bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

pasta günleri

nazokiraze | 30 September 2009 16:27

Ağustos ayından itibaren hayatımda önemli günler silsilesi ardarda gelir ki bunların bir çogu dogumgünü veya yıldönümü içeriklidir ve dolayısıyla ara vermeden sık sık pasta ile haşır neşir oluruz. Ağustos ayında kızımın doğumgünü ile başlayan pasta günleri arka arkaya devam eder.(misal eveli gün eşimin doğumgünü ve evlilik yıldönümüzdü, pazar günü oğlumun dogumgünü) Benim dogumgünüm olan kasım ayının sonuna kadar ne kadar kuzen, yeğen, abi, abla varsa dogumgünü kutlaması vardır, sırf ekim ayında aileden 4 çocugun dogumgünü var ,velhasıl pasta ile ilgili yazmamak elde mi? Hayır değil, elbette yazmalıyım.(pasta terzisi)

bugünüm böyle geçti

nazokiraze | 26 September 2009 10:32

Dün gece gelen eşimin kuzeni ve eşini ağırlama, komedi dizisine dönmüş Kurtlar Vadisi’ni izleyiş,çay, kahve, buzluçay ve kurabiye şeklinde akşam atıştırmaları yapış ve yatış.(Trt tek kanal günlerini hatırladım İstiklal Marşı ve kapanış)

Akşam sohbeti esnasında o gece bizde kalacak olan misafirlerimizin 2 yaşındaki oğullarının günde 9-10 kere kaka yapmasından dolayı ablamın çalıştıgı hasteneye ertesi sabah götürme planı.(o planda bizde varız, onların sonrasında gidecegi yer bizim eski oturdugumuz yer ve devletin dağıttıgı ders kitapları nakil gelen okullardan verildigi için bizimde onlarla gitmemiz uygun olur diye duyulan rahatlık )

altın elbiseli adam

nazokiraze | 24 September 2009 15:38

pavel leus bundan 6-7 yıl önce sibirya’da yaptıgı kazılarda 2700 yıllık bir i̇skit mezarı buldugunda hayrete düşerek hemen polis çağırmaları için yardımcılarına seslenir, çünkü buldugu mezarda iki iskeletin dışında hiç görmedigi kadar çok altın vardır. aynı hayrete daha sonra hermitaj müzesinden gelen keşif kolu başkanı konstantin çuganov’da düşer çünkü sibirya’dan şimdiye kadar çıkan en yüksek miktarda altını görmüştür.(20 kilo)

tarihe altın ustası olarak geçen i̇skitler’in bu ilk bulunan altınlarla dolu mezarları değildi elbette, kazak arkeolog kemal akişev tarafından 70 li yılların başında bulunan içerisinde dünya tarihine geçen altın elbiseli adam‘ın da bulundugu mezar tutankamon’dan sonra içerisinde en çok altın barındıran mezardır. henüz yirmisine varmamış bir prensin iskeleti üzerinde üçbin parça altın plakadan oluşan elbise çeşitli figürler içerir, konik biçimli şapkasında bile 150 parça altın plaka yer almaktadır.bu mezarda altın elbiseli adam’ın dışında tam 4800 parça altın bulunmuştur.( bu mezar aslında yol ve garaj yapımı için yapılan kazı işleminde görülerek resmi makamlara bildirilmesi sonucu ortaya çıkarılmıştır ve türk oldugu söylenen bu prensin elbisesi alma-ata müzesinde sergilenmektedir )

bayram şekeri

nazokiraze | 17 September 2009 09:47

Bayrama az kaldı,reklamlarda şekerler, çikolatalar hüzünlü, huzurevli, yaşlı dedeli nineli ,ağlamaklı şarkılar eşliginde dönüyor, her taraf çikolata,şeker dolu insana bayramın geldigini hatırlatan cinsten.( bu bayramın adı şeker bayramı değil Ramazan bayramı onu belirteyim)

Şeker çikolata alıp ta ne yapacagız? hep el öpmeye giden kişiler biziz, çok kalabalık bir aileye ve dolayısıyla o aileden toplanacak şekerlerle iki bayram geçinebilecek kapasitedeyiz. Yine de alsak mı ki, öyle ya her bayram kapıya tanımadıgımız çocuklar gelir (bu yeni yerleşim zamazingosunda geleceklerini sanmıyorum ama) ucuz şekere burun kıvırır, iyi çikolatayı avuçlar hatta para isterler, sonra nasıl olsa yüzümüzü unutmuşlardır diye tekrar gelirler ya.(biz öyle yapardık) ama yemezler velet ben hepinizin en ince ayrıntısına kadar dikkat edecegim, beni kekleyemeyeceksin.

Zaten ben şeker, çikolata,bonbon alsam ne olacak evdekiler arifeden hüpletmeyecekler mi? Bize hediye geleni de biz başkasına hediye götürecegiz yani iki ucu tatlı değnek.(Bayram şekeri lazım mı?” yakalattı)

kadir geceniz mübarek olsun.

nazokiraze | 15 September 2009 23:43

“Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.”
(Kadir Suresi)

Durup durup bu saatte yazdıgımın farkındayım ama yine de tüm İslam aleminin Kadir gecelerini kutlamak isterim, belki bu yazı yarın yayınlanacak yine de fark etmez.Kadir gecesi mübarek olsun.

Kuran-ı Kerim ‘in indirilmeye başladıgı gece olan Kadir gecesi sadece İslam peygamberine has bir gecedir, başka peygambere böyle bir gece ihsan edilmemiştir.Bazı alimlere mevlit gecesinden sonra en kıymetli gecedir.(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar, Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.–hadis) Bu gecenin aslında tam zamanı bilinmemekle birlikte 27. gece kutlanmaktadır.

bocuk gecesi

nazokiraze | 14 September 2009 10:25

Trakya’da her yıl hicri takvimin 62. gecesi (hızır takvimine göre 60 veya 70 kasım) özel bir şekilde yaşanır. Bocuk Gecesidenilen bu gecede (ocak ayının ilk iki haftasının içinde ) çeşitli etkinlikler yapılır.

Ülkemize muhacir vatandaşlarımız tarafından getirilen bu gelenege göre çok eskiden Hristiyan’ların o gece besledikleri domuzları öldürerek pişirdikleri için ve bu kokuyu bastırmak için kabak pişirilirmiş (bölgede bocuk domuzu diye hakaret için kullanılan bir tabir de vardır) inanca göre bu gecede kabak tatlısı pişirilmezse o eve bocuk cadısı (bocuk dedesi veya bocuk karısı da denir) gelir. Bu gecede komşular birbirinin evinde toplanarak tatlının yanında mısır ,akıtma gibi yiyecekler yenir ve karşılıklı maniler söylenir, çocukları korkutan cin,peri,cadı masalları anlatılır.

İstanbul’dan bir yağmur güncesi

nazokiraze | 11 September 2009 09:43

Dün sabah 07:25Melun saat çalar ve ramazan dolayısıyla kahvaltı derdi olmayan adam işe yollanmak üzere kalkılır, amanın elektirikler kesik ,iyi ki geceden ütü falan yapmışım sabaha yanardık vallahi neyse adam yolcu edilir ve tekrar oğluşun yanına kıvrılınır, nasılsa gayet havalı bir yere taşınılmıştır, İstanbul’un yeni yerleşim bölgelerinde elektirik gitse bile bir kaç saat sonra uyanılışa kadar kesin gelir yine de tedbir elden bırakılmaz elektiriksizken çalışmayan telsiz telefon çıkarılıp yerine emektar külüstür telefon makinesi takılır.

Saat 10:00
Kapının zil yerine elle dövülmesinden dolayı çıkan sesle zıplanarak uyanılır ve süpriz iki saat bilmem kaç dakika evvel işe gönderilen adam paçaları çamur içinde karşınızda ve hala elektirik te gelmemiştir. Hayırdır falan sorularına fırsat bırakmadan gerçek öğrenilir Basın Express Yolu kapalı oldugu için o tarafa gidilemeyip eve dönülmüştür aynı zamanda eve dönen tek o değil abla, enişte, yan ve üst komşular da zoraki izine maruz kalmışlardır.

Saat 12:00

Hala elektirik yok akşama iftara davet ettiğim akrabalar sırayla telefon açmaktalar gelemeyeceklerini bildirmekteler, aman isabet oldu zaten elektirik yok ama işim olur diye akşamdan pişirdigim koca tencere bahçevan kebabı ve mercimek çorbası ne olacak? Neyse bu arada dakika başı telefon yaşıyor musunuz? Elektiriksizlikten ve dolayısıyla televizyon ve internetten yoksun olmaktan ötürü etrafta sele kapılanlardan, sürüklenenler, boğulanlardan, kayıplardan habersiz her telefona şaşırılır.

hep kedi hikayelerimi yazmak istemiştim kısmet bugüneymiş

nazokiraze | 08 September 2009 11:18

Nil Karaibrahimgil’in Seviyorum Sevmiyorum şarkısını dinlerken kızım anne Kötü Kedi Şerafettinkim ki deyincik, bugün kedili anılarım geldi ,dolayısıyla yazım da geldi.

İlkokuldaki kedi ameliyat etme hikayemi bilenler bilir yazmıştım, sonrasında zaten kedilere onları ameliyatla iyileştirmeyecek kadar daha az sevgi besledim, Alex adlı alacalı bulacalı yavruyu sokakta tirtir titrerken eve getirirken annemin asla ve asla onu eve sokmayacagını gerekirse evi terkedecegini bile bile şansımı denemek istedim.Kızkardeşime hamile olmanın verdigi ve bizce çok tuhaf olan bir anlayışlılık örnegiyle razı geldi annem Alex’e ama asla evden içeri girmeyecek, giriş katında oturdugumuz Cihangir semtindeki evin bahçe kısmında ona yatak,döşek,kap,kacak ayarlayacaktık.(Cihangir insanları kedilere çok düşkündür belki annem komşulara yaranmak için kabul etmişti)

Bu sıska mıymıntı Alex annemin sevgisini kısa zamanda kazandı çünkü o da benim gibi ufak tefek ve iştahsızdı ama eve asla giremedi, kış gelince annem yurtdışına gittiginde her zamanki kalış yerimiz olan teyzeme yollanırken mutluydum çünkü kuzende aynı yaşlarda bir kedi bulmuş bir aydır bakıyordu.

Benim kedi ne kadar narin, kibar ve iştahsızsa kuzenin kedisi Meraklı o kadar arsız, hareketli ve oburdu ,melun şey kuzenin paraya kıyıp almadıgı mamaları bilmez ne versen yerdi, biz oraya göçünce zavallı kedimin rızkını mideye indirip dururdu.

royal ontario müzesi

nazokiraze | 07 September 2009 16:52

kanada’ya hele hele toronto’ya yolu düşenlerin anlata anlata bitiremeyecekleri bir müze olan , gerek mimari yapısıyla ,gerek barındırdıgı çok büyük koleksiyonlardan ötürü mutlaka görülmesi gereken en heybetli müzelerden biri olan royal ontario museum altı milyon parçalık koleksiyonuyla kanada’nın en önemli kültür merkezlerinden biri ve kanada’nın en büyük araştırma enstitüsüdür.(kuzey amerika’nın da en büyük beşinci müzesidir)

çocukça ramazanlar

nazokiraze | 07 September 2009 09:57

Ramazan gelince çocuklar da bir başka şen olur, reklamlarda da diyor ya her gece çeşit çeşit yemekler,tatlılar sofra kalabalık ,ne zaman uyansam gece yemek yiyorlar diye. Ramazan çocuklar için gerçekten bambaşkadır.Herkesin Ramazan anılarıfarklıdır.

Bizin küçüklüğümüzün tekne orucunu bilenler bilir, sabah başlayıp öğle biten kısa süreli orucu sevdirme amaçlı bir oruçtu. Amma şişerdik tekne orucu tutuyoruz diye ne çok dua ederdik Allah’ım çocukları da düşünmüş onlar için de oruç emretmiş diye.

Tüm gün tekne orucu tutup sevap kazanmak için yaramazlık bile yapmayan azgın bünyeler büyüklerin iftarından sonra tatlıları yiyip nasıl kuduruyorsa bu azgınlıklarımız direk teravih namazı kılan zavallılara patlardı. Otuz gün Ramazan otuz gün teravih namazına beş-altı kişi gidip namaz kılanların popolarına iğne batırmaktan, terliklerinin içine yumurta koymaya, popolarına şaplaktan ayakkabı saklamaya varan her türlü kudurgaçlığı her yıl yapardık.