bu masal kemalist resmi tarih yazıcılarının “zamanın şartları öyle gerektirdiği için” herhangi 1 olay olmasa dahi olmuş gibi yazılması gerektiğinin canlı kanlı kanıtıdır. hem böle olmasa kemalist embesilleri kim güdecek değilmi? masal anlatıcısı, aynı zamanda “atatürkün selanikteki evine bomba atıldı” yalanını gazetesine yıldırım baskı yapıp 6-7 eylül muhteşem konturlugerilla operasyonunun medya ayağı olan orhan birgitin 1 taraflarından çıkarttığı şu masalın gerçek hikayesini 1 bilenden dinleyelim:
VATAN SAĞOLSUN! ASPARAGASI Dumlupınar Denizaltısı, 3–4 Nisan 1953 gecesi Çanakkale Boğazı’nda İsveç bandıralı bir şileple çarpışıp batar. Denizaltı sulara gömülür, denizciler gemide mahsur kalır. Temsil Dairesi, ilk açıklamasında kurtarma çalışmalarının aralıksız sürdüğünü bildirir.Saatler geçer yeni bir bilgi gelmez. Orhan Birgit, telefonun ahizesini kaldırır, Çanakkale’deki komutanlığı telefonla arar. Ekim ayındaki Dağlıca saldırısı sonrasında tabur karargâhını “Ben Tümgeneral Yılmaz” diye arayıp bilgi isteyen gazetecinin yaptığı gibi Birgit de kendisini yüksek rütbeli bir subay diye tanıtıp kurtarma çalışmaları hakkında bilgi ister.Çanakkale’deki komutanlığın verdiği bilgiye göre su yüzüne çıkan şamandıradaki telefonla denizin dibindeki askerlerle irtibat kurma çalışmasından sonuç alınamamıştır, sadece boğuk sesler gelmiştir. Birgit, bu bilgiyi resmi bildiriye dönüştürüp ajans ve gazetelere iletir.“O bildiri varlığını hemen her 4 Nisan’da yeniden anımsatan masum fakat o gün için gerekli bir yalanı içerecekti. Denizaltıda kalan seksen bir şehidimiz adına Astsubay Selami’nin adı bilinçaltımda öne çıktı. Nara Burnu’ndaki denizin altından gelen sesin sahibi olarak, Barbaros’un çocuklarının son sözlerinin ‘Vatan Sağolsun’ olduğunu, telefonla konuşmanın daha sonra mümkün olmadığını kâğıtlara döktüm.” (Evvel Zaman İçinde, 2006, s: 126)İşte böyle. Yani bildiğimizin, çocukluğumuzda radyo programlarında dinlediğimizin, bugünlerde internet ortamında sıkça paylaşılanın tersine, talihsiz denizciler ne umutla kurtarılmayı beklerken “Ah bir ataş ver” türküsünü söylemişler, ne de su yüzündeki arkadaşları “Aman türkü söyleyip oksijeni boş yere tüketmeyin, hele hiç sigara içmeyin” diye öğütlemişler. Çünkü Birgit’in anlattığına göre, kendileriyle irtibat kurulamamış, kurulabilen tek irtibatta boğuk seslerden başkası duyulmamış. Türk tarihinin en büyük denizaltı faciasında denizin dibinde can veren denizcilerin son nefeslerinde “Vatan Sağolsun” dedikleri ise “masum fakat gerekli bir yalan”mış.
hakiki orduların hakiki donanmalarında usul, açılacak soruşturma sonucunda eğitim noksanlığı görülmesi halinde, en üst komutanın siciline küçük bir işaret düşmektir. bizde ise denizaltı filo komutanı, böyle hataların yapılmamasından sorumlu olan insan, önce deniz kuvvetleri komutanı, 1973te ise cumhurbaşkanı olmuştur.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
gözlerim yaşardı:::(
bu arada bu makaleyi mercan dededen the aruakening parçasını dinlerken okuyunca daha bi kötü oldum:(((
bu masal kemalist resmi tarih yazıcılarının “zamanın şartları öyle gerektirdiği için” herhangi 1 olay olmasa dahi olmuş gibi yazılması gerektiğinin canlı kanlı kanıtıdır. hem böle olmasa kemalist embesilleri kim güdecek değilmi? masal anlatıcısı, aynı zamanda “atatürkün selanikteki evine bomba atıldı” yalanını gazetesine yıldırım baskı yapıp 6-7 eylül muhteşem konturlugerilla operasyonunun medya ayağı olan orhan birgitin 1 taraflarından çıkarttığı şu masalın gerçek hikayesini 1 bilenden dinleyelim:
hakiki orduların hakiki donanmalarında usul, açılacak soruşturma sonucunda eğitim noksanlığı görülmesi halinde, en üst komutanın siciline küçük bir işaret düşmektir. bizde ise denizaltı filo komutanı, böyle hataların yapılmamasından sorumlu olan insan, önce deniz kuvvetleri komutanı, 1973te ise cumhurbaşkanı olmuştur.