bildirgec.org

yaş hakkında tüm yazılar

eskilerde çocuk olmak

admin | 01 February 2010 10:33

Hep küçüklüğümüze dair yazılar yazarız, okuruz, konuşuruz. Seksenlerin sonu, doksanların başında çocuk olmak gibisinden çeşitli özlem dolu konulara dalarız. Şimdiki imkanların bizim küçüklüğümüzde var olmadıgını ama yine de o günlerin çok güzel oldugunu anlatır dururuz.

Diş macunu ve fırçası bilmediklerinden bahseder kayınvalidem, en azından yaşadıkları köyde yokmuş.Her yemekten sonra dişlerini mutlaka tuz veya kömürle temizlemelerini sıkı sıkı öğütlermiş rahmetli babası. Gerçekten de dişlerimiz bembeyazdı diyor, kömürle ovulan diş su ile durulanınca harika sonuç ortaya çıkıyormuş. Düğünlere giderken üşenmeden çantaya atılan iğne iplikle kısaltılan etekler eve geri dönüşte tekrar sökülerek eski haline gelirmiş.

3000 Yaşına Kadar Yaşayan Adam

mtkocak | 18 December 2009 14:05

Gel mantıklı bir şekilde düşünelim.

Bir bilgisayar ağındaki her paket bloğunun alında TTL adı verilen bir yaşama süresi var. Bu süre olmasaydı, her düğüm, bir sonraki düğüme veri paketini gönderecek, kaynaklar gereksiz yere kullanılacak, her geçtiği yerde verinin bozulma riski oranı daha da artacaktı. Bu aslına bir çember içinde oynanan kulaktan kulağa oyununa benzetilebilir. Hani o aradaki fırlamanın birisi, kelimeyi saçmalatır da, Haber diye başlayan şey Biçerdöver haline gelir ya, işte onun gibi birşey.

Göz Yaşım

admin | 01 December 2009 11:08

İki damla göz yaşımdın,
Ağlayamazdım…
Yalansız sevmiştim seni,
Sensiz yaşayamazdım.
Bırakıp gitsende beni,
O puslu kış sabahında
Kalsamda sensiz soğuk gece karanlığında,
Giderken koydum seni hiç terketmeyeceğin
İki damla göz yaşıma.
Sensiz uyandığım sabada
Koyduğum demli bir bardak çada
Belki beraber gezdiğimiz o çamlıkda
Aradım seni… Sonra buldum
İki damla Göz Yaşımda…

Keşke Atatürk Ölmeseydi, Değil mi Anne

kahvekokusu | 10 November 2009 12:15

Adını koyamadığım bir hüzünle uyanırdım hep o sabahlarda… Boğazımda çözülmeyen bir düğümün yumrusu… Acı acı çalan siren seslerinde sel olurdu gözyaşım… Keşke Atatürk ölmeseydi, ben ölseydim onun yerine derdim, her 10 Kasımda…Annem kucağına alır, teselli eden şeyler söylerdi…Neden sen ölüyormuşsun derdi annem, sen daha minicik bir çocuksun, güzel günler göreceksin, güneşli günler.. Sen ve akranların sahip çıkacaksınız Atatürk’ün emanetlerine… Sonra gülümserdi… Ben burnumu çekerek ağlamaya devam ederdim keşke ölmeseydi diye…

Goog11e 11.Yaşına Bastı

elchancho | 19 October 2009 16:11

Günlük net hayatımızın vazgeçilmezi ve geliştiridiği teknolojik uygulamalar ile bir çok insan gibi iyi ki varsın dediğimiz google 11.yaşına bastı.

iyi ki varsın google 🙂

ben senin yaşındayken..

nazokiraze | 27 August 2009 16:47

Kız evlat olmak zordur, kız çocuk sahibi olmak ta öyle. Ergenlik çağının hem ebeveyn hemde çocuk için zor geçen günlerine komşu teyzelerin, akrabaların, annenin ” ben senin yaşındayken başlıklı zıtır pıtır cümlelerinin sonu gelmez”

Eve geldikleri zaman maşallah kızın boyunu geçmek üzere iş yapıyor mu? yardım ediyor mu sorularına maşallah elinden her iş geliyor, bana çok yardım ediyor şeklinde cevap vermek isteyen manyak gönül doğruları açıklayıp hayır yatagını bile ben söylemeden toplamaz deyiverince, alınan tepkiler karşındakini dişleyesini gerektirmez mi? Çocuga tembel oldugu, sorumsuz oldugu için kızılması bir kenara anne de eleştirilir, yarın öbürgün yurtta okursa, kocaya gidince ne yapacak bu?

Aslında Aynı Yaştalar

admin | 02 July 2009 15:07

http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster.asp?prm=0,5248684&galeriid=4539&ver=29343115

Hoş geldin Kadınım

rasgon | 26 May 2009 11:02

Hoş geldin kadınım, Seni çok özledim

Tarla tarla gezmiş yorgunluktan çatlamış ayakları sızıdan durmuyordu. Yaşına nazaran hala yaşam ile inatlaşan yüzü, yüreği kadar derin çizgilere sahip tombul yanaklı bir teyzeydi. Bir kır gezisinde karşılaşmıştım onunla, oturup konuşamadım zatende dilsizmiş. Hikayesi o kadar derin ve acı vericiki insanın göz yaşlarını bırakıp o suda boğulası geliyordu.

Daha 15 yaşındayken görücü üsülü evlenmiş sevmediği bir adamla. Yıllar geçmiş ve kadın bir bakmış o adama aşık olmaya başlamış. Neden, nasıl olduğunu anlayamamış; yaşını ilerlemesinden olsa gerek reşit olduğunu farkedince anlamış neler olduğunu. Evlilik ve biriyle aynı yatakta yatmanın anlamını. 19 yaşında ilk kız çocugu dünyaya gelmiş. Eski köy halleri işte… Ama bi değişiklik varmış, kadının zoruna giden hiç birşey yokmuş seviyormuş o koca deli adamın ama aşkta diyemiyormuş. Yıllar yılları kovalamış… Bir 13 eylül sabahı adam siyasi düşüncelerin elinden çıkan bir mermi sesiyle yığılıvermiş yere. Bedeni öyle bir yere çarpmışki sanki köy meydanında davullar inlemeye başlamış. Kadın elindeki sepetle yere çökmüş ağzından hiç bir kelime dökülemiyormuş. Kursağında takılan cümleler sanki ellerin kollarını saran birer ip oluvermiş ansızın. Kadın hızlıca yanına koştu ve o koca adamın vücudun yanına oturdu. Gözlerinden biraz yaş birazda acı dökülüyordu. Kocası, evinin direği, kızının babası, gözleri önünde yok oluyordu. Ona söyleyemedikleri içinde bir mızrak yarası gibi kazılı kalmış ve birdaha bırakmamaya kararlıydılar.

4 milyon yıl!

mehmetbastug94 | 19 March 2009 10:24

Bakteri
Bakteri

Size bugün okulda öğrendiğim bir olayı anlatmak istedim:

Geçenlerde amazonlarda yapılan bir çalışmada, arkeologlar yerin 5 km altındaki bir toprak parçasını incelemek üzere labaratuara götürüyorlar…

Bununla bereber sonuçlar insanları gerçekten çok şaşırtıyor… Hayatımızın her yerini sarmış olan bakteriler(yararlı-zararlı), uygun koşullar sağlanamadığı zaman kendi yaşamsal faaliyetlerini aynı bir virüs gibi dondurarak bekleyebiliyorlarmış…