bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

KARPAL TÜNEL SENDROMU

nazokiraze | 29 December 2008 13:34

Bugün 2008 yapımı bir film izledim adı: Alphabet Killer başrollerde Eliza Dushku vardı bir seri cinayet hikayesi gerçek hayattan uyarlama. Meltem Cumbul’da bu filmde rol alıyor ve gerçekten insan şaşırıyor.

Neyse konumuz film değil filmde kahramanımızın bahsettiği için ilgimi çeken bir hastalık var karpal tünel sendromu( el-bilek kanalı hastalığı)

Bilekteki karpal tünel içinden geçen median sinirin sıkışması sonucu oluşan karpal tünel sendromu en çok örgü ören hanımlarda, bilgisayar kullananlarda, oto tamircilerinde, bilek gücü ile çalışanlarda daha çok ortaya çıkmakta.
bilgisayar hastalıkları
Elde uyuşma, parmakta yanma hissi,sabahları oluşan kramplar, özellikle başparmakta güç kaybı, bilekten kola gelen ani keskin ağrılar bu hastalığın belirtileri olarak sayılıyor.Bazen başka hastalıkların içinde de rastlanan bu sendrom hakkında uzmanların önerileri bilgisayar kullanırken elleri arasıra dinlendirmek, bilek kuvveti isteyen işlerde bileğe çok yük bindirmemek, gece bilek üstüne yatmamak yönünde. Tedavisi olan bu hastalıkta cerrahi girişim kalıcı sonuç saglanmakta.

gidilesi yerler—bafa gölü

nazokiraze | 29 December 2008 12:21

Gidenler ya da yolu oralardan geçenler bilir Bodrum, Didim, Milas .Söke arası gezerken tabelardan da olsa gözleri aşinadır. Bafa Gölüne ve beldesine.

Bafa Gölü ile tanışmam yıllar evvel babamın anneme bir ev hediye etmesiyle olmuştur. Vavv ev mi falan diyenler olabilir bu zenginlik yada babamın çok hediyesever bir adam olmasıyla degil tamamen Ona bir alacagına karşılık Bafa gölünün çevresinde ki köylerden birinden büyük bahçe içinde harap bir köy evi verilmesiyle alakalıdır. Annemden çok benim ilgimi çeken evi görmeye gittiğimizde görüpte hayran kaldım Bafa gölü’ne, köy göle yakın tipik Ege halkının yaşadıgı küçük köylerden biridir. Halkı gayet sıcaktır.

işkembesiz hayat….

nazokiraze | 28 December 2008 10:44

Küçüklüğüm Kurtuluş-Kasımpaşa arası yerlerde geçtiği için her Kurtuluş çocugu gibi ben de işkembe çorbası severlerin yakından tanıdıgı Dolapdere’deki tarihi Apik işkembecisi’ne yakın olan şanslı kişilerdenim. Kişilerdendim demiyorum çünkü yedi sülalem oralarda oturdugu için ne zaman gitsem Apik bana beş dakikalık uzaklıkta.

İşkembe çorbası sevene işkembe sevmeyene işkencedir, bunun yanında işkembecide arada kellepaça da içilir ancak hiçbir şey işkembe çorbasının yerini tutamaz yada ben öyle düşünüyorum.Evde yapmayı denemedigim ve demeyecegim gece bile olsa üşenmeden nerde olursa olsun aç tok hüpletecegim çorbaların kralıdır işkembe çorbası.

perili park

nazokiraze | 26 December 2008 15:42

Bahsettiğim yer Portekiz’in dağlık bölgelerinden birinde at nalı biçiminde yayılan eşsiz bakir oluşuyla, yüzlerce çeşit hayvan ve bitkileriyle ünlü ve kurtadam hikayeleriyle ürperten Peneda Geres ulusal parkı.(bir makale)

Burası 72.000 hektarlık bir arazi üzerinde bulunuyor ve arazide sadece 9000 kişi yaşıyor.Hayatlarını bal toplayarak, keten dokuyarak, tarımcılıkla ve bir çeşit vahşi at olan garrano atlarını evcilleştirip satarak sürdürüyorlar.Yaşayan insanlar tarafından dokuz ay kış üç ay cehennem olarak nitelendirilen Peneda Geres acımasız sıcaklarıyla ürünleri kavuruyor.Bölge sakinleri hayatta kalmanın zor oldugu bir yerde yaşamaları sebebiyle suskun ve güvensiz olarak biliniyor. Arazinin pek çok yerinde yüzlerce yıllık kurt kapanlarına rastlamak mümkün. Halk asla uygar yaşam alanlarına göçmeyi düşünmüyor.
(bilgi)

garrano atları

üveit

nazokiraze | 25 December 2008 16:58

Bugün üveit hastalığından bahsetmek istiyorum. Eşimde arasıra atak gösteren bir göz hastalığı en son 4 yıl önce olmuştu dün yine tekrarladı. Bugün doktoruna gitti ama doktorun muayene öncesi sıktıgı göz damlası görmesini engellediği için rapor alıp eve geldi. Önünün bile göremiyor hastalıgından çekmiyor bu ilaçtan çektiğini.

Gözün uvea tabakasının iltihaplanması sonucu üveit hastalığı ortaya çıkar.Ön ve arka üveit olarak ta ikiye ayrılır.Bazen behçet hastalıgı, enfeksiyon, tüberküloz,herpes, göz travmasına bağlı olarak da ortaya çıkan üveit çogunlukla sebebsizce de oluşabiliyor.

birkaç evlilik hikayesi

nazokiraze | 25 December 2008 11:24

Çevremde yeni insanlar tanıdıkça ya da tanıdıklarımdan yeni hikayeler duydukça hayata bakış açım değişiyor. İnsanlar neler yaşamış, biz neler yaşamışız ve daha da neler yaşayacagız…..

Hayat kurmak kolaymıymış eskiden şimdi daha mı kolay bilemiyorum, evliliklerin kıymeti ne zaman daha çok biliniyordu bir sürü soru var kafamda.

Annem küçük yaşta evlenmiş babama kaçarak ,Annem laz kızı yaş 14 babam karayagız Arap Tophane delikanlısı iki göz oda tutup kaçmışlar. Evlendikleri gece annem uyumaya yeltenmiş babam annem henüz idrak etmiyor evliligi ses etmemiş. Ertesi gün ağlayarak annesine gitmiş annem babam ona el sürer diye korkarak.( şimdi 14 yaşında bir kız bu kadar safmıdır) Evlilikleri düzene girene kadar annem annesinde kalmış.

kayınvalidemin sandığı

nazokiraze | 24 December 2008 10:28

Şimdi zaman değişti hiçbirşey eskisi gibi değil ne kadınlar kadın ne kızlar kız… Kadınların hepsi herşeyi otomatik yapıyor
-Ne yaptın hayatım nasılsın?
-ay sorma çamaşır yıkadım, bulaşık, yemek

Dügmeye basmayı bile kaydadeger işten sayan yeni nesil kadınlarıyız. Odun taşımayı, su kaynatmayı, halı yıkamayı, yorgan kaplamayı bilmeyiz biz. Bilenin de kıymetini hiç bilmeyiz.

Evlenirken çeyizler bile değişti, nerde dantel takımları, kanaviçeler, yatak takımları, raf örtüleri, saten yorganlar, yün yataklar, havlu kenarları…

canımsın pilav

nazokiraze | 22 December 2008 16:59

Ülkem mutfagını düşürken kendimi en şanslı saydıgım yiyecek pirinçtir ve sanırım pirinci en iyi kullanan milletiz. Bakıyorum anavatanı Çin’de bile bizimkisi kadar leziz pilavlar yapılmıyor.Pirinç bilindiği üzere 6 bin yıllık bir besindir anavatanı Çin’dir (bilgi)

Pilavı en çok Araplar ve biz yaparız.Çeşit çeşit pilav yaparız düğünlerde ,mevlitlerde, hemen her akşam yemeginde( ya makarna ya pilav) pilavsız olmaz. Lokantaların olmazsa olmazı, kurufasülyenin en kadim dostudur pilav. Bir kadının iyi bir aşçı olup olmadıgının göstergesidir. Tane tane dökülmezse pirinç o kadın iyi yemek yapmıyor denir.(iyi pilav nasıl yapılır)Menülerde kuru-pilav, pilavüstü döner gibi önemli yemek kategorisinde bulunur.Az pilav tabiri yada Pilav günleripilava verdiğimiz önemi gösterir.

Uzakdogu’da haşlanarak yapılan pirinç İtalya’da risotto, İspanya’da paella bizde ise pilav ve dolma olarak karşımıza çıkar.

epidural doğum

nazokiraze | 21 December 2008 14:31

Kadınlar için en güzel duygudur annelik ancak dogum yapmak kabus gibidir.
Zaten anneligi muhteşem kılan şeylerin başında da çekilen sancılar ve dogumdaki yaşanan zorluklar degil midir ki?

Saglık sitemindeki ilerlemelerle birlikte artık sigortalılar, bagkurlular bilmemkimlerin özel hastanelerden faydalanmaya başlamalarından sonra etrafta normal dogum yapan anne bulmak iyice zorlaştı. Kim özel hastaneye gitse sezeryanla yapıyor doğumu.

Ben oğlumda epidural sezeryan tercih ettim. Bunun sebebi akciğerlerimde evvelden kalan nefes darlıgı ve hasardan dolayı doktorumun bunu uygun görmesiydi. Elbette sezeryanın epidural olmasının sebebi doktor yakınlarımın sayesinde oldu.Çünkü özel hastanede yapmayacaktım. Özel hasteneler sezeryan yada epidural sezeryan zaten yapmaya hevesli diye düşünenler olabilir ben devlet hastanesinde yaptım. Hatta bir kaç günle eşimin sigorta günü yetişmediği için sigortasız şekilde devlet hastanesinde oldu . Devlet hastaneleri kolay kolay mecbur kalmadıkça sezeryan tercih etmezler hele epidural hiç etmezler. Ben olası aksiliklerde anneye yada bebege bir olay oldugunda kedi yavrusu gibi tıp fakülteleri önüne bırakıldıgına şahit oldugum için özel hastanelere güvenemedim. Gün verilmiş şef tarafından uygulanacak olan doğumum son anda bile başka doktorlarca hala sorup soruşturuluyordu. Neden sezeryan vs. Devlet hastanelerinin o halini seviyorum kolay kolay anne adaylarını kesip biçmiyorlar. Gerçi sezeryanlıkları da bayılana kadar normal dogum yaptırmaya zorluyorlar o başka…(bir epidural tecrübesi hikayesi)

dağılanlar

nazokiraze | 18 December 2008 15:47

Bir yazı yazmıştım . Bunları ayırmadan yemek lazım diye. Burdan yola çıkarak çocuklugumuzda, gençligimizde tanıdıgımız ikilileri, grupları hatırlatmak istedim. Kuru-pilav gibi bilirdik eskiden onları. Zeki Alasya-Metin Akpınar bunların en bilinenleridir.İkili uzun yıllar birlikte tiyatro ve sinema yaptıktan sonra ayrılmışlar son yıllarda sadece Güle Güle filmi için biraraya gelmişlerdir.

Daha eskilere gidersek Emel-Erdal ikilisi geliyor aklıma Emel Müftüoğlu Erdal ile ayrıldıktan sonra yolunu tutmuş bugüne kadar gelmiştir ve çok begendigim sanatçılardandır, dizilerde oynamaktadır. Tek kürekçim sensin benim diye bir ara şarkı yapan Erdal’dan ise ses seda yoktur. Ben hala ikisini çocuklugumdaki eglence programlarındaki gibi düşünürüm, aklımda öyle kalmış.