bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Suna Pekuysal’ı kaybettik

queennothing | 22 July 2008 13:46

24 Ekim 1933 yılında İstanbul’da doğan Suna Pekuysal, bugüne kadar bir çok sinema, tiyatro projelerinin yanı sıra bir çok televizyon dizilerinde de rol aldı. Şan ve Bale eğitimiyle başlayan macerası, 54 yıl şehir tiyatrolarında devam etti.
Cemal Reşit Rey’in müziklerini yaptığı, ağabeyi Ekrem Reşit Rey tarafından yazılan “Lüküs Hayat” adlı oyunda tam 14 yıl boyunca sahne alan Pekuysal, “Lüküs Hayat”la Sanat Kurumu Ödülü (1986) ve İsmail Dümbüllü Ödülü’ne (1987) sahip oldu. Bunun yanı sıra 2001 yılında 38. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ yine Pekuysal’a verildi.

“Şeytan Bunun Neresinde?”, “Küçük Hanımın Şoförü”, “Yalnızlar İçin”, “Çam Sakızı”, “Yedi Kocalı Hürmüz”, “Akasyalar Açarken”, “Çalıkuşu”, “Akşam Güneşi”, “Katip”, “Paydos”, “İncili Çavuş”, “Kanlı Nigar”,”Ayşecik – Yuvanın Bekçileri”, “Hayat Sevince Güzel”, “İnşaat”, “Hırsız Var!” gibi onlarca film projesinde yer alan Pekuysal, 20 Temmuz Pazar akşamı evinde bir kaza geçimişti.

Kalça kemiğini kıran Pekuysal, İstanbul Üniversitesi – İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Ameliyat edilen Pekuysal, maalesef kurtarılamadı. 22 Temmuz Salı sabahı hayatını kaybeden Suna Pekuysal, tüm sanatseverleri yasa boğdu.

Man On Fire

fckmeimfamous | 22 July 2008 09:59

Brian Helgeland‘ın (yönettiği filmler de var, A Knight’s Tale, Payback) senaryosunu yazdığı ve Tony Scott’ın (Enemy of the State, Top Gun, Beverly Hills Cop II, True Romance, Spy Game) mükemmel yönetip, kurguladığı çok iyi bir macera-gerilim filmi Man On Fire.

Denzel Washington‘ın (American Gangster, Philadelphia, Remember the Titans) -bence Training Day‘den sonra performansını ikinci sıraya koyduğum- eski kontra-terörist timi görevlisi, “the artist of death – ölüm sanatçısı” John Creasy‘yi canlandırdığı filmde, yan rollerde Christopher Walken (Man of the Year, Last Man Standing), Dakota Fanning (War of the Worlds) ve Marc Anthony bulunmakta.

Anthony Hopkins

gungorayca | 21 July 2008 14:17

Gerçek adı, Phillip Anthony Hopkins olan oyuncu, 31.12.1937 Port Talbot, Galler doğumludur.
Richard Burton’ın etkisiyle Drama ve Müzik okumaya karar verdi, 1957’de mezun oldu. 1965’te Londra’ya taşındı. Hopkins’in yeteneğini gören Laurence Olivier tarafından Ulusal Tiyatroya davet edildi. 1967 yılında ilk filmi olan “A Flea in Her Ear” da oynadı.
Bu filmden itibaren televizyon ve sinemada başarılı bir kariyer başladı Hopkins için. 1968’de “A Lion in Winter” Timothy Dalton ile çalıştı. 1977’de “A Bridge Too Far” filminde, James Caan, Gene Hackman, Sean Connery, Michael Caine, Billy Elliott, Laurence Olivier ve Audrey Rose ile çalıştı. 1980’de “The Elephant Man” filminde David Lynch ile çalıştı.
1981’de “Othello” ve 1982’de “The Hunchback of Notre Dame” adlı iki edebiyat uyarlamasıyla yine televizyondaydı.

1993 yılında “Desperate Hours” , 1993 yılında “Howard’s End” filmlerinde rol aldı. 1993 yılında “The Remains of the Day” filmi ile Oscar’a aday gösterildi. 1994 yılında “Legends of the Fall” filminde rol aldı. 1995 yılında “Nixon” ile Oscar’a aday gösterildi. 1996 ‘da “Surviving Picasso” ardından yine 1997’de “Amistad” ile Oscar’a aday gösterildi. 1998’de “The Mask of Zorro” ve “Meet Joe Black” , 1999’da “instinct” filmlerinde rol aldı.

Sinema dünyasının en önemli dergilerinden Empire’ın yayınladığı Tüm Zamanların En İyi 100 Film Yıldızı listesinde yer aldı.
1993 yılında ünlü aktör Sir ünvanını aldı.

Hukkle – Hıçkırık

gungorayca | 21 July 2008 10:02

8. Avrupa Filmleri Festivali çerçevesinde gösterilen 2002 yapımı bir macar filmi.
Yaşlı bir adamın hıçkırıklarıyla başlayan, köydeki kadınların dayanışmasıyla bağlanan bir planı anlatan güzel bir film. Ortalığı saran ve birinden diğerine geçen hıçkırık film boyunca devam etmektedir. Yarı cinayet, yarı doğa belgeseli. Filmin en ilgi çekici ozelliklerinden biri filmde hemen hemen hic diyalogun bulunmamasi. Çeşitli ayrıntılar, günlük boğuşmalar, rutin ve suratında yaşlılığın derin izlerini taşıyan bir adamın hıçkırığıyla devam eden film, bunların arasına bir de cinayet iliştirilmesiyle, hıçkırık temalı sıradışı bir görsel bir şölen haline geliyor.

Oldukça kişisel ve çok özel bir film olan ‘Hıçkırık’ tüm sinemaseverler için hoş bir sürpriz. 2002 Toronto Film Festivali’nde büyük ilgi görmüştür.
2002-2003 Yıllarında çeşitli festivallerde 16 ödül aldı, 3 kere aday gösterildi. Detaylar

Music and Lyrics

fckmeimfamous | 20 July 2008 13:47

Music and Lyrics, başarılı senaryosu, yeterli oyunculukları, Cora Corman (Haley Bennett)’ın şarkıları dışındaki nefes kesen soundtrack i ile tam yazlık aşk filmlerinden.

Filmin güzel posteri
Filmin güzel posteri

Hugh Grant‘in (Love Actually, About A Boy), geçmişte başarılı ama günümüzde unutulmuş bir pop şarkıcısını oynadığı filmde, çiçek sulayan kız Drew Barrymore (Charlie’s Angels, 50 First Dates) ile arasında “şarkı sözü yazmak” ile başlayan ve aşkla noktalanan hikayesi anlatılıyor.
90’ların “pop goes my heart” adlı hit parçasını yaratan PoP grubunun eski elemanı Alex Fletcher (Hugh Grant), kendisinin hayranı olan dünyaca ünlü pop şarkıcısı Cora Corman‘a şarkı satacaktır. Ancak bunun için 20 senedir yapmadığı birşeyi yapmalı yani söz yazmalıdır.
Evine çiçekleri sulamayan gelen Sophie Fisher (Drew Barrymore)’ın araya yanlışlıkla girmesi ile başlayan şarkı sözü yazma ortaklığı, hikayenin iniş ve çıkışları, ince esprileri ve yan hikayeleri ile birleşince, ortaya son zamanların en eğlenceli filmlerinden biri çıkmaktadır.

Alex Fletcher ve Cora Corman sahnede
Alex Fletcher ve Cora Corman sahnede

Aşkın Bilimi – Nasıl ve Neden Aşık Oluruz?

agurbuz | 18 July 2008 15:28

Ng-Belgesel
Ng-Belgesel

Bilim adamları üşenmemiş ‘aşk‘ı da araştıralım demişler. İlk başta garip gelsede seyrettikçe ilginiz artıyor diyebilirim. Aşık olan insanın vücudunda gözlemlenen değişimler, nasıl aşık oluruz (adım adım canlandırma ve insan vücudundaki olaylar), aşkın gücü ve aşkın ölümü (sönmesi veya bitmesi) gibi konulara ışık tutmaya çalışmışlar.

En can alıcı bölüm ise denekler ile yapılan testler ve araştırmalar. Bazı ortam ve durumlarda ve kavga ile başlayan aşkların fazla uzun sürmediğini bilmekteyiz. Bununla ilgili güzel bir sallanan köprü testi bulunmakta.

Bir diğer test ise belli konularda konuşmaları istenen iki deneğin (bir bayan – bir erkek) aşık olan çiftlerde gözlemlenen vücut değişimlerini gösteriyor ve aşık çiftler gibi yakınlık (güven) hissi duyuyor olması.

Watchmen Trailer yayınlandı

feverinlove | 18 July 2008 14:28

DC Comics ‘in çizgi romanları sinemaya uyarlanmaya devam ediyor. 300 ‘ün yönetmeni Jack Snyder tarafından yönetilen Watchmen, 1980 Amerika ‘sında geçiyor. Slow motion efektli trailerdan filmin konusu hakkında fazla birşey anlaşılmasa da, diğer bilgisayar efektleri için mutlaka izlenmesi gereken bir trailer.

Idiocracy (2006) – Aptalların kendini yönetme biçimi

mnc | 18 July 2008 11:48

Elimden bişi gelmiyor!
Elimden bişi gelmiyor!

Idiocracy, Michael Moore filmleri tadında bir komedi fakat onun aksine biraz daha genel bir açıdan aksedilmiş. Filmin yapımcıları ise MTV’nin ünlün yapımı Beavis and Butt-head‘in yapımcısı Mike Judge.
Filmin genel konusu işe şöyle.
Zeki insanlar çocuk yapmak için düşünüp çevre şartları ve benzeri şeyleri ele alırken aptal insanlar her geçen gün üremekte ve çoğalmaktadır. Joe Bauers (Luke Wilson) ise orduda kütüphane görevlisi ama fiilen televizyon izleyip yan gelip yatmaktan sorumlu kişidir. Askerliği hayli rahat geçmektedir, o sırada yeni atamalar çıkagelir ve bir türlü engel olamaz, o sırada ise orduda bir deney üzerine konuşulmaktadır. Deneyin amacı ise insanlığın bu durumu ile ilgili bir test yapmaktır. Joe yapılan tüm uygulama ve testlerde ortalma insan çıkmaktadır ne aptaldır ne de zeki! İyi olduğu hiçbirşey yoktur. Ordu Joe ve yanında birde aynı değerlerde bir dişiyi bir yıllığına dondurarak gelecek yıl bir karşılaştırma yapacaklardır. Ancak işler ters gider ve 500 yıl sonra ayıldıklarında Joe artık dünyanın en zeki insanıdır. Artık insanlar o kadar aptaldır ki tek bir borudan beslenen, konuşmaları homurdanmaya dönmüş, giydikleri giysilerin reklam ve logolardan oluştuğu bir hayat yaşamaktadır.
Film hayli ilginç diyalogların yanı sıra, artık sıkıcı bir kalıp haline gelen “gülüyoruz ağlanacak halimize” tadında bir film. Unutmadan : Filmde dünya USA yani klasik herkes ölür Amerikalılar ölmez, aptallaşırız ama yine kalırız diyorlar, dünyanın geri kalanına dair bir şey göstermiyor ama kahramanın çabaları Amerika için..

Terminator Salvation, ilk teaser yayınlandı

vic vega | 17 July 2008 14:27

Terminator’de yeni üçlemeyi başlatacak “Terminator Salvation“ın (The Future Begins şeklindeki ikinci isimden vazgeçilmiş görünüyor) ilk teaser’ı yayınlandı. Titreyen ekran görüntüsü efektinden başka bir şey görünmüyorsa da, geceleri yeni bir Terminator filminin yakında olduğunu bilmek kadar rahat uyumamı sağlayan başka bir şey yok şu sıralarda.. Sonunda kocaman bir robot var ayrıca.