bildirgec.org

sekoci

11 yıl önce üye olmuş, 40 yazı yazmış. 186 yorum yazmış.

savAşk kaçağı..

sekoci | 03 March 2008 17:28

04:30

Olmuyor. Başa sarıyor. En başa sarıyor. Baştan başlıyor. Bir sigara yakıyorum. Oda dumanın işgali altında.. Hep bir şeyden yoksun çıkıyorum yataktan. Kışa erken çıkmış rüzgar camı vuruyor- “İçeri al beni”.. Beraberinde yağmurları getiriyor. Misafir! Nezaketen dışarıda karşılıyorum kendilerini çilekeş ayakkabılarımı giyinip.. Tüm eklemlerim titriyor. Yağmurun anlatacağı çok. Dinliyorum. Senden konuşuyorlar.

” Sıcak yatağına hayellerinle yüzüstü gömülü bir takım yıldızına çerçevelenmiş bir halde her bir su damlasına resmediliyorsun….”
Avuçlarımın arasında ıslanmasından korkarak bir cigara sarıyorum. Derin ve ıslak çekiyorum içime resimlerini… Duman çıkıyor nefes borusunun geldiği yerden… aşşağıda bir yerlerden işte. Ciğerimden söz etmek istemiyorum üzülmeyesin. Öksürüyorum. Dişlerimin arasından tanrı’ya bir ihanet sızıyor. Neden diyorum dumanın etkisiyle.. Ruhunu serbest bırak diye öneriyor Nietszche… Git başımdan Sırası değil! Beynimdeki dalgalanmanın tadını çıkarıyorum. Ne kadar çok sürerse duman o kadar çok sürsün istiyorum yaşam. Yağmurun ve soğuğun karambolünde kalemi yönlendirmek istiyorum sadece… Hayalini çiziyorum ıslağımsı kağıda” Göz yaşlarını yağmurlarla sakla” Bir kaç köpek yanaşıyor bezgin halde… Siyah montumla güvendeyim. Her dişi iki cantim perdeliyor. Havlıyorlar. En zekisi benim delirmiş olduğumu düşünüyor. Susuyoruz. En zekisi ve ben. Bende onun delirmiş olduğunu düşünüyorum. Farkettim. Ne tarafa ne kadar kaçarsam özümde seni yakalamaya çıkıyor savaşım. Evet. En vahşi savaş kaçarken yaşanandır çoğu zaman… Ve yaralıyım. Tüm birliklerim S.O.S. veriyor. Aşkımla, ruhumla, bedenimle ve beni ben yapan tüm diğer şeylerle irtibatım kopmuş. Y.rrağı yemişim ama ölümsüzümde bir yandan. Sonra köpekler ayrılıyor sonra ben… hepimiz tek isteğinden yoksun. Yağmurları unutmuştuk değil mi? Onlar da ayrılıyorlar. Hayalinin resmi bitti son dumanı üflüyorum suratına..Ağzımdan tükürükler sıçrıyor suratına… Soğuk beni eve gitmezsem olabilecek kötü şeylerle tehdit ediyor. Köpeklerin yatağından kendi yatağıma taşınıyorum.

Chinaski…

sekoci | 03 March 2008 16:59

Bir sürü farklı yolu vardı delirmenin… farkına varmak hoş değildi ama…Biraz sığ biriyim.. kalın kafalı , anlayışsız , umursamaz , sorunlu(herkes sorunlu ama sorumsuz sorunluyum ben) sorumsuz , sorumsuz sorunlu… Görmüyormusun dedim kendime..! herkes yaşıyor bi şekilde.. kimsenin yaşamına dahil olma.. öl geber yada git iç dört duvarının içinde ama insanlara bulaşma… uzak dur onlardan.. Çok fazlalar asla yenemezsin.. Dünyanın sorunu buydu zaten her yerde insan var.. Neden anamızın .mında bir dünyaya giriş sınavı yok? Varmıydı? Ben geçmiş olamam… Öl be adam diyorlar bana… Yok yaaa diyorum. Yok yaa … hayır umursancağımı bilsem olabilir aslında ama çok kolay olur bu… Herkes ölebilir ve ölüyorlar da zaten. Bana göre değil… Yaşamak öyle mi? Taşak ister yaşamak.. Aslında bu da bana göre değil…

Palavra..

sekoci | 28 February 2008 17:24

Güneşe uğurlanırım
Yanıma oturur kadın
güzel çok güzel
Olgunlaşmamış ekşi şeftali
bir tadımlık iğrençlik
Bir tadımlık intahar şevki
şiddet…!
Tutar öper
Sahici..
Isırır dişlerimi , mistik kokar koltuk altım
hava çok sıcak
Yılanlar kaçışır.. denizin işi gücü yok
Sarılırım , hissettirir benliğimi
kelebekleri yakalarız
geride bırakıp etkisini
Elini tutup sonsuzluk dilerim
Sırtını döner…
Anlamıştım gideceğini
Bir şeyler Yapabilseydim eğer!
yaptım sanki”Elimi sımsıcak tutup gözlerime bakan kancık gitti” dedim
Elimi sımsıcak tutup gözlerime bakan sevgiliye
“Keşke” dedim
“Belki” dedi
” Siktir et” dedim
Sarıl bana
Sarılma
Ağzım kokuyor
Canım acıyor
Gözlerim doluyor
Gitti..
Denize uğurlandım
Günüme benzemiyor bugun
Biraz bira biraz yalnızlık
Ucuz sigara
Hava sıcak
Boşver yarın yeni bir gün olucak
Palavra….

Ve kuş öldü.

sekoci | 26 February 2008 21:46

Bugün kuşum öldu sevgilim.. Ve sen zamanla kolkola aşkımın bir tanığını daha katlettin…..

Ve kuş öldü. ağladım. Kuşlarla aram yoktur aslında yada hayvanlarla yada insanlarla.. Babam ölse dokunmaz.. kuşa ağladım.. Zamana kızarken eski zamanlarım geldi aklıma… taaa çok uzaklara çocukluuma… Öğretilenler akılda kalmıyor.. Şimdi büyük insandım. O zamanki büyük insanlardan pek uzaktım.. Şükretmeyi bilmelisin derdi babam.. İyi ve kötü kaderindir.. huzurlu olabilmek için her kötu olayın bir iyi yönünü bul ve şükret ona.. İyimser ol derdi… Beni tutanı buldum sonunda eskinin ağlarına tutunarak yaşayabilmeyi öğrenmişim mesela..; İçki parası bulamadığımda en sarhoş günümü aklıma getiriyorum… yalnız kaldığımda kadınlarımı getiririm aklıma… Geçmişin bıraktıkları nefes aldırıyor bana.

Çökelekli makarna…

sekoci | 25 February 2008 16:56

Sabah dışarıya adım atmakta zorlanır insan. Yada ben.. Sanki bilmediğim bir şeyler varmış gibi..Yeni bir yaratılış varmış gibi orda… Vazgeçtim dışarıya çıkmak insanlara iyi gelebilir. Bana gelmiyor. Evde olup hiç bir şeyin olmaması güzel hiç bir şeyin olmayacak olması ise daha güzel bence… Yine bir şeyleri yapmak zorunda olmaktan nefret ediorum.. Yürü yürü yürü.. Eline geçen bir şey olmaz.. Elindekini yitirme şansın ise çok yüksek.. Dışarıda milyonlarca soygun sürerken insan kendini çıplak hissediyor. Ben hissediorum. İnan-Mücadele et-Başar…. Kim uydurduysa. Lüzum yok. Ben uydurdum.

Ve..

sekoci | 20 February 2008 14:42

Ve “yapalım” dedi kadın. Adını hiç duymadığı bir yere götürdü yeni tanıştığı sevgilisini… Dudağına yapıştı, boynuna dolandı, kucağına oturdu. Erkek ilk defa öpüşüyordu. Kadın ona, yavrusuna avlanmayı öğreten bir anne kaplan gibi bakıyordu. Gözlerini kaçırdı erkek. İlk defa sevişti sonra.. İlk defa ay ışığının ne kadar güzel olduğunu fark etti. Gülümsedi kadın, kırmızı şarap dayadı sevgilisinin öpüşmekten morarmış dudaklarına. Erkek şarabın tadını ilk defa fark etti. Daha önce hiç bu kadar güzel değildi şarap. Gülümsedi yine kadın. Erkek kahkaha attı. İlk defa surat astı sonra kadın. Erkek çok üzüldü buna. Ne olduğunu anlamadı ve ilk defa ağladı, yıkıldı. Kadın uzaklaştı. Erkek yalvardı. Kadın koştu. Erkek bağırdı. Yerden bir kaya alıp kendi kafasına vurdu. Kadın görmedi. Erkek kanadı. Kadın gitti, erkek öldü. Kadın çok uzağa gitmedi, hep yakınlardaydı. Uzakta oturan başka bir erkeği gördü. Yanına yanaştı, göz kırptı. Yeni erkek ona baktı, şaşırdı. Bir şey söylemek üzere erkeğe sokuldu. Ve…

Ben…

sekoci | 20 February 2008 13:37

Kabullenilmiş bir üstünlüğüm var kendime ait dallarda hepinizden. Ve bu size karşı yarar sağlamaz çoğunlukla. Eksik olduğumu düşünürüm bende. Bu yüzden ve daha bir kaç neden yüzünden nefret ediyorum kendimden. Bana sunulan her iyiliğin içine sıçmadan edemiyorum ve her kötüyü gördüğümde içim iyilikle doluyor. Bütün varsayımları , olasılıkları ve genellemeleri ve milattan önceden beridir insan hakkında yazılan tüm diğer şeyleri ihlal eden doyumsuz ruhuma iz olamayacak kadar değersiz yargılarınızı hafife almaktan memnunum. Yine de beni yenme çabanızı ve bunu başarabilmenizi hor görmüyorum. Bir çiçeğin siyah botlarla parçalandığını , bir kuşun kafasının el yordamıyla koparıldığını , karıncaların yakıldığını ve insanların insanlık tarafından yok edildiğini seyredebiliyorum. Ve buna yorumsuz kaldığım zamanlarda kendimi kral ilan ederim. Tabi sizler kral’dan çok kralcı rolünü iyi üstlenebildiğinizde bu daha da çok hoşuma gider. Aynı zamanda yavru bir kediyi beslediğinizi görmek ve birbirinden hoş çiçekler yetiştirmenizlede ilgilenmiyorum. Bu sürüngen ve aynı zamanda kolaycı , bir çok zamanda da taklitçi toplumun can alıcı bulduğu hiç bir nokta ; bana ait hiç bir cümlenin sonunda yer edinemeyecek. Ve bir de her şeyi yerli yerinde ve gerektiği şekilde yarattığını iddaa eden Tanrı ; şeytanı yarattığını anımsıyorsan gözlerime baktıoğında bir kez daha düşün… Ve eğer meleklerin yanındaysalar hala gözlerime bir kez daha bak…

Doğum günü şubatı…

sekoci | 18 February 2008 13:26

Uyandım.. buz gibiydi… Henüz erimeye başlamış belki 4 cm kar kalınlığı. Geceye eşlik etmiş ve ben bitmeden önce bitmemiş şişeden bir fırt kanyaq aldım. Bir nevi taşıyıcıydım daha sonra müsait bir lavabo ya teslim edicektim belki de açık hava lavabolarına… Okula yürüdüm.. Soğuktum.. Sarhoştum.. İçeri girdim.. Gözlerimin yabancılamadığı bir sürü lavuk gördüm.. Bina içi sıcaktı neyse ki.. erkeklerin geğirmeleri, kızların parfümleri ve sayfaların terleri ısıtmıstı sanırım… Doğalgaz da olabilir düşük ihtimalle..

İki kulağımın yanından uzanan günün en sıcak nesnesi örttü gözlerimi.. Bir yorgan düşleyin işte… Şubatta düşlenebilcek en ghusel düştür yorgan düşlemek..
– Naber aşkım..(Ve dudağımın soğuğunda eriyen sıcak bir kütle we yankılandı )Mujxx
– İyiyim hayatım sen?
– Yine içki kokuyorsun lanet olsun…
Lanetlemek için sıraya dizilmiş o kadar neden varken? Ne alıp veremediği var insanların içkilerle ?
– Dersten sonra bulusalım.. Okula uğradığın yok 1 haftadır.. özledim seni. Kızlarla doğum günü planı yapıyoruz.Sarhoş olabilmen için iyi bir fırsat for you?
– (İngiliz etiketlerine sokayım ve hediye etiketlerine) Hastayım bebeğim imza atıp eve gitcem.

Devrimcinin aşkı..

sekoci | 14 February 2008 18:03

Bilinmedik bir kararlılığın gece kaldırımlarına takılıp düşüyorum bir zaman,
Hiç görmediğim bu şehir
Kaçarken şakaklarıma vurulup yan yatıyor rüzgar..
Esiyor Esenlerden…

Yine korkaklığın sahur sofrasında kaçıyorum hep bir şeylerden..
Elimde titreyen mermisi sürülmüş bir 14’lü..
Kovalayan kurşunlara kaçarken bile verilemeyen cevaplar..
Oysa yüreğim Denizlerin , Mahirlerin anısına yiğitti bugün..
Yoldaşlarımla dizilmiş bir sokak ateş çalıyor
Düşmanla dizilmiş bir sokağa..
Bense seyrediyorum gözlerimde vicdanımın tarifsiz hesaplaşması..
Elim tetikte..
Bazen sert bazen değil..
Bir şehir gerillası yüreğim kaldıramıyor aşkının miladını..
Ölümsüzleşmek an ve an yakın..
Ama diorum ya ölümlü olmanın nesi var..
Varsın unutulsun son nefesini verir vermez nefesi veren..
Aldığım anlar sana olsun ya.. Gocunmam..
Ben yine kaçarım..
Romantik devrimcileri okurum kitaplardan..
Ne unuturum İsmail’i karısının koynundan çıkartıp
Akyazı ‘ya ölüme süreni..
Ne de bir İsmail olurum ilerde okunacak kitaplara..
Bir kitap eksik çıksın yeterki tamamla sen beni..
Ben yine kaçarım içgüdülerimle beni sana uzandıracak güvenilir sokaklara..
Duvarlara yağan kurşunlar değmesin bana..
Bir kaç nefes daha alayım isterim gözlerinde
Bir dokunayım ya ellerine..
Bir bakayım
öpeyim bir bir
Açlıktan ölen , dişleri dökülen , etleri çürüyen dünya halkaları biraz daha bekleyebilir.
Darılmazlar bana ya..
Sen böyle bir güneş parçası iken..
Sen böyle bir ateş
Sen böyle sen iken..
Sığınırım liberalizme köle olmuş oportunist palavralara..
Anlamam uzun sürebilir marksizmin derin felsefesini..
Aynı hedefe farklı yollardan gidenlere benzerim..
Troçki’ye Mao’ya sonra Stalin beni ihanetle suçlar..
Benim devrimim çoktan başlangıcını yapmış..
Anlayamazlar.
Yüreğimdeki devlet mekanizmasını yukardan aşşağıya parçaladım
şimdi aşşağından yukarı tekrar örerim..
Biraz daha nefes alayım bir…
Hele bekle bir kaç kurşun daha aldatayım..
Che’ye inanmadığımdan değil..
Ama izin versin bana
Ben biraz daha Tristan olayım..

İki yol uzanır önümde
Ya sen,
Ya sen.

Dallas…

sekoci | 14 February 2008 18:00

“Yanılsamalar görüntü… telaş yok kaybedeceksin.. önce elini kolunu bacağını sonra yüreğini en son gözlerini kaybedeceksin… heyecanlanma , avunmayla uğraşma ilerden bakma geçmişine şimdi bak hep aynı değil mi.. ne yazık mı? saçmalama yazık tüm hayatına denilebilir mi.. kazandın mı? polliannamısın? yazık olan varsa biraz ertelenebilir… yazık için şubat hoş bir mevsim değildir.. kaçmak mı neyden kaçabilirsin ki.. şehir üstüne üstüne mi gelicek evet haklısın… peki ya sen başka bir şehrin mi üstüne gideceksin.. yalan söyleme aldatamazsın… konustuklarını değil düşündüklerini duyarım ben.. sen aslında kendinden korkuyorsun.. ve sen kendini kaybediyorsun.. uzak dur yatıştırma kendini ya gürle fırtınalara şimşeklerini üstüne çekene dek ya fare deliğinde bir boşluk ara kendine… büyük mü oynadın hep? ha ha ha evet büyük oynamalısın ama şimdiye kadar ki değil… dikkatli ol kazanacağından fazlasını kaybedeceksin… ama yinede yaşamaya değer mi? son sözler yeterince doğruyu söyleyememiş aptallar içindir….”