bildirgec.org

Enrico MACİAS
Etnik müziğe İspanya’dan katılan muhteşem yorumcu, besteci ve söz yazarı Enrico Cezayir, Constantine şehrinde 1938 yılının 11 Aralık günü doğmuştur.
Yahudi kökenli ve Fransız dostumuzun Türk müziğinin tarzına uyan bir müzik anlayışı vardır.
Her müziğinde bir Türk ezgisi, her müziğinde kanımızı kaynatan bir oynaklık var. Türk insanının da istediği bu değil miydi?
Enrico yazdığı şarkıları elbet Fransızca okumuştur ama inanın bir kaç kez dinlemeniz ile müziğin evrenselliği kanınıza işleyecek.Sözler önemsiz aslolan müziktir diyeceksiniz.

Yanlış Bilgilendirme : insanları yanıltma amacıyla yanlış, fazla ya da eksik bilgi vermektir.
insanların genelde de kullandığı yalan söylemenin toplumsal boyut kazandığını belirten bir kaynak veya kaynaklarca üretilmiş hedef saptırmaya ayrıca bir hedefe yönlendirmeye dönüşmüş halidir.
Bu yanlış bilgilendirme tek bir an olabileceği gibi beklenen faydaya göre uzun süreli de olabilir. Uzun süreli olanlar, tarihsel evrakların tahribi ve asıl kaynağın yokluğundan kaynaklanan boşluğu dolduracak sahte bilgilerdir.

Bu terim daha çok istihbarat servislerininkullanmasıyla meşhur olmuş en fazla soğuk savaş döneminde kullanılmıştır.

Antik çağlara kadar kökleri uzanan ve şu anda yoğun olarak İsrail‘in Gerizim dağı bölgesi olmak üzere Filistin ve İsrailin diğer bölgelerinde yaşayan bir topluluktur Samaritanlar. İslam ülkelerinde Samiriler ya da Samiriyeliler olarak da bilinir. Günümüzde sayıları 1000 kişiyi geçmemektedir.

Samirilerin tarihi bir hayli eskidir. Kuzey İsrail krallığı M.Ö 721 yılında Asurlular tarafından yıkılmış, şehirleri yerle bir edilmiş ve Kral ll. Sargon tarafından verilen bir emirle Samiriye bölgesinde yaşayan 27 bini aşkın insan Babil bölgesine sürülmüştür. Aynı şekilde Babil bölgesinde yaşayan hatta Tevrat‘a göre Babylon, Cuthah, Avah, Emath ve Sepharvaim kentlerinden insanlar yerlerinden kaldırılıp, Samiriler’in boşalttıkları bölgeye yerleştirilmişlerdir. Yine Tevrat’ın anlatımına göre buraya gelen yerleşimciler bölgede bulunan aslanların saldırılarından iyice yılıp, geldikleri memlekete haber yollayarak yeni ülkelerinin tanrılarını tanımadıklarını, nasıl bir ibadet, tapınma ve tören yapılması gerektiğini bilmediklerini ve sürgünlerin arasından bu işi çözebilecek bir rahibin kendilerine gönderilerek ne yapılması gerektiğini kendilerine öğretmesini isterler. Gönderilen rahip tarafından kuralları öğrenip aslanların saldırılarından kurtulmakla kalmaz, yeni bir dine de mensup olurlar.

http://iktibas.net/metin.php?seri=359

http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=6043

http://www.ampulusondur.com/?p=46

Faşizm ve soykırımdan kaçarak Amerikaya giden letonyalı yahudi bir aile tarafından New York’ta dogan Ellen Meiksins Wood slav dilleri üzerinde eğitim aldı.
Dokdorasını 1970’de California universty’de tamalayan wood 1976-1996 yıllarında Kanada’da ders vermiştir.Sınıftan Kaçış kitabı ile büyük başarı sağlayıp 1988’de Isaac Deutscher Anma Ödülü’nü aldı. Bir çok kitabı Türkçeye çevrilmiştir.
1984-2000 yıllarında birçok dergide editörlük yapmıştır.Şu an ingilterede yaşıyor.

Fikir üreticileri yahudiler:

1-Evrim Teorisini bulan kimdir?
– Charles Robert Darwin (Yahudi)

2-Psikoterapi yöntemini bulan kimdir?
– Sigmund Freud (Yahudi)

3-Sosyalizmi çıkartan kimdir?
– Karl Marks (Yahudi)

4-Komünizmi çıkartan kimdir?
– Vladimir İlyiç Lenin (Yahudi)

5-Kapitalizmi çıkartan kimdir?
– Adam Smit (Yahudi)

6-İzafiyet Teorisini bulan kimdir?
– Albert Einsteine (Yahudi)

7-Dünya savaşları projeşini bulan kimdir?
– ………………… (Yahudi)

Geçtiğimiz günlerde, New York Ellis Adası Müzesi’nde, Visas For Life adlı serginin açılışında düzenlenen Yahudi Soykırımını Anma etkinliğinde bir Türk diplomatın da anıldığınıbiliyor muydunuz (diye sorsam çok mu ukalalık yapmış olurum)?

Selahattin Ülkümen, Dışişleri Bakanlığı’nda göreve başladıktan sonra Roma, Bern, Tahran, Beyrut Büyükelçilikleri’nde çalışmış, II. Dünya Savaşı sırasında Rodos’ta başkonsolosluk yapmış bir diplomat. 1944 yılı, kurtardığı 42 kişi için hayata devam, eşi içinse hayata veda yılı olmuş.

Nasreddin hoca, Fethullah hocanın şanını duymuştur.
Nabzını yoklamak için,
kendisini birlikte yolculuğa çıkmaya ikna etmiştir.

Birlikte yollara düşerler.
Dere tepe, dağ taş aşarlar.

Nasreddin hoca, Fethullah’ın yüzünün hiç gülmediğini
farketmiştir. Kendisini neşelendirmeye çalışır.
Eskiden yaşadığı bazı olayları anlatır.
“Parası olan düdüğü çalar!” diye biten hikayeyi anlattıktan
sonra, Fethullah’ın ağlamaya başladığını görür.
Niye ağadığını sorar.
Fethullah da:
“O çocukcağızlara acıdım. Paraları yoktu belki de düdük alacak.”
diye cevap verdi.
Nasreddin hoca bir şey demedi ve yola devam ettiler.