İnsan hakları beyannamesinde böyle bir hak yer almamıştır. Hiçbir anayasada, hiçbir yasada aşık olmak hakkı diye bir haktan söz edilmemiştir. İnsanlar köleliğe karşı baş kaldırmış, özgürlük için canlarını bile ortaya koyarak mücadele etmişlerdir, bu hak da insan haklarını belirleyen bütün metinlerde yer almıştır. Seçme-seçilme hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi nice hak böyledir.

Böyledir de neden hiçbir zaman insan hakları belgesinde yoktur? Önemsizdir desek değildir, uğruna mücadele edilmemiş desek insanlar ayağa kalkar, nedendir bilmiyorum, kimsenin bildiğini de sanmıyorum.

Düşündüm… neydi bu ? neden bu hakkı bir türlü kimselere veremiyorduk? Yaşadıklarımızı söyle bir gözümün önüne getirdim…..

_ Ayol o daha dünkü çocuk, aşık olmaktan ne anlarmış? Ah bu yeni yetmeler, daha bir şey bildikleri yok. Şimdi aşık olurlar iki gün sonra unuturlar…

Ama o dünkü çocuk uykusuz kalırmış, kendi kendine ağlarmış, sevdiğini bir kez olsun görmek için sokaklarda dolaşırmış, her gördüğünü ona benzetirmiş, şiirler yazarmış, şarkılar dinlerken dalıp gidermiş…..kimin umurunda?

– A öyle şey olur muymuş? Koskoca adam aşkım mı olurmuş? Ayol evli değil mi? Kaç yıllık karısı, çocukları , olacak şey değil. Kendini şaşırmış. Ne aşkıymış bu? Onunki yaş dönümüdür. Erkekler yaş dönümünde böyle olur. Kim bilir hangi yelloza tutulmuştur. Aşk meşk dediği rezillik. Bir dönüp hallerine bakmazlar da…

Buyurun bakalım. İşte size sessiz sedasız bir yargılama daha, zavallı adama hemen yargılanıp asılır. Neymiş, aşık olmaya kalkmışmış. Karşılaşınca söz dokundurmalar, tuhaf tuhaf bakmalar, yüz göz buruşturmalar.aşık olma hakkı bir kez daha ihlal edilmiştir. Kimse böyle bir hakka sahip çıkmaz….

– Ne dedin ne? Birbirlerine aşık mı olmuşlar? Güldürme insanı. Kazık kadar insanlar. Onların aşık olacak hallerimi kalmış? Ay karşılıklı halleri gözümün önüne geliyor da… komik vallaha. Aşık olmuşlar ha..?

Demek ki bu çiftin de bişeyleri aşık olmaya uygun değil. Böylece aşık olmaya hakları olmuyor.

– Eyvah bizim oğlan aşık olmuş galiba . öyle dalgın dalgın geziyor. Anlattım, bak sende bir haller var dedim. Bunun sonu iyi değildir dedim. Senin okulun var, derslerin var dedim. Konuşmuyor. Şöyle bir şey söylese rahatlayacağım. Genç işte. Bu yaşlarda insan aşkı ne bilirmiş? Üstüne gitmeye de korkuyorum. Bilmiyorum ne olacak?

Evet, bir de aşık olma yaşı vardır. Vardır da kimsenin bildiğini görmedim. Küçük yaşlarda aşık olunmaz, çünkü o yaşlarda hiçbir şey bilinmez. Gençlikte aşık olunabilir ama o da çok tehlikelidir. İnsanın aklını başından alırda çılgınlıklar yaptırır. Orta yaşlarda hiç aşık olunmaz, çünkü insanın çevresi vardır, konumu vardır, ayıp olur. Orta yaşlardan sonra aşkın sözü bile edilmez, çünkü çok gülünç olur, ele güne rezil olunur.

Peki insan ne zaman aşık olabilir? Buna yanıt verilmez ama gerçekte hiçbir zaman aşık olunmaz dense daha gerçekçi olur. Toplumumuzda insana yakıştırılan budur.

Ama AŞK, o güzelim duygu fırtınası bütün kuralları, karşı çıkmaları dinlemez bile. Dünya umurunda değildir. Kimi zaman pat diye çıkıp gelir, kimi zaman yavaş yavaş gelir yerleşir. Gelir de dünyayı öyle bir değiştirir ki. Yeşil başka yeşil olur, kırmızı başka kırmızı. İnsanın ayağını yerden öyle bir keser ki insan sanki uçar. Yerde mi yaşıyor gökte mi kendi bile bilmez olur. Sabahlar artık başka sabahlardır, akşamlar başka akşam.

AŞK, o güzelim duygu fırtınası esipte insanın başını döndürdü mü değme gitsin. Ne küstah şeydir o, ne cüretkardır. Dünyayı umursamaz. İnsanların yasaları ona vız gelir. İnsanların ahlak diye bildiklerini dinlemez bile. Huzur diye yaşadıklarını alt üst eder. Söylenenlere aldırmaz, suçlamalara başını çevirmez, eleştirilere güler geçer. Böyle dikbaşlı, böyle isyankar bir şey görülmemiştir. Belki de hiçbir ideolojinin isteyip de yapamadığı şeyi yapar; insanı değiştirir, dünyayı değiştirir.

AŞK, o güzelim duygu fırtınası üstelikte çok demokratiktir. Ne ırk ayrımı bilir, ne deri rengi. Sınıf ayrılığını çiğner geçer. Sınır tanımaz. Siyasal düşünce ayrımı yapmaz.bakalım nereden mezun olmuş demez.hele bir arabasının markasına bakalım demez. Sahi, AŞK ın demokratik olduğu hiç aklınıza gelmedi değil mi? Ama doğrusunu isterseniz, biz AŞK ın nesini düşündük ki. Hayatımız hem onu aramakla hem de ondan korkmakla geçmedi mi?

– Ah bir aşık olabilsem…nasıl oluyor çok merak ediyorum. Biliyor musun, evlendim çocuklarım oldu ama aşkı hiç tatmadım

– Aman aman sakın ha. Aşk çok tehlikeliymiş. Bende bilmiyorum. Öyle bir şey oluyor gibiydi hemen kaçtım. Çok tehlikeli canım. İnsana olmadık şeyler yaptırır. Deli misin aklına sakın öyle şeyler sokma…

– Ama çok güzel olmalı. Ne olurdu, bir kere aşık olabilseydim…

– Ah ah, çok güzel olmalı değil mi? Biliyor musun, aşk çocukları çok güzel olurmuş. Piçlerin güzelliği oradan gelir diyorlar…

– Ağzından yel alsın. Güzel çocuk yapacağız diye şimdi olmadık şeyler mi yapacağız?.

-Yok zaten olmazmış. Senin hiç beklemediğin zaman olurmuş öyle şeyler. Aman aman benden uzak dursun…

– Benden de benden de. Ama bir aşık olsaydım sonra ne olursa olsaydı…

AŞK o güzelim duygu fırtınası, bütün bunları dinlemez bile. Korkakların yanına uğramaz. Aslında AŞK, çok ta seçicidir. Bezginlerin, hayata küskünlerin yanına bile uğramaz. Hayatını hesaplar üzerine kuranların semtinden geçmez. Duyguları küçümseyenlere tepeden bakar. Kibirlilere, gururlulara güler geçer. İnsana değer vermeyene hiç değer vermez.

AŞK, insanın en insan yanına gelir yerleşir. İnsanı insan yapar. İnsanları birbirinden ayıran bütün yapaylılıkları kaldırır.

AŞK, varsın insan hakları bildirgesinde yer almasın, varsın anayasalarda yazılmasın, varsın yasalarda sözü geçmemiş olsun, bunlara aldırmaz bile. Onun kendi yasaları vardır. Hem de gözünü bile kırpmadan uygular bunları. Aşık olma hakkınıne diktatörler rafa kaldıra bilir, ne polis önlemleri engelliyebilir. Bu öyle bir insan hakkı dır ki, kimse çiğn Aşık olma hakkı başkaları tarafından verilmeyen belki de tek haktır. Onu alabilmek için onu hak etmesi gerekir. Öyle çok şeyi göze almak gerekir ki… ama her şey öyle değil mi? İnsan olmanın güzelliği başka ne ki..?