Aldığımız her nefesin yarısının denizlerimizden geldigini biliyor muydunuz?Gercekten de öyle, ancak böylesine hayati önem taşıdıkları halde, bizler elbette gereken önemi göstermiyoruz. Üstelik değerini yokolduğunda anlayacağımızı sanıyorsak gerçekten de yanılıyoruz. Çünkü bunu anlayacak kadar bile vaktimiz olmayacak.Greenpeace Akdeniz Denizler Kampyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı denizlerle olan ilişkimizi çok güzel anlatıyor : “Dünya yüzeyinin üçte ikisini kaplayacak kadar önemli bir yeri olan denizlerin ve okyanusların yüzyıllardır insanoğlunun yalnızca faydalandığı ama hiç karşılığını ödemediğini hiç düşündük mü?” Bu karşılık vermeme durumu gerçekten bizlerin bir alışkanlığı. Doğadan olabildiğince faydanalım ancak yerine bir birşey koymayalım bilinci bizde gerçekten kemikleşmiş durumda. Ancak öğrenmeme lüksümüz yok elbette, en sonunda öğreneceğiz.Oldukca ünlü bir doğa ve hayvan fotoğrafçısı, üzerinden para kazanılan her hayvan ve doğa fotoğrafı için, kazancın bir bölümünün doğal yaşamı koruma fonu olarak ayrılmasını öngören bir yasa hazırlanması gerektiğini söylüyor. Çünkü gerçekten de sürekli olarak dünya’dan her açıdan faydalanıp, karşılığında sadece zarar vermek kabul edilebilir bir şey değil.Denizlerimiz de tıpkı zarar verdiğimiz diğer kaynaklarımız gibi, tükenmek üzere. Aşırı avlanma, yasak avcılık teknikleri, kirlilik kısacası denizlerimizi sonuna kadar kullanmak uğruna yapılan tüm tahribatlar onu yokediyor.Ve en büyük sorunumuz denizleri tükenmez olarak görmemizden kaynaklanıyor. Yüzyıllardır “tükenmez, bitmez sonsuza kadar insanların hizmetinde” olduğu varsayılan denizler artık dayanacak güç bulamıyor. İnsan gibi bir canlının karşısında ne durabilir ki gerçekten?Denizleri eski dengesine kavuşturmadan, gelecek nesillerimizin sağlıklı bir hayat sürebileceğini söylememiz çok zor. Çünkü gerçekten de denizler tükendiğinde yaşam bizler için de tükenecek. Ama önlemlerimizi acil olarak almaya başlarsak verdiğimiz zararı biraz olsun azaltabiliriz. İşte bu noktada “Deniz Rezervleri” ciddi bir çözüm olarak imdadımıza yetişiyor. Bu rezervler insan faaliyetine tamamen kapalı ulusal park alanlarıdır. Özellikle önemli tür ve habitatların bulunduğu, göç ve üreme yollarının bulunduğu alanlarda oluşturulacak bu alanlar denizlerimizin kendini toplamasına imkan verecek. Bizlere nefes verebilmek için artık bizim ona nefes alacak bir alan bırakmamız gerekiyor.Bu yaz ne zaman denize girerseniz, bir kez daha düşünün. Attığınız her kulaçta hissettiğiniz mutluluğu, denizin size verdiği huzuru düşünün. Sonra, onun için vaktin giderek daraldığını ve onu ancak yine sizin kurtarabileceğinizi hatırlayın. Denizlerimize teşekkür etmenin zamanı geldi de geçiyor bile..Daha fazla bilgi almak isterseniz : www.greenpeace.org/turkey adresine gözatıp “deniz koruyucusu” olabilirsiniz!