Kendini sanatçı zanneden bir deli ve onun üzerinden para kazanmaya çalışan yurdum insanı. Toplum olarak delirdik mi nedir? Ya da onlar akıllı, biz mi deliyiz?Burası neresi yahu. Bekir Hazar yazmış, buyrun okuyun
Yine haklısınız Byn Selma;Ben bu dünyada bir hiç olduğumu söylüyorum, bu aralar da nihilizmi keşfe çıktım, hâlâ keşifdeyim. Doktorum kendi haline bırakın dedi…)))Keşke herkes de şu koca dünyada bir nokta ve hiç olduğunu kabul etse…Sahi sizin doktor ne dedi?NOT: Bu pazar günü çalışıyorum, benim gibi ulu bir insana bu yapılır mı? Kime isyan etsemmm, kimi suçlasammm. Ah! Patrona diplomalarımı mı göstersem????Siz de bu takip olayını abartmayın yahu…..
Kaygılanma benim oğlum tıp doktoru; yakında gönderirim sana…Senin doktorun yeterince başarılı olamıyor demek ki?…”kendi haline bırakılmak” demek, yakında “helvası kavrulacak” demektir…Anlaşılan senden iyice umudu kesmişler…Bir soru: Bugüne değin, patronun diplomalarını görmeden seni işe aldıysa, neyini görüp işe aldı?…( İş başvurularında öncelikle diplomalara bakılır; kamuda ya da tüzel kişiliği olan tüm saygın kurumlarda…)Yine de benden sana bir öneri; yeterli bir eğitim almadığından, “insanların akıl sağlığına ilişkin yorumlar yapma” girişimlerinde bulunuyorsun…Türk Ceza Yasası’na göre suç işliyorsun…Ben seninle dalgamı geçtiğim için aldırmıyorum da; başkalarına da yaklaşımın aynı…Herkes benim gibi hoşgörülü olmaz, ne olduğunu anlamadan kendini yargıcın karşısında bulursun…Sen başkalarının akıllı ya da deli olduklarına ilişkin yorum yapmaya kalkışmadan önce; kendini eğit, yarım kalmış eğitimini tamamla, dolayısıyla eğitimli kişilerin ne yazdığını, ne söylediğini anla/algıla…Sosyo-kültürel düzeyin çoook, çok düşük…Mahalle kızları gibi “deli, salak, menopoz” gibi söylemlerin; bu düzey düşüklüğünün göstergesi…Beynimin üstesinden gelemeyince, “menopoz” söyleminle aklınca bedensel anlamda saldırı girişimin de; anahaberlere bile konu olan “petek-gülben-hülya” yaşlılık dalaşmalarını çağrıştırıyor, dolayısıyla saldırıların, sataşmaların bile magazinsel boyutu aşamıyor…Eğit kendini, eğit…(Ayrıca menopoz histerisini “ola ki yeni bir erkek bulmadıysa” ancak annen gösterebilir; yazdıklarına özen göster, karşılığını düşünemeyeceğin düzeyde alırsın)
Ajdar kendini sanatci lanse ettigi icin, baska bir sanatci ( ki kendisini pek tanimam, sanatcilik seviyesini de … ) Alihan tarafindan tekme tokat dayak yedi.. Ajdar’a uzuldugumden degil ama bu olay hem komik, biraz da ironik degil mi ?Ama icimden “iyi de olmus” dedim gercekten !
Ben de birkaç kez dövmeyi düşündüm Ajdar’ ı. Arkadaşlarım onu birkaç kez kadıköyde tren beklerken gördüğünü ve millete görünmeyecek şekilde pardesüsüne gömüldüğünden bahsetmişti. Ben de vizelerim biter bitmez banliyölerde pusuya yatmayı ve Ajdar’ ı beklemeye koyulmayı kafama koymuştum.Gel gör ki, araya başka meşgaleler girdi. Sonra da, “Ajdar’ ı dövecek kadar düşmüş” lafından çekindim. Neyse Alihan’ ın eline sağlık…
hem türk ceza yasasından dem vurup, hem de yasaya aykırı olan harekette bulunman, doğrusu beni şaşırtmadı selma.selma, sen şu menopoz durumuna fena takıldın, bunun için insanları takip edip, intikam peşinde koşuyorsun. durumundan utanmamalısın, bu her kadının, belli bir zaman diliminde yaşayacağı, yaşaması gereken bir süreç, o kadar.insanların anne-babalarını işin içine karıştırarak, bel-altı vuruşlar yapmadan edemiyorsun, ki bu konuda naylon vicdan’dan gerekli cevabı aldın zaten. bu şekilde devam edersen, daha kötüleri ile de karşılaşabilirsin.sahi selma, madem birşeyler yazmak gerekiyor, bu konu için sen ne yazabilirsin ki? yoksa 301’lik olmaması, bu konuda yorum yapman senin “kamuyönetimi doktora”na halel mi getiriyor?
“buddhala” sakın bu sözlerimi üstüne alma; saygın yaklaşımına saygıyla karşılık verdiğimi özellikle bildirmek isterim…”nevdalist”, “absconder” ve “be_goodie” sözlerim size;Sizler; kadın-kız-erkek-erkeklikten fireli; her neyseniz…AYDIN OLMAK başlığı altında yazdıklarıma katılmayışınızı; siyasal düzeyde açıklamak yerine, menopozlukla bağlamlandıran sözler kullandınız…Ülkemizin çok renkliliğinden, çok sesliliğinden yana, özgür düşünceli, demokratik kişilik özelliklerini özümsemiş bireylerseniz; yazdıklarıma katılmayışınızı açıklama biçiminiz “yaşdönümü-menopoz” söylemleri mi olmalıdır?…(Bana çocuk mu doğurtacaksınız?…10 çocuk doğuranların yetiştirdikleri ortada…Ben bir kadın olarak; Ülkemin nüfusuna nitelikli 2 yurtdaş kazandırdım…Bundan böyle üzerime düşen; bilgi birikimimle, yaşam deneyimlerimi harmanlayarak düşünce üretmek/ yazmak/söz söylemek…)Yazdığım yazıya, karşı çıkış biçiminiz; sizlerin ilkel yanınızı, içgüdülerinizin yönlendirmesiyle söylem ve eylemde bulunanlardan olduğunuzu sergilemiş olmaz mı?…Ve sanki bunları yazanlar sizler değilmişsiniz gibi sözün ucu “analarınız”a dokununca, bu ne efendilik, bu ne değişkenlik?…Elbetteki sizlerle aynı değerleri paylaşmamız beklenemez, totaliter bir ülkede yaşamıyoruz, tek tip düşünce, dogmatik dayatmalar olmaz/olamaz…Çünkü Ülkemiz bir Hukuk Devleti’dir; eleştirilse de, artıları-eksileri olsa da… Çünkü Ülkemiz’de demokrasi kavramının varlığından sözedilmektedir…Tam olarak yerleşmemiş olsa da ( ki yerleşmemiş olduğunun göstergesi de; yazdıklarıma katılmadığınızı belirtiş biçiminiz, saldırılarınız, sövgüleriniz…Aynı değerleri paylaşmadığımız için söz söylememe katlanamayan sövgülü, sataşmalı yaklaşımlarınız…Bu yaklaşımlarınızın; Hrant’a kurşun atan tetikçiden bir başkalığı mı var?…Ben “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” söylemini ilke edinerek yaşarım, sizler başka ülkülerin, ereklerin peşinde koşabilirsiniz…Ortak paydamız; demokratik bir yaşam biçimiyse, söylediklerime katılırsınız/katılmazsınız, ama sözlerinizin dinlenebilme hakkını korumak/sağlamak/edinmek istiyorsanız, benim ( ve benim gibilerin) susmasını isteyemezsiniz…Ki bunu yaptınız; herbiriniz yaptınız…AYDIN OLMAK başlığı altında; yaptığınız saldırıları ve benim yanıtlarımı bütünselliği içinde okuyup, nesnel değerlendirebilme yetiniz de varsa, demokrasi kavramını ne denli özümsüyebildiyseniz, demokratik bir kişilik oluşturabildiyseniz , işte bu koşullarda eleştirel görüşlerinizi bilmek isterim…Yoksa saldırmaksa saldırmak…Sövgüyse, sövgü…Göze göz, dişe diş…Ki bu koşullarda da hiçbirimiz; demokrasiden, hukuk kurallarından sözedemeyiz, orman yasaları bizi bekliyor demektir…
bütünsellikten bahsederken? aydın olmak başlığında yazdıklarınla burda yazdıkların birbirine 4140 derece ters düşmüyor mu? (matematiğin 10 olduğuna göre, bunu da hesaplayabilirsin, umarım…)hem ifade özgürlüğünden/çok seslilikten dem vur, hem de 301’den yargılananları haksız bul…hem hukuk devletinden nameler oku, hem de birilerine sövmekten vazgeçme…hem eleştiri yapma hakkında yaz, hem de seni eleştirenleri “nato kafa nato mermer”, “anlama özürlü” olarak etiketle…işin ucu sana varınca mı demokrasi/çokseslilik/hukuk devleti…selma, “git, kendini çok sövdürmeden…”not: mesaj kirliliği için nevdalist’ten özür dilerim.
Hafif’i yıllardır okurum, buralarda çok kavgalar verildi, ama son zamanlarda yeni bir adet çıktı, her cephede savaşmak..Bir insanla istediğiniz gibi ağız dalaşına girebilirsiniz, tamam ama konuları başka haberlerin, yazıların altına taşımayın bari.”Bana küfrettiler, bana saygısızlık yapıldı!”E ben de çok küfür yedim, bir kere olsun başka bir yerdeki tartışmayı başka habere taşımadım. Ne kadar haklı olursanız olun insanların her açtığı konunun altında aynı şeyleri görmek zorunda kalmamalı.Burada yeterince vakit geçirince, bir kavgayı tüm hafife yayma huyunun ne kadar kötü olduğunu göreceksiniz elbet. 6 ay sonra biri aynı çiğ hareketi size yaptığında anlarsınız ancak bunun ne kadar rahatsız edici olduğunu.
selmaelma, nevdalistten özür dilemeyip hala saçmalamaya devam ettiğin için terbiyesizliğin uç noktasındasın. sana şizofren dendi diye milleti dava etmekle tehdit ediyorsun ama sana kesinlikle hakaret etmeyen insanları en kutsal saydığı şeylere saldırmayı marifet sayıyorsun. ya kendine gel ya defol git. ama emin ol bu böyle gitmeyecek, hafif senin gibi neleri gördü, senin de hakkından gelmeyi bilir burdakiler.
“upheaval”ın gerçek yüzü işte çıktı ortaya; YA SEV , YE TERK ET…O zaman niye bozuluyorsun KAFATASÇI TOSUNCUKLAR’a?…Onların da söylemi bu değil mi?…Kendinle çelişen sensin…Ama zamanla yazdıklarımı okudukça gelişen de olacaksın…Bak ne güzel yapmışsın sorgulamayı…Evet; demokrasi yalnızca senin için değil, elbetteki benim için de…VE gelelim Erzurumlu Alihan’la, Mardinli Ajdar’ın çok sanatsal meydan muharebesine…İşte “küresel media”nın, kötü taklitçisi “ulusal media”mızın Türkiye’nin Toplumsal Yapısı’na engin katkıları…Halkımıza dayattıkları…İçgüdüleriyle yaşayan insan örnekleriyle, gündemin doldurulması, dolayısıyla halkın düşünme yeteneğinin iyice köreltilmesi girişimleri…Henüz 3 Aralık 2006 günü; TV’de GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNE SON söylemiyle, SARI KURDELELER kondurulmuştu gerçek ya da sanal her ortama…Sonuç; boşuna çaba…Selma Erdal’ın SARI KURDELEM SARI.. yazısı için;http://selmaelma.blogcu.com/page2
Bir yerde bu yorumu okuyunca, evet aradığım cevap bu, bu yorum çoğu ironiği yapacak kalitede, son zamanların Sloganı olur diyordum. Ben Hepimiz Bush’ uz ile bu slogan arasında kalmıştım ve oyumu “Hepimiz Bush’ uz!” dan yana kullandım. Nihayetinde,Hepimiz Ajdar’ ız!
Ajdar zararsız bi deli, niye deliyle deli oluyosunuz ki?O sadece bunu göstere göstere yapıyor, yıllardır bayıla bayıla izlediğimiz bir sürü ajdar var tvlerde..
bu ajdar ve bununla ayni isi yapanlar warya akillara zarar,adam olduren cinstenbu zararsiz dedigin deli warya sunu,bunu,onu sulu olan bi dere war o dereye 5kezgoturur,yillardan bu yana bunun gibileri sayesinde bayila bayila bi hallar oldu topluma, yozlasmaktan kalastan gecilmiyor yurdum
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
vermişsin işte ne güzel link 😉
Bekir Hazar’ı boşver?…”nevdalist” ne yazar?…Ne yazabilir ki?…
Yine haklısınız Byn Selma;Ben bu dünyada bir hiç olduğumu söylüyorum, bu aralar da nihilizmi keşfe çıktım, hâlâ keşifdeyim. Doktorum kendi haline bırakın dedi…)))Keşke herkes de şu koca dünyada bir nokta ve hiç olduğunu kabul etse…Sahi sizin doktor ne dedi?NOT: Bu pazar günü çalışıyorum, benim gibi ulu bir insana bu yapılır mı? Kime isyan etsemmm, kimi suçlasammm. Ah! Patrona diplomalarımı mı göstersem????Siz de bu takip olayını abartmayın yahu…..
Kaygılanma benim oğlum tıp doktoru; yakında gönderirim sana…Senin doktorun yeterince başarılı olamıyor demek ki?…”kendi haline bırakılmak” demek, yakında “helvası kavrulacak” demektir…Anlaşılan senden iyice umudu kesmişler…Bir soru: Bugüne değin, patronun diplomalarını görmeden seni işe aldıysa, neyini görüp işe aldı?…( İş başvurularında öncelikle diplomalara bakılır; kamuda ya da tüzel kişiliği olan tüm saygın kurumlarda…)Yine de benden sana bir öneri; yeterli bir eğitim almadığından, “insanların akıl sağlığına ilişkin yorumlar yapma” girişimlerinde bulunuyorsun…Türk Ceza Yasası’na göre suç işliyorsun…Ben seninle dalgamı geçtiğim için aldırmıyorum da; başkalarına da yaklaşımın aynı…Herkes benim gibi hoşgörülü olmaz, ne olduğunu anlamadan kendini yargıcın karşısında bulursun…Sen başkalarının akıllı ya da deli olduklarına ilişkin yorum yapmaya kalkışmadan önce; kendini eğit, yarım kalmış eğitimini tamamla, dolayısıyla eğitimli kişilerin ne yazdığını, ne söylediğini anla/algıla…Sosyo-kültürel düzeyin çoook, çok düşük…Mahalle kızları gibi “deli, salak, menopoz” gibi söylemlerin; bu düzey düşüklüğünün göstergesi…Beynimin üstesinden gelemeyince, “menopoz” söyleminle aklınca bedensel anlamda saldırı girişimin de; anahaberlere bile konu olan “petek-gülben-hülya” yaşlılık dalaşmalarını çağrıştırıyor, dolayısıyla saldırıların, sataşmaların bile magazinsel boyutu aşamıyor…Eğit kendini, eğit…(Ayrıca menopoz histerisini “ola ki yeni bir erkek bulmadıysa” ancak annen gösterebilir; yazdıklarına özen göster, karşılığını düşünemeyeceğin düzeyde alırsın)
Ajdar kendini sanatci lanse ettigi icin, baska bir sanatci ( ki kendisini pek tanimam, sanatcilik seviyesini de … ) Alihan tarafindan tekme tokat dayak yedi.. Ajdar’a uzuldugumden degil ama bu olay hem komik, biraz da ironik degil mi ?Ama icimden “iyi de olmus” dedim gercekten !
Ben de birkaç kez dövmeyi düşündüm Ajdar’ ı. Arkadaşlarım onu birkaç kez kadıköyde tren beklerken gördüğünü ve millete görünmeyecek şekilde pardesüsüne gömüldüğünden bahsetmişti. Ben de vizelerim biter bitmez banliyölerde pusuya yatmayı ve Ajdar’ ı beklemeye koyulmayı kafama koymuştum.Gel gör ki, araya başka meşgaleler girdi. Sonra da, “Ajdar’ ı dövecek kadar düşmüş” lafından çekindim. Neyse Alihan’ ın eline sağlık…
hem türk ceza yasasından dem vurup, hem de yasaya aykırı olan harekette bulunman, doğrusu beni şaşırtmadı selma.selma, sen şu menopoz durumuna fena takıldın, bunun için insanları takip edip, intikam peşinde koşuyorsun. durumundan utanmamalısın, bu her kadının, belli bir zaman diliminde yaşayacağı, yaşaması gereken bir süreç, o kadar.insanların anne-babalarını işin içine karıştırarak, bel-altı vuruşlar yapmadan edemiyorsun, ki bu konuda naylon vicdan’dan gerekli cevabı aldın zaten. bu şekilde devam edersen, daha kötüleri ile de karşılaşabilirsin.sahi selma, madem birşeyler yazmak gerekiyor, bu konu için sen ne yazabilirsin ki? yoksa 301’lik olmaması, bu konuda yorum yapman senin “kamuyönetimi doktora”na halel mi getiriyor?
ahaa nevdalist ahanda selma nine olm nevdalist ben olsam tırsmaya başlamıştım
ama varya millet nasıl şişirmişki ajdar’ı herif “kim bu ya, ben bu adamı tanımıyorum” diyo:) bayıldım o enseye gelen tokata:p
“buddhala” sakın bu sözlerimi üstüne alma; saygın yaklaşımına saygıyla karşılık verdiğimi özellikle bildirmek isterim…”nevdalist”, “absconder” ve “be_goodie” sözlerim size;Sizler; kadın-kız-erkek-erkeklikten fireli; her neyseniz…AYDIN OLMAK başlığı altında yazdıklarıma katılmayışınızı; siyasal düzeyde açıklamak yerine, menopozlukla bağlamlandıran sözler kullandınız…Ülkemizin çok renkliliğinden, çok sesliliğinden yana, özgür düşünceli, demokratik kişilik özelliklerini özümsemiş bireylerseniz; yazdıklarıma katılmayışınızı açıklama biçiminiz “yaşdönümü-menopoz” söylemleri mi olmalıdır?…(Bana çocuk mu doğurtacaksınız?…10 çocuk doğuranların yetiştirdikleri ortada…Ben bir kadın olarak; Ülkemin nüfusuna nitelikli 2 yurtdaş kazandırdım…Bundan böyle üzerime düşen; bilgi birikimimle, yaşam deneyimlerimi harmanlayarak düşünce üretmek/ yazmak/söz söylemek…)Yazdığım yazıya, karşı çıkış biçiminiz; sizlerin ilkel yanınızı, içgüdülerinizin yönlendirmesiyle söylem ve eylemde bulunanlardan olduğunuzu sergilemiş olmaz mı?…Ve sanki bunları yazanlar sizler değilmişsiniz gibi sözün ucu “analarınız”a dokununca, bu ne efendilik, bu ne değişkenlik?…Elbetteki sizlerle aynı değerleri paylaşmamız beklenemez, totaliter bir ülkede yaşamıyoruz, tek tip düşünce, dogmatik dayatmalar olmaz/olamaz…Çünkü Ülkemiz bir Hukuk Devleti’dir; eleştirilse de, artıları-eksileri olsa da… Çünkü Ülkemiz’de demokrasi kavramının varlığından sözedilmektedir…Tam olarak yerleşmemiş olsa da ( ki yerleşmemiş olduğunun göstergesi de; yazdıklarıma katılmadığınızı belirtiş biçiminiz, saldırılarınız, sövgüleriniz…Aynı değerleri paylaşmadığımız için söz söylememe katlanamayan sövgülü, sataşmalı yaklaşımlarınız…Bu yaklaşımlarınızın; Hrant’a kurşun atan tetikçiden bir başkalığı mı var?…Ben “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” söylemini ilke edinerek yaşarım, sizler başka ülkülerin, ereklerin peşinde koşabilirsiniz…Ortak paydamız; demokratik bir yaşam biçimiyse, söylediklerime katılırsınız/katılmazsınız, ama sözlerinizin dinlenebilme hakkını korumak/sağlamak/edinmek istiyorsanız, benim ( ve benim gibilerin) susmasını isteyemezsiniz…Ki bunu yaptınız; herbiriniz yaptınız…AYDIN OLMAK başlığı altında; yaptığınız saldırıları ve benim yanıtlarımı bütünselliği içinde okuyup, nesnel değerlendirebilme yetiniz de varsa, demokrasi kavramını ne denli özümsüyebildiyseniz, demokratik bir kişilik oluşturabildiyseniz , işte bu koşullarda eleştirel görüşlerinizi bilmek isterim…Yoksa saldırmaksa saldırmak…Sövgüyse, sövgü…Göze göz, dişe diş…Ki bu koşullarda da hiçbirimiz; demokrasiden, hukuk kurallarından sözedemeyiz, orman yasaları bizi bekliyor demektir…
bütünsellikten bahsederken? aydın olmak başlığında yazdıklarınla burda yazdıkların birbirine 4140 derece ters düşmüyor mu? (matematiğin 10 olduğuna göre, bunu da hesaplayabilirsin, umarım…)hem ifade özgürlüğünden/çok seslilikten dem vur, hem de 301’den yargılananları haksız bul…hem hukuk devletinden nameler oku, hem de birilerine sövmekten vazgeçme…hem eleştiri yapma hakkında yaz, hem de seni eleştirenleri “nato kafa nato mermer”, “anlama özürlü” olarak etiketle…işin ucu sana varınca mı demokrasi/çokseslilik/hukuk devleti…selma, “git, kendini çok sövdürmeden…”not: mesaj kirliliği için nevdalist’ten özür dilerim.
Hafif’i yıllardır okurum, buralarda çok kavgalar verildi, ama son zamanlarda yeni bir adet çıktı, her cephede savaşmak..Bir insanla istediğiniz gibi ağız dalaşına girebilirsiniz, tamam ama konuları başka haberlerin, yazıların altına taşımayın bari.”Bana küfrettiler, bana saygısızlık yapıldı!”E ben de çok küfür yedim, bir kere olsun başka bir yerdeki tartışmayı başka habere taşımadım. Ne kadar haklı olursanız olun insanların her açtığı konunun altında aynı şeyleri görmek zorunda kalmamalı.Burada yeterince vakit geçirince, bir kavgayı tüm hafife yayma huyunun ne kadar kötü olduğunu göreceksiniz elbet. 6 ay sonra biri aynı çiğ hareketi size yaptığında anlarsınız ancak bunun ne kadar rahatsız edici olduğunu.
selmaelma, nevdalistten özür dilemeyip hala saçmalamaya devam ettiğin için terbiyesizliğin uç noktasındasın. sana şizofren dendi diye milleti dava etmekle tehdit ediyorsun ama sana kesinlikle hakaret etmeyen insanları en kutsal saydığı şeylere saldırmayı marifet sayıyorsun. ya kendine gel ya defol git. ama emin ol bu böyle gitmeyecek, hafif senin gibi neleri gördü, senin de hakkından gelmeyi bilir burdakiler.
“upheaval”ın gerçek yüzü işte çıktı ortaya; YA SEV , YE TERK ET…O zaman niye bozuluyorsun KAFATASÇI TOSUNCUKLAR’a?…Onların da söylemi bu değil mi?…Kendinle çelişen sensin…Ama zamanla yazdıklarımı okudukça gelişen de olacaksın…Bak ne güzel yapmışsın sorgulamayı…Evet; demokrasi yalnızca senin için değil, elbetteki benim için de…VE gelelim Erzurumlu Alihan’la, Mardinli Ajdar’ın çok sanatsal meydan muharebesine…İşte “küresel media”nın, kötü taklitçisi “ulusal media”mızın Türkiye’nin Toplumsal Yapısı’na engin katkıları…Halkımıza dayattıkları…İçgüdüleriyle yaşayan insan örnekleriyle, gündemin doldurulması, dolayısıyla halkın düşünme yeteneğinin iyice köreltilmesi girişimleri…Henüz 3 Aralık 2006 günü; TV’de GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNE SON söylemiyle, SARI KURDELELER kondurulmuştu gerçek ya da sanal her ortama…Sonuç; boşuna çaba…Selma Erdal’ın SARI KURDELEM SARI.. yazısı için;http://selmaelma.blogcu.com/page2
Bir yerde bu yorumu okuyunca, evet aradığım cevap bu, bu yorum çoğu ironiği yapacak kalitede, son zamanların Sloganı olur diyordum. Ben Hepimiz Bush’ uz ile bu slogan arasında kalmıştım ve oyumu “Hepimiz Bush’ uz!” dan yana kullandım. Nihayetinde,Hepimiz Ajdar’ ız!
Hepimiz Ajdar’ız
degiliz efendim hep. ajdar fln ne o oleajdar daki ozdeguvenin onda 1 i bende olsaydi istanbul un yarisi benim olurdu
Ajdar zararsız bi deli, niye deliyle deli oluyosunuz ki?O sadece bunu göstere göstere yapıyor, yıllardır bayıla bayıla izlediğimiz bir sürü ajdar var tvlerde..
bu ajdar ve bununla ayni isi yapanlar warya akillara zarar,adam olduren cinstenbu zararsiz dedigin deli warya sunu,bunu,onu sulu olan bi dere war o dereye 5kezgoturur,yillardan bu yana bunun gibileri sayesinde bayila bayila bi hallar oldu topluma, yozlasmaktan kalastan gecilmiyor yurdum
İsmini bile duymak ürpertiyor insanı bıktım bunun adını duymaktan:((((((( tv den nefret ediyorummmm…