kanada’ya hele hele toronto’ya yolu düşenlerin anlata anlata bitiremeyecekleri bir müze olan , gerek mimari yapısıyla ,gerek barındırdıgı çok büyük koleksiyonlardan ötürü mutlaka görülmesi gereken en heybetli müzelerden biri olan royal ontario museum altı milyon parçalık koleksiyonuyla kanada’nın en önemli kültür merkezlerinden biri ve kanada’nın en büyük araştırma enstitüsüdür.(kuzey amerika’nın da en büyük beşinci müzesidir)

berlin’li mimar daniel libeskind tarafından bir peçete üzerine çizilen tasarım daha sonra aslen tugla olan binaya eklenir ve çok iyi eleştiriler alır.(dış cephe ne kadar modern görünse de bina aslında oldukça eski)

müzede dünya tarihi bölümünde helenistik dönemden çin hanedanlarına, japon koleksiyonundan ortaçağ avrupa’sına kadar pek çok esere rastlamak mümkün. ayrıca kuşlar, sürüngenler, fosillere ait çok geniş yelpazeden oluşan pek çok eser mevcut.taş devrinden 21 yüzyıla kadar pek çok güzelliğe ev sahipliği yapan müzenin doğa tarihi bölümü botanik, entomoloji, herpetoloji, ihtiyoloji, omurgasız zooloji, mammaloji, mikoloji, ornitoloji, omurgasız paleontoloji, omurgalı paleontoloji, jeoloji ve mineraloji olarak oniki bölümden oluşuyor.romal ontario müzesi yedi kattan oluşuyor ve milyonlarca yıl öncesinin dinazor fosilleri bile burada çok iyi korunmuş vaziyetteler.ayrıca ziyaretçilerin yanında genellikle rehber bulunmuyor, gelenlerin ellerine verilen müze haritası veriliyor (istenirse rehber de veriliyor) isteyen istedigi gibi gezebiliyor.kızılderili, çin, peru kültürü gibi dünya kültürleri bölümlerinde mumyalardan savaş arabalarına, kıyafetlerden heykellere ne aranırsa var.Bu kadar eser dünyanın bu kadar yerinden nasıl toparlanmış ve bu kadar iyi korunmuş hayret verici bir olay.