Akineton (Akhenaton). Bu ismi bir yerden hatırlıyorsunuz değil mi? Hemen hafızanızı tazeleyeyim: Akineton, şizofreni, ajitasyon, delirium, anksiyete ve bazı psikotik hastalıkların tedavisininde kullanılan ilaçtır. Aynı işi yapan pek çok ilaç vardır ama akinetonun yeri başkadır.Benim size bahsedeceğim Akineton, M.Ö. 14.yy. da yaşamış olan ve yaptıklarıyla kendini diğer firavunlardan ayıran Akineton.

Akineton
Akineton

Akineton’un (nam-ı diğer Akhenaton, Amenhotep IV, Amenofis) annesi Kraliçe Tiye ve babası Firavun III. Amenhotep’tir. Kaderinde yazılı olan firavunluk biraz da şans eseri, zamansız ölen abisi Thutmosis yüzünden babasından hemen sonra tahtı devraldı (yaklaşık M.Ö.1352-1334). 17-18 yıl kadar firavunluk yaptı. Tam olarak firavunluk sayılmaz çünkü Akineton bir sabah uyandı ve tarihi değiştirdi.Akineton tahta çıktıktan bir süre sonra diğer tanrıların varlığını yok sayarak, tek bir tanrı olduğunu, o tanrının yeri-göğü yarattığını (ve geri kalan her şeyi tabi) ve bu tanrının Aton (Aten) olduğunu ilan etti. Aton haricindeki tanrılara tapınmayı yasadışı kılarak ibadet edenleri, evinde tanrılara ait totem (put) bulunanları ölümle cezalandırdı. Bu, halk üzerinde büyük bir şok etkisi yarattı ama halk gizli gizli tapınmaya devam etti.

Aton ve Akineton
Aton ve Akineton

Akineton bununla da kalmayıp ismini “Aten’in hizmetkarı” anlamına gelen “Akhaneten” olarak değiştirdi. Bin yıllık başkent Teb’i taşıyarak hem tanıpak hem sığınak hem de saray olarak kullanacağı El-Amarna’yı inşa ettirdi. İnşaat dört yıl sürdü. Yeni başkent Amarna’nın bir özelliği de tarihteki bilinen ilk planlı yerleşimlerinden olmasıdır.1500-2000 yıllık karmaşık, gelenek haline gelmiş ve yer yer değişik özellikler gösteren çok tanrılı (politeist) dinden, tek tanrılı (monoteist) dine geçiş kolay olmayacaktı.

Akineton’un takipçileri fazla gibi gözükse de aslında onun zulmünden korktukları için peşinden gidiyorlardı. Bu yüzdendir ki günümüzde, Akineton kaynaklı bu dönüşüm tam bir monoteizm sayılmaz.

Ruhban kesiminden ve rahiplerden gelen çok büyük bir baskı vardı. Bu baskı sonunda cinayete dönüştü ve Akineton öldürüldü. En büyük destekçisi ve dönemin en güçlü kadını Nefertiti tahta geçti. Kısa bir süreliğine de olsa Mısır’ı yönetti. Salgın hastalık yüzünden öldü. Yerine sekiz yaşındaki oğlu Tutankhamon geçti ve Aton’un tapınakları yıkıldı, her şey eski haline geri döndü.Gerçekten tek bir tanrıya inanıyor muydu? Sadece bütün gücü kendisinde toplamak mı istiyordu? Yoksa bütün bunları yaparken “doğudan gelen güzelliğin” (Nefertiti) etkisinde mi kalmıştı? Binlerce insanın kanı üzerine bir şehir inşa etti, peki akıl sağlığı ne düzeydeydi? İki Akineton arasındaki benzerlik ne kadar ironik değil mi?Akineton pek çok açıdan tarihin parlak bir figürüdür. Gerek eşi Nefertiti gerek de Prenses Kia’dan olan oğlu Tutankhamon hakkında önemli araştırmalar yapılmıştır ve yapılıyor. En azından Tutankhamon’un laneti bile pek çok şeyi hatırlatır size.Yazımı sonuna kadar okuduysanız benden küçük bir hediye: Hiyeroglif ÇevirmeniKaynaklar:http://tr.wikipedia.org/wiki/Akhenatonhttp://historicalolaylar.blogcu.com/firavunlar/http://www.arkeo.org/http://en.wikipedia.org/wiki/Tutankhamunhttp://www.kingtut.org/homehttp://www.kmtjournal.com/http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/konu.asp?Yil=03&Ay=11&Konu=5http://mfa.org/egypt/amarna/ex_hi_ind.htmlhttp://dsc.discovery.com/convergence/nefertiti/nefertiti.htmlhttp://www.internethaber.com/news_detail.php?id=151333http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=70144,10,158