bildirgec.org

hokkaz

11 yıl önce üye olmuş, 6 yazı yazmış. 12 yorum yazmış.

Kadınlarda vücut algısının sosyal hayata etkileri

hokkaz | 12 October 2006 02:27

Amerika’da yapılan bir deneyde kadın deneklere çok zayıftan çok şişmana kadar sıralanan kadınların resimleri gösterilip, “bunlardan hangisi gibi olmak isterdiniz” ve “sizce erkekler bunlardan hangisini daha çok beğenir” şeklinde iki soru sorulmuş. İki soruda da kadınlar ortalamadan daha zayıf olanları seçerken, erkekler tam olarak ortalama kilodaki kadınları daha çok beğendiklerini söylemişler.

Bir diğer deneyde, vücut algısının ve çevredeki diğer insanların cinsiyetlerinin, performans üzerindeki etkiler araştırılmış. Bilgisayar vasıtasıyla iletişimin ve yüz yüze iletişimin öğrenme üzerine etkilerinin karşılaştırılması konulu bir deneye katıldıklarını sanan 17 ile 20 yaş arasında, ortalama boy ve kilodaki 106 kadın katılımcı kullanılmış. Katılımcılar tek başlarına, her odasında bir bilgisayar olan 4 odalı bir laboratuvardaki odalardan birine alınmış. Diğer 3 odada başka katılımcıların olduğu söylenmiş. Gerçekte diğer odalar boşmuş. Katılımcının fotoğrafı çekilerek öğrenim bilgileri, yaşı, cinsiyeti, boyu ve kilosu gibi bilgilerle birlikte bir nevi profil oluşturulmuş. Katılımcıya bilgisayardan, hayvanların sosyal davranışları konulu bir yazı okutulduktan sonra bilgisayarın sorduğu sorulara cevap vermesi gerektiği ve dört katılımcının da birbirinin cevaplarını ve profillerini göreceği söylenmiş. Diğer odadakilerin cevapları aslında bilgisayar tarafından veriliyormuş.

Sosyal grupların ve ayrımcılığın kökeni

hokkaz | 10 October 2006 18:33

Jane Elliott, Iowa’lı bir ilkokul öğretmeni. 1970 yılında, dış görünümünden dolayı nedensiz yere ayrımcılığa uğramanın nasıl bir şey olduğunu öğrencilerine gösterebilmek için sıradışı bir yöntem kullanmış.

Öğrencilerini mavi ve kahverengi gözlüler olarak iki gruba ayırmış. Mavi gözlülerin diğerlerinden daha zeki ve üstün olduğunu, kahverengi gözlülerin onlarla aynı yerde oynamamaları gerektiğini, çünkü kahverengi gözlülerin yeterince iyi olmadıklarını söylemiş. Kahverengi gözlülere, kahverengi gözlü olduklarını belli edecek işaretler taktırmış. Kısa bir süre içinde iki grubun da içinde bulundukları durumu benimsediğini farketmiş. Mavi gözlüler küçük birer nazi gibi davranırken, kahverengi gözlüler öğretmene ve mavi gözlülere karşı nefret hisleriyle dolmaya başlamışlar.

Sorumluluğun bölünmesi

hokkaz | 08 October 2006 17:50

Metro, sinema gibi kalabalık bir ortamda olduğunuzu düşünün. Birden yardım isteyen birinin sesini duyuyorsunuz. Etrafınıza baktığınızda onu göremiyorsunuz ama yardım isteyen sesini hala duyuyorsunuz. Etrafınızdaki insanlar dan hiçbiri hareketlenmiyor. Bu durumda ne yaparsınız? Sesin geldiği yöne doğru gidip kaynağını bulmaya mı çalışırsınız yoksa “kimse müdahale etmediğine göre önemli bir şey değildir” diye mi düşünürsünüz.

Cevap vermek o kadar kolay değil değil mi? Bir de şunu dinleyin.

Kitty Genovese
Kitty Genovese

Kitty Genovese, 60’lı yıllarda New York’da yaşamış İtalyan asıllı bir Amerikalı. 14 Mart 1964 günü sabaha karşı 3’te arabasını parkedip evine doğru yürürken bir adam tarafından sırtından bıçaklanmış. Genovese’nin çığlıklarını duyan bir komşu pencereden kızı rahat bırak diye bağırınca adam koşarak uzaklaşmış. Bir süre sonra polis ve ambulans gelip Genovese’yi kurtarmış diyeceğimi düşünenler yanılıyor, çünkü kimse polisi aramamış. Durumu farkeden adam 10 dakika sonra geri dönüp Genovese’yi bulmuş ve tekrar tekrar bıçaklamış. Olayı gören 38 kişiden sadece biri polisi aramış. O da katil üçüncü defa dönüp işini bitirdikten sonra. Bütün bunlar yarım saat içinde olmuş ve bu süre boyunca Genovese sürekli bağırarak yardım istiyormuş. Görgü tanıkları ifadelerinde, başka birisi aramıştır diye polisi aramadıklarını ve olaya karışmak istemediklerini söylemişler.

Kağıt uçakla rekora uçmak

hokkaz | 07 October 2006 17:59

Sıkıcı derslerde vakit geçirmek için yaptığımız kağıt uçaklar, birileri için hayat boyu üzerinde çalışılan bir uğraş, hobinin de ötesinde bir geçim kaynağı. Guinness Rekorlar Kitabı’nda kağıt uçaklarla ilgili bir bölüm bile var. Guinness’in belirlediği kurallar dahilinde en uzağa uçan, en uzun süre uçan ve kanat genişliği en fazla olan uçakları yapmak için uğraşan bir sürü insan var. Bununla birlikte, söz konusu rekorlar yıllardır değişmiyor.

Ken Blackburn
Ken Blackburn

En uzağa uçan kağıt uçak, 21/05/85’de Tony Fletch tarafından yapılmış ve 58,82 m uçmuş. En uzun süre havada kalan uçak ise 08/10/98’de Ken Blackburn‘ün yaptığı, kapalı bir salonda 27,6 sn süzülen uçak olmuş. Kanat genişliği en geniş olan uçağı, Hollanda’lı bir grup havacılık mühendisliği öğrencisi 16/05/95’te yapmışlar. 3 metre yüksekliğindeki bir platformdan tek bir kişi tarafından atılan 12,22 metre genişliğindeki uçak, 34,8 metre uçtuktan sonra bir duvara çarparak durmuş.

İhtiyar Delikanlı neden bu kadar sert?

hokkaz | 06 October 2006 14:38

İhtiyar Delikanlı‘yı 3 sene sonra tekrar izlediğimde yine aynı acı ama lezzetli tadı aldım sayın hafif.org okurları. İzlesin diye baskı yaptığım arkadaşım, “Abi ne anlıyosun bunca şiddetten” dedi. Filmdeki şiddeti anlamsız bulmuştu. Peki gerçekten anlamsız mı bu şiddet? Sadece seyircinin ilkel dürtülerine mi hitap ediyor?

İlk bakışta Uzakdoğudan gelme sıradan bir dövüş filmi gibi görünüyor gerçekten. Ama daha ilk dakikalarda sevgi, özgürlük, sorumluluk ve intikam üzerine art arda söyledikleriyle o türün dışına çıkıyor. 15 yıl boyunca hapis tutulan bir adamın intikamını arayışını fon alıp zor sorular soruyor izleyenlere. Filmin başında iyi adam – kötü adam diye sınıfladığımız insanlar giderek birbirine benziyor ve aradaki sınır silikleşiyor.

Aletli dalış için ilk adım

hokkaz | 06 October 2006 02:21

Filmin sonunu hemen söyleyeyim: Başlamaya karar verdikten sonra 5 gün içerisinde 18 metreye dalacak seviyeye gelebilirsiniz.

Şimdi giriş-gelişme-sonuç şeklinde inceleyelim.

Öncelikle aletli dalış dediğimiz şeyi tanımakla başlamak uygun olur. Aletli dalış, adı üstünde su altında nefes almamızı ve istediğimiz gibi hareket etmemizi -veya hareketsiz kalmamızı- sağlayan bazı aletler kullanılarak yapılan dalıştır. Bu aletler içinde, nefes almayla ilgili olanına SCUBA (Self Contained Underwater Breathing Apparatus) denir. Scuba, basınçlı hava (oksijen değil) dolu bir tüp ve tüpteki havayı soluyabileceğimiz basınca düşüren bir regülatörden oluşur. Hareketle ilgili olanlar ise, yüzerliğimizi (daha basit tabirle derinliğimizi) ayarlamak için kullandığımız, basit anlamda tüpteki havayı kullanarak şişirilip indirilebilen bir can yeleği olan BCD(Bouncy Control Device) ve ağırlık kemeri ile, hareket etmek için kullandığımız paletlerdir. Tabi bir de önümüzü görmek için kullandığımız maske (gözlük değil) var. SCUBA ve BCD ile ilgili detaylar başlı başına bir yazı konusu olduğu için burada bahsetmiyorum.

SCUBA ve BCD
SCUBA ve BCD

Aletli dalış, dalışa engel olacak bir sağlık sorunu olmayan ve 14 yaşını doldurmuş herkesin kolayca yapabileceği bir spordur. Bir dalış merkezinden gerekli eğitimi aldıktan sonra (ortalama 5 gün sürer) eğitim seviyenizin izin verdiği sınırlar içerisinde istediğiniz yerde özgürce dalabilirsiniz. Eğitim seviyesi nedir dediğinizi duyar gibiyim. Scuba’yı icat eden Jacques Yves Cousteau (bildiğimiz adıyla Kaptan Kusto) ve arkadaşları, bir süre sonra dalışa olan ilginin bir hayli artması üzerine, dalıcıları bir çatı altında toplayacak ve dalışa belirli kurallar getirecek bir konfederasyon kurmuşlar. Halen dünya çapında varlığını sürdüren bu konfederasyona CMAS (Confederation Mondiale des Activites Subaquatiques) adını vermişler. CMAS dalıcılar için bazı bröveler belirlemiştir. Bir yıldız dalıcı’dan üç yıldız eğitmene kadar uzanan bu altı bröve’nin her biri ayrı eğitimler ve sınavların ardından ediniliyor. Başta bahsettiğim beş günlük eğitim bir yıldız dalıcı eğitimi için geçerli. Bir yıldız dalıcı, dalış donanımlarının hepsini uygun olarak söküp, kusanabilen, bunları sığ eğitim sularında doğru olarak kullanıp dalabilen ve yanında en az üç yıldız dalıcı veya bir dalış egitmeni ile acik deniz dalislari yapmaya hazir dalicidir. Her kademede süre ve eğitimin zorluğu artar. Eğitmen eğitimleri ve sınavları ise bizzat Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu tarafından yapılıyor. CMAS dışında, ticari kaygılar ile kurulmuş olan PADI (Professional Association of Diving Instructors veya Pay And Dive-Die Immediately) isimli bir kuruluş daha vardır fakat Türkiye’deki federasyon PADI’yi kabul etmediği için ilerde eğitmen olma niyetiniz varsa CMAS’dan şaşmamanız gerekir.

Aletli dalışın ne olduğunu öğrendiğimize göre, sıra bu işi nasıl yapacağımıza geldi. Öncelikle, söz konusu aletlerden hiç birini satın almak zorunda olmadığınızı belirteyim. İlle de alıcam derseniz, tüm set için en az 2500$’ı gözden çıkarmanız gerekir. Genellikle dalıcılar, giysi, palet ve maskelerini satın alıp, kalan ekipmanı dalış merkezlerinden kiralarlar. Dalış merkezleri, dalış için gerekli ekipmanı ve dalış sırasında size liderlik edecek eğitmeni temin eden, tekneleriyle sizi dalış noktasına götürüp getiren kuruluşlardır. Hemen hepsi, dalış eğitimi de verirler. Her dalış, liderlik edecek bir eğitmenin rehberliğinde yapılır. Tek başına dalmak kesinlikle söz konusu olamaz. Ne kadar iyi bir dalıcı olursanız olun, her zaman bir eğitmen eşliğinde dalmak zorundasınız. Siz kendiniz bir eğitmen bile olsanız, yanınızda başka bir dalıcı (buddy) olmadan dalamazsınız. Dalış kuralları ile ilgili ayrıntılı bilgiyi şurada bulabilirsiniz.