”Türk Einstain”i Prof. Oktay Sinanoğlu; Gençlerin taşıdığı Amerikan bayraklı ve yazılı t-gömleklere fena halde içerlemiş…Diyor ki ” Bu gömlekleri giyenler Amerikan kimliğini ve hayranlığını kabullenen kimselerdir ” ve ilave ediyor ” Bu masumane bir moda trendi değildir, aksine patron ülkenin kölesi olma halidir ve gençlerimizin kafasına yerleştirilmek istenen budur ” Vatanseverliğinden asla şüphe etmediğim hocama katılmamak mümkün değil elbette…Ancak bu ülkede her kesin bildiği bir başka olgu daha var ;gerçekten de gençlerimizin büyük bir bölümünün hayallerini ”patron” ülke de yaşamak süslemiyor mu?…Onları bu yola iten sebepleri ortadan kaldıracak koşulları sağladık mı?Gençler küskün,yarınsız, umutsuz ve ne yazık ki sahipsizler… Onlar için orası burası pek farketmiyor hocam…
yorumlar
gençlerimizin o büyülü dünyanın kapısını aralama arayışını hüzünlü bir ifadeyle dile getirmiş..eline sağlık..çok güzel bi yazı olmuş..
Güzel bir konuya değinmişsiniz, katılmamak elde değil, bir çoğumuz orada olmak istiyoruz. Burada kalıp birşeyler başarmak isteyenlerde çok radikal bir yol çizmiş oluyorlar kendilerine.
gençlerimizin -aslında niye sadece gençlerimizin ki?? ana-babalarımızın da- talep ettiği yaşam standardını t.c. henüz maalesef sağlayamadı, doğru. durum böyle olunca gençlerimiz de gidip “patron” tabir edilen ülkelerde yaşamayı istiyor, gidebilenler gidiyor, gidemeyenler ikiye ayrılıp, ya gitmek için envayi çeşit yol düşünüyor/deniyor yada “yok abi, bizim memleket burası” deyip çarklara kendini teslim ediyor, büyük ihtimalle muasır medeniyetler yaşam kalitesinin altında bir hayatı yaşamak için yırtınıp duruyor, evet..ama bu da bence amerikan bayraklı -yanılmıyorsam ralph lauren, dimi?- kazak, gömlek, don, vs. giymek için yeterli/mantıklı bir sebep teşkil etmiyor.oktay hoca’nın söylediği şey bence, “türkiye, çok yüksek yaşam standardı sunan bir ülke, siz bu durumda niye amerikan hayranlığına kapılıyorsunuz ki?” gibi gerçekdışı bir söz değil, mevcut durumu kabul ediyor ama ne olursa olsun “amerika ve benzerlerinin global propagandasına karşı uyanık olun, biz onların tüm yazılı/görüntülü yayınlarında, sinema filmlerinde, populer müzik kanallarında, vs. yaratmaya çalıştıkları “tüm dünya amerika’lıdır, değilse bile birgün mutlaka amerikalılaştırılacaktır” şeklindeki beyin yıkamalarına uyupta aslımızı, kendi güzel değerlerimizi unutmayalım” dır.
che guevera bile amerikalilastirabildiklerinden oldu, kapitalizmin mali seklinde her tarafta gördügüm che posterleri, t-shirt’leri ve rozetleri vb. midemi bulandirmakta. bi cesit mcdonald’s gibi marka oldu.
işin aslı ben orada olmak isteyen kimseyle karşılaşmadım. ya da benim antipatim var diye o tip insanlarla birlikte olmuyorum. şuna da katılmıyorum t.c. talep edilen yaşam standartını sağlamamış falan. t.c. bir kişi midir. nedir. hepimiz ve bu satandartı beğenmeyen herkes bu t.c.nin bir parçası ve onu bu hale getiren değil midir. talep edenle arz eden aynı kişiler ama birileri soyut bir şeyin ilahi olarak tepeden yağacağına inanıyor. üretim yapmadan tüketiyor. sonra da bu ilahi t.c.den satandartların yüksek olmasını talep ediyor.
”huriki arkadaşım çok rasyonel bir yorum yapmışsınız…söyledikleriniz Teorik olarak doğru elbette…Ama ülkeler teorilerle yönetilmiyor ne yazık ki,Size kızmıyorum inanın,sadece şunu hatırlatmak isterim söylediğiniz ekonomik ilişki bu ülkede cumhuriyetten beri kurulamadı. Çünkü bu ülkeyi kuranlar,askeri kadrolar idi ve ne yazık ki bu kadrolar,ne gerçek anlamda kapitalist ekonomiyi ne de karma ekonomiyi işletemediler…
Amerika’nın muhteşem hayat standartlarına hayran olanlara “Çocuklarla evlilik” dizisini tavsiye ediorum. Cnbc-e de hergün sanırım saat 19.00 da.İlk bakışta basit bir sitcom gibi gözükebilir, ama en sağlam Amerikan sistemi eleştirisi de bu dizidedir. O insanların hayran olduğu müstakil evlerle, arabalarla, fast food ile inceden dalgasını geçer.Sonuçta fakir amerikanyada da fakirdir burda da, orda da hastane kapısında sürünür burada da. Referanslarınızı gelir düzeyi yüksek kısımdan alırsanız evet Amerika refah ülkesi, ama aşağılara indikçe NewYork’ta ki evsiz sayısının bizdekinin kaç katı olduğu görüp şaşırabilirsiniz.
”redorge” kimsenin refaranslarını gelir düzeyi yüksek guruplardan falan aldığı yok,açız ve işsiziz arkadaşım tamammı,en azından çalışarak insan gibi yaşamayı düşlüyoruz hepsi bu…
sevgili ”redorge”keşke bu yazıların mazi de kalacağı günler gelse de bu polemiklerden kurtulsak diye düşünüyorum…”Amerikan rüyası”yalnızca bu ülke gençlerinin rüyası değil ki, pek çok gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülke gençlerinin rüyasıdır…Amerikan gerçeği çarpıtılmış olabilir,güneyde fakirlik diz boyudur ve bütün bunlar gerçektir.Amma! Siz de biliyorsunuz ki bütün bunlara rağmen bu ülkenin güney komşularından akın akın ABD ye kaçıp kurtulmak isteyen Meksikalılar,Bolivyalılar,Portoricolular vs.için hala cennettir ve yaşamın adıdır ne yazık ki!
Tabii ki kaçıp kurtulmak istemek herkesin hakkı, ben kimseyi kalmak ve elinizden geleni burada yapmak zorundasınız diye suçlamıyorum.İsmini hatırlamadığım ileri yaşlarda, uzun yıllar Amerika’da yaşamış bir bayan televizyonda şunu söylemişti”İnsanlar Türk olduğumu öğrendiklerinde ‘olsun biz yine de seni çok seviyoruz’ diyorlar, bir kusur, bir ayıpmış gibi. Burada 20 yıl yaşadım ama kendi kimliğimi koruduğum için hala 2. sınıf vatandaşım.”Hollywood Amerika’nın renkli bir kopyası değil, Amerika Hollywood’un sönük bir kopyası bence. Her ekonomik sistemde birilerinin zengin olması için diğerlerinin sürünmesi gerekir. Gazetelerde her zaman Amerika’ya gidip başarılı olanların hikayesi anlatılır, kimse Amerika’da sürünüp, buradan daha kötü duruma düşenleri anlatmaz. Ben bir kere rastladım, evsiz bir Türk kadın, herşeyini harcayıp sokaklarda yatıp kalkıyordu.Amerika her geleni çiçeklerle karşılayıp, iş ve yemek veriyor, biz de aman gitmeyin diye laf ediyoruz sanki.
dünyada hiç bir şey sabit kalmaz. devletler doğar bir gün yıkılır.bence buradaki sorun bireycilikle ilgili. kimse uzun vadeli bir yatırım düşünmüyor kendisi ve sonrakiler için. eğer ben kendi dilimin konuşulduğu, mantığını, düşünce tarzını bildiğim tanıdığım yerde aç ve işsizsem zaten tamamen yabancı olduğum bir yerde de aç ve işsiz olacağımdır. yok zaten belli bir donanımım varsa da bunu gidip neden başka başka ülkelerin yararına kullanayım ki. son otuz yıla kadar devlet güzel sanatlar akademilerinden öğrencileri tam burslu olarak avrupaya yolluyordu. ne oldu ya bu fırsat değerlendirilemedi insanlar dört beş sene kalıp yabancı dil bile öğrenmedi ya da beyin göçü oldu.insanların kısa vadeli davranışları bu günleri çok etkilemiştir. bu gün yaptıklarımız da yarınları etkileyecek. bu sadece devlet politikasıyla ilgili bir şey değil. tek tek bu toplumu oluşturan bireylerin oluşturduğu bir durum diye düşünüyorum.
Çok güzel bir konuya parmak basmışınız. Orada zengin ile fakir arasında ekonomik gelir uçurum gibi değil, bizde ise bir uçurum söz konusu. Fakat özenmek konusuna gelince tabiki herkes ordaki şartların burada da olmasını ister tabiki. Ancak Amerika’ya sempati duymak farklı onun bayraklı t-shirt leri ile dolaşmak farklı. Gençlerimizin çoğu o t-shirtleri bilinçsiz giymekteler. Şekli güzel olduğundan vs. Gerçekten Amerika destekli giyorlarsa bir dakka durmadan gitsin orda yaşasınlar.
sırf devletten para yardımı alabilsin diye cocugunun nufus kagıdında ”baba” kısmını ozellikle yazdırtmayan insanların da dahil oldugu bir ülkede yaşamak nasıl olur da gençlerin rüyalarını süsler anlayamıyorum…Haklısınız; yurdum, çokça insanını genelgeçer ”bana deger vermeyen onca yıllık cabama ragmen emegimin hakkını alamadıgım vatanı neyleyim” anlayışıyla kaybediyor ne yazık ki..