Varoluş çelişkilidir. Çelişki, yaşamın kalbinde yaşar. Çelişki; zıtlıklar sayesinde ortaya çıkar, o zıtlıkların dengisidir. Ve bu dengeyi tutturabilen kişi yaşamı, hayatı, Tanrı’yı daha iyi anlamaya başlar. İşin sırrı dengedir. Sezen Aksu’nun ‘Denge’ isimli şarkısının sözlerinde dile getirdiği gibi. ‘ Ben kendime göreyim, ben dünyaya göreyim, ama sizin adınız ne’? Yaşamın zıtlıklarını anlamayan, Tanrı’yı yok saymaya çalışan insanların çoğu hayatın farklılıklar sayesinde güzel olduğunu kabul etmek istemez. Bizler Aristo mantığına göre yetiştirildik. Mantık, Aristo’ya göre düzdür. Ama yaşam zıtlıkların dengesidir. Erkek varsa kadın, fakir varsa zengin, çirkin varsa güzel, kötü varsa iyi olması gerektiğini kabul etmeyiz birçoğumuz. Zıtlıklar olmadan, aslında her şey çok daha anlamsız olurdu. Dünyadaki tüm eğitim sistemleri Aristo’ya inanıyor. Ve bilim şimdi yaşamın mantık değil, diyalektik üzerine kurulu olduğunu anlıyor. Ölüm olmadan, yaşamın var olmayacağı fikri birçoğumuza ters geliyor. Ölüm yaşama arka fonu sağlar. Ona renk ve derinlik verir, bu yüzden yaşamın karşısında değildir. Ölüm yaşamın içindedir, sahici bir yaşam sürmek isteyen her insan, sahici bir şekilde öleceğini öğrenmelidir. Yaşamda başımıza gelen zorluk ve güçlüklerden Aristo Mantığıyla kurtulmak okadar kolay değildir. Yaşamın içinden ancak hatalarından ders alarak çıkabilir ve zorlukları aşabilirsin.Martıları Seven Adam kitabında Osho, her insanın denge sanatını öğrenmesinin gerekliliğinden bahsediyor. Yaşamın iki ucu vardır sağ ve sol olmak üzere. İnsan sola fazla abanıp, dengesini yitirdiğinde sağa doğru eğilmeli. Ve dengede kalmayı başarabilirse orada Tanrı’nın lütfu vardır. Dünya’nın nimetlerine çok düşkün olmadan, hayattan el, ayak çekmeden, yaşamı ve ölümü kabul edip ikisinden de kaçmadan, dengeyi tutturmaya devam edersen Tanrı’ya ulaşabilirsin. Ortada kalabilirsen yoksundur. Hiç kimse olmamayı kabul edersen, orada bir mucize gerçekleşir. Ve bu anahtar, sana gizemin ve yaradılışın kapısını açar.
yorumlar
Osho ölmeyeydi iyiydi..
oshonun sevgi, ışık, korku, karanlık benzetmesi iyiydi. bir kitabında bundan bahsetmişti, karanlık tıpkı korku gibidir aslında orada yoktur ama ışığı göremeyenler için bir varlık gibidir, ışığı da seviye benzetiyordu bu kitapta. Böylece sevgi bir çeşit ışık oluyor ve onu bulamayanlar karanlık ve korkuda kalıyorlar aslında karanlık ve korku diye bir şey yok. Çok karıştı neyse iyidir osho. Sapıkmış ama biraz. Hindistanda uzun süre yaşamış ve oshoyu da yakından tanımış adamlarla muhabbet eden bir arkadaşım özel hayatında sevgi saygı ayağına kızları çağırıp çırılçıplak soyunup seks ayinleri yaptıklarını anlatmıştı. Bilmiyorum ne kadarı doğru, anlatılana göre başta osho olmak üzere hatun müritler ve oshonun bir kaç yakın arkadaşı hep beraber çember oluşturup çıplak bağdaş kurarak oturuyorlar ve gözlerini yumuyorlar, bir süre meditasyon yapılıyor sonra gözlerini açıyorlar kim kimle göz göze gelirse pozisyona giriyor. Güzel fantezi aslında.
bilge kişi sezen aksu ‘ Ben kendime göreyim, ben dünyaya göreyim, ama sizin adınız ne’? demekle ben koskoca sezen aksuyum sen ne boksun ki demek istemiş
ve allah tanrıyı yarattı
“Yitik Aristoteles” külliyatının, korunan metinlerden anladığımız Aristotelesçilik’le yakından uzaktan bir ilgisi olmaması; büyük ölçüde Platoncu temaları geliştiriyor, by wiki-AristoÇok yaşa Aristo, Doğal veya pozitif bilimler, yada insan zekası nihayetinde mükemmel bilgiyi dualitic açıklıyor ve biz “Digitall” teknolojiler geliştirip kullanıyor isek, mantık farklı değil…Ama neyi yitirdiğimizi, antik yunana neden gerileme dönemi dediğimi anlıyabiyorsanız, nema problema!Prisonerism, tam manası ile karşınızda seriliyor:)O günlerde mısır sebebi ile dokunulan mükemmel tanım’lı/zaman aşkını bilgi ile temaslarını, neden bu bilgiyi yaşatamadıklarını neden bir orta çağa girildiğini…Evrim, boru değil eğer bir bçcek, sürüngen yada diğer bir organik formdan değil de nihayetinde bilinç geliştirmiş bir türün, bilincin evriminden bahsediyor iseniz, bu bilginin genetik içrekliğine gidiyorsunuz demektir…İnsanın sahip olduğu yaratıcılık kavramının zaman ve mekanla kurduğu ilişki gibi, total boyutta çok etkin yapay zeka, algılayamadığını silme, yok etme girişimine gidiyor, Sokrates’in ölüme giden mahkumiyeti gibi, hatırlayın ne diyordu, ben ölüme siz yaşama bakalım hangisi eğri doğru:)Aynı algoritmik hareket, yıllar içerisinde kültürümüz ile birlikte, finest bir (sınırlarında) noktaya giderek anlaşılabilir, üretilebilir ve zaman kavramı tüm matematiksel içeriği ile birlikte ortaya koyabilir bir bilinç düzeyi ile, bu defa dünya kendi çocukları ile ulaşıyor-evriliyor. Evet sokrat ölmedi-kapı gibi duruyor, günümüz insanının karşında, ruhunun derinliklerinde değil tasrımındaki eksikliği kapatacak şekilde içinde yuvalanmış açmaz olarak/ironiyi dağıtan içrekleşme:)Konu eğer bilincin evrimi-genetik ilişkisine geliyor ise, konunun ne boyutta ele alınması gerektiği, ve nasıl bir yol izleneceği kararları/diğer bilişsel evrimsel yapılar, tarihimiz üzerinden, yitirip yeniden keşfettiklerimiz üzerinden okunabilir!Ve bazen görmek için dev bir yumruk gibisi yoktur, bakın bestcuk ne yorum yapmış:)Başta ve sonda duran:)
Arapların bir sözü var, “insan zamandan korkar, zaman piramitten” diye, nekadar anlamlı…pi-3,16 perfection/time particular algoritm and all dimension part, exept of dimension 0,68 and 1,36!Budur, true math is creatif algorithm by philosophycal paint, başı da sonu da:)
gülüm sokrates “doğru eylem doğru bilgiyi izler” gibi büyük bir önyargıya göre biçimlendirdi düşüncelerini, evet dediğin gibi hala ayakta duruyor bu yanlışların sonuçları, ama bu gurur duyulması gereken bir şey değil, iki sokrates kitabı okudun diye sokratesi tanrılaştırmana gerek yok. Onun erdemleri hrıistiyan erdemlerine büyük ölçüde benzerlik gösterir, nedir bu benzerliklerin ortak özelliği? yeterince dürüst olamaması ve bir erdem ki dürüstlük gibi güçlü bir erdemse uydurulmuş 4-5 erdemden daha iyidir.. Belki de baldıran zehirini hak ediyordu, çünkü sokak sokak gezip gençleri zehirlediği doğruydu, içindeki faşizmi aşılıyordu gençlere ki o gençler büyüyüp türü devam ettirdiler ve şimdi karşımızda tohumlarını görüyoruz. Ruhtan ve iyilikten söz edip gerçekliği ters çevirmeyi denerken bir yandan da filozofların başa geçmesi gerektiği fikrini, devletin nasıl biçimlenmesi gerektiğini insanları nasıl sınıflandıracağını, inceden sızdırmaya çalışıyordu, gereçekten düşünen insanların yönetimi devralması gerektiği için değil, kendinin o zamanın en iyi düşünürlerden olduğunu fark etmesi üzerine içten pazarlıklı bir şekilde başa geçip sefil sokak hayatından kurtulmak için yaptı bunu.
sen kitap okuyarak belli bir bilince erişeceğine fazla inandırmışsın kendini, ziyan olmasın madem, git kırık taşları falan oku, felsefeye merak saldıysan herakleitos öneriyorum. Hadi paşam yorma beni.
Bu yazının ana fikri herşey zıttıyla güzeldir. Bir şeyin zıttı varsa bunu bir nedeni vardır. Zıtlıkları kabul edip, herşeyi olduğu gibi sevebilirsek o noktada Tanrı’nın bizimle olduğunu farkedebiliriz. Çünkü herşeyin azı karardır. Dengeli değiliz çoğumuz, hayattan hep fazlasını istiyoruz. Mutluluk dengededir oysa. Şükretmeyi bilirsek, mutluluğun içimizde olduğunu anlayabiliriz.
Bu yukarıda yapılan yorumların hiçbiri benim anlatmak istediklerimi ifade etmiyor. Konusu çok güzel bir yazı. Ama hiç kimsenin anlayamaması gerçekten çok acı.
“Karşıtımız iyi bize”-herakleitos
kimse anlamamış mı yazıyı ?
ben hala anlamaya çalışıyorum onnupro, bi sus konsantremi bozdun yine 🙁
bence yazıyı anlamanın en kolay yolu yazarı tanımaktır.sayın yazar bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?
Haklısın Onnupro, Sayın Gökyüzüx? buyrun efendim söz sizde..
“Bu yazının ana fikri herşey zıttıyla güzeldir” gokyuzxMalesef… Bu dualitik bir bakış açısı!Prisonerism!
varoluş problemine son! tıkla evrenin hakikatleri cebine gelsin, hemen tıkla arkadaşından önce her şeyi sen öğren. Kainatın tüm gizemleri şimdi bir telefon kadar yakınında, ne duruyorsun “tanrı” yaz 2255e gönder tanrı var mı yok mu öğren. Tıkla tanrıyı facebook’ta ilk sen beğen.
“Herşey zıttıyla terstir.” Onnupro 2011
dua yaz 2255’e gönder cennet cebine gelsin
güzel lafmış hakkaten
Teşekkür ederim yazıma gösterdiğiniz ilgi için.
gökyüzü güzelyazmışsın ama hangisi senin düşüncen hangileri kitaplardan alınma orası biraz karışmış, onun için belki yorumlar da biraz karşık geldi sana. Mesela şu senin cümlenmiş gibi duruyor:
ama büyük ihtimalle oshonun kitabından bir bölüm, ve araya bir nokta koyduktan sonra sezen aksu giriyor ve yazının ciddiyeti biraz bozuluyor burada. Senin cümlen mi hepsi?
onları belirtseydin daha profesyonel olmaz mıydı? kaç gündür “yazılarımız çalınıyor” diye yakınıyoruz, sen de ordan burdan toplama bir yazı yazıp bir de yorumları beğenmiyorsun.
Gökyüzü x, fena bir şey yaptın:)günümüz insanı best-cuk, bana diyor ki haklısın, sokrates’in yanlışları günümüze geldi.Sokrates’e diyor ki;”Belki de baldıran zehirini hak ediyordu, çünkü sokak sokak gezip gençleri zehirlediği doğruydu””kendinin o zamanın en iyi düşünürlerden olduğunu fark etmesi üzerine içten pazarlıklı bir şekilde başa geçip sefil sokak hayatından kurtulmak için yaptı bunu.”Adam yuh dedi ve intahar etti… Ve evet görüyoruz ki öldürenlerden biri de sensin cuk/cim ne istersen örneğim:)Demek bir gerçek daha var, yaşayan, ancak günümüzde, medenileşen toplumun bakış açısı ile bu defa suçlamalar bir intihar’a dönüşüyor, bestlooser karakteri kendini öldürdü/açıkça…
hiç kimsenin anlayamaması çok acı diyorsunuz, o halde anlayan hiç kimse yok demektir ve bu zıtlığa göre tatlı bir durumdur.acı tatlı zıtlığı oluşmadığı için dengede değilsiniz dolayısyla mutlu olamadınız, bu durumda tanrı sizinle değil
aslan , herif zaten 70 yaşındaydı ölmese ne olacaktı bütün arkadaşları gel seni başka şehire taşıyalım dediler “yok” dedi, zaten ölmek istiyordu, “bu yaştan sonra napıcam yaş yetmiş iş bitmiş” mantığıyla bakıyordu olaya, “en azından ölümüm sen getirir benim öğrencilerden biri alır yürür” dedi. Öyle de oldu, platon da onun yardakçısıdır mesela. Sen neden bu kadar içlendin onu anlamadım ben
“sok” yaz 2277ye gönder, sokrates ayağına gelsin
+ rip
Şimşek ve Frtına
Evrimin yaşamsal olduğunu zaten biliyoruz, iş psikolojiye gelince tıpkı depresyon ve resetlenmek gibi (fiziksel karşılığı şok ve muhtemel ölüm), yaşamak için mecburen mahkumun-özgürleşmesi.No more tears, fears and Artificial Intelligent control-prisonerism! Sana örnek dememin sebebi genel bir tablonun açmazını tarih üzerinden gayet güzel betimlediğin için…
wasago bence mahkumla fena bozmuşsun kafayı, bu resmi görünce şu albüm aklıma geldi buradaki “senatorium” şarkısının limp bizkit versiyonunu dinlemeyeniniz varsa kaçırmayın
yok ya orjinali daha iyi
Size teşekkür etmekten başka birşey söyleyemiyorum. Çünkü yazı gerçekten anlaşılmamış. Hangi yorumunuza yorum yazıyım şimdi.
benim yorumuma cevap ver başka bir şey istemiyoruz gökyüzü. Yazıda hangi cümle senin?
bir de pideciye gitsen lahmacun mu yersin içli köfte mi ? sorusuna cevap verirsen çok şık olacak gökyüzüx
2277 yaz 2277ye gönder 2277 kapına gelsin, hemen tıkla, hemen gelsin
Now, You must be new born:)
waay metallica’nın uvertürü
Var oluş çelişkili midir?Hayır değildir!Çelişkili olan şey insanın ta kendisidir. Sistemli düşünce yapısının olmayışı ve istikrarsız duyguları sebebiyle.Çelişkiler dendiği zaman aklıma hep Asr Suresi gelir, şöyle; “Asra yemin olsun ki insanlar hüsrandadır. Ancak birbirine sabrı ve hak’kı tavsiye edenler müstesna”(Asr Suresi)bu sure ile insanın toplumsal bir varlık olduğu sergilenmekle birlikte, yaşadığımız eko-sistemin ileri derece bir parçası olduğumuzu ayan ediyor. bunu en çokta “birbirine” sözünden anlıyoruz. yani bir temas, bir iletişim, birinin diğerinden bağımsız olamayacağı gerçeği yatıyor.yani; bir kişiden ibaret değiliz, martıdaki denge unsuru gibi, sağ kanat, sol kanat, ayaklar, kanat boşlukları ve tüyler, bütündeki mekanizmanın; ortak görüntüsü.Ey Faraklit diye seslenmişti ya Hz. İsa aracılığıyla İncil; Ey Faraklit…Belkide bu yüzden Ey Faraklit, seni seviyorum; dilim aracılığıyla kendimden.Franktal geometrinin gerçeği ve trigonometrideki o eşsiz denge, bizim biZliğimizi fark ettirmek için bizde.