”Bana sırtını dönme” dedin, o ürkek sesinle.Oysa bilmediğin çok şey vardı.İlah yapıp göklere çıkardığın ben; böyle süslü sözlere, derin anlamlar içeren ifadelere sırtımı çoktan dönmüştüm.Taştan duvarlar örülmüştü kalbimin çevresine de senin haberin yoktu.Yanıma oturup ağladın.Ne gözyaşların yumuşatabilirdi içimdeki ruhsuz çocuğu, ne de yerlerine güçlükle oturtabildiğin kelimelerin.Ağladın…O, çaresiz kalıp ağladığım anlar geldi aklıma. Ezilmişliğim, kırılmışlığım, güçsüzlüğüm…Ben kendi geçmişimle savaşırken sen, geleceğim içinde yer almak için çabalıyordun.Sen ağladıkça, anılarıma gem vuruyordu gözyaşların.”Ağlamak güçsüzlere yakışır ve karşındaki kim olursa olsun , onun için akıttığın bir damla gözyaşı ilerde, arkana dönüp baktığın zaman pişmalıkların arasında yer alır.Hayat acımasızdır.İnsanı en zayıf yerinden vurur.Senin en zayıf noktan bensem eğer, damarlarında dolaşan bu umutsuz hastalığı bitir” dediğimde yüzündeki o tarifsiz acı, birzamanlar benimde yüzümde taşıdığım acının ta kendisiydi.”Bana sırtını dönme” Ya bana sırtını dönenler, ya benim hayatımdaki izler?Korkularım, endişelerim,güvensizliğim, kırgınlığım…Alışık olduğum sahneler bunlar ,alışık olduğum saçmalıklar.Bilmen gereken çok şey var evet!Senin duygularını göremeyecek kadar körüm ben.Yaşadıklarına anlam veremeyecek kadar bilinçsizleşmiş. Sorumluluk alamayacak kadar yıpranmış..Bana bir mektup yazmışsın.Okuduğum gibi yırtıp attım.Yine o süslü püslü cümlelerden yazmışsın.Anlamadığım ve anlayacamayacım.Beni de anlamayan mektuplarımı yırtıp atan olmuştur.Aynı senaryolar yalnız kişiler farklı.Boşa tükenme kendini.Kalbimi o kirli duvarlara asalı çok oldu. Avuçlarımı kanatırcasına sıktığım aşk, beni terk ettiğinde benliğimi de götürdü beraberinde.Hayallerim çalındığında anladım ,yüzümdeki çizgilerin ne anlama geldiğini.Ellerim üşüdüğümde anladım, bir daha başka bir sıcaklığı hissedemeyeceğimi.Kalbim ağlarken anladım, bir daha sevemeyeceğimi..Sil baştan başlamak gerek bazenHayatı sıfırlamak…