bildirgec.org

UVERCANKi

12 yıl önce üye olmuş, 53 yazı yazmış. 268 yorum yazmış.

Matematikçiler ve Siyasetçiler

UVERCANKi | 18 April 2004 19:26

Üniversitedeyken, Fizik İçin Matematik diye bir dersimiz vardı.

Bu dersi, Prof. Dr. Yusuf ÜNLÜ veriyordu.

Yusuf Hoca sadece iyi bir matematikçi değil, çok iyi de bir eğitimciydi. Sadece derslerinde değil, ders dışındaki zamanlarımızda da çok rahat sohbet edebildiğimiz, güncel konular dahil her türlü görüşümüzü, düşüncemizi hatta özel sorunlarımızı paylaşabildiğimiz, bizlere yeni ufuklar açan, kendisi ve çevresi ile barışık bir insandı.

Bir gün yine dersteyiz… Yusuf Hoca tahtaya bir formül yazmaya başladı… Formülün yarısına gelmişti… Bıraktı yazmayı… Formülün karşısına geçti, elini çenesine götürdü… Düşündü… Düşündü… Sonra bize döndü, “Ben bunu niye yazdım yaa?” dedi gülerek.

Kaz Beyinli Deyip Geçme!

UVERCANKi | 17 April 2004 23:53

Göç eden yaban kazlarının havada süzülürken “V” şeklinde bir formasyonla uçtuklarını görmüşünüzdür… Bilim adamları kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar ve

1-) “V” seklinde uçulduğunda, uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuş için, onu kaldıran bir hava akımı yaratıyormuş. Böylece “V” seklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini %70 oranında uzatıyorlarmış. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış.

İsteyene

UVERCANKi | 03 April 2004 02:12

Arkadaşlar, Beatles sevenler! Şuan itibariyle isteyene beatles’in 27 parçadan oluşan best of unu trac olarak MSN Messengerden gönderebilirim. Bu CD yi yurt dışından getirttim. İnanın bu albümü kolay kolay bulamazsınız. Hemen arşive eklemenizi tavsiye ederim. Tabi beni her on line bulduğunuz zamanlarda da isteyebilirsiniz. Bu arada bir upload alanı gösterirseniz oraya upload edebilirim de.

Acı var, acı.

UVERCANKi | 13 March 2004 20:59

“Bazı sefil talebeler yine hocayı tenkit etme cüreti göstermiş.”
“Yeni öğrenci olduğu, imlası düzgün olduğu ve kız olduğu için hoşgörüyorum.”
“Ulan Sodad bey!” “Ama aferin, dikkatli bir öğrenci. Sana 3’ün 1’ini veriyorum evladım.” “Bana karşı yazılan yazılar, sekiz kere okunmadan ve üzerinden sekiz saat geçmeden yollanmamalı kardeşlerim.” “Ulan daha önce nerde gördünüz bakiym böyle sular seller gibi fikirler? Bu denli parlak metaforlar, böylesi müstesna anaforlar… Nankör bu millet, nankör.”
“… kardeşimize de göz kulak olun, elimden bi kaza çıkacak.”
“Seviye yine denizin altında. Yazılara itina yok.” (dediği gibi yazılara değil şahıslara itina gösteriyor) “Mesela ben, öğlenleri işe giderken, arka koltukta oturmama ve crusier’ın arka ve yan camları siyah olmasına rağmen, sırf ön camdan gözüme çarpan kepazelikler yüzünden, şoförle arama kapalı bir bölme yaptırttım.” (Yalan. Gözüne çarpan kepazeliklerden değil, bahsettiği korkudan olsa gerek)

Bütün bu aşağılayıcı, sindirici… sözlerin namluda kalmasından, dolayısıyla bu acıya mukavemet gösteremeyerek cesaret kazanmak ve öz güven tazelemek için çırpınan bu user kim?

Şidettele istiyorum

UVERCANKi | 07 March 2004 21:17

Arkadaşlar bir mp3 arıyorum load etmek için. yardımcı olursanız sevinirim. Grup Reflex’ten “Sen Hep Benimsin” diye bi parça. Sabırsızlıkla istiyorum bu parçayı lütfen bana yardımcı olun.

KUYU

UVERCANKi | 04 March 2004 23:10

Gunlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eseği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlıgını çekemedi ve güm. Güm değilse de paldır küldür eşeği yuttu kuyu. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmiş. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak sorular havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı. Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. (Ne bazeni, çoğu zaman.) Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile ….

Neler oluyor hayatta

UVERCANKi | 13 February 2004 23:19

Bu resim 1994’te Sudan’daki kıtlık sırasında fotoğrafçı Kevin Carter tarafından çekildi ve Kevin Carter’a pulitzer ödülünü kazandırdı. Fotoğraftaki çocuk emekleyerek 1 Km uzaklıktaki Birleşmiş Milletler Yemek Kampına gitmeye çalışıyor. Arkasındaki akbaba ise çocuğun ölmesini bekliyor. Kevin Carter fotoğrafı çektikten sonra ordan uzaklaşıyor ve çocuğa ne olduğu hala bilinmiyor. Kevin Carter 3 ay sonra vicdan azabına dayanamayarak depresyona giriyor ve intihar ediyor.
Ve Dünya hala dönüyor.

Medyanın Bize Sunduğu Verilerle 2. Sınıf İnsan Olma Öğretileri

UVERCANKi | 23 January 2004 23:05

Evlerimizin vazgeçilmez eğlence aracı televizyon! Başköşeye koyduğumuz, beğendiğimiz programları ballandıra-ballandıra anlattığımız, misafirlerimizin yerini alan televizyon! Çoğu kez içinde bir şey bulamadığımız, yine de bıkmadan usanmadan takip ettiğimiz televizyonu ben de izlemeye çalışıyorum. O kanal senin bu kanal benim dolaşarak. Sıkıntıdan patlasam da inat ve ısrarla izlemeye devam ediyorum. Belki bir şey bulabilirim diye. Eh zaman-zaman yazılarıma malzeme de olmuyor değil. 🙂 Bir yarışma programına takılıp kalıyorum. Biraz eğlenmek için. Türkiye pop starını arıyor! Olsun benim için fark etmez.