“Bazı sefil talebeler yine hocayı tenkit etme cüreti göstermiş.”
“Yeni öğrenci olduğu, imlası düzgün olduğu ve kız olduğu için hoşgörüyorum.”
“Ulan Sodad bey!” “Ama aferin, dikkatli bir öğrenci. Sana 3’ün 1’ini veriyorum evladım.” “Bana karşı yazılan yazılar, sekiz kere okunmadan ve üzerinden sekiz saat geçmeden yollanmamalı kardeşlerim.” “Ulan daha önce nerde gördünüz bakiym böyle sular seller gibi fikirler? Bu denli parlak metaforlar, böylesi müstesna anaforlar… Nankör bu millet, nankör.”
“… kardeşimize de göz kulak olun, elimden bi kaza çıkacak.”
“Seviye yine denizin altında. Yazılara itina yok.” (dediği gibi yazılara değil şahıslara itina gösteriyor) “Mesela ben, öğlenleri işe giderken, arka koltukta oturmama ve crusier’ın arka ve yan camları siyah olmasına rağmen, sırf ön camdan gözüme çarpan kepazelikler yüzünden, şoförle arama kapalı bir bölme yaptırttım.” (Yalan. Gözüne çarpan kepazeliklerden değil, bahsettiği korkudan olsa gerek)
Bütün bu aşağılayıcı, sindirici… sözlerin namluda kalmasından, dolayısıyla bu acıya mukavemet gösteremeyerek cesaret kazanmak ve öz güven tazelemek için çırpınan bu user kim?
yorumlar
Hemen hırslanıp klavyeye saldırıyor. Oysa önce bir durup düşünmesi lazım: “Çoluk çocuğa internette cevap yazacağima; arasam eşimi gelse sevdiceğim gazeteden eve, mars 10 puandan tavla oynasak.” diye.Ben büyüdüm baby büyümedi, bak indir sayfayı aşağı. Gördün mü?Anti-parantez, Goo Goo Dolls – Iris gözümün içine bakıyor.
Baby’nin mezar taşına hasta oldum. Çanakkaledeymiş. Fransızlar almış. Hikayesi var. Baby neden böyle bir nick seçtin anlatsana, birde senden dinleyelim hikayeyi?
Anti-parantez nedir diye hiç durup düşündün mü kyoto? Mesela )şöyle( bişey olabilir mi?Antr (entre)-parantez evladım doğrusu. Yani parantez içinde demek.Bi de kontr-parantez var; böyle ‘sen kokladın, ben topladım’ durumları için kullanıyoruz.
anti-kor, anti-jen, anti-lop, anti-ller, anti-reman (garip bir sey mi var), anti-dot, anti-renor ama hic biri anti-parantez kadar iyi degil. kyo kardes hep boyle kal emi 🙂
arsiv taramasi yapiniz, nick’in alinis sebebi canakkale savasinin kendisinin sahsi meselesi olmasi. bilemiyorum sorunuzda gorunmez bir derinlik mi var, yoksa ben yanlis topa mi ciktim ? saat kac ?
Peki ağabey(parantez konusunda).
Ancak, Kyoto* sadece Japonya’da bir dönem imparatorluk başkentliği yapmış bir şehirdir.
Kyo ise Budizm’deki Sutra ile aynı anlama gelir. Tüm yaşayan varlıkların sözleri, sesleri ve konuşmaları demektir.
Basitçe, rumuzu Baş olan birine Başkent demek nasılsa, Kyo’ya Kyoto demek aynıdır.
*- Bakumatsu devrimiyle shogun Tokugawa hanedanini tahttan indiren batı yanlısı İshin Shishi, imparator Meiji’yi saltanata getirince, Kyoto ile Tokyo arasında başkent değişimi yaşandı.Kyoto Japonca’da “Başkent” demektir. Her nasıl Tokyo “Doğu Başkenti” demek ise.
Neden koyu renkle yaziyorsunuz????
Japonca’da Kyo ve Jitsu zıt anlamlılardır ve bazı durumlarda Kyo “içi boş ve yanlış olan” Jitsu ise “asıl ve gerçek olan” anlamına gelebilir. (Her nasıl Kyo bazen “gerçek” anlamına geliyorsa da!?) Savaşçı düşmanına saldırırken Jitsu’yu terkedip Kyo’ya geçer. Anlayacağınız gibi Ruh Hali’ni simgeliyor bunlar. Önemli olan birine saldırırken Kyo olmamak. İçi boş, amaçsız ve yanlış olmamak.
Garip bir şey yok ama hata var. Antireman Doğrusu burada.
kıyo sen kımsın bırader ya oz musun yada burcak burcak kokan kıyo tohumu muozune don yada otme herhangı bı konuda asgalık olma bır baska deyısle yada ol off banane