bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Seven Pounds

canseven | 27 February 2009 09:57

Yönetmenliğini Gabriele Muccino‘nun yaptığı başrollerini Will Smith ve Rosario Dawson‘un paylaştığı, kıyıda köşede kalmış bir film. Dram aşığı akedeminin görmezden gelerek oscara aday dahi olmaması filme yapılan en büyük haksızlık bana kalırsa. Filmin büyük bölümü çok yavaş da olsa sadece Will Smith‘in oyunculuğu filmi kotarmaya yetiyor.

Filmin ana karakteri Ben(W.Smith) sebep olduğu kaza yüzünden karısı ile birlikte 7 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bu yüzden hayatı mahvolmuş, kendini insanlara yardım etmeye adamıştır. Filmin ilk başlarında bunu pek algılayamıyoruz. Bir yandan telefonda görme engelli birini rencide ederken diğer yanda bakımevinde kalan yaşlı bir insana yardım ediyor. Bu yüzden filmin ilk dakikalarında ne yapmaya çalıştığını pek anlayamıyoruz.

Geleceğe Dönüş DVD Seti

lazaronnie | 26 February 2009 18:03

geleceğe dönüş III'ten bir sahne
geleceğe dönüş III’ten bir sahne

Çocukluğumuzun vazgeçilmez serüveni olan bu üçleme (123) filmi artık arşivinize ekleme zamanı geldi (hatta geçiyor bile)

Eski günlerinizden bir koku getiren bu film universal‘ın eski kayıtlarından bulunarak güncel teknolojiye uygun bir paket haline getirilmiş. dvdsetini aldığınızda 3 filme birden sahip olmuş oluyorsunuz. üstelik sadece filmle yetinmemişler sürprizlerle dolu sayılabilecek ek paketler de eklemişler. mesela filmin kamera arkası sahnelerini izleyerek “bu sahne nasıl çekildi acaba” sorunuza yanıt bulabilirsiniz. ya da filme eklenmesi düşünülerek çekilen ancak son anda kesilen sahneler de bulunmakta bu sürpriz paketlerde!

Deloreon
Deloreon

video formatı olarak vob uzantılı mpeg-II algoritması ile yetinilmiş, ancak oldukça eski bir dönemin filmi olduğunu düşünecek olursak oldukça yeterli sayabiliriz. ses kalitesi de yine yeterli görünüyor. dolby digital 5.1 ses desteği var. ancak bu seçenek yalnızca ingilizce dublaj için geçerli. yeri gelmişken belirtelim; İngilizce macarca gibi seslendirme ve onlarca alt yazı seçeneği mevcut. ama malesef seslendirmeler içinde türkçe bulunmamaktadır. ingilizce 5.1 dolbykalitede iken diğer seslendirmelerde stereo sistemi mevcut yalnızca.

Hunger (Açlık)

queennothing | 26 February 2009 15:57

‘Battaniye protestosu’ ile tarihe geçen ve hapishanede açlık grevindeyken milletvekili seçilen Bobby Sands’ın hikayesi.

9 Mart 1954, İrlanda doğumlu Bobby Sands, İrlanda Cumhuriyet Ordusu‘na katılır. 1972 yılında, evini ‘cephane’ olarak kullandığı için (4 silah bulundu) 4 yıl hapse mahkum edilir. Hapisten çıkan Sands, ‘normal’ bir hayat sürdürmeye başlar.

Bobby ve Gerry
Bobby ve Gerry

Bir patlama esnasında üç arkadaşıyla birlikte sadece orada olduğu için suçlu bulunan Sands‘ın, arama sonucunda aracından çıkan bir silah, ‘mahkumiyet delili‘ olarak gösterilir ve 14 yıl hapis cezasına çarptırılır.

Sands’ın tarihe “battaniye protestosu” olarak geçen ‘tek tip üniforma giymeyi reddetmesi‘ (tek tip üniformanın amacı, mahkumları kendilerine ‘kişiliksiz’ olarak gösterip, buna inanmalarını sağlamak ve psikolojik baskı yapmaktı) ve siyasi suçlu olması, günlerce işkence görmesine sebep olur.

Kuklayız, kuklasın, kukla: STRINGS

sahaf1976 | 26 February 2009 14:19

ölüm; kesilivermesi tanrıyla aramızdaki ipin.
ölüm; kesilivermesi tanrıyla aramızdaki ipin.

Hepimiz belki de Tanrı’nın sonsuz sayıdaki ellerinin ucunda, bizi kaderimize bağlayan iplere rağmen yaşıyoruz, biz direndikçe titreşen o iplerden belki de evrenin mutlak müziği tınlıyor. Belki de toplumsal yaşamı garanti altına almak için ürettiğimiz o sayısız sistem ve sayısız “izm”; bizi Tanrıya ya da birbirimize bağlayan o iplerin üstünü ustaca gizleyebildiği için bu kadar acımasız bir dünyada yaşıyoruz.

Bizi birbirimize aşkla, sevgiyle bağlayan ipler olduğu gibi; nefretle, korkuyla, hırsla, efendiliğin ya da köleliğin hazzıyla bağlayan görünmez ipler de var aslında.

aşk; ipin diğer ucundakiyle bir olmak.
aşk; ipin diğer ucundakiyle bir olmak.

Beyaz ve steril hayatlarımızda vergilerimizle, emeğimizle, kanımızla oluşturduğumuz bunca hapishane, ıslah evi, huzur evi, akıl hastanesi bunca savaş bu yüzden var ve elimizde hep bir başkasının boynuna bağlı ve sistem tarafından kutsanmış tasmalarla yaşıyoruz belki de.
İşte Danimarka’lı yönetmen Anders Rönnow Klarlund bu ve benzeri sorulara cevap bulabilmek için çıkmış yola.
Dört uzun yıl süren bir yolculuk, 115 kukla, dünyanın dört bir yanından gelip bu yolculuğa katılan 22 kukla ustası ve daha saygı uyandıran pek çok rakamı içinde barındıran bir yolculuk sonunda Strings ismiyle bir film olarak gelmiş karşımıza ve bize bu yolculuğun keyfini bir izleyici olarak çıkartmak kalmış.

Senaryosu, Naja Marie Aidt ve aynı zamanda filmin yönetmeni olan Anders Ronnow Klarlund tarafından yazılan ve yapım yılı 2004 olan bu film hem görsel dili hem de içeriği ile bir klasik olmayı çoktan haketmiştir diye düşünüyorum.

Tabi ki filmin izleyiciyi hemen sarıveren o olağan üstü şiirsel dilinde büyük pay sahibi olan Görüntü Yönetmeni Kim Hattesen ve Jan Weincke’ yi, Sanat Yönetmeni David Drachmann‘ı ve Kostüm Tasarımı konusunda da Ingrid Soe‘yi atlamamak lazım.

Stanza del figlio, La (Psikolojik Eleştiri)

knegel | 26 February 2009 11:25

  1. Stanza del figlio, La
    Yönetmen:Nanni Moretti
    Senaryo:Nanni Moretti, Linda Ferri
    Oyuncular:Nanni Moretti, Laura Morante, Jasmine Trinca, Giuseppe Sanfelice, Sofia Vigliar

Giovanni (Nanni Moretti) başarılı, sosyo-ekonomik açıdan üst-orta sınıf bir psikoanalisttir. Bir sanat galerisinde çalışan karısı Paola’yla (Laura Morante) mutlu bir evlilikleri vardır. Bu çiftin Andrea (Giuseppe Sanfelice) adında ergenlik çağında bir oğulları ve Irene (Jasmine Trinca) adında bir kızları vardır. Giovanni’nin hem hastalarını başarılı bir şekilde tedavi edebildiği hem de ailesiyle sevgiye dayalı bir ilişkisinin olduğu mükemmel bir hayatı vardır. Buraya kadar genel olarak bakıldığında Giovanni’nin, merkezde kendisinin olduğu, mesleki profesyonellik ve ailevi mutluluk ile nitelendirilebilecek imrenilesi bir hayatının olduğu görülmektedir.

Serendipity

tai | 26 February 2009 10:00

John Cusack ve Kate Beckinsale‘in başrollerini paylaştığı, new york’ta geçen, tesadüflerle dolu tipik bir romantik komedi. filmde Kate Beckinsale, kafasını fena halde tesadüflerle bozmuş bir kadını canlandırıyor. John Cusack’da bu karakteri tamamlarcasına filme dahil edilmiş, zeki ve yakışıklı orta yaş erkek rolünü üstleniyor. Bu tarz filmlerin genelinde olduğu gibi bu filmi de büyük beklentilere izlememek gerekmekte. Film adından da anlaşılacağı üzere tesadüfler sonucu karşılaşan fakat bu şansı değerlendiremeyen ikilinin tesadüfler zinciri şeklinde gelişen olaylarla tekrar buluşmasını konu almakta. Film aynı zamanda son derece hoş new york manzaralarıyla da bezenmiş. Özellikle Central Park’taki Wollman Rink izleyiciye hoş anlar yaşatmakta. filmde yardımcı oyuncu olarak da Entourage dizisinde Ari Gold karakteriyle harikalar yaratan Jeremy Piven gibi, American Pie filminde Jimin babası rolünde oynayan Eugene Levy gibi iyi ve filme ekstra keyif katan oyuncuları görebilmek mümkün.
.

Film sadece senaryosu ve oyunculuklar itibariyle vasatı biraz aşan bir film gibi gözükse de bu oyuncuların da kattıklarıyla izlenebilir bir hale gelmiş ve izleyicisine hoş bir 90 dakika sunmakta.

Spider-man müzikal oluyor

mit1980 | 25 February 2009 16:16

Marvel Comics‘in en popüler kahramanlarından biri olan Spider-man nam-ı diğer Örümcek Adam gişelerde yakaladığı başarıdan sonra şimdi de gözünü Broadway‘e dikmiş görünüyor. “Spider-Man, Turn Off the Dark” adını taşıyan gösterinin 2010 yılının ilk çeyreğinde sahne alması planlanıyor.

Gösterinin yönetmenliğini ödüllü yönetmen Julie Taymor üstleniyor. Taymor’un daha önceki projelerine örnek olarak 2 dalda Oscar kazanan Frida, iki Tony ödülü kazanan Lion King / Aslan Kral‘ın Broadway versiyonu (bu gösteri için 100’den fazla kostüm ve maskeyi kendi hazırlatmıştır) ve 2007’nin başarılı filmlerinden olan ve tam 33 Beatles şarkısı içeren Across The Universe gösterilebilir.

Swept Away

queennothing | 25 February 2009 10:05

1926 doğumlu İtalyan yönetmen Lina Wertmüller‘in 1974 yılında yazıp yönettiği “Travolti Da Un Insolito Destino Nell’Azzurro Mare D’Agosto” adlı filmde Giancarlo Giannini ve İtalyan aktris Mariangela Melato başrolde yer alıyordu.

2002 yılında yönetmen Guy Ritchie, filmi kendi kameralarıyla ve farklı oyuncularla tekrar çekmek istedi ve ortaya Madonna ile Adriano Giannini‘nin (filmin ’74 yılındaki versiyonunda yine aynı rolde yer alan Giancarlo Giannini’nin oğlu) başrollerini paylaştığı “Swept Away” çıktı.

Oldukça varlıklı olan Tony, eşi Amber‘i mutlu etmek için Yunanistan’dan başlayan uzun bir tekne gezisi düzenler. Fakat Amber, başta Tony olmak üzere, kendisi için yapılan hiçbir şeyden memnun olmayan, şımarık ve parasına güvenen bir kadındır. Kendilerine eşlik eden arkadaşları da dahil, tekne çalışanlarını kaprisleriyle bıktıran Amber, teknedeki balıkçı Giuseppe‘ye özellikle takmıştır. Giuseppe‘nin tuttuğu balıklardan, giydiği tişörte kadar karışan Amber, O’na kendince isimler takarak dalga geçmektedir.

Revolutionary Road

queennothing | 24 February 2009 17:36

1997 yapımı “Titanic” filminden sonra ilk kez biraraya gelen Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio, 2008’in en çok konuşulan filmlerinden biri olan “Revolutionary Road” ile oldukça iddialı görünüyor.

Frank ve April, Amerika‘da yaşayan iki çocuklu bir çifttir. Yaşadığı basmakalıp hayatı değiştirmeye; belirlenen tüm kalıp ve alışkanlıkları yıkarak, hayallerinin peşinden gitmek isteyen April, Paris‘e taşınmak ister.