bildirgec.org

yaprak hakkında tüm yazılar

iyi-kötü

TeMoR | 19 November 2007 13:50

çıplaktı ilk insan
sonra onun için yaradılan
ilk bakışta ilk dokunuşta
çünkü biliyordu yaradan
kendinden kopardığı parçalardı
ve ışığını yansıttığıydı saLT iyi olan

çelişkiliydi
zıddıydı onun için yaradılan
ve gebeydi kötülüğe
bedenine asılı yapraktan
yasaklıydı,
gizemli,
çekici…

ulaşılmaz olana kurbandı asıl isteği

başarmıştı.
alınan ilk esirdi beden
ve waRoLuşa asıL isyandı
yapağıN zaFeRi…..

zevkler ve renkler tartışılmaz ama sorulur !

taninmayan-68170 | 04 September 2007 15:37

zevkler ve renkler tartışılmaz bir site yapıyorsanız
ziyaretçinin zevkini ve rengini sormanız gerekli !
çünkü elinize bu işten para gelsin veya gelmesin
sonuç olarak internet birinci açıdan bir hizmet sektörüdür. özellikle google arka fon rengi olarak beyaz kullansada zamanla web sayfası bakmak tek kelimeyle aydınlatmada kulanılan bir florasana bakmakla aynı şeye dönüyor.! kısaca artık baymaya başladı. ve uzun süre bakmak göz sağlığı açısındanda tartışılmaz bir şey !

eski hat sanatı ustaları bile bakti zamanında gözü yormasın diye açık sarı krem rengi özel kağıtlara üzerine çalışmalar yapıyorlar. nereyse 1000 yıldan daha eski bir zanaat

Yaprak sarması deyince…

lorienn | 18 April 2007 17:27

Bugün hafifin pek tadı yok gibi… yazı sıkıntısı baş göstermiş sanırım ya da benim bilgisayarım ağır çalıştığından daldan dala koşamıyorum. Ne yapayım diye düşündüm yalan değil. Hafif üyelerinden sevgili beyrek’in “bugün ne yemek yapsam”adlı yazısı bana ilham kaynağı oldu. Öğle saatini yemek yerine simitle geçiştirince şu an yemekten başka bir şey düşünemiyorum… çok sevgili arkadaşım kopanistiyle yaprak sarması muhabbeti kurarak açlığımı daha da körükledim. Hayali ihracaat kolay oluyor… iki tencere yaprak sardım kopanistiyi muzzyi ve beyreği davet ettim vs. vs. vs…
Bu kadar laftan sonra hiç yolu yok, bir yaprak sarması tarifi vermeliyim diye düşündüm.

mmmmmm...... yemede yanında yat
mmmmmm…… yemede yanında yat

Bugünkü tarifimiz ;
ETLİ YAPRAK SARMASI
Malzemeler:
Yarım kg asma yaprağı (taze yaprak daha çıkmadı salamura olacak)
250 gr dolmalık kıyma (orta gelirli vatandaşlar için bu miktar. dilerseniz yarım kg koyabilirsiniz efenmmm)
1 büyük baş soğan
1 bardak pirinç
bir demet dereotu (ayıklayın yarısını kullanın geri kalanı sonra mücver yaparız)
bir demet maydanoz (ayıklayın yarısını kullanın geri kalanını hem mücvere hemde salatalara kullanırız- her şeyi de ben mi söyleyeceğim)
hındaaaaaaaannnnnn soooonnnraaaaaaa nerede kalmıştık?…
bir su bardağı zeytin yağı (olmaz demeyin bal gibi olur. Sızma biraz ağırdır riviera tercih edin)
2 çorba kaşığı domates salçası (tepeleme dolu)
2 orta boy domates (hafif yumuşak olsun. bastırma domatese o kadar ezdin yaaaa!)
keyife göre tuz
dilerseniz bir tutam pul biber
Yapılışı:
Yapraklarımızı güzelce yıkayıp sıcak su da 1 saat kadar bekletiyoruz (dilerseniz biraz 5dk. Kadar haşlayabilirsiniz). Daha sonra kevgire aldığınız yaprakları kendi haline bırakarak sarmanın içini hazırlamaya başlıyoruz…. öncelikle şu dereotu ve maydanoz işini halledelim lütfen… ıııııığğğ… onlarla uğraşmak gıcık iş ama ne yapalım onlarsız olmuyor… yukarıda verdiğim ölçüde yeşilliği yıkıyoruz, saplarını koparıyoruz ve innca innca ve hatta daha innca (ince) doğruyoruz. Pirinci ayıklayıp (şşşştttt taş var… teeee buradan gördüm walla) yıkıyoruz, üzerine kıymamızı yeşillerimizi soğanımızı (küp küp doğranmış) şöyleeeee serpeliyoruz… diğer taraftan x marka tavamızda hafifçe hötelediğimiz (hötelemek? = lorienn in eşi beyefendiler, hafif kavurmak anlamında kullanır ki bu kelime aile lügatına yerleşmiştir) yağ ve salça soğuk kıymanın üzerine sıcak bir yorgan misali örtülür (bak eksik bir şey aramayın tarifte, kıymayı dolaptan çıkarttık herhalde) nnnneeeyyyssseee efendim, tuzumuz biberimiz ekelenir, evet evet ekelenir (bu kelimeyi az önce yarattım belki vardır) sonraaaaaa? aaaaaa domatesimizi unutuyorduk sayın hafifçiler… domatesimizin kabuklarını yine inca inca alıyoruz, domatesimizi küp küp, küçümen küçümen doğruyoruzzzzzz……. unuttuğum bir şey varsa hemen bana hatırlatacaksınız nasıl olsa ben devam edeyim… bu malzemeleri ister eldivenli (yün olmasın) ister çıplak elle (üzeriniz giyinik olsun) bir güzel harmanlayın…. her şey hazır mı? Okey… panik yok… şimdi uygun bir tencere falan filan fişmekan…. kabı kacağı salona götürün yere örtü serin masada beliniz ağrır. Gazete sermek mi? neden olmasın… yere bağdaş kurun eveeeettt sıra geldi nasıl saracağınıza… siz hanımlar sarma işlemini nasıl olsa biliyorsunuz… gelelim beylere. İşte beyler burada size en kolay yolu önereceğim… Bekarsanıııız mümkünse malzemeleri hazırlamadan önce sevgilinize telefon açınız. Hatta ona “aşkım sana bir sürprizim var” diyerek onu havaya sokabilirsiniz…. evliyseniz “karıcııığğııımmm bakar mısın bir tanemmm” diye seslenebilirsiniz…. Amaç ortada. “Yok kardeşim bu kadar hazırladıktan sonra bu dolma içini onlara yar etmem sararım” diyorsanız… Allah kolaylık versin… Afiyet olsun….

Aşkınızı yapraklara yazın

odo | 13 February 2007 21:36

Bu bitki istediğiniz yazıyı daha tohum aşamasında iken saklıyor, ve büyüdükçe mesajınız yaprak üzerinde boy gösteriyor.
message-plant sitesi, 9,95$’dan satılan bu ürünü sipariş edebileceğiniz yer.

ağlamasın yapraklar

| 13 October 2005 00:51

ve kentte rüzgâr eser. sultanahmet’te kandil mumundan damıtılan saf mürekkeple hât icrâ eder ulema. kentin yarısı açtır, diğer yarısı belki dalga geçer açlarla. güneş, kız kulesi’nin üstüne dokunduğunda rüya görürüm belki: ilk defa kız kulesi’ni geziyorumdur rüyamda. rüya bu ya; belki deniz yarılır ve düşümden düşerim serin maviye. benim rüyam bu; çırpınmak beyhude. derin bir nefes alırım boğazın serininde; üsküdar’dan vururum sahile. fırıncı kamyonları göremez beni sabah koşuşturmalarının telaşında-n. asya’dan avrupa’ya eser bu sabah rüzgar. uyanırım rüyamdan ve sarı nevresimlerimin neden yataktan çıkıp vücuduma dolandığına kafa yorarım ilk. belim terlemiştir ve doktorun dediği üzere, yavaşça sağ tarafım üzerinden doğrulurum üç minik bel fıtığımın cilvesi üzerine. terlik aramaz artık ayaklarım, ilk defa yerler kaplıdır beton olmayan bir şeyle. ayak parmaklarım, tahta parkeyi hissetmek için uzaklaşır birbirinden; tıpkı kırmızı hırkamda parlatıp yemeden seyrettiğim kırmızı elmayı “hissetmek” için aralanan “5-yaş-el-parmaklarım” gibi… tahtayı severim; dokunmayı, pürüzlerini, kıymıklarını, parmaklarını üzerinde kaydırdığında çıkardığı sesi-verdiği hissi… tahtayı severim; babam yaşarken bir süre marangoz olduğundan… tahtayı severim; doğup büyüdüğüm (büyümeye çalıştığım) ev ahşap olduğundan. ve tahta “mertek”lerle örtülü toprak “dam”ımızda hep mutlu olduğumdan. tahta balkonumuzda, babamın bana yaptığı tahta sedirimin üzerinde ilk aidiyet duygusunu hatırlatır tahta bana. babamı hatırlatır; ve kavakları.