kadınlar ve erkekler arasındaki romantik ilişkilerde hep gündeme gelen çoğu zaman ayrılık sırasında dillendirilen bir arkadaş olma arkadaş kalma konusu var.bence bir bakıma aşkın bittiği noktada arkadaş kalalım böyle bitsin demek aslında ilişkiyi en başa taşımak gayretidir. çünkü insan bir kez cidden birini sevmişse bunun devamında olanları yok saymadıkça geriye dönüp de en baştan arkadaş olarak kalıp devam etmek gibi bir olasılık gündeme gelmez. ilk baştaki gibi yeni tanışan yada henüz bir şey yaşamamış olma duygusu her zaman için aşkın sonundaki acı verici, kimi zaman da çıldırtıcı iç sorgulamalarına yeğlenebilecek bir durumdur. ancak yine de kimden gelirse gelsin bu arkadaş kalma, romantik ilişkiyi yeni bir düzleme çekme gayretlerinin aslında pek de sonuç vermediğine inanıyorum. çünkü eğer kadın ve erkek en baştaki gibi yeni tanışan yada tanışan ama birbirlerine olan aşklarını bitirmiş iki insan olarak arkadaş kalmaya devam ederlerse aynı süreç işleyecek ve eninde sonunda bu iki aşık birbirlerine düşman olup da hiç görüşmeyene dek süren bir kısır döngü oluşacaktır.aşk-arkadaşlık ikilemi aslında doğası itibariyle bir çözümsüzlük sonuçsuzluk ve karmaşa ortamından başka bir sonuçla sonlanamamaktadır. bu denli daha doğrusu her şeyin gerçekten olduğu gibi bitmesi ve artık iki tarafında fazla yara almadan ilişkiyi bitirip iletişimlerini düzeyli bir yapıya kavuşturup kavuşturamayacaklarının temelinde ilişkinin kendi iç gerçekleri, koşulları da büyük önem taşıyor. ama her ne tür trajik iç gerçekler taşırsa taşısınlar bence bütün romantik ilişkilerin bitimi acı ve yoğun kırgınlıklarla doludur. bunları aşmanın çözümü ilişkiyi en başa yani arkadaşlığa taşıma değil ilişkiyi olduğu biçimiyle bırakmaktır. ilişkilerin onu yaşayanlardan ayrı bir de kendi canlı/dinamik/değişken bir yapısı vardır. aşk bittiğinde ona yeni yön verecek olan aşıklar değil bizzat o yaşanmışlıklar, anılar, eski duyguların kendileridir. çünkü biten yada bittiği öngörülen bir aşkın geleceğini ancak o aşkın,o birlikteliğin kendisi belirleyebilir…