Üniversitedeyken, Fizik İçin Matematik diye bir dersimiz vardı.Bu dersi, Prof. Dr. Yusuf ÜNLÜ veriyordu.Yusuf Hoca sadece iyi bir matematikçi değil, çok iyi de bir eğitimciydi. Sadece derslerinde değil, ders dışındaki zamanlarımızda da çok rahat sohbet edebildiğimiz, güncel konular dahil her türlü görüşümüzü, düşüncemizi hatta özel sorunlarımızı paylaşabildiğimiz, bizlere yeni ufuklar açan, kendisi ve çevresi ile barışık bir insandı.Bir gün yine dersteyiz… Yusuf Hoca tahtaya bir formül yazmaya başladı… Formülün yarısına gelmişti… Bıraktı yazmayı… Formülün karşısına geçti, elini çenesine götürdü… Düşündü… Düşündü… Sonra bize döndü, “Ben bunu niye yazdım yaa?” dedi gülerek.Sonra formülü geri sildi. Yeni bir şeyler yazdı… Tamamlamadı… Geri sildi. Sonra yeniden yazdı ve tekrar döndü bize, “Bakın arkadaşlar” dedi… Bir kahkaha attı, konuşmaya devam etti:”Biz matematikçiler böyleyiz işte. ‘a’ der, ‘b’ yazarız… Aslında yazmak istediğimiz ‘c’dir. Ama işin doğrusu ‘d’dir.”Kendisi ile birlikte tüm sınıf kahkahalarla güldük.Bizi yöneten siyasetçilerimize baktığımda her zaman aklıma Yusuf Hoca’nın bu söylediği gelir.Bizim siyasilerimiz de, ‘a’ diyorlar, ‘b’ yapıyorlar… Aslında ne yapmak istediklerini kendilerinin de bilip bilmediğini kimse bilmiyor.İşin doğrusunun ne olduğu ise hepten meçhul!..Ve… Böylesine bir şekilde yönetilip gidiyoruz.Ne diyelim… Hayırlısı olsun.
Mustafa ÖNCÜL’den copy paste.
Kaynak: Burda
yorumlar
benim de bir cok matematik hocam oldu. ama hicbiri bu kadar sacmalamadi, matematik en nihayetinde duzgun akil yurutmekten ibarettir ve meslek-disindan kisilere verilen matematik egitiminin temel amaclari insanlarin islerini yaparken onlara yardimci olabilecek hesap bilgilerini nakletmek ve duzgun akil yurutmeyi ogretmektir.”Biz matematikçiler böyleyiz işte” sozu “biz saskinlar boyleyiz iste” olarak duzeltilmelidir. cunku sozunu ettigi sey bir mesleki deformasyon degil siradan bir saskinlik, sakarlik hikayesidir.