bildirgec.org

Facebook Fan Sayfana Google Analytics Ekle

JaAaa | 10 April 2010 11:04

Bir Facebook fan sayfası oluşturdun ve herkes sayfana akın ediyor. Ama sen gerçekten kaç kişinin senin sayfanı ziyaret ettiğini ve hangi konularının popüler olduğunu, dünyanın hangi yerlerinden ziyaret ettiklerini biliyor musun?

Facebook hayranlarınla ilgili bilgilerin sadece bir kısmını sana sunar, gerisi onda saklıdır. Google Analytics ise sana ücretsiz olarak, daha kapsamlı ve detaylı bir veri sunma imkanı verir. Facebook fan sayfana Google Analytics eklemek oldukça kolaydır ancak bazı özel adımları gerektirir.

Facebook hayran sayfalarının sınırlamalarından biri, sadece belli çaplı JavaScript uygulamalarına izin vermesidir. Google Analytics JavaScript kodu, bir sayfaya gelen ziyaretçilerin verilerini toplar ve sayfada çalışmaz.

Dünyayı Kurtaran Adam’a rakip, (evet izledim): ALTAR

olhor | 09 October 2002 04:21

Kısa bir özet geçiyorum, her zamanki gibi uyku tutmadı, “acaba televizyon dünyası ne halde” diye bir düşünce takip edilip t.v açıldı. Sinema Türk isimli kanalda Altar başlıklı 85 yapımı, baş rollerinde Çeçilya Daymaz diye bi kadının ve Sait Seyit diye bir erkeğin oynadığı film izlendi. Daha doğrusu filme saplanıldı hatta film yakamı bırakmayı reddetti diyebilirim. Bilinen şeyleri, yani oyuncuların amatörlüğü, yönetmenin sette yokmuş gibi davranmasını ve komik dekorları falan hemen geçip, deha eseri olduğuna inandığım senaryoyu özetliyorum: Film Altar’ın babası Oltar’ın (ya da Olta, ya da Atar, bunların hepsi olası dublaj kötüydü) nedensiz yere kötü ateş kralının sarayını basmasıyla başlar. Abartmıyorum Oltar’ın elinde en az 1.80 uzunluğunda bir de kılıç vardır. Oltar ateş kralına “Ateş, Su, Toprak hepsi Oltar’ın” der (isim başka bir şey de olabilir dublaj kötüydü), ateş kralı kale almaz, askerlerine bakıp “zippo, keranyuk, da” diye bağırır (zippo’yu duydum, eminim, kesinlikle sallamıyorum), askerler Oltar’a doğru giderken, kendisi “Seni, askerleri ve kuzenlerini biçerim” şeklinde bir tehtit savurur. Askerler tınmaz ve Oltar’ın çevresinde halka yaparlar. Oltar Excalibur’un modifiye versiyonu diyebileceğimiz kılıcıyla ekseni etrafında dönüp saniyede 3 asker hızıyla katliam yapar. Katliamın sonlarına doğru kılıçla beraber yuvarlanır, kılıç ağır gelmiştir. (kesinlikle sallamıyorum, ilk kahkahamı orda attım). O sırada ortaya Oltar’ın oğlu Altar çıkar, henüz velettir, ve fakat oraya nasıl geldiği belli değildir. Altar babasına “Kılıcın zulmünü izlemeye, onları biçmeni görmeye geldim” der. Evet Altar doğuştan militaristtir. Oltar oğluna “sana gelme demedim mi? kan bahçesinde çiçek yetişmez demedim mi?” diye feveran eder. (çok uzun oluyo böyle hızlanıyorum) Altar’ı rehin alırlar, Oltar klasik hareketi yapıp kılıcını sarayın sutünuna saplar. Hapsedildikleri yerde Oltar’ın isteği üzerine Altar onun şah damarını ısırır ve kanını içer. Olayın açıklaması basittir: Kandaki güç Altar’a geçer. Neyse Altar bi şekilde kaçar ordan ve 35 senelik bir zaman atlaması yaşarız. Haa bu arada Oltar’ı kimse öldürememiştir ve fakat kendisi irade gücüyle vucudunu tutuşturmayı basarmıstır, yani Altar yasal olarak öksüzdür.

Paristen bildiriyorum…

NuMB | 27 April 2002 11:35

Bu ilk Parise gelisim. Nedense gittigim, gezdigim heryere bir gazeteci edasiyla yaklastim oldum olasi. Artik bir cogumuzun her sabah mutlaka okudugu bir gazete durumunu alan hafife izlenimlerimi yazayim dedim…

  • Burda bu aralar halkin tek muhabbeti Le Pen ( Su asiri milliyetci ve cumhurbaskanligi secimlerinin ilk turunu gecen adam ). Sosyal demokrasiyi fazlasiyla icsellestirmis olan Fansizlarin cogu sokta, bu gayet net goruluyor. Sonuc olarak demokratik bir secimle oylarini alan Le Pen in bu oylari almas olmasini heryerde oldukca kalabalik gosterilerle protesto ediyorlar. Ozellikle yabancilar cok rahatsiz Le Pen in irkci soyleminden. Bir de adam kesinlikle Avrupa birligine karsi oldugundan, Avrupa birligi ugruna Franklarindan vazgecip Euroyu bile zorla sineye cekmis olan kulturune duskun Fransizlar. Polisler arasinda yapilan bir anketten cikan sonuc da burada ki yabacilarin durumunu ortaya koyuyor aslinda: Yuzde 61 Le Pen…
  • Yillardir icimde ukteydi, dun Jim Morrison i ziyaret ettim. Tabii ki Jim e yanimda Jim Beam goturdum, topragini suladim ama ben mezarin uzerinde sigaralar, otlar siringalar vardir diye dusunurken yapay kirmizi guller gorunce sasirdim. Karizmasi gitmis babanin bu gullerle… Bir de dunya sanat tarihinin devlerinin yattigi bir mezarlik olan Pere Lachaise in etrafinda ki tum cfelerde Jim resimleri posterleri var sadece. 500 yillik bir tarihin yattigi, bu dunyanin en meshur mezarliginin simgesi; ziyaretcilerinin taskinligi yuzunden ordan cikarilmasi dusunulen 28 yil yasayabilmis bir rock stari…
  • Paris pis. Yerlerin Istanbuldan hic farki yok, izmaritler, jelatinler, posetler…
  • Kaldigim yerde kullandigim bu bilgisyarda internet acaip hizli. Cable 256, daha ne olsun. Ama hayatim da ilk defa A klavye goruyorum… Bir cok isaretin nerede oldugunu 3 gundur cozemedim. Artik duzeltirsin sevgili vic!
  • Salvador Dali nin evine gittim kapaliydi cok bozuldum. Dolanirken dakka basi bir cafe ye girip biseyler icmekten yoruldum. Bu adamlar boyle yasiyor. Pigale de Kirmizi degirmenin onunde hep kuyruk var, filmden oncede boylemiydi acaba. Fransiz komunistlerin son direnis noktasi Monmarte da onlari oldurdukten sonra zafer unutulmasin diye dehset bir kilise yapmislar; Sacre Coeur. Filmi seyredenler bilirler Amelie de oklar cizerek cocugu oynattigi sahnedeki yer orasiymis, gorunce anladim, cok hosuma gitti. Filmde Amelie nin calistigi cafe de tam karsisinda duruyor. Elbette oturup parmagimla masaya dokulen seker tanelerini toplayarak kahvemi ictim.
  • Ve sarap, sarap, sarap… her ne kadar yediklerimin bazisina rakiyi burda da cok yakistirsam da sarap olayi tabii ki muthis. Devamli iciyorum…

Neyse simdilik bu acaip klavyeyle bu kadar. Bir kac gun daha buradayim, zamanim olursa biraz daha yazarim…

BRIC ve IMF

algy | 19 June 2009 08:57

Hükümet, IMF ile anlaşamıyor, anlaşmamalı diyordum enteresan gelişmeler oldu. IMF 1. Başkan Yardımcısı Limpsky, Babacan ile görüşmeye geldi. Ve bu gün İMKB 2. seansın sonlarına doğru ” Hükümet IMF ile anlaşmaya vardı, 16 milyar Dolarlık kredi geliyor” fısıldamasıyla bir anda hızlı bir yükselişe geçti. Vadeli İşlemler Borsasında hareket daha sert gerçekleşti. İMKB 30 endeksine dayalı vadeli işlem sözleşmesi teorik fiyatının %1 üstünde kapandı. Dolar/TL paritesinde de bir miktar gerileme yaşandı (kapanış değerini göremedim)…
İyi, güzel de Limpsky neden geldi ve neden bunca zamandır sonuçlanamayan görüşmeler bir günde nihayete erdi? Bu soruya kendimce cevaplar vereceğim ama bu sefer kaynak göstermeye de çalışacağım.
Bence birinci ve en önemli sebep BRIC toplantısı. Toplantıda, Doların rezerv para birimi olarak güvenirliğinin yitip gittiği ve alternatifler üzerine konuşulacaktı. Dolara karşı Euro tek alternatif değildi, Rusların (belki şimdilik ütopik) uluslar üstü bir para birimi fikride görüşüldü. Nasıl G7 ülkeleri toplanıp bir sonuca varamadan ortak bir açıklama yapıyorsa, BRIC ülkeleride başarılı bir toplantı yapamadı. Ama bu ülkelerin bir araya gelmesi dahi batılı gelişmiş ülkelerin canını sıkmıştır. Bu ülkeler ellerinde tuttukları Doları satarsa Doların hali nice olur? Doların değer kaybının önüne geçmenin bir yolu Dolara olan talebi canlı tutmaktır. Bunun için şimdi ve gelecekte Dolara ihtiyaç duyacak ülkelere ihtiyaç vardır. Şimdi Türkiyenin Dolara ihtiyacı varsa faiziyle geri ödemek için ilerde daha fazlasına gerek duyacaktır. Tabi sadece Türkiye değil IMF’den kredi alan diğer ülkeler içinde durum aynıdır.
İkinci bir sebep ise biraz daha enteresan. IMF gelişmekte olan ülkelere kredi verebilmek için tahvil ihraç eder. Bu tahvillerin alıcıları gelişmiş ülkeler ve çok uluslu şirketlerdir. İlk kez bu ekonomik kriz döneminde BRIC ülkeleri IMF’nin tahvillerine talip olmuşlardır. Bunun sebebi Dolara endeksli ABD tahvillerinin artık daha riskli olmasıdır. Öte taraftan IMF’ye rakip olamayız ama bizimkilerinde bir takım girişimleri yok değil. IMF’ninki tahvilde bizimki değil mi? Çinin Türkiyeden bu denli büyük meblağ için isteyeceği faiz oranını tahmin etmeme olanak yok ama IMF’nin vereceği kredinin faizinden düşük olsa gerek diye düşünüyorum. Keza IMF’den yardım alan bir ülkenin ihraç edeceği tahvilin faizi ile IMF’den yardım almamış bir ülkenin tahvil faizi aynı olabilir mi?

Techcrunch forum açıldı

elvirs | 06 January 2007 09:24

Web2.0 meraklılarının gözdesi techcrunch forum açtığını duyurdu. Bir kaç ay önce biryerlerde okumuştum forum açmayı planladıklarını ama 2007″ye nasipmiş. Forum yazılımı olarak Jive Software kullanmışlar (ben de ilk kez duyuyorum:) ve arayüz çok da başarılı olmuş diyemem ama adamlar geliştireceklerini vaad ediyor. Forum açılalı tam olarak bir gün olmadı ama şu an 35 000 kadar post var. Hayırlı uğurlu olsun, ingilizce bilenler için web2.0 forumu de var artık:)
not: editörler yazının spam olduğnu düşünüyorlarsa direk sile bilirler, ben sadece millete haber vermek için yazdıydım.

siyasi kedi ve kıyılarda tehlike: AKP

admin | 03 April 2006 22:17

Siyasi kedi
Oturuyordum. Elimde gazete. Kedim yanıma yaklaştı ve Musa Kart’ı mahkemeye vermek istediğini söyledi.

JAWS 4 KIYILARDA BÜYÜK TEHLİKE : AKP
………………………..
Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyet gazetesinin sür manşeti. Simsiyah bir fon. Türkiye’yi cumhuriyetinden uzaklaştırmak istermişçesine uzanan “ak” bir yazı. Peki cevabı nedir bu sorunun? Cevap, bizim açımızdan coşkulu bir evet olsa da genelde bakılınca bu, hayıra dönüşüyor. Çünkü halkın oldukça azınlıkta kalan bir kısmı, bulduğu her delikten sızmaya çalışan malum türbanın altındaki beyinlerdeki ideolojinin, bir şeriat devleti özlemiyle beslendiğinin farkındadır. Geriye kalan çoğunluksa, geçim derdi içinde bu tür tehlikelerin farkındalığından oldukça uzaktır. Olsa ki tehlike, cumhuriyet gazetesinin mimlediği, milliyet’ in ise köşelerinde işlediği kadar ciddidir. İktidar, toplumun alt yapısı olan ekonomiyi geleceksiz ve üretimsiz kılmasıyla birlikte, kendi geleceğini büyük bir tutkuyla düşünüp, kamu idarelerinin alt yapısını kendisiyle doldurma çabasındadır. Bunu, kamu kesiminde popülerliğini daha uzun zaman koruyacağa benzeyen, AKP bıyığı modasından da görebilirsiniz