Dünyanın en büyük makinesiz endüstrisi futbolda temel amacın eğlenmek olduğunu, rekabetin ve mücadele etmenin birlikte eğlenmeye engel olmadığını ara sıra birilerinin veya bir şeylerin bize hatırlatması gerekiyor galiba. Türkiye’de bu fikirden öylesine uzaklaştık ki, sokaktaki vatandaşa futbol nedir diye sorsak aklına gelecek en son sıfat “eğlenceli” olacak neredeyse. “Futbol dediğin rakip taraftarı pataklamak, oyuncunun kafasına ne bulursan atmak, hakeme totoş diye bağırıp rahatlamaktır!” diye tarif etseler hiçbirimiz şaşırmayacağız.
Bu düşünceler, hayatında hiç maça gitmemiş benim, geçen Salı akşamı Dünya Kupası’nda Brezilya-Hırvatistan maçını izlemek üzere Berlin’de stattan içeri girdiğimde aklımdan geçti. Her iki takımın taraftarları tribünlerde iç içe oturuyordu.