bildirgec.org

veda hakkında tüm yazılar

foto sabah resimleri – ayşe kulin

kahramancayirli | 29 January 2008 21:01

foto sabah resimleri, ayşe kulin ‘in iki önemli öykü ödülünü birden aldığı, çok iyi öykü kitabıdır. yazar, özellikle “taş duvardır benim sevdam”da teknik açıdan doruğa ulaşır. okumaya başlarsanız imkanı yok bırakamazsınız. çok iyi öykülerdir velhasıl. sakın yazarın “bir varmış bir yokmuş”unu okuyup ayşe kulin öykücülüğü adına önyargılara kapılmayın. ne yapıp edip “foto sabah resimleri”ni sindirin bir..öykücülüğümüzün son yirmi yılı açısından bir başka çok iyi örnek de şebnem işigüzel’in “hanene ay doğacak” adlı kitabıdır..

ÇİLEK’E MÜSAADE:)

| 01 November 2007 09:45

Hafif apartmanı sakinleri,
Ben artık taşınıyorum. Apartmanımızla alakası yok gidişimin. Sizlerle de alakası yok. Öyle diyor içimdeki hasta ruhun sesi…Dinlemek zorundayım.
Çok güzel şeyler paylaştım sizlerle ve çok şey öğrendim kısacık bir zaman diliminde. Bunları, hayatımda açtığım birçok parantez gibi bir yeni parantez açıp içine koyacağım. Benimle kalacak tüm paylaşımlar. Hepinize bana kattığınız herşey için teşekkür ederim.
Sanırım hayatımı biraz daha “reel” kılmak şu anki niyetim. Gerçeklerime dönmek…Unuttuğum gerçeklerime.
Gitmeden önce birkaçınıza söylemek istediğim şeyler var:
EUQON; biliyorsun, sana söylemek istediklerim çok ama bir o kadar da tek cümlelik aslında: TEŞEKKÜR EDİYORUM…
ZEZ; seni tanımam gerekiyordu ve hafif Tanrının bu amacı için bir araçtı…hayatımda olduğun için çok mutluyum. çok özel ve güzel kadın…
PİLLİ PATİ; yüzüne baktığımda kalbime güven ve huzur akıtan tatlı insan…patilerin yere hep sağlam basacak biliyorum çünkü sen hayatın en zor anlarına bile dimdik durabilen nadir insanlardansın…
LİNET; puff olmak istediğinde haber ver, beraber olalım:) tatlı arkadaşım, hayata hep gülerek bak…
KOPANİSTİ;İzmir’li arkadaşım…İnsanları gülümsetebilmek zor iştir ve bir o kadar da özel…ve sen bana bu güzelliği bin kere yaşattın. İyi ki varsın. Mutlu ol.
LORİEN; pozitif enerjisini şu soğuk ekrandan bile yansıtabilen tatlı kadın…Çizgini hiç bozma. Sen güçlü ve “iyi” bir kadınsın.
İNTERNET CAFE; can dost…tanıdığım dakika itibariyle kanımın kaynadığı nadir insanlardansın, biliyorsun. Yalnızlığıma alışmaya çalıştığım günlerde mesaj kutuma yazdığın kısa “iyi ol çilek” mesajların bana büyük destekti. sağolasın. Bilgili, kültürlü, sevimli insan…
MEFKUD; kalemi harikalar yaratan nazik insan…Güzel ruhunu ve kalbini hep sıcak tut…seni tanımak ve yazılarınla o “özel” iç dünyandan bir parça da olsa nasiplenebilmek çok güzeldi. mutlu ol…
İNAN6666; hafifin asi çocuğu…bir diğer özel insan…içi dışı bir olup da taşkınlığını da sevgisini de doruklarda yaşayacak kadar yürekli insan…bildiğin yolda devam et. iç sesini kaybetme…
MAKALECİ; insan olmanın en güzel örneklerinden birisin sen…sabır, sevgi, şefkat, dostluk, anlayış ve gülücüksün benim için…Öyle kal, e mi?
BUDDHALA; sana hep söylerim bilirsin: özel bir beyinsin sen…dilerim hep güzellikler sunsun sana hayat.
NİCHOLAİ HEL; güzel yüzlü, güzel gözlü kardeşim. “Çilek ablam, rezervasyonu yaptırdım. Kaç kişi olduk ablam ya?” diyen sesin kulağımda kalacak:) için dışın bir…çok iyi adamsın ve hayat da sana bir gün adam gibi bir aşk getirecek. O zaman resim tamamlanacak senin için.
SEDAFLORA; bunalımlarımızı çakıştırmaya devam edersek biraz daha, kendimizi bir akşam meyhanenin tekinde sızmış bulacağız seninle:) dingin ve huzurlu bir hayat diliyorum sana.
PİLLİBEBEKKUYUDA; akıllı ve mantıklı kadın…yorumların ve özel mesajlarımızda benimle paylaşmak inceliğini gösterdiğin düşüncelerin için teşekkür ederim..hepsi aklımda:)
AKONİ; anne…güzel gözlü anne…içindeki o sıcaklığı kaybetme nolur…
DARJEELİNG; seninle ilgili aldığım son habere çok sevindim. Sen gerçek bir aşk kadınısın ve ömür boyu bu duyguyla boğuşmanı diliyorum senin için:) mutluluklar.
ZEYYNEP; güzel yüzün hep gülsün…
GUDDİCİNİ;yuvandaki huzur, yüzündeki güzel tebessüm hiç bitmesin…
EXPRESYON; şarkı söylemeye devam:)
DEVİLOR ANGEL;yazılarını okurken yorulduğum kardeşim:) yazmaya devam ama hep mutlulukla…çengelköy sözünü unutma ablana.
CEVVAL PORTAKAL; seni evlat edinmeye hala kararlıyım:) yaratıcı ve sevimli çocuk, umarım senin gibi gülen gözleri olan bir oğlum olur bir gün.
NECRONAMBER; efendi insan derler ya, işte öyle…
SUUGURRCAAN; hafifn en zor nickini taşıyan çatlak kızım:) neşen daim olsun.
RRB;eski dost…mutlu ol ve hep öyle kal.
XNİCOX;başlarda üzerine şimşekler çeken ve inanılmaz ağır tepkiler alan arkadaşım…Kalbin güzel…İçin çok temiz…sana yöneltilen silahlara bile çiçek sundun. sağol…Yolun açık olsun.
PERİPETTY; periler huzur sembolüdür benim için…huzurlu ve mutlu olmanı dilerim.
KAYVENK; merve’ye söyle, o zillinin peşini bırakmayacağım:)
ACUİSTİC; çözülecek çok şey var değil mi hayatta? Bir gün çözeceğini düşünme…O işi filozoflar bile yapamamış:) Neden mi dedim bunları sana? Bilmiyorum, içimden öyle geçti…mutlu ol.
Ve diğerleri…Ola ki ismini yazmayı unuttuğum ve bir kere bile olsa paylaşımda bulunduğum bir arkadaşım varsa, özür diliyorum…Önemsenmediğiniz için değil, aklım karışık olduğu içindir…Beynimde bin tane ses ayrı ayrı konuştuğu içindir…
Hepiniz kendinize iyi bakın…
AŞK, SAĞLIK, HUZUR VE MUTLULUK YANI BAŞINIZDAN HİÇ AYRILMASIN…
Hoşçakalın:)

ayşe kulin-veda “esir şehirde bir konak”

kahramancayirli | 17 October 2007 08:13

Ayşe Kulinle ilk kez ne zaman tanıştım? Ortaokulda olmalıyım. Sular seller gibi okunan biyografik romanı “Adı Aylin” ile. Derken “Geniş Zamanlar”. Sonra “Sevdalinka”. İçinde “Taş Duvardır Benim Sevdam” adlı kusursuz öyküsünü barındıran “Foto Sabah Resimleri”. Ki yazdığım çoğu öykü kitabı eleştirisinde, “Foto Sabah Resimleri”nde yer alan öyküleri örnek gösteririm. Türk öykücülüğünün en önemli iki ödülünü, 1995 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, 1996 yılında ise Sait Faik Öykü Ödülü’nü kazanmış bir başyapıttır, “Foto Sabah Resimleri”!

Şimdi gelelim Kulin’in yeni kitabı “Veda / Esir Şehirde Bir Konak”a. Son Osmanlı Meclisi’nin Maliye Nazırı Ahmet Reşat Paşa’nın konağındayız bu kez. Her kitabında olduğu gibi, yazarın dili çok akıcı, anlatımı ustaca. Ve bütün çok satan kitaplar gibi çok fazla diyalog var.

UzA kızım

koza 68 | 18 September 2007 13:41

” Böylelikle, farklı iki kombinasyonun belki de hiç başlamaması gereken bir ilişkisi, uygun olanı yaptı ve bitti…Elbette bu bir aldanış ve sevimli olmayan bir sonuç olması itibariyle üzücüdür…Bu süreç içerisinde bana gösterdiğin alaka ve özene tüm kalbimle teşekkür ederim…senin istediklerini yapamadığım için de özür dilerim…Hayat, insana dilediğini dilediği zamanda yapma fırsatı vermiyor, ne yazık ki…işte tam da bu noktada pişmanlıklar ve hayıflanmalar başlıyor…sonuç ! , keşkelerle geçmesi muhtemel bir hayata bırakıyor yerini…Muhtemeldir ki, alınan her karar “zamanın” ve şartların beraberinde getirdiği en iyi karardır. Ancak kararların isabeti ve doğruluğu bütün bir hayat içinde değerlendirildiği zaman doğruluğundaki “isabet” anlaşılacaktır. Bu bütüninsanların,elbette bizim için de geçerli bir yaşam özeti ve sonuçlarıdır…Ben,………… olarak, ………… yaşamımın diğer yarısı, bundan sonrası olarak gördüm.Kavgalarım, saçmalıklarım,kaprislerim, tutarsızlıklarım hep bu yüzden di…Senin de sabrının, iç çatışmalarının bana yansıyan yansımayan bölümünde neler yaşadığını biliyorum ve sırf bu yüzden sana “çok güvendim”… “sen ,kısa bir telefon konuşmasıyla uğurlanmayacak kadar değerlisin ve bu maili o yüzden yazmak ihtiyacı hissettim…Yeni yolunda , yolculuğunda temiz yüreklerle karşılaşmanı dilerim…Her şeyden önce sağlığının seni hiç üzmemesini…”

bir veda mektubu.

| 17 September 2007 12:31

sesiz sedasız bir veda ettim o güzel körfeze. artık hergün varyanttan otobüsle inerken deniz manzarasını seyredemeyeceğim.Bir pide salonunda salatanın içinde roka olmayacak belki de. Sinema çıkışında kordonda yürüyemeyeceğim. o yapış yapış sıcağını hissedemeyeceğim. fuara kimler gelicek diye heyecanlanmayacağım. pazara gittiğimde yeşillik olarak bir dünya şey alıp eve gelemeyeceğim. Canım sıkıldığında forbeste bir tur atıp dondurma yemek bir hayal olarak kalacak. her daim yeşil olan ağaçlarını seyir etmeden devam edeceğim hayata. efe heykellerini her köşe başında görmeden, hayır için dağıtılan lokma tatlısı sırasına girmeden geleceğim evime. her köşe başındaki midyeciyi de selamlayamayağım artık. küçük parkta arkadaşlarla okul çıkışı bir çay içmeyeceğim. ama bir gün döneceğim tüm bunları tekrar yapabilmek için. bekle beni İZMİR. Yıllar sonra da olsa bir gün mutlaka buluşacağız

Kapının önünde durma

| 10 September 2007 14:56

O kapının önünde durup da öyle üzülür gibi yapma! Çok aptalca bu yaptığın…Hatta komik!
Arkandan ağlayacağımı falan sanıyorsun, değil mi? Asla…Ne ağlayacağım, ne de sızlanacağım seninle harcadığım zamana…Aksine, derin bir nefes alıp, şükredeceğim yeniden başlayabileceğime.
O kapının önünde durup saçma sapan veda sözleri söyleme! Şu ana kadar dinlediklerim yeter de artar bile! Çek kapıyı ve çık işte…Ne demek “Kendine iyi bak…” ? Ne kadar aptalca bir temennidir bu! Kendimi severim ben bilirsin. Elbette iyi de bakarım, senin hatırlatmana gerek yok ki! Off, tamam yeter! Tamam, çok kahve ve sigara içmeyeceğim! Belim açık gezmeyeceğim, üşütürüm yoksa. Tamam, onu da biliyorum; herkese güvenmeyeceğim! Yeter, sus artık!
O kapının önünde durma diyorum sana! Ya çık git, ya da bırak ben çekileyim odama…Seni çizdiğim resmi yırtıp atıp defterimden, yeni, bembeyaz bir sayfaya, renk renk umut çizeyim izin ver de…
Yoruldum artık…Bakma yüzüme öyle “sözde” yaşlı gözlerinle…Ben iyiyim…
Kapıyı sert kapatma ama çıkarken…Kalbim yeterince gürültülü şu anda…Sessiz çık. Nefesini de al…Kokunu da al…Hatta şurada bir yerlerde şemsiyen vardı, hani kırıldı ya geçen gün biz yağmurda yürürken…Onu da al…Gözlerini sakın unutma! Ne unutursan unut, ama onları sakın ha! Dur bir dakika…Tenimde izin kalmış; onu da vereyim de öyle git…
Artık git…Kapının önünde durma daha fazla!

Gitmeyi Bilmek

Siradanbiri | 03 September 2007 14:01

Dönüş Olmasa Güzel Olur muydu Gitmek?
Dönüş Olmasa Güzel Olur muydu Gitmek?

Benerci Kendini Niçin Öldürdü şiirinde Nazım Hikmet’in
nokta son diyerek ruh verdiği bir veda vardır.

Şiirde, polis baskınından kendi bilgisi dışında ‘ingiliz miss’ sayesinde sağ kurtulan devrimcinin dostlarından kafasına yediği taşların en çok yüreğini kanatması üzerine aldığı karar şudur;
‘madem suçsuzluğumu kendime bile kanıtlayamıyorum, madem davaya bir katkım olmayacak bu durumda nefes almanın anlamı yok’

Aşk nedir?

kahramancayirli | 08 March 2007 10:17

Sevgili Ahu Özyurt’un geçen hafta Radikal İki’de yayımlanan, Sezen Aksu’nun Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda önceki hafta verdiği konserinden yola çıkarak yazdığı yazıyı keyifle okuyordum. Ta ki ‘ “Lale Devri”ni, “Karşıyım”ı, “İkili Delilik”i dinlemeye gelmişlerdi belli ki’ çıkarsamasında bulunduğu 18-20lik genç kızlar ve arkadaşlarından bahsettiği paragrafa kadar. Yanlış anlaşılmasın, niyetim Özyurt’un yazısını eleştirmek değil, bahsettiğim paragrafta sezdiğim, gittiğim Sezen Aksu konserinde de yaşça bizden büyüklerin “bu bebelerin burada / bu konserde ne işi var, bunlar bu şarkılardan anlamazlar ki” bakışlarından duyduğum rahatsızlığı ifade etmek istiyorum.1986 doğumluyum. “Lale devri çocuğu” olmayabilirim. Ama Aksu’nun “Son Sardunyalar” şarkısındaki “mektepli sevgililerdik” vb kısımları anlamam, derinlemesine hissetmem için illa 70li yıllarda mı yaşamam gerekiyordu? Hayır. Yirmili yaşlarının başındaki birçok arkadaşım “Zelzele”nin de, “Kış Masalı”nın da gayet farkında. “Lale Devri”ni ya da “İkili Delilik”i dinlediğimiz kadar, Sezen Aksu konserlerinde en az sizin kadar eski-yeni her şarkısına eşlik ediyor, şarkı sözlerine kafa yoruyoruz.Ben gözümü “Gülümse” albümüyle, “Herşeyi Yak” ile açtım. Bu kadının şarkıları farklıydı. Dokunuyordu. Zamanla içsel yolculuklarımın kraliçesi oldu, Aksu. Aşkı, acıyı, yaşamın nasıl hafifletilebileceğini onun şarkılarından öğrendim. Felsefesinden bir şeyler öğrenmeye devam ediyorum, edeceğim de. Ayrıca Serdar Ortaç veya Gülşen şarkılarıyla eğlenen bir gencin Aksu şarkılarındaki derinliği bulamayacağını düşünmek, kaba bir genelleme olabilir sadece. Kimse merak etmesin, Türk gençliği Sezen Aksu’nun her kelimesinin hatta her harfinin kıymetini çok iyi biliyor. Onno Tunçla, Aysel Gürelle, Uzay Heparıyla ortaya koydukları ürünlerin yerine yenilerinin bir daha hiçbir şekilde mevcut olamayacağını da…“Aşk nedir” sorusuna bir an bile düşünmeden “insan doğarken, yaşarken, ölürken yalnızdır. Aşk insanın bu yalnızlığını paylaşmasıdır” yanıtını yapıştıran çağdaş bir ozandır, o. Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Sezen Aksu Sezen Aksudur. Nokta.

Bir Demet Tiyatro Ekranlara Veda Etti

erususre | 30 January 2007 08:03

Bir dönem ekran klasiği haline gelen’Bir Demet Tiyatro‘nun ansızın bitmesine ve verdiği kayıplara üzülmüştük.
Geçtiğimiz aylarda Yılmaz Erdoğan ve ekibi tekrar
toplanmış atv kanalında tekrar ekranlara dönmüştü
.
ama bu kez yapımın bu denemesi başarısız oldu.
Sonuç olarak ünlü yapım ekranlara ikinci kez veda
etti.Baktığım bazı haberlerde Reyting yüzünden
atv yönetiminin projeyi sonlandırdıgı bazılarında ise
Yılmaz Erdoğanın sonuçtan memnun kalmadığı ve kendi isteğiyle vedayı seçtiği yazıyor.