bildirgec.org

khun

11 yıl önce üye olmuş, 25 yazı yazmış. 27 yorum yazmış.

pardon !

khun | 02 May 2007 18:58

‘Sessiz Çoğunluk’ ve ‘Derin Suyun Dalgası Büyük Olur’ isimli yazılarım için bir ferdi olduğum sessiz çoğunluktan özür diliyorum!

TSK’nın burnunu kim sürtecek(!)..

khun | 29 April 2007 09:28

Oyunun adı siyaset (demokrasi) , amacı da parti (ve/veya ülke) çıkarlarını (özel-tüzel) gerçekleştirmektir.

Genel kuralları da adı da bellidir. Tüm taraflar güttükleri amaç ve çıkarları gerçekleştirmek adına çalışır.

Ulusal, uluslararası her düzeyde ve her kesimde tüm tarafların demokrasiyi kendi çıkar ve amaçlarına göre yorumladığını, kullandığını biliyoruz.

Küresel boyutta kıran kırana bir çekişme olduğunu da biliyoruz.

Türkiye’nin en azından bölgesinde çok önemli bir ülke olduğunu da biliyoruz.

Nephilimsigiller…

khun | 09 April 2007 01:08

ciddiyetimizi güzelleştirsin !
ciddiyetimizi güzelleştirsin !

Soru :
1 – Kendisini insanlığı kurtarmaya adayan kutsal ırk kim?

2 – Eğer bunlar kutsal ise biz kutsal olmayan zavallı koyun sürüsünü neden böyle cansiperane bir şekilde korumaya çalışıyorlar?

3 – Kutsal olanlar, olmayanlar ve şeytansıların Tanrı’ları ayrı ayrı mı?

4 – Eğer herkesin Tanrı’sı ayrı ise neden bazıları kendinden olmayan ‘aşağı ırk’ için kendini feda ediyor?

Çok delikanlıydılar

khun | 26 March 2007 10:01

Özellikle, birinci golün sevincini yaşarken, üzerlerine yağan meşale, su şişesi vs’ yi umursamayan korkusuz tavırlarından mutlu oldum.
Futbol bu, yenmek var yenilmek var.
Fakat, delikanlılık, centilmenlik her yerde alkış alıyor.
Hepsine büyük teşekkür.

Dev Ahtapot

khun | 22 March 2007 14:15

Bu bir ülke, bir süper güç, yenilmez bir ordusu,
muazzam bir kültürü, bütün dilleri kapsayıp yutabilecek bir dili, muazzam bir tarihi, hiçbir ülkenin sahip olmadığı insani ilişkiler ağı olan, kolları dünyayı kavramış bir ülke.

*
Fakat, maalesef narkozda, orasından burasından kesiyorlar, hınçla, bitmez bir öfke ve nefretle.

*
Narkozdan çıkıp, bu asalak ve düşman sürüsünü silkeleyip atabilecek mi?

Türkiye Cumhuriyetler Birliği

khun | 22 March 2007 11:35

Bir zamanlar Antalya’nın girişine “Texas’a hoşgeldiniz” yazmışlardı espiri konusu olmuştu.
Şimdi bir de bugüne bakın. Bütün ayarlarımızı acımasızca
zorluyorlar.Bizi birarada tutan tüm bağlara, tüm değerlere
saldırıyorlar.
Bu saldırıdan bunalan halkımız ise ancak seçimden seçime oy vererek tepki gösterebilecek halde.O zaman da oylar
bir taraftan bir tarafa yığılıp bir partiyi çıkarıp diğerlerini batırıyor. Peki saldırı bitti mi?
Toplum bir uçtan diğerine savrularak yoruluyor, bezdiriliyor,
umutları kırılıyor.
Hergün gazetelerde, televizyonlarda milliyetçiliğin nasıl yükseldiği, bunun nasıl gurursuz ve aşağılık bir duygu olduğu, Türk toplumunun ( ki bir mozaik olduğunu söylemek bazıları için adeta bir görevdir ) bir an evvel bu aşağılık duygudan, bu hastalıklı zihniyetten kurtulması gerektiği çeşitli
kişilerin ağzından çeşitli şekillerde tekrar tekrar söyleniyor.
Bu arada mesela bir malum terör örgütünün sempatizanları,
milleti çileden çıkarırcasına ortada cirit atıyor, topluma saldırıyor, her türlü pislik işle bağlantısı olduğu hissi uyandıran bu güruh, bize masum birer demokrasi savunucusu gibi lanse edilmeye, faşist bir baskı altında ezilmiş ve hakkını arayan zavallı mazlumlarmış gibi mazur gösterilmeye çalışılıyor.

O anlar..

khun | 20 March 2007 21:47

renk olsun
renk olsun

Caddede yürürken bir anda onu görürsünüz, elinde küçük bir çocuk, diğeri de karnında.
Ve o anda aklınızdan o kadar çok şey geçer ki, ruhunuz daralır. Sonra şunu farkedersiz
tuhaf bir rahatlama, çünkü o sizi görmemiştir.
Karmakarışık duygular içinde, kafanızda geçit tören yapan keşkelerle, eğerlerle öylece
kalırsınız, kararsız.

*

Başka bir şehirdesinizdir, kafada pek çok sorun, yetişecekmiş gibi görünmeyen işler,
garip bir yalnızlık hissi ve süpriz!
-Merhaba!
-Hı?!
-Hatırlayamadın herhalde?
-Ee, e, evet, evet tabii ki hatırladım (‘yalan, nerden hatırladın?’) nasılsın?
Gerçekten hatırladığında burkulursun, hayat, kimleri, nerelere savurup atmış, bir zamanlar
o kadar yakın olanlar şimdi ne kadar uzak anılara dönüşmüş. Bu kadar çabuk mu? Daha yaşımız
ne ki?

Türkçesiz Tarkan biter

khun | 19 March 2007 17:08

Çünkü, Tarkan’ı, Tarkan yapan Türkçe söylemesiydi. İngilizce söylemeye çalışınca ne orjinalliği kaldı ne de yaptığı müziğin tadı.
Ve bunu baştan öngöremedikleri gibi sonradan da göremediler, maalesef hala ısrar ediyorlar.
Halbuki, Türkçe müziğiyle, aslında dolduramayacağı bir boşluğu doldurmuştu.
Orjinal olmak varken insan hangi akılla taklit birşey olmayı ister, üstelik sonuç ortadayken ne demeye ısrarcı olur?
Komşumun bir an evvel kendine gelmesini diliyorum.
Aslında konunun başka yönleri de var. Sanatçı güçlü bir ifade yeteneğini hangi dilde yakalayabilirse, o dili kullanması son derece doğal ve gereklidir.Doğal olan başarılı olur sevilir.
Ayrıca şarkı hangi dilde olursa olsun güzel olduktan sonra o dili bilmeyen biri isterse sözlerini öğrenebilir.
Bir de sanırım şunu daha anlamamış; anlamadığımız şeyleri biz kendimiz zihnimizden hoşumuza gitiği gibi anlamlandırırız.

kadınlar neden hep ‘sana vermek istiyorum’ derler de mesela senden almak istiyorum demezler?

khun | 18 March 2007 17:57

İsteyen taraf hep erkekler olduğu için mi?
Bi’şeyler veren hep kadınlar olduğu için mi?

Bu söyleyiş şekli biraz aşağılayıcı değil mi?

Yani, bak sen muhtaçsın, ben senin bu muhtaçlığını gideriyorum, yani, aslında ben istiyorum şimdi, ama siz zaten hep istediğiniz için sana bi’ güzellik yapayım.
Direkt aşağılama gibi, üstelik iki taraf için de.
Veren taraf üstün, alan taraf muhtaçlıktan kuruyor!
Yani üstünlük hissetmek için mi?
Neden?

Yoksa, yani bak gene biz fedakarlık yapıyoruz mu?

Veya, aslında sen belki haketmiyorsun ama ben, şimdi seni ödüllendirmek istiyorum mu?

Uyanıklık bizim işimiz

khun | 15 March 2007 19:53

Dünyada birkaç tane uyanık vardır biri de benim,
işi bilmek lazım,
yalanım varsa namerdim,
kafamda kırk tilki dolaşıyor,
zaten kerizler olmasa uyanıklar aç kalırdı,
abi na’palım hayat bö’le,
uyanık adamı severim, ama benden uyanığını sevmem,
ah çocuğum ah, senin bildiğinden fazla bizim unuttuğumuz var,
daha kırk fırın ekmek yemen lazım, hareket yapma Allah’ını görürsün,
sen giderken biz dönüyorduk,
benim sevgim dünyadaki bütün kadınlara yeter,
kırığımız çoktur,
işi biliyoruz yani,
ayakta uyutup otel parası istiyorlar, yer miyiz lan,
alemin uyanığı sen misin?
sen kiminle dans ettiğini sanıyorsun?
abi bizi de görceksin di’mi? aman ha yanlış olmasın, abimsin!
ya ne zaman bi’ güzelliğini görcez?
götür, helal sana!
tamam ya, at bi’ çorba parası da yürü, işimize bakalım!