bildirgec.org

arseli33

11 yıl önce üye olmuş, 30 yazı yazmış. 199 yorum yazmış.

Windows Bir Hacker Mı?

arseli33 | 28 December 2007 22:05

Byte dergisi yazarlarından, Hakkı Öcal‘ın bu ay köşesi için ayırdığı konu, bir çok soru işaretini de beraberinde getirdi.

”Windows bir hacker mi?” başlıklı yazısında ”kod adı windows mu? abd türkiye’yi nasıl vuracak? 2050 yılı planlarında neler var? ve abd’de yaşayan yazarımız hasan tahsin’in önemli bilgileri ” yer alıyor.

Aslında metinin tümünü internette bir çok yerden bulmamız mümkün. Fakat anlatımın bulanık bir şekilde dile getirilmesi , konuya gerekli özenin verilmesini engelliyor.
aralık 2007 sayılı byte dergisini temin edip , hakkı öcal’ın yazısını okumanızı öneriyorum.

düşle gerçek,yaşamla ölüm

arseli33 | 27 December 2007 21:17

”Bol şans dile bana” diyerek ayrıldın yanımdan. Güldüm,” bol şanslar” diye bağırdım arkandan.Bu zamana kadar şans sana hiç gülmemişti ki..Daha ufacık çocukken bile oyuncaklarını kaptırmıştın en yakın arkadaşına.Sonra ilk aşkını elinden almıştı.Maddi imkansızlıklar içinde kıvranırken sen, elindeki bir tutam parayı sahiplenmişti.
Komşuların çocukları sokakta top oynarken, kalem tutması gereken ellerin ekmek parası tutmaya başlamıştı.
Bir kızı sevmiştin lisede.Hani hep uzaktan bakmıştın, hislerini bile anlatamamıştın.Çünkü sevdiğin kıza verebileceğin tek şey sahiplenilmemiş kalbindi.O ise şatafatı seviyordu.Okul önüne gelen lüks arabalara binmeyi, pahalı hediyeleri.Yaz boyunca biriktirdiğin parayla altın bir yüzük almıştın.Mezuniyet günü tüm cesaretini toplayıp çıkacaktın karşısına.Çıktın çıkmasına da sadece tebrik edebildin.Çünkü bir başkası sevdiğin kızın parmağına yüzüğü takmıştı çoktan.
Üniversite hayatın başladı sonra.Hatırlıyorum, hep o köşede tek başınaydın.Hep uzaktın, kimseyle konuşmazdın.
Bir gün tiyatro provalarını seyretmeye geldin.Konusu drama olan bir olaydı anlattığımız.Hoca bana”ağla” dedikçe ben kahkahalar atıyordum.İşte ilk kez o an yüzündeki tebessüme şahit oldum.Oturduğun yerden kalktın, yanımıza doğru yürüdün.”Ama o, hep güler ki” dedin, yabancısı olduğun tebessümle.
İlk muhabbetimiz provalar sırasında başladı.Sonraları sık sık görüşmeye, dertleşmeye, başladık.Öyle çok güvenmiştin ki bana, hayatına giren insanlar gibi yalan değildi paylaştıklarımız.Seni olduğu gibi kabul eden, küçümsemeyen, eleştirmeyen, sana değer veren birinin varlığına inanmakta güçlük çektin hep.Öyle çok acıtmışlardı ki canının, canını bile verebileceğin insanlar öyle derinden yaralamışlardı ki seni, güvenemiyordun..
Ordan burdan aldığın burslarla geçiniyordun.Ailenin sana para gönderebilecek gücü yoktu çünkü.Elinde kahveyle kantinin kapısında belirdiğin anlarda kızgınlığımı tahmin ettiğinden ”bir daha ki sefer de sende olsun” der geçiştirirdin.
Kalbini bile cesurca açmıştın bir başkasına.Aylardır içinde büyüttüğün aşkı, kalbinin gerçek sahibine anlatmaya karar verdin.İkinizi yan yana gördüğüm andaki heyecanım seni bile heyecanladırmıştı.
Ayak üstü konuştuk, ”yüreğimiz nereye sürüklerse oraya gideceğiz ” dedin.Bir de araba bulmuştun arkadaşından.Ve kulağıma fısıldadın” çağrı attığımda bir sorun yok demektir”Şansın çok olsun, yolun açık olsun diye söylendim ardından.
Aradan saatler geçti.Telefonumda ne çağrı vardı ne msj.Oysa tedirginliğimi, evhamımı, beni habersiz bıraktığın anda ardı arkası kesilmeyecek cümlelerimi biliyordun.
Bir kıyamettir koptu bir anda.Masalar devrildi, çığlıklar koptu okulun tam göbeğinde.Ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle kalabalığa karıştım.Polis arabaları belirdi ,ambulans sesleri ilişti kulağıma.Nereye koştuklarını bile bilmediğim insanların peşine takıldım.Hani demiştin ya” yüreğimizin götürdüğü yere gideceğiz diye” yüreğim beni, o insanlarla birlikte deli gibi koşmaya itti.
Soluğumun kesildiği andaki manzara karşısında düşle-gerçek arası bir hayatı yaşadım.Yerde kanlar içinde yatıyordun.Acı bir tebessüm hakimdi gözlerinde.Yaşıyordun…Nefesini duymak istedim, başını çevir bana bak…
Ambulansın o korkunç sesi eşliğinde götürdüler seni.Peşinden geldik.Hastaneye geldiğimizde üzerin örtülmüştü bile o beyaz örtüyle.
Hayallerine bir adım yaklaşmışken, şans yine senden yana olmadı.Şans bu ya sevgili kardeşim uğruna ölüme gittiğin kız, vefatının kısa bir süre sonrası parmağına yüzüğü taktı bile.. Uğurlar olsun

Dili yok kalbimin

arseli33 | 25 December 2007 00:15

Başka başka gülüşlere tanık oldu yüreğim ve soytarı gülüşlerin düştü aklıma.O gülüşünü görebilmek için” soytarın” olan ben, şimdi ismi bilinmez hayatlarda bastırıyorum günden güne içimde çoğalan seni.İçimi kemiren yalnızlık dayanılmaz olduğunda hep bir başkasıyla örtüyorum sensizliği.Kimler ortak oldu hayatıma bir bilsen..Kaç gece adını sayıklarken, uyandım adını bile bilmediklerimle..
Yıldızların bir bir kendini astığı,hüküm giymiş gecelerde ayrılığın prangalarını kırıp sana gelmek istedim.Sensizliğin acımasız duvarlarıyla kaplı bütün anları dondurup sana gelmek..İçimde öksüz bıraktığın çocuğun feryatları yitik bir sevdanın yasını tuttu hep.Kelimeleri sapladığından beri taa derinlere dili yoktu kalbimin…Oysa;
Her kalp ayrı bir dünya
Ve bir parça kristal aynı zamanda
Bir de bilmeyerek değil ama bilerek kırılmışsa
Artık acı da duymaz başlar yok olmaya…

Eskiden kalma…

arseli33 | 20 December 2007 23:37

En çok seni bırakıpta gitmek yaralamıştı beni.Hiç bilmediğim bir şehire” merhaba ” demek o kadar zordu ki sensiz.Anlamsız, bomboş bir yalnızlıktı gömüldüğüm.Şehirlerce, yollarca uzağında hayata tutunmamı sağlayan tek şey sesindi.
Kirlenmemiş bir sevdanın uçarı kahramanlarıydık seninle.Kalbime senden başkası el sürse ölürüm sanıyordum.Kutsaldı benim için aşk, dokunulmazdı.
Yarım kalmış tüm düşlere inat, hiçbir kaygı taşımazdık yüreğimizde.Hiç bilmediğim sokaklarda bile hep senin ayak izini arardım.Her gördüğüm yüzde senin yüzünü.Hiçbiri sana benzemezdi oysa.Hep eksik hep kusurlu olurlardı.
Çocukluk düşlerimizi koşturduğumuz o şehiri sende terk ettin en sonunda.Geride geçmişin ayak izlerini bırakarak…
Tanımadığımız şehirlerde ,tanımadığımız yüzlerle yaşamaya başladık.Göz yaşlarımızın tadı hep aynıydı.Her gece aynı dualarla uyurken, yabancısı olduğumuz çamurlar yapıştı ellerimize.Kalbimizde, kimliği belirsiz yüzler belirdi.Hasreti iğneyle işlerken yüreğimize, başka omuzlarda aradık teselliyi.Düşlerimizi, özlemlerimizi başka yüreklerin sıcaklığında avutmaya çalıştık.Aramıza isimsiz duygular girdi.Kaç kişiye ev sahipliği yaptı kalbimiz kim bilir…
Yokluğunun verdiği acı ile kıvranırken, sensizliğe inat kaç sevdaya sen diye sarıldım.Kalbime dokundukları anda, senin suretini görüp geri dönen kaç can oldu.
Ruhsuz insanların en uğrak yeri oldu kalbim.Yaralarımı dindirmek için kime sarıldıysam sen diye ,daha da çok yara aldım.Hiç bilmediğim insanlar elimden almıştı hayatımı, yalana bulaşmıştı bir kere ellerim.
Ne sesin vardı hayatımda, ne izlerin.Kalbimin kırık odalarında sakladığım hayalin dışında.Dudağımdaki sahte tebessümle tükettim yılları.Yorgundum,kırgındım,tükenmiştim.Sızlayan vicdanımı da valizime koyup, kirlenmemiş mazimizin yattığı o şehre gittim.Herşey aynıydı.Bahçesinde koşturduğumuz evler, adımızı kazıdığımız o tahta bank, tepesine çıkıpta inemediğimiz portakal ağacı, ” gidilecek başka bi yer yok mu”diyenlere inat her gün gittiğimiz o cafe, kahvelerimizi her seferinde şekersiz getirdiği için senin durmadan söylendiğin garson.Verdikleri savaşın efendisi olmuş, galibiyet bayraklarını ellerinde taşıyan arkadaşlarımız.Gözlerime bakanların, seni arayan bakışları ve cevapsız bıraktığım bir sürü tamamlanmamış cümle.
O temiz yürekleri yalanlarımıza nasıl ortak edebilirdim.Birbirimizin hayatını nasıl karaladığımızı, acılarımızı azaltmak için karşımıza çıkanlara tutunduğumuzu nasıl anlatabilirdim?
Gecelerce bu soruların cevabını düşündüm durdum.Hiç bir açıklaması olmayan, o kocaman boşluğun içinde hatalarımızla yüzyüze geldim yine.Boğazıma sarılan ellerin, kendi ellerim olduğunu görüp ağladım.Gözyaşlarım bile kanlı kanlı akıyordu.Hoyratça savurduğum kaç kalbin bedelini ödüyordu gözlerim, diri diri gömdüğüm kaç beden vardı içimde…
Yıllar sonra, ilk defa sensiz oturuyorum en son senle oturduğum banka.Ömrümüzden çalınmış yedi koca sene.Kimse görmesin istiyorum yaralarımı.Sırtımı dönüyorum insanlara,gözyaşlarımdaki feryatlara şahit olmasınlar diye.
Eskiden kalma bir sıcaklık aniden çöküyor omuzlarıma.Kendi ellerimdir diye, kaldırıp başımı bakamıyorum.Eskiden kalma bir ses beliriyor kulaklarımda, ruhumun derinlerinde hissediyorum.” kimsin ” diye bağırmak geliyor içimden.”Kimsin?”Ruhunu ezip geçtiğim, hangi yalan sevdamsın…
Geçmişi bir bir tararken beynimde, tanıdık cümlelerle
yüreğimdeki fırtınaları dizginliyorum ”yedi sene önce bıraktığım yerdesin”

Nedir bu mum söndü?

arseli33 | 16 December 2007 18:52

Üniversitede aynı evi paylaştığım arkadaşlarım alevilerdi.Okula gitmeden önce o kadar yanlış bilgilerle donatılmıştım ki aleviler hakkında onları tanıdıkça muhteşem kişilikte insanlar olduklarını öğrendim.Oysa kulaktan dolma o kadar fazla laf vardı ki ortada dönen.İnsan ayrımı yapan o kadar çok insan vardı ki…Bilmeden konuşan, anlamadan yargılayan..Suçmuydu başka bir mezhepten olmak.Hepimiz aynı çatının altında yaşamıyormuyduk.Hepimizin inancı bir değilmiydi.Ya da onların suçu neydi de böyle canice yargılanıyorlardı ,hesapsız kitapsız dışlanıyorlardı?
Bu nasıl bir ayrımdı ki merhaba dediğin insanlar adını bile sormadan” mezhebini”soruyorlardı.
Arkadaşlarım uzun yıllar mücadele verdi ayrım yapanlara karşı.Arkadaşlarım sevdikleri insanlar yerine hayatları boyunca,yüzünü bile görmediği insanlarla evlenmek zorunda kaldı alevi-sünni çatışması yüzünden.Arkadaşlarım hep ezildiler.
Oysa bilmediğimiz çok şey olmalı.Bilmediğimiz şeyleri bize anlatabilecek birileri olmalı.Mesela mum söndü…”nedir bu mum söndü?”diye sorduğumda;Evlilik çağına gelmiş insanlar bir odaya toplanıp ışıklar kapatılıyormuş.Ve karanlıkta kim kimin elini tutarsa onun nasibi o oluyormuş.Ama şimdi böyle bir uygulama yok, çok çok eskilerde oluyormuş bunlar”dedi.
Mum söndü…oysa her kafadan o kadar farklı ses çıkıyor ki, bir başkası bu anlatılanlara defalarca gülüyor.”mum söndü karanlık bir ortamda tamamen aile bireyleri arasında oluyor” diyor kimisi.Kitaplara bakıyorum, dergileri karıştırıyorum SEBATAYCILAR’ a ait olduğu yazıyor bu muhabbetin.Sanırım işin gerçek boyutunu kimse bilmiyor ya da bilenler de anlatmak istemiyor.İnandığım tek şey eski ev arkadaşlarımın anlattığı bilgiler.Çünkü onun üzerinde başka bir gerçek çıkmadı karşıma.Yıllardır aklımın bir köşesindeki soru işaretinin cevabını hala bulamadım.Nedir bu mum söndü?

Hayallerim çalındığında anladım…

arseli33 | 15 December 2007 19:34

”Bana sırtını dönme” dedin, o ürkek sesinle.Oysa bilmediğin çok şey vardı.İlah yapıp göklere çıkardığın ben; böyle süslü sözlere, derin anlamlar içeren ifadelere sırtımı çoktan dönmüştüm.Taştan duvarlar örülmüştü kalbimin çevresine de senin haberin yoktu.
Yanıma oturup ağladın.Ne gözyaşların yumuşatabilirdi içimdeki ruhsuz çocuğu, ne de yerlerine güçlükle oturtabildiğin kelimelerin.
Ağladın…O, çaresiz kalıp ağladığım anlar geldi aklıma. Ezilmişliğim, kırılmışlığım, güçsüzlüğüm…Ben kendi geçmişimle savaşırken sen, geleceğim içinde yer almak için çabalıyordun.Sen ağladıkça, anılarıma gem vuruyordu gözyaşların.
”Ağlamak güçsüzlere yakışır ve karşındaki kim olursa olsun , onun için akıttığın bir damla gözyaşı ilerde, arkana dönüp baktığın zaman pişmalıkların arasında yer alır.Hayat acımasızdır.İnsanı en zayıf yerinden vurur.Senin en zayıf noktan bensem eğer, damarlarında dolaşan bu umutsuz hastalığı bitir” dediğimde yüzündeki o tarifsiz acı, birzamanlar benimde yüzümde taşıdığım acının ta kendisiydi.
”Bana sırtını dönme” Ya bana sırtını dönenler, ya benim hayatımdaki izler?Korkularım, endişelerim,güvensizliğim, kırgınlığım…Alışık olduğum sahneler bunlar ,alışık olduğum saçmalıklar.
Bilmen gereken çok şey var evet!
Senin duygularını göremeyecek kadar körüm ben.Yaşadıklarına anlam veremeyecek kadar bilinçsizleşmiş. Sorumluluk alamayacak kadar yıpranmış..
Bana bir mektup yazmışsın.Okuduğum gibi yırtıp attım.Yine o süslü püslü cümlelerden yazmışsın.Anlamadığım ve anlayacamayacım.Beni de anlamayan mektuplarımı yırtıp atan olmuştur.Aynı senaryolar yalnız kişiler farklı.
Boşa tükenme kendini.Kalbimi o kirli duvarlara asalı çok oldu. Avuçlarımı kanatırcasına sıktığım aşk, beni terk ettiğinde benliğimi de götürdü beraberinde.
Hayallerim çalındığında anladım ,yüzümdeki çizgilerin ne anlama geldiğini.
Ellerim üşüdüğümde anladım, bir daha başka bir sıcaklığı hissedemeyeceğimi.
Kalbim ağlarken anladım, bir daha sevemeyeceğimi..
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak…

Keşke hep çocuk kalsaydım…

arseli33 | 14 December 2007 22:25

Neden sevgi hep içime tıkanmış bir hıçkırık olsun
Neden sevgiyi değil de, sevgisizliği öğretiyorsunuz?
Neden güveni değil de ,kuşkuyu öğretiyorsunuz?
Neden iyiliği değil de, kötülüğü öğretiyorsunuz?
Neden bütün bunlara karar vermemi engelliyorsunuz?
Tutkularımın, düşüncelerimin, isteklerimin, amaç ve hedeflerimin ne kadarı gerçekten kendime ait, kimin yaşamını yaşıyorum? Hayat benim, ama kontrolü kimde?Önemli olan başkalarının değil benim ne düşündüğüm değil mi?Hayatın büyük bir bölümünü kaçırmış olabilirim belki ama yeniden keyif alamazmıyım?
Hep incinmekten, üzülmekten korkarım.Endişelerim vardır ve bir çok duygumu bastırır üstünü örter, yokmuş gibi davranır onu sonsuza kadar yaşamaktan kaçarım.Başkalarının korkusu, benimde korkum olur.Onların sınırı beni de sınırlar.
Büyüdükçe umutlarımı, güvenimi, masumiyetimi, kendimi kaybetmekten korkuyorum.Yarın düşlerimde yatmıyor mu oysa.Düşlerimi kaybetmeden, çaldırmadan yaşamak bu kadar mı zor.Çevremde bir çok düş katili varken, gücümü elimden almaya çalışırlarken elimdeki mumlar ne kadar aydınlık sağlayabilir?
Bazen büyüdüğüme pişman oluyorum.Neden büyüdüm ki? Çocukken sahip olduğum yetenekleri kaybediyorum zamanla.Keşke hep çocuk kalsaydım, ya da hayata çocuk yüreği ile bakmayı başarabilseydim.O zaman kin tutmazdım, herşeyi hatasız yapma takıntılarım olmazdı, içimde kötü duygular barındırmazdım.
Yenik düşüyor herşey zamana
Biz büyüdük ve kirlendi dünya

ilk aşk mı son aşk mı?

arseli33 | 14 December 2007 09:55

Ahh ahh ilk aşkım.Aklıma her geldiğinde dudağımda bir tebessüm.Kim istemezdi ki ilk aşkının son aşkı olmasını.En saf duygularla yaşadığın, tertemiz sayfalardan hayata baktığın ,kirlenmemiş ,dokunulmamış ,yıpranmamış aşkın sonsuza kadar yanında kalmasını.

Bir çok sevincin, hüznün ,kırgınlığın ,çaresizliğin arasından sıyrılıp yakaladığım son aşkım.Geçmişe dönüp baktığımda, hayatımdan gelip geçen tüm aşkları senle birlikte temize çektiğim, son noktam…Yaşadığım son güne kadar gözlerimin göreceği tek insan…