bildirgec.org

contravener-hafif

11 yıl önce üye olmuş, 42 yazı yazmış. 485 yorum yazmış.

Troy And Epic Cycle

contravener-hafif | 03 February 2004 18:30

truva savaşı

Mayıs ayında Brad Pitt’in başrolünü oynayacağı Troy filmi sinemalara geliyor. Daha önce hafifte linklendiği üzere 2005 yılında da Türk yapımı bir animasyon vizyona girecek.

Bu savaşın üzerine yazılanların insanlığın düsturu olması bir yana yaşadığımız toprakların buna ev sahipliği yapması bile ilgimizi pek çekmemiş anlaşılan. Mayıs ayında bir çok ülkeyle beraber kabataslak haberdar olacağız bu olaydan buna da şükür.

Underdog

contravener-hafif | 20 January 2004 00:46

underdog diye bir kelime var. Mazlum kişi‚ kaybetmesi beklenen diye tercüme etmişiz.

aır jordan V 80’lerin sonunda Almanya’dan hediye gelen nike air force’um böyle birşeydi. Aylarca hayalini kurduğum nike air jordan V ümidiyle açtığım kutudan çıkan bu ayakkabı flight denilen modelin bile altıydı. Okulda hiçbir sükse yapamayacağım aşikardı. Hediye geldiği için sahip olabildiğim bu ayakkabıya şükür etmeyi bilecek ne yaştaydım ne de konumda. Etrafımdaki zengin çocuklarıyla aramdaki farkı göremiyor sidik yarıştırmaya çalışıyordum. Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Nike air jordan V i anlatırken kırmızısı var dememden dolayı kırmızı bir ayakkabı gelmesi de cabasıydı. Hediye kutusunu açtığım an anlamıştım bu bir underdog’du. Benim gibi… aynı daha önce alınmış bilgisayarım sinclair spectrum gibi…

Kanon

contravener-hafif | 15 January 2004 17:43

Tam zamanını hatılarmıyorum. Ya ilkokuldu ya ortaokul. Kanonla ilk tanıştığımda çok hoşuma gitmişti. Kulağıma çok hoş gelmişti. Meğer daha fazlası varmış. 25 30 kişinin farklı sesler çıkartmasına rağmen tek vücud olmasıydı aidiyetti belki hoşuma giden. Kanonun normal bir şarkıyı uzatması dolayısıyla eğlenceyi uzatması da cabası.

Yıllar sonra aynı coşkuyu Samiyen’de “yavşak fenerbahçe” tezahüratında yaşadığımı düşündükten sonra kani geldim kanonu sevdiğime sevdiğimize. Ama maalesef her güzel şeyin sonu geldiği gibi bununda sonu gelecektir. Babalarımızdan bu yana iki kuşak yapmaya çalıştığımız kanon bizim çocuklarımızla üçleyip son bulacaktır. Zira dörtlü kanon ilk gruba dizelerini unutturur kendi de unutur.

Geforce4MX’le vicdan muhasebesi

contravener-hafif | 06 January 2004 20:02

Dün sabah bismillah daha ofise girer girmez benden yaşça büyük iş arkadaşımın ve aynı zamanda telefondaki eşinin rica ve minnet saldırılarına uğradım. Talep ettikleri şey Kazaa ve Imesh tarafından çökertilmiş bilgisayarlarını tekrar(!) 3. kez kurmamdı.

Mevzu bahis pentium III 550’yi geçen sene zaten ben satmıştım onlara. Duygusal bir zorunluluktu benimkisi. 200 dolara gitmişti benim emektar bilgisayar.
Amacım sistemimi 120 dolara 1.4 thunderbird’e (upgrade) etmekti.

Kasamı ve ethernet kartımı da vermiştim. Üstelik 130 dolara arkadaşımdan 165 dolarlık yeni harddisk satın alıp fiyata dahil etmiş adil olduğuma karar vermiştim.

minibüs felsefesi

contravener-hafif | 19 December 2003 17:29

Bu yazıyı bir minibüste asılı gördüm ilerleme kaydettiğimiz çok açık.

“İnsan yalnızca ürün satmaz‚ kendisini de satar ve kendisini de bir mal olarak görür.Eliyle koluyla çalışan işçi‚ fiziksel enerjisini satar; işadamı‚ doktor‚ memur‚ “kişiliklerini satarlar. Ürünlerini yada hizmetlerini satabilmek için “kişilik” sahibi olmaları gerekir. Bu kişiliğin hoşa gitmesi gerekir‚ ama ayrıca onun sahibinin daha başka nitelikleri de olmalıdır: Yaptığı işin durumuna göre enerjik‚ girişimci olmak‚ bu‚ şu‚ yada o özelliklere sahip olmak gereklidir.

Kasisler

contravener-hafif | 17 December 2003 20:20

Benden rahatsız olanlar bilir uzun bir zamandan sonra bayramda İstanbuldaydım. Bir heves bir merak bir endişe ile başladığım 3 haftalık serüven son buldu. Yediğim içtiğim benim olsun gördüklerimi benim gibi gariban gurbetçilere anlatayım.

Öncelikle uçaktan iner inmez bir sigara kokusuyla karşılandım sadece koksa eyvallah sözünü etmem. Ama Bloomberg’e nazariye yaparcasına uçaktan platforma yürüdüğümüz boru duman altıydı. Ecnebilerden altta kalmadığımıza ise bavulları taşımak için el arabasına 5 milyon verdiğimde kani geldim. Yalnız şuna da dikkat çekmek isterim kuru bir kopyalama değil bu. Türkiye’ye yakışır biçimde bir doğu batı sentezi ile vücud bulmuş olay. Şöyle ki: onlarda makinaya atılan para ile sahip olabildiğiniz el arabasına atatürk hava limanında makina orada olmasina ragmen bizzat ücreti yetkiliye teslim ederek kullanma hakkı kazanıyorsunuz. Samimi bir toplum olduğumuzun şiarı daha bismillah kapıdan çıkmadan gavura kanıtlanıyor.

Tutarlı yaşamlar

contravener-hafif | 07 November 2003 17:13

Site tam rayına oturmuş iç dünyalarımızın aynası olmuşken bende iç dünyamı s.kik kullanıcılarla paylaşayım istedim. Türkiye’ye geliyorum iki haftasonra. Kendim adına köprünün altından çok sular aktı. 2.5 seneden beri uzaktayım. 2.5 sene ki benden ise daha da uzaktayım. En büyük endişem arkadaşlarım‚ arkadaşlarımla aramızda ki muhabbet. Açıkçası hasret duyduğum geçmişim değil… İsteyerek zorlayarak (örn: Derya Arbaş) olmasa da farklı ilgi alanları çeşitli yaşama hedefleri edindim. Oysa arkadaşlarımın dakikası dakikasına ne yaptıklarını hala tahmin edebiliyorum. Aynı bar‚ aynı amaç‚ aynı yorum‚ aynı günlük akış. Neden bu kadar eminim? Çünkü 6 yıl süren beraberliğimizde dakik bir saat gibi aynı şeyleri tekrarladık durdukta o yüzden. İsabetle açtığım telefonlarda onları tahmin ettiğim şeyleri yaparken yakalabildim ve düşün bazında o anı paylaşabildim. Bu kadar mı tekdüze olmalı yaşam? Kaliteli olanın eğlenceli olanın üzüntülü olanın heyecan verici olanın tanımı bu kadar mı net olmalı?

volkanik kış

contravener-hafif | 23 October 2003 19:32

iki gün önce New York Times gazetesinin science ekinde memleketimizi ilgilendiren bir konu yer aldı. Yurdumuzun üzerimize çökmüş kalmış karanlık bir bulutun hikayesi. İnsanlık tarihininde bir dönemi karartmış bu volkanik bulutu aydınlatmaya yönelik bir araştırmalar yapılıyor.
Turkiyem cennetim

Efendim milattan önce 1600 yıllarında aşıklar adası Santorini’deki (Namı diğer Thera) yanardağda bir iki patlama oluyor. Bu patlamaların etkisi insanlık tarihini değiştiriyor.
Şöyle ki; Anadolu zift gibi kapkara bir dumanın altında kalıyor. Uzun süre güneşi görmüyor. Fotosentez hak getirdiğinden tarım mahsulleri zarar görüyor. Oluşan tsunamiler Akdenizin güney sahillerini etkiliyor. Ardı arkası kesilmeyen depremler büyükçe bir alanda etkisini gösteriyor ve istilalara karşı direncin kırılmasına yol açıyor. Bahsi konusu olayın farklı yönünü bu arkadaşımız bir güzel anlatmış.