marifetli bir acıyla.

siz hiç dinlediniz mi bebeği karınlar psikolojisinde?

hava soğuk, 10 dakika boyunca dinledim, dinlendim;

üşüyorum şimdi, hem halım da yok…

yağmurun ıslanışı güneşte 12 ayrı renk olarak

gözükebilir, dayanamayıp yatacağım, sorumluluk

almadan; kara bir inci ya da daha bir VIRGIN; tuvalet

kağıdına çizdiğim ‘boyalar’ şimdilerde 3500 dolara

satılıyormuş, dikkat etmeli sözlerin kokusuna!

ondan birkaç parça eşya kaldı; bir çakmak, bozuk para,

sevgilisiyle gittiği sinema biletleri ve bir parça

kalp; bir de ailesine, kilisede tanrıya adamaları için

bir tutam saç.

içi kan ağlıyordu ama yüz kasları gülme sevinci ile

kasılıyor, klasik ama istenilmeyen bir refleks…