bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Koş Forrest Koş!

toz66 | 21 May 2008 09:36

Forrest Gump… Zihinsel engelli olmasına rağmen hayatı tesadüflerle dolu, mutlu insan Forrest Gump…Küçük yaştaki zorlukları annesinin desteğiyle aşmaya çalışan bir kişiyken büyüdüğünde hayatındaki zorlukları büyük bir beceri ve şansla yenmiş, mutlu bir şekilde hayatını devam ettirmişitir. Küçük yaşta zihinsel engelli olmasının yanı sıra bedensel engelli de olan Gump, mahalle fırlamalarının zorbalıklarından kaçarken tesadüfen bedensel engelini yenmiş ve yürüyüşü gibi hayatı da her zaman “koş, koş Forrest, koş…” nidasıyla yaşamış ve bütün işlerini zorluklardan kaçarcasına hızlı bir şekilde yenmiştir.
Tom Hanks‘in unutulmaz filmlerinden ödüllü Forrest Gump herkesin arşivinde bulunması gereken büyük mesajlar veren izlenesi, çok güzel bir film… İzleyen herkesin içerisinden kolayca ders çıkarabileceği sevimli bir Amerikan yapımı…

Sihirbaz mı Hokkabaz mı?

toz66 | 20 May 2008 17:49

Bir sihirbazın hikayesi… İşlerinde ve hayatında başarılı olmaya çalışan ama her defasında sonucunu hüsranla bitiren bir sihirbaz. Babasının deyimiyle “HOKKABAZ…” Filmin ana karakteri İskender (Cem Yılmaz) çocukluk arkadaşı olan Maradona (Tuna ORHAN) ile birlikte gözlükten kurtulmak için gözlerine lazer yaptırmaya karar verirler. Yanlız lazer yaptırmaları için bir tek engel vardır. O da herkesin derdi olan PARADIR… Bu derdi aşmak için öncelikle Beyoğlu’ndaki bir barda çalışan İskender ve Maradona, buradaki yaşadıkları talihsizliklerden sonra bardan atılmışlar ve çözümü eski arabalarıyla birlikte turne yapmakta bulmuşlardır. Turne için gerekli olan karavan ise babasının yaşadığı karavanın takendisidir. Eski bir subay olan babası Sait Tünaydın’ın (Mazhar Alanson) karavanı vermek için tek bir şartı vardır. O da turneye Çanakkale’den başlamaktır. Babasının dediği olur, İskender ve Maradona turnelerine Çanakkal’den başlar. Turnelerdeki ilginç gelişmelerin anlatıldığı Hokkabaz filmi yayınlandığı dönemde büyük bir sükse ile başlamış ama beklenen başarıyı gösterememişti.
Normalde ses sanatçısı olmasına rağmen Mazhar Alanson’un muhteşem oyunculuğuyla, Cem Yılmaz’ın rolün içine kendini vererek Gora’daki müstehcenliğini bir tarafa bırakmasıyla ve Özlem Tekin’in abartılı oyunculuğuyla (rock’cılığından olsa gerek) Hokkabaz, güzel bir Türk komedisi…

88 Minutes

electro | 20 May 2008 13:12

88 Minutes
88 Minutes

Jack Gram ünlü bir psikiyatr ve üniversitede profesördür. Seri katil olan Forester ı yakalar ve jüriyi de ikna ederek idam edilmesini onaylatır. Fakat Forester’ın idamından önce Jack’e bir telefon gelir ve 88 dakika içerisinde öleceğini söylenir.

Yaklaşık 15-20 dakikada bir hem arayarak hem de kötü sürprizlerle ölme zamanının yaklaştığı hatırlatılır.

Forester’ın bunu yaptırdığından şüphelenen Jack’e kurulan tuzak çok büyüktür aslında. Amaç, tüm suçların Jack’in üzerine yıkılıp Forester’ı suçsuz çıkartmaktır. Ve Jack’in öldürülüp intikam alınmasıdır.

Divx olarak izlediğim film, sürükleyici ve bazı sahnelerde YUH be inanılmaz falan diyebiliyorsunuz. Kesinlikle tüm oyuncular mükkemmel oynamış. Alpachino nun oyundaki karakteri kendisine birebir uymuş.

Kazanma Hırsı – Any Given Sunday (1999)

cyprocon | 19 May 2008 11:13

Kazanma Hırsı - 1999
Kazanma Hırsı – 1999

Kazanma hırsı 1999 yapımı bir amerikan futbolu (yazının kalanında kısaca futbol kelimesini kullanacağım) filmi. Ülkemizde birkaç kez televizyonda yayınlanmış olmakla birlikte çok bilinmeyen bir film. Film 2000 yılında 3 tane de ödül almış bulunmakta. Filmin yönetmeni 3 Oskar Ödülü sahibi Oliver Stone. Başrollerde ise Coach Tony D’Amato rolümde Al Pacino, takım patronu Christina Pagniacci rolünde Cameron Diaz, oyun kurucu (quarterback, QB) Willie Beamen rolünde Jamie Foxx ve çizgi arkası oyuncusu (linebacker, LB) Luther ‘Shark’ Lavay rolünde Lawrence Taylor (LT) var. Yazdığım isimlerden sonuncusu dışındakilere muhtemelen sinemaseverler aşinadır. Kısaca bahsetmek gerekirse LT; Amerikan Ulusal Futbol Ligi (NFL) takımlarından New York Giants’ta (2008 NFL Şampiyonu Giants’tır bu arada) uzun yıllar forma gitmiş ve LB mevkiside oynamış efsane oyuncudur. Kendisini efsane yapan da savunma takımına hücum yapmayı, mesafe kazanma alışkanlığı kazandırmayı başaran takım kaptanı olmasıdır.

Serdar Akar & Nejat İşler söyleşisi

nihilanth | 18 May 2008 17:17

Dün Serdar Akar ve Nejat İşler Deü iibf‘deydi. Bir saat süren söyleşiden aklımda kalan şeyleri kısa kısa geçeyim dedim.. Aslında söyleşinin konusu “Türk sinemasının gidişatı” olmasına rağmen salonun tıklım tıklım olması, katılanların %80’inin bayan olması (evet) dolayısıyla pek verimsiz geçti. Sinemayla ilgilenen ilgilenmeyen herkes “aaa Nejat İşler” diyerek gelmişti oraya. Böylece biz de ayakta dinledik…

Bir diyalog …

O… Çocukları

menese | 18 May 2008 13:48

Küfür olarak bildiğimiz ‘Orospu Çocukları’ (Ben kendileri kadar terbiyeli olamadığım için açık açık yazdım..) tamlamasını ad olarak seçmiş bu film, -öncelikle- bu, gayet dikkat çekici adıyla merak uyandırıyor.
Filmin konusunu okuduysanız bunun -sanıldığı gibi- bir küfür olmadığını anlayabilirsiniz. Kendilerine böyle kaba bir şekilde hitap ediliyor olsa da- gerçekten de o, dünyanın en eski mesleğiyle iştigal eden kadınların/kadınlarımızın boy boy çocuklarıdır filme konu olan.. Biraz kara kaderine razı, daha çok da öfke dolu bir ifadeyle kendi kendilerine -kolayca- ‘orospu’ diyebilen kadınların çocukları..

‘Gönüllere taht kurmuş’ Beynelmilel‘ in senaristi Sırrı Süreyya Önder imzasını görünce -ilk filmini ister istemez referans kabul edip- yine iyi bir film seyretmek üzere salonda yerimi aldım.
Zaman, yine 12 Eylül 1980‘ in hemen sonrasıdır.. Tek suçları “insanları sevmek” olan, -bir güzel hayalin peşine büyülenmişçesine düşmüş- gençlerin, zindanlarda, işkenceyle ve aşağılamayla kırıma uğradığı kara günler..

Unutulmaz 10 Film Sahnesi

arapsaci | 17 May 2008 19:01

İnternette bir araştırma yaparken karşıma İngiliz The Guardian gazetesinin yapmış olduğu bir anket çıktı ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Anketin konusu Unutulmaz 100 Film Sahnesi. Ankete 15000 kişi katılmış ve 2500 üzerinde farklı film sahnesine oy verilmiş ve en çok oyu alan 100 sahne listelenmiş. Listenin tamamını vermektense ilk 10 sahneyi vermeyi daha uygun gördüm.Listenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Yazının başında belirtmek isterim ki söz konusu anket 2000 yılında yapılmış. İşte film tarihinin en unutulmaz 10 sahnesi :

Some Like It Hot
Some Like It Hot

10. Some Like It Hot : Film iki genç müzisyenin canlarını kurtarmak için kadın kılığına girip kadınlardan oluşan bir orkestraya katılmalarını anlatır. Filmin sonunda kahramanımız Jerry gerçeği açıklar.
Jerry: Oh, you don’t understand, Osgood! Ehhhh… I’m a man. (Anlamıyorsun Osgood, ben erkeğim)
Osgood: Well, nobody’s perfect. (Tamam, kimse mükemmel değildir)
1959 yapımı başrollerinde Marilyn Monroe,Tony Curtis ve Jack Lemmon’un yer aldığı Bazları Sıcak Sever gerçekten harika bir komedi klasiği.

Tarantino’dan 2010 müjdesi; “Inglourious Basterds”

queennothing | 16 May 2008 15:30

1963 doğumlu Amerikalı ünlü yönetmen Quentin Tarantino, bugüne kadar ‘kült’ olmuş filmleriyle, sinema severlere yeni bir bakış açısı kazandırdı.
Pulp Fiction“, “Reservoir Dogs“, “Kill Bill v1” ve “Kill Bill v2” gibi filmlerle hayata, kadere, kadınlara, aşka bakışını farklı bir dille anlatan Tarantino, 2007 yılında yazıp yönettiği “Death Proof“tan sonra çekimlerine başladığı “Inglorious Bastards“ın 2010 yılında sinema severlerle buluşacağını müjdeledi.

Yönetmen, yani yöneten insan

Razielz | 16 May 2008 14:43

Film izlemeyi aklımızdan geçirdiğimiz zaman yapabileceklerimiz arasında : sinemaya gitmek, cd-dvd’den izlemek, internetten indirmek veya tv’den izlemek gibi seçenekler bulunmaktadır.
Evde otururken canımızın sıkıldığını hissettiğimizde televizyonu açıp, kanallar arasında zapping yaparken denk gelen herhangi bir filmi izleyebiliriz veya önceden tv dergilerinden gördüğümüz bir filmi bekleyip izleyebiliriz.
Evde tv’den film izlemek açıkçası benim yıllardır yapmadığım bir şey, çok severek izlediğim tv-dizilerini bile artık tv’den izlemiyorum. Reklam arası, tv’nin ses kalitesi, çevre şartları (çoluk çocuk, anne, baba, misafir) gibi engelleyici faktörlerden dolayı evimde film veya dizi izleyeceğim zaman bilgisayarıma yöneliyorum. Güzel bir ses sistemi, büyükçe bir monitor, kaliteli görüntü(DVD, HD) ve yüksek hızlı internet(veya cd-dvd’ler) yeterli oluyor.
Ama sanıyorum çoğunuzun bana katılacağı gibi film izlemenin en zevkli yeri sinemadır. Atmosfer, ses sistemi, dev ekran, patlamış mısır (içimde her ne kadar yiyenleri öldürme hissi doğursa da), bileti ikiye bölen eleman, fenerle yer gösteren eleman sinemada film izleme keyfini artırır. Aslında şimdiye kadar kısaca anlattıklarım çok farklı bir konu olarak yazılabilir, işlenebilir ama benim değinmek istediğim konu biraz daha öncesine dayanıyor.
Film izlemeye karar verdikten sonra ilk aşamayı geçmiş bulunmaktayız, ikinci aşamada ise (ki en önemli aşamadır kendileri) izleyeceğimiz filme karar vermek.
Karar verdikten sonrası malum ama filmi seçerken neye göre seçiyoruz?
Bazılarımız oyunculara göre, bazılarımız son çıkan filmleri, başkaları filmlerin ratinglerine bakarak seçerler. Peki siz hangisine göre izleyeceğiniz filmi seçiyorsunuz? Bu faktörlerin biri veya hepsi etkili olabilir tabi ama çok önemli başka bir faktörü daha eklemek istiyorum: Yönetmen.
Bazılarımız için en önemli etkenlerden biri olan yönetmen kriteri bazıları için hiçbir şey ifade etmeyebilir.