bildirgec.org

günce hakkında tüm yazılar

Bir Obsesif Kompulsif’ten Günceler – 1

majesty s infinity | 26 May 2010 09:44

Sabah uyanırsınız.

WC’ye gitmeniz gereklidir fakat kompulsiyonlarınız ‘titizlik’ olarak başgösterdiğinden kendinizi WC’de hiçbiryere değmeyecek ve hiçbir yerle temas etmeyecek şekilde hazırlamanız gereklidir. O daracık yerde milimetrik hesaplarla işinizi halletmek için uğraşırsınız. Çoğunlukla bir kuşkuyla ayağınıza düşmesi imkansız görünsede bir damlanın sıçardığını düşünürsünüz. Gider lavaboda elinizi iyice sabunlar, sonra ayaklarınızı iyice yıkar, sonra elinizi tekrar sabunlarsınız! Bu sırada lavabonun

Chuck Palahniuk – Tıkanma

admin | 01 December 2009 12:12

kitapokuyoruz.com adresinden alınmıştır
kitapokuyoruz.com adresinden alınmıştır

Sanırım sadece kitaplardan keyif alıyorum artık. Böyle bir insanlardan, hayattan keyif almama durumu. Bir depresyon belirtisi de olabilir tabii. Bol bol kitap.

tanshaydar.com adresinden alınmıştır
tanshaydar.com adresinden alınmıştır

Palahniuk’un daha önce Günce’sini önermiştim yanlış hatırlamıyorsam. Günce’yi 1 öneriyorsam Tıkanma’yı 10 kez öneriyorum. Dan diye bir kitap. Çekinmeden, eksiltmeden yazmış adam, cinsellik olsun, şiddet olsun. Öyle numaradan, mış gibi kitaplardan değil. Tam da gerçek hayatın olduğu gibi. Üstelik sürükleyici. Kitabın karakterlerinden biri sekskolik, ev arkadaşı ise mastürbasyon yapmadığı her gün için eve bir tane kaya taşıyan bir adam. Karmakarışık olaylar. Ben kitabı evden işe gelirken ve işten eve dönerken otobüste bitirdim, otobüs taksim’e geldiğinde kaç kez üzüldüğümü hatırlıyorum, o kadar sürüklüyor insanı. Alın okuyun, sonra teşekkür edeceksiniz bana. Ayrıntı YayınlarıYer altı Edebiyatı’ndan yine.

çorba

admin | 02 March 2009 18:17

murat boz’un yeni albümü şans, çıktı. çoğu şarkısını dinledim, beğenmedim. uçurum mesela iddialı bir şarkıydı, bünye daha da keyifli, daha da iyisini istiyordu. neyse bekleyelim biraz. belki tarkan’ın şarkıları gibidir şans’taki şarkılar da. dinledikçe alışılıyordur, göreceğiz.
björk’ün şarkılarını dinliyorum bu aralar, bir de müslüm gürses’in bir ömür yetmez’ini. bilal dede resmen şarkı sözü değil şiir yazmış! müzik de garbage’tan olunca netice çok hoş..

Türkiye’nin ilk online bisiklet Dergisi: tekerlekizi

biSGen | 06 February 2009 13:04

Genelde doğa sporlarıyla özelde de “bisiklet”le ilgiliyseniz, size “Türkiye’nin ilk online bisiklet Dergisi!” olan tekerlekizi’ni tavsiye edeceğim. Ben de bir dostumun ( kendisi orada yazar ) sayesinde haberdar oldum dergiden. Şu an 5. sayısını yayınlayan ve Genel Yayın Yönetmenliğini Murat Öztürk’ün, Editörlüğünü Yavuz Ergun’un yaptığı derginin tüm kadrosuna buradanulaşabilirsiniz. önceki sayılara buradanulaşabilirsiniz.

Bisiklete ilişkin akla gelebilecek her konuda ( röportaj, gezi, günce, kitap tanıtımları, teknik bilgiler, etkinlikler, festivaller, fuarlar, fotoğraflar vb. ) bilgilerin yer aldığı derginin benim en sevdiğim yanlarından biri bisikletçilerin çektikleri fotoğraflar ( görsel bir şölendeymişim sandım kendimi ve deklanşör’e tıklayan o parmakların benim olması için can attım. )

Apture ile Zengin İçerik Oluşturmak

alimbenlimahmutefndi | 01 December 2008 12:14

Apture, sitenizde zengin içerik oluşturmak için kullanabileceğiniz ilginç ve oldukça kullanışlı bir araç. Sayfalar dolusu içeriğin tek bir bağlantıda verilmesi bu araçla mümkün hale getirilmiş. Seçtiğiniz herhangi bir kelimeyi dileğiniz içeriği taşımak üzere bir bağlantı haline getirebilirsiniz.

Ziyaretçilerinizin aynı bağlantı üzerinden ilgili wikipedia başlıklarına, video, fotoğraf gibi görsellere, google haritalarına, çeşitli makalelere ulaşması artık çok kolay.

pop-up ekranı görünümü
pop-up ekranı görünümü

mustafa, tarkan, ziynet ve yine şiir elbet.

kahramancayirli | 03 November 2008 16:05

ziynet salinin yeni şarkısı çok hoş.
ziynet salinin yeni şarkısı çok hoş.

güncenin yeni albümü çıkmış: su. sözü müziği sezen aksuya ait olan nezaket şarkısı da kliplendirilmiş. şarkının üç en fazla dört sözcüğünü duyunca hemen anlıyor insan nezaket’in bir sezen aksu şarkısı olduğunu. ama sanki biraz aceleye gelmiş, aksu’nun diğer bazı şarkılarının karışımı gibi geldi bana. belki de dinledikçe alışırız.
ziynet sali de yeni albümüyle çıkageldi. herkes evine, kliplendirilmiş bu albümde de. ben şarkıyı çok beğendim, radyo radyo geziniyorum şarkıya rastgelmek için. klipte artık resmen jennifer lopez’i izliyoruz. çok güzel.
can dündar’ı oldum olası hiç sevmem. insanlar sürekli açıklama yapıp duruyorlar, acaba bu filmin tanıtımı için daha önceden planlanmış olabilir mi, masumca soruyorum sadece. yanılıyorum belki de.

duslenmemis olani duslemek, yapilmamis olani yapmak

harb | 15 October 2008 16:37

stanford universitesinde ogrenci olan iki genc projelerini gercekle’mek icin ne gerekiyorsa yapmaya hazirlardi.
sonunda projelerini anlattiklari bir girisimciyi maddi destek vermeye ikna ettiler.
ve net aleminin en buyuk yangini olan google‘in kivilcimi cakilmis oldu.

imkansizliklar icinde kivranirken dahi hayal kurmayi basarabilen ve benzer hikayesi olan genc bir delikanli ise depozitolu pet siseleri topluyor ve bunlardan aldigi iade paralari ile karnini doyurmaya calisiyordu.
elma bu siralarda en sevdigi “ogun” yemegi olmustu ki daha sonralari aklindaki projesine de “elma” ( apple )adini vermisti.
cok sonralari evinin garajinda kurdugu sirketi olan apple ve “steve jobs” ismi ile net aleminde ikon olan bu delikanlinin farki neydi.

boğazın soluğu çınarlardaydı

aylakadamveben | 05 September 2008 13:25

emirgan çınaraltında,çaybahçesinde oturuyorum,yanımda insanlar..şimdi iyice zor..gerçi şu kızlar.leman falan okumuşlukları var onların.yine de genel düzeyin düşüklüğünden bahsedilebilir.bana göreliğini de ekliyelim.biraz komik görünüyolar.onlar farkında değiller tabii.kıyafetlerinin çizgisi hemen hemen aynı her zaman.bir tek renkleri.. biri ne renk giymişse,diğeri zıt renk giyiyo,giymeye çalışıyo.bu zıtlık bi tür bağımlılığı peşisıra getiriyo sanki.hissediyosun yani.bi kızkardeş ben şunu giyiyim dediyse,diğeri bakıp hee o bu renk giydiyse ben de şu renk giyiyim diyo.birbirine görelik.efe kucağımda bi sağa bi sola eğiliyoruz.bunu tekrarlıyoruz.çok hoşuna gidiyo efe’nin.annesini haberdar etmek istiyo bu hoşnutluktan.bi süre uğraşıyo bunun için.sonunda beceriyo.annesi bize dönüp gülümsüyo.ama yapmacık bi gülümseme bu.efe’nin kahkahalarla gülmeye devam etmesi..sonunda anlıyo anne efe’yi güldüren olayı.annenin bi süre durumu kavrayamamasına hak veriyorum.çünkü ben de pek ihtimal dahilinde diye düşünmüyodum efe’nin bu kadar hoşuna gideceğini bu sağa sola sallanmaların.sen de sallanarak oku bu yazıyı..nasıl okunuyo o ya.yani ingilizce mantığıyla çözmek gerekiyo heralde.yolda durup hangisine oturalım dediklerinde de ben bu ismi zor mekanı seçmiştim.bank benzeri tahta koltukların üzerine turuncu minderler koymuşlar hem kıçının altına hem sırtının yaslanacağı yere.çok rahatmış gibi duruyo ya.kıçımın aklı o koltuklarda kaldı valla.isim ve koltuklar değil yalnız fark.bir sosyal statü farkından da bahsedilebilir.tikimekanı diyo bizimkiler.koltuklardan üzerinde oturanlara çeviriyorum bakışlarımı.pek şaşırtıcı bi görüntüyle karşılaşmıyorum.hani söyledikleri doğru ama,bu tür mekanların genel profili budur ki..tavla oynayan yaşlı insanlar.işte bu görüntü asıl farkı yaratan ve bizim mekanın diğerinden ayrılığını vurgulamaya çalışırken ‘halk’ kavramını kullanmaya götüren bizi.yandaki mekanın adı mı ne..tamam söylüyorum.ama dikkat et çözmeye çalışırken moralin bozulmasın;sheesha..aynen böyle yazılmış..iki bardak çaydan sonra bi fincan da sütlü kahve geliyo.sütlü içerim ben.sütlü ve şekerli.o sabah baktım evde nescafe kalmamış.markete gitmeye de üşeniyorum.hızır gibi yetişen türk kahvesini buluyorum buzdolabında ve çocuklar gibi seviniyorum.içince farkediyorum ki bu türk kahvesinin tadı nescafeden daha hoş.yok üstüne içimi yumuşak falan yazmışlar da..hayır efendim,ne kadar yırtınarsan yırtın bu türk kahvesinin yerini tutmaz senin nescafen.ha duyanı ağzını bi karış açık bırakacak bi hayretle başbaşa bırakacak olan türk kahvesine süt katma durumu var..sen ne diyosun bilmiyorum ama ben pekala orjinallik diyebilirim ve diyorum buna..sen bunca öv türk kahvesini sonra ertesi sabah evde hala türk kahvesi bulunmasına rağmen markete yollan nescafe almak için..ne diyim..alışkanlık diyim mi..kafamı sağa çevirip,kucağımdaki ali efe’den uzakta tumaya çalıştığım elimdeki fincan sabit dudaklarımı fincana doğru uzatıyorum..biraz sonra tepsiyle yeni çaylar geliyo isteğimiz dışında,hiçbirimiz almıyoruz..bu zorla çay içirtme politikasından rahatsız söyleniyo içimizden bir kaçı..kimbilir belki de o an karar veriyoruz ortak bir içgüdüyle,bi daha gelirsek ismi zor sheesha’da oturmaya..

say cheese

aylakadamveben | 13 August 2008 21:13

takanik’in yanından geçip iskeleye ulaşıyosun.gizli iskele.oysa iskeleler boğaza açılan kapılardır;algının serinliğe açılan kapıları..böyle semtin tam ortasında olması.bozuyo sanki.futbol şık bi olay olabiliyo.işte messi demek,kaka’dan bahsetmek..yok milan yok real madrid..ama böyle pijamadan bozma kıyafetlerle,estetikten yoksun bedenlerin,yine estetikten yoksun oyunları ne derece şık olabilir..o epey uzakta.tam yeniköy çıkışındaki parka ulaşmadan.biliyosun iki parkı var.biri göbeğinde.pahalıdır zaten.kimbilir bi dilimine ne kadar isterler.büyük marketlerde bile o kadar pahalı ki.alt tarafı hamur,peynir;gerçi özel bi peynir kullanıyolar galiba,üstüne de reçel gibi mi desem,jöle desem daha doğru olur..bizim kültürdeki karşılığı künefe mi olur.söylerken gülümseme şekli alıyo ağız zorunlu olarak.say cheese.cheesecake..bunlar da tek tek satış yapıyolar mı.marketlerde kasada o aletten geçirince tak diye yazıyo fiyatı.manav nasıl hesaplasın tek muzun fiyatını..bi de o mekan var.pastane diil;büfe gibi bi yer.ne satıyo,ne üzerine,adı ne hiç bilmiyorum..tek bildiğim yeniköyün en sempatik esnafı tarafından işletildiği.sırf görünüşünden.konuşsam belki de buz gibi bi adamdır.şimdiye kadar edindiğim izlenirim arkasında kalanları araştırmama kararı alıyorum.zaten şu ana kadar hayatımda yeralma oranı benim için yeterli.senin için diil mi.o zaman yeniköye gel.küçük bi dükkan.kaldırımda bi ağaç önünde.ağacın yanına atılmış tek masa bi kaç sandalye..bu arada sana sahil denir mi yeniköy.caddende dolaşırken bir an bile duymayız denizi…

harley üzerinde sevişmek

admin | 07 August 2008 17:43

kolları ağrımıyo mu ya bunun.çok rahatsız bi konum..rahatsızlığa katlanılmaya çalışılırak erişilmeye çalşlınan estetik..bak neyi hatırladım şimdi..gerçi bizim dışardan gördüğümüz kadar rahatsız diildirler heralde.yoksa rahatsızlık diil,düpedüz işkence dememiz gerekir buna.hatırla,bazıları incecik olur.çıtk..her an o sesi duymaya hazırsındır.harbi nasıl oluyoda kırılmıyolar.demir falan olablir mi diye düşünmeden edemiyo insan.diilse,sanki tek elin marifetiyle bile kırılabilir hissi yaratıyo..topuk..iki park fazla bu semte.çeşmesi kuru,park bol olsun bari diye mi düşünülmüş acaba.hadi bunda genel bi yoğunluk olduğunu kabul edebilirim.sonra şu adayla bağlantının bu parktan sağlanıyor olması.bi adası olmak..harley di dimi o.bir ikilemi var bu motorların.motorda zevk unsurları denince akla ilk gelen hızdır.o kadar para vermişim,harley almışım,hava atmam ve bunun içinde şehir içinde olmam lazım.şehir içinde hız yapamam.al sana iki ucu…hiç parka bulaşmamaya çalışıyolar.üzerlerinde tek toz tanesi bile bulunmayan şık tuvaletleriyle kadınlar..ve tabii ince topuklar..park kelimesi ne ifade ediyodur acaba onlara.ağaç,çimen;doğu,köy..yine de lugatlerinde vardır parkın bi karşılığı;otopark..ama şıklar be..senin de şık olmaya çabaladığın.ve bu çabanın seni getireceği konumun ortaya çıkaracağı rahatsızlıktan kurtulmak için,her zaman olduğu gibi yazarlardan,şairlerden yardım istemen.bu sefer k.iskender mi koşmuştu yardımına.şık ol,katiller şık giyinir.yakışıklı bi laf.yakışıklıda,şık bulunması..bazılarının motorları çok güçlü sesler çıkarıyo.ikinci bi duyu organına,kulağa da hitap ederek,yarattığı etkiyi arttırıyo.tabii izleyen için.kullanan için hissetmek en güçlüsüdür.motosiklet kullanmanın verdiği hazzı anlatan en güçlü tabir şuydu galiba.erkekler için diye de ekleyelim:bacaklarının arasındaki müthiş güç..bir ece baba da şöyle mi uyarmıştı seni:artık atından inmeden sevişmeyi öğrenmelisin.artık motosikletinden mi diycez ona,modernde ece baba…