Malum, AB sürecini yaşıyoruz, karşıyız veya değiliz bunu tartışmak niyetinde değilim… Ancak dışardan bakıldığında bu sürecin olumlu sona ermesi pek mümkün görülmüyor. Adamlar en ufak bir pürüzde ”Halkımıza sorarız”diyorlar. Eh! Avrupa halklarının Ülkemize bakışları da pek iç açıcı olmadığına göre, bu refarandum olayına pek sıcak bakmamamızı da doğal karşılıyorum… Ayrıca böyle bir uygulamanın topluluk içinde ilk kez bize uygulanacağını da göz önüne aldığımızda haklı gibi görünebiliriz…Avrupa halklarının büyük bir bölümünde bize karşı soğuk bir bakış vardır. bu doğrudur ama bu bilinmeyene karşı bir korku ve umursamazlıktır… İnsanların bilmedikleri bir kültüre ve dine ön yargılı bakışlarını kınayabiliriz bu da bizim hakkımızdır… Ama geçmişteki ve şu andaki realite budur ve bunu değiştirmek için yaptığımız, Türkiye’nin tanıtım fonundaki paraları çar çur etmek…Geçtiğimiz günlerde Türkiyenin tanıtımı ile ilgili bir haber okudum. Konuyla ilgili ayrılan bütçe dudaklarımı uçuklattı. Harcanan paralara baktığınızda ülkenin imajında olumlu bir gelişme yok. (dışarıya karşı) Hep kendime sormuşumdur neden bu ülke, güçlü izlenebilir,sansasyonel sinema filmleri yapmaz? Yapılan belgeseller belliki ses getirmiyor, onlar da yapılsınyapılmasın demiyorum, ama mesela Çanakkale savaşının, kurtuluş savaşının, sarıkamış’la ilgili osmanlı-rus savaşının, çağdeğiştiren istanbulun fethinin hatta Ermeni techirinin süper prodüksiyon anlamında sinema filmleri yapılıp dünyaya gösterilemez mi? Aslına bakarsanız bunları yapacak bütçeyi sağlayacak sponsorlar da bulmak mümkündür ve bulunabilir.Bana kalırsa Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bütçeyi ve projeyi vereceksin dünya çapında bir yönetmene ve içeriğin dışında adama karışmıyacaksın. eminim ki bu ülke hakettiği imajı çok kısa zamanda böylelikle sağlıyabilecektir…Ne dersiniz? Denemeye değmezmi?
yorumlar
bu filmleri devlet eliyle yapmanız çekilecek filmi baştan baltalamanız demek…ayrıca sizin hitap etmek istediğiniz avrupa diye kasdettiğiniz kim ?…avrupada yaşayan insaları yakından tanıyan biri olarak…çoğu avrupalı sadece türkiyeyi değil türkiye benzeri bir çok ülke hakkında hiç birşey bilmemektedir…ve sizde şu anda yeni zellenda hakkında ne bildiğinizi sorsam siz ne dersiniz ? bu normal bir şeydir..ama bunu aşşağılık kompleksine çevirmekte ve bu kompleksi büyütüp tanıtıma milyonlarca dolar harcamakta boşuna…bizim hitap edeceğimiz avrupanın kültürlü kesimi olmalı ve bu kesimi siz tv lerde ve gazetelerde çevirdiğiniz tizırlarla kandıracağınızı sanmaksa bir eblehliktir. Malum mesele sinema dan açılmışken illa taıtım parası harcanacaksa gerçekten yurtdışındaki festivallerde ödül kazanan filmleri çeken yönetmenlere tanıtım ödülü altında bir fon açılabilir. buda onları yeni ve daha güzel filmler çekmeye teşvik olur. AYrıca yurtdışında kabul görmiş türk markalarına vergi indirimleri sağlanabilir. Ve siz sitive,ın şipilberge para verip çanakkaleyi çektirince sanki herkes birden türkiye hayranımı olacak zannediyorsunuz…bence önce kendimize olan öz güvenimizi sağlamak lazım…avrupalı dediğiniz insanlar kapılarının önüne komşuları çalabilir diye eşyalarını bile koyamıyorlar…biz elimizden giden kendi değerlerimizi bize tanıtacak unuttuğumuz hasletleri bize anlatacak filmlere bence daha çok ihtiyacımız var. Çok konuştum ama kusura bakmayın bu kadar kolaycılıktan sıkıldım artık, bir film çekelim imaj düzelsin bunları bırakalım lütfen….saygılarımla
Üstadım,ben Kıta Avrupasına dahil olan bir Türkiye’den söz ediyorum Yeni zelanda ile Türkiye ilişkisini nasıl bağdaştırırsınız.Bu kıtanın en uzak mesafesi ile 2 saatlik bir mesafedeyiz.Avrupa dediğimiz milletler topluluğu ile yıllardır ilişki içindeyiz,çeşitli komisyonlara üyeyiz vs.Sizde”Türkiye benzeri”ifadesini kullanmışınız,Türkiye neye benziyor,neye benziyorsa o’nu kırmak ve değiştirmek içindi düşüncelerimi ifade ettim…Söylemek istediğim şeyin Avrupa hayranlığı ile falan ilgisi yok,Ülkenin genel politikası ve çabası bu adamların kurduğu birliğe girmekse,kendinizi tanıtacaksınız bunda komplekse sebep olacak bişey yok…Bende yazımda İskoçya’nın bağımsızlık mücadelesini anlatan filmler yapalım demedim,elbetteki kendi değerlerimizi öne çıkartmalyız..Devlet eliyle sanata soyunma olayına gelince haklısınız katılıyorum..saygı benden..
koza68’e canı gönülden katılıyorum, ülkenin tanıtımı her zaman için gereklidir, heleki bahsi geçen topluluk hala bizi zenci zannederken, kendimiz onlara nasıl tanıtmamayı düşünebiliriz ?Ben can-ı gönülden bir Kurtuluş Savaşı filminin çekilmesini isterdim, Atatürk’ün, diğer değerli komutanlarında hayatlarını gözler önüne seren, Türk gerçeğini anlatan bir film..
diyorum ki filmleri çekeceksek illa birilerine bişiler beğendirmek ve misafir ağırlamak babından olmasın…ve sizi tanımak istemeyene siz zaten bişileri kanıtlayamazsınız…bir örnek vereyim az önce hafif.org gündemde yeni ortadoğu haritaları var dı onları inceledim, yeni haritalar çizilse bile filistin hala undetermined (tanımsız,tanınmamış) topraklar olarak geçiyor…yani tanımak istemeyince 3. dünya savaşından sonra bile tanımayacağım oluyor…türkiyeyi tanıyan avrupalı tanıyor yoksa gelip boşuna antalyadan bodrumdan muğladan ve civarı yerlerden toprak ve villa satın almazlar…ki dikkat çekerim şehir merkezinden değil bizim gerçek kültürümüzün yaşandığı kırsal kesimden yer alıyor ve oralara yerleşiyor (doğrudur yanlıştır bu şimdi mevzumuz değil )…ama kendini sevmeyen bireyler olarak ,ne yaparsanız elinizde kalır. Kendimizin ne olduğunu ve bu hayat oyununu nasıl oynamaya karar verdiğimizi belli etmeden ne kimse bizi tanır nede bir yerine takar…Benim ülkemde herkes bir birine güler yüzlü davransa 5. aya kalmaz tüm avrupa tvleri röportaj yapmaya gelir…benim insanımın ürettiği malı cinsel namusu kadar arkasında olsa değil avrupa dünyada da yankılanır…özde güzellik olmadan sözün reklamı elde patlar vesselam…güzeli görmeye herkes gelir ve güzeli herkes tanır…güzel olalım güzel yaşayalım…