bildirgec.org

üzgün hakkında tüm yazılar

SEN MÜHİMSİN

zeyynep | 12 September 2007 12:35

Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktım dünyaya.. Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım?
Kendini, sevginle seni yücelten insanın hücrelerine böldüğü haliyle tanıyamazsın… Bir sürü sen var; üzgün, kırgın, mutsuz… Hangisisin?
İnsan doğduğunda ağladı diye “gözyaşı” hep hayatın bir parçası gibi gösterildi. Oysa hayatındaki nice cevherlerle beraber sevgini sunduğun insan senin “aydınlık” yönünü görmeyi tercih etmedi başka “ışıklı yollar” ararken… Önce içine dönüp yüreğini “karartan” hüzünlerden kurtul, senden önemli “hiç kimse” ve “hiçbir şey” olmadığını ispatlayacağım sana… Neden önemli ve vazgeçilmez olduğuna dair sebepler say, sana sayısız nedenler sıralayacağım… Düşün ve umut et… Sen MÜHİMSİN!

Şarapçı Dostluğu

saraswathi | 01 March 2007 11:31

Bu aralar kendimi çok yalnız hissediyorum.Şöyle geçmişe bakıyorum da sanki her şey boşmuş.Şimdi bana kalan koca bir boşluk.İyi şeyler de boşluğa karıştı.Belki kötülerden az oldukları için onları da yok ettim.
Boşluk olmak güzel.Dün gece uzun zamandır yapmadığım bir şey yaptım.Yalnız dışarı çıktım.E artık zaten bir sevgilim yok.O olmayınca sanki arkadaşlarımla görüşmekte anlamsız geldi.Onlarla konuşacak gücü kendimde bulamadım.Daha doğrusu bu acıyı yalnız yaşamam gerekiyor.
Sahile gittim bir tane bira aldım.Sigaramı yaktım.ve koca bir boşlukla hiç bir şey düşünmeden orda öyle durdum.Soğuk bile bana acı vermiyordu.
O sırada orta yaşlı bir adam geldi yanıma.Benim umrumda bile değildi adeta boşluğumda kaybolmuştum.Normalde yanıma gelip bana bakan bir insanı ya direk ne bakıyorsun diye terslerim ya da ordan giderim. Ama dün çok farklıydı,öylece durdum.Biramı içmeye devam ettim.En sonunda bana”benimle gelmek istermisin,seni arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum”dedi ve bana elini uzattı.
Bende hiç bir şey sormadan adamın elini tuttum.Çok doğal bir şeymiş gibi…Belli ki evi olmayan biriydi.Üstü başı çok kötüydü.
Neyse bakkala girdik.Şarap alalım dedi.Bende yarı parasını ödedim.Birlikte otobüs durağına gittik.Yerde oturmuş 5 kişi vardı.Meğerse şarapçı kardeşlermiş.Sanki kendimde değilmiş gibi yine yapmayacağım şeyi yaparak o soğukta yere oturdum.Konuşma zamanının geldiğine inandım ve adımı söyledim.Hepsi o kadar şekerlerdi ki sırayla ve çok kibar bir şekilde isimlerini söylediler.Hepsi bana ayrı ayrı neden burda olduklarını,başlarından geçen öykülerini anlattılar.Şiirlerini okudum.Şarkılar söyledik.Muhteşemdi.Daha sonra beni evime bıraktılar.Kendimi çok iyi hissettim.Normal bir zamanda yolumu değiştirip o tarz insanların yanından bile geçmem.iiyikide karşılaşmışım,iiyiki beni yanlarına aldılar.Artık onlar benim en iyi arkadaşlarım.

papa’nın demeci

asymptot | 18 September 2006 10:56

papa kriz için üzgün olduğunu belirtmiş.
burda ve burda haberler var.

burda ise diyanet işleri başkanı’nın görüşleri.

guardianın yorumu. papa’nın iyiniyetinin yeteri kadar açık olmadığı görüşünde.

kişisel problem(ler)

masal | 06 February 2005 23:00

bu bildiriyi yazmak için epey düşündüm aslında.uzuncada bi fizibilite araştırması yaptım.

eğer yazarsam adice bi reklam mı olur acaba dedim ama,sonra içerik hakkındakısmını okuyunca anladım ki, yazılabilitesi olan bi durum{muş}.

olayı daha fazla uzatıp, angarya olarak zamanınızı yemeden konuya gireyim. 2003 ortasından bu yana yayında olan kişisel bi’ sitem var.Kendi çapımda yazdığım yazılarımı, intro diye hazırladığım basit bi kaç grafiği, msn ve IRCde geçen geyik sohbetleri, höh dedirtecek bi kaç konu üzerine saçmaladığım bi siteye sahibim.Bilemiyorum ilginizi çeker mi ama, ben sadece paylaşmak istedim.Eh serbest kürsü`m de var, yazmak eylemine iştirak etmek isteyen olursa, seve seve okuruz..

Nezle bana ne dedi?

knemo | 08 July 2002 23:04

Nezzle, neşeli bir hastalık gibi gözükür: hapşırırsın, tıksırırsın, burnundan sular akar. binbir türlü şekle girersin. Öldürmediği için kimse ciddiye almaz. En fazla 3 kere çok yaşa der en sadık seyircin. Eve gelirsin: Bitkin düşmüşsündür yatağa . . Canın hiçbirşey istemez. Sigara bile içemezsin. o can ki seni fırıldak gibi döndürürdü yeri geldiğinde . Nefsin ya da benlik ya da ego her neyse zayıflamıştır işte: Bir kez daha ölüme yaklaşmışsındır.

Yalnız kalmışsındır. Yalnızlığın en gerçek şekliyle hissettiğin hastalık zamanını yaşarsın. Bu dünyada insanlar belki de bunu için evleniyor , çocuk sahibi oluyor diye düşünürsün : kötü zamanlarda bağladığı biri olsun yanında diye (ama onun da garantisi yok!) Çıplak kalmış gibi utanırsın yalnızlığından: Daha güçlü olman gerektiğini hatırlatır bu sana. İnsanlara ihtiyacın olmadığını telkin edersin: Hiçbir insana muhtaç olmayayım. Herkesin değeri siliniverir, hayattayken oynaştığın “bizim arkadaşlar” birer birer silinir işte: Hastasındır. Bir ses olsun! o sesi sen yarat: Şarkı söyle, dilek tut, yaprakların sesini dinle. Hayır, hayır, iyileşinceye kadar sadece hastayım ben. Sonra yine oynamaya devam edeceğim nasıl olsa: Yine hapşırırım, bir hapşırık daha: Burnum akar, mendil tutarım…Çok yaşa!