bildirgec.org

Şöyle konuşuyor, Batılı benliğimiz:

eyepixel | 24 March 2004 12:40

Müslüman kalabilirsin ya da başka bir dinde, ama beni yakalamak için değişmelisin dostum. Dilini değiştirmelisin önce. Yüksek ortamlarda benim dilimi kullanmalısın. Benim dilimi ikinci dil ya da yabancı dil olarak öğrenmen yetmez. Kendi dilin yabancı kalmalı, hatta neredeyse etnik bir dil, benim dilim ise yüksek ortamlarda anadil olmalı. Nedir bu yüksek ortamlar? başta yüksekokullar. Sonra liseler, ortaokullar,ilkokullar,hatta anaokulları. Kendi dilinle konuşmak sende aşağılık duygusu yaratmalı. Örneğin marketing (pazarlamanın yüksek olanı) alanında benim sözcüklerimle cümleler kurmalısın. Kendi dilinle ifade etmeye çalış bak, ne kadar bayağı kalıyor. Global dünyanın bir parçası olarak kendini hissetmek istiyorsan, benim yaptığımı iyi yapmalısın. Gazetelerinin, televizyonlarının isimleri bile benim dilimde olacak (Eskiden beri olanlar kalsın). Edirne’den Sibirya’ya kadar bütün Türkler, gökteki yıldıza yıldız der, ya da “cıldız”. Biliyorum binlerce yıldır bu böyleydi. Ama artık star demelisin. Unut artık yıldızı. Senin yıldızın geçmişte değil, Dogu’da hiç değil, bizim tarafta. Zaten bu konuları da sana ben öğretmiyor muyum? Hangi ülkede Orta Asya ile ilgili daha çok araştırma yapılıyor sanıyorsun, sende mi bende mi? Bırak sözcükleri,harfleri bile istediğim gibi okuyacaksın. Kendi harfini benim okuduğum gibi söyle. Entivi de, mesela. Diğer türlü söylemeyi dene, bak, sen de gördün, ne kadar da bayağı, köylü, doğulu bir “sound” değil mi? Hem sen değil misin modern olmak isteyen? Kendini ve kültürünü, dilini, geleneklerini, geçmişini aşağıda hissetmezsen (açıkça değil tabii, içinde, sadece içinde) bu metamorfozu gerçekleştiremezsin dostum. Pasa’ya Pasha, Leyla’ya da Laila diyeceksin ve yazacaksin. Sen bakma köşk sözcüğüne, biz artık ona kiosk diyoruz, sen de öyle söyle. Hah şöyle! Ne diyoruz, concep yaratmalıyız. Yaratıcı ol, kendine creative de. Fabrikayı Ümraniye’de kur, markanı Italyancadan al. Yoksa malını satamazsın. Türk olduğu anlaşılırsa ya da Türk gibi gözükürse kimse evine sokmaz. Sen ona, Türk olmayan bir isim bul en iyisi. Kimse de sana kızamaz. “Trend” böyle. Tavuk bile satamazsın. Neden, Mudurnu Chicken oldu sanıyorsun? Insanlar tavuk değil “chicken” yemek istiyor. Ne zamandır, radyolar “Goooooood morning Türkiye” diye sesleniyor. Bizi uyandirmak için olsa gerek.

Google’ın PageRank’ine karşı Microsoft’un BrowserRank’i

isasari | 27 July 2008 10:19

Google‘ın türlü atılımları altında zayıf duruma düşen microsoft, Singapur‘daki bir konferansta Google‘ın PageRank algoritmasına yakın BrowserRank’tan bahsetti. Microsoft‘un bu yeni algoritması teoride, sitelerin ziyaret oranları ve ziyaretçilerinin tutumlarına göre şekillenecek. Büyük bir gizem olarak kalan Google PageRank‘in algoritmasının aksine microsoft, kullanıcıların sitede geçirdikleri süre zarfını esas alacak ve oranları buna göre belirleyecek.

Google PageRank‘inin esası olan arama motru optimizasyonu (Search Engine Optimization=SEO) karşısında Microsoft‘un BrowserRank’inin ne gibi teknolojileri ve düzenlemeleri beraberinde getireceği şu anda meçhul. Belirtilen detaylar arasında BrowserRank’ın kullanıcı tarayıcısından bilgi toplayacağı ve bunu bir yerde biriktireceği söyleniyor.

bir kart seç

winmaker | 21 January 2002 10:48

şurdan bi kart seç ve dumur ol. hangi kartı seçersen seç biliyo bu tavşan. sonra kıllanmaya başla ve olayın perde arkasını kurcala.

“Türk milleti zekidir”

philies | 06 August 2009 11:37

Bu sözü sonuna hak ediyoruz… En zeki Türkler sıralamasında en tepelerde olmasa da kayda değer yerlere yerleşecekleri kesin iki vatan evladı, bu sözü hatırlattı.

Biiiir: On iş yerini soyan zanlı kendini savundu: “sarhoştum, hatırlamıyorum”
İkiii: Hırsızlık için girdiği takside polisleri görünce “müzik dinliyorum” dedi.

E.C. isimli arkadaş bir işyerinin kapılarını levye ve kesici aletle açıyor, tam 10 işyerini bir güzel soyuyor, bunu yaparken kameraları da hesaba katan E.C.’nin yüzü maskeli. Ancak E.C., daha önce yaptığı sayısız hırsızlıktaki, şahsına özel yönteminden dolayı yakalanıyor. Zanlı daha önceki hırsızlıklarından dolayı aldığı hapis cezasını yeni tamamlamış. Peki E.C.’nin polis kayıtlarına geçen ifadesi ne?
İş hanına tuvalet için girdim, sarhoştum hatırlamıyorum…
Tuvalet için girdiğimi hatırlıyorum, yüzüme maske takmam gerektiğini hatırlıyorum, ama yaptığım hırsızlıkları hatırlamıyorum, hatta kendimce yöntemler geliştirmişim, onu bile hatırlamıyorum.
Peki Türk polisi yer mi? E.C. -belli ki- yarım kalmış cezasına kaldığı yerden devam ediyor. Muhtemelen çıktığında bunu da hatırlamayacak…

Yaklasik 20 dk (sms!)

emirhan | 20 September 2002 22:57

Yaklasik 20 dk once Ulusoy tesislerinde Aftermath crow ve birini daha Istanbul a ugurladim,ben ise sakin ve radar henuz bulunmayan turgutludan gecmekteyim.[smsim]

UNUTMADIM SENİ

saklimimoza | 31 December 2010 12:36

Unutmadım seni, kimse unutturamadı. Özel değildin oysa herhangi biriydin. Ne boyun bosun vardı, ne kaşın gözün, yoktu albenin. Nedendi sana bu bağ, bu sensiz yoksunluk neden? İçim peşine akıyor hala, deldiğin yaralar sızım sızım. Savrulup gittin benden ne varsa?! Daha mı mutlusun şimdi, bensiz tam mısın? Bense yarımım sensiz, belki de daha azım. Tutunduğum hiçbir dal taşıyamadı beni, koptu gitti hepsi. Bir tek ellerin tutabilirdi, bıraktılar, düştüm. Hem de öyle bir düştüm ki derine, en derine. En çok onlara güvenirdim, gözlerin de çekti gitti. Zifiri karanlığa terk ettiler beni, ışığım yok. Yüreğimde huzursuz bir sessizlik senin bozmanı bekliyorum hala. Yoksun. Yaşayıp yaşamadığımı merak ederdin arada, senede bir sorardın ” iyi misin” diye. İyi olmam mutlu etmezdi seni demek ki, bir daha aramazdın. Sadece iyiyim diyebildim sana her seferinde değilim oysa. Hiç iyi değilim. Çöreklendin kaldın orada ıssız kalbimin bir köşesinde, eşeleyip duruyorsun olduğun yeri. Bi dur, bırak kazma küreği. Acıyor anlamıyor musun!! Neymiş efendim dünyanın bir yerinde hala yaşıyormuşsun, yaşıyormuşum. Bu nasıl yetiyor sana. Yaşıyorum evet yaşamaksa nefes almak, yürümek, yemek, içmek. Dışımdaki ben canlı, içim kupkuru bir ucube haberin yok. Geldin bitirdin beni, gittin yitirdin. Geldiğinde başkasıydım gittiğinde başkalaştım. Şimdi dön desem sana, yetti desem, dönüp gelsen tanımazsın beni. Ya da tanırsın belki de, doğru ya eserinim…