bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Kaç yıldır bekliyorum seni, nerelerdeydin?

SIMONLIVE | 17 August 2008 16:19

Uzun süredir iş yoğunluğumdan önümü göremez haldeydim. Seni gördüğüm de ise silindi her şeyim. Eskisi gibi sadece işimi düşünmüyorum artık. Sen gelince aklıma işimi bile düşünemez oldum. Senin yüzünden işimle ilgili hatalar yapıyorum. Sana kızıyorum, aklımı başımdan aldın diye. Sinirim çabuk geçiyor. “O”’nun ne suçu var kafası dağınık olan sensin diyorum.Ela gözlerini aklımdan bir çıkarsam hata yapmam ama çıkaramıyorum.Adını da koyamadım henüz sana sevda çiçeğim mi desem yoksa aşk perisi mi? Adını kendin seç. Adını ne koyarsan koy kabulümdür. Adı olmasa bile razıyım. Yeter ki sen hep gözlerime öyle bak.
Ela ela…Yanında iken su gibi akıp giden saatler sen yokken sanki duruyor. Akrep ve yelkovan bizi kıskanıyor. Sen yanımda iken saate bakmaya korkuyorum. Külkedim benim saatini geçirmeden eve gitmesi gerekiyor.Acıktım dediğimde elinle yüzüme dokunduğun an bende midemi unuttuğum, evreni unuttum, kendimi unuttum bir tek ela gözlerin vardı. Çok güzel bakıyorsun demiş miydim?
Dememişsem şayet eşeklik etmişim. Bir daha olmaz, sabah olsun ilk işim sana “ çok güzel bakıyorsun” diye mesaj çekmek olacak. Çünkü ela ela çok güzel bakıyorsun…

Reklâmlar başladı koşun!

EDVARENTE | 17 August 2008 16:01

Bazen en güzel yerinde reklâm girer araya ve “ya sırası mıydı şimdi” diyerek isyan ederiz. Oysa tam sırası o an işte. İzleyici nerede dikkatini toplarsa reklâm vakti geldi demektir.
Reklâm zamanı bazen bir kurtarıcı bile olabilir çünkü çay ve ihtiyaç molası için yerinden kımıldayamayan ev haklı reklâmların başlaması ile hemen harekete geçer. Birisi wc’ye koşar, diğeri çayları tazeler, birisi meyve tabağını hazırlar.
Eğer biraz şansınız varsa kalabalık bir aileye sahipseniz kalan birisi de çerezi getirebilir.
Neredeyse reklâmlara göre hareket eden bir durum halini alırız. Özellikle de güzel bir film izliyorsak.
Bizim böyle yaklaştığımız reklâm verenler için üzücü bir durumdur ama herkes bizim aile gibi değil.

benim köyümün ermenileri

photonnn | 17 August 2008 13:41

Benim köyüm Trabzonun Araklı ilçesine bağlı Pervane köyü. Daha önce köyümüzde ermenilerin yaşadığını duymuştum. Köyümüzdeki ermenileri dedeme sordum. Dedem 1927 doğumlu, onun zamanında ermeniler yokmuş, o doğmadan önce ermeniler köyümüzden ayrılmış. Dedeme, annesi ermenileri anlatmış. Dedem de bu bilgileri bana aktardı. Dedemin annesi zamanında ermeniler varmış köyümüzde. Köyün çogunluğu ermeniymiş. Köyde hem kilise hem de cami varmış. Kilise kalıntıları hala mevcut. Köyümüzde türklerle ermeniler arasında hiçbir sorun yaşanmamış, çok samimi dostluklar kurulmuş. Benim köyümün ermenilerinin osmanlı yönetimine karşı da her hangi bir isyanları olmamış. Rus işgali sırasında da ruslarla işbirliği yapmamışlar.

Vay Akıbeti Düşünmeyene!

bekunis | 17 August 2008 13:41

Akıbeti bellidir bu günden, yar seni sevdim akıbetini bilmeden…
Diyeyim dedim. Bu sözcük benim hayatımda hep ilham kaynağı olmuştur.
Akıbetsiz olmaz doğan, akıbeti yazılır doğmadan…
Sürekli bir güdüleme yapıyor bu söz. Sevmemin nedeni bu yüzden olsa gerek.
Akıbetimi düşündüm, düşündüm de karalar bağladım. Ne ektim de ne bekleyeceğim diye kendime kızdım.

Akıbetini düşünmeden yaşanır mı hiç?

MESAJ VEREN MANİLER – 3

altimod | 17 August 2008 13:39

!!! ÖNCELİKLE BELİRTEYİM Kİ BİZ BU MANİLERİ YAZARKEN MAALESEF KONSEPTİMİZ İÇİN BU ykm’nin ŞARKILARININ Bİ KISMINI İNDİRMEK VE DİNLEMEK ZORUNDA KALDIK !!!

SİZ BU SATIRLARI OKURKEN BİZ BEYİN KONUSUNDA CİDDİ SORUNLAR YAŞIYORUZ

ŞAKA Bİ YANA NAPALIM SANATÇIDIR.

SANAT İÇİN SOYUNULUR DA,İSMAYİL YKM GİBİ GİYİNİLİRDE

Değerli Sanatçımız İsmaYil YKM’ye

Allah belanı versin kanka
Seni gördüm Almanyada
Sanki beynimden vurulmuşa döndüm
Allah belanı vermesin İsmaYil YK

90 60 157 vücudum var
bombabomba.com da üyeliğim var
Kız bulamadım İsmaYil abi
Yolla bana, sende çok var

Benim ağladığımı da kimse bilmesin…

GRAFTONCUN | 17 August 2008 11:03

Yalnızsın işte sen de benim gibi
Gözünden yeni düşmüş düş
Gözlerini uyku bürümüş
Direniyorsun uykuya teslim olmamak
Mahşer karanlığında boğulmamak için
Sen de benim gibisin…
Elleri kekik koksun istiyorsun
Avuçlarına yumularak
O kokuya doymak istiyorsun
Yüze sürüp tavaf etmek lazım
Bu kokunun hakkını vermek lazım
Sen de benim gibisin…

Uyuşturucu ile tanışmayın…

EDVARENTE | 17 August 2008 11:00

Nice tazeler gülünü açamadan solar. Uyuşturucu bunu hep yapar. İlk başta sadece merakla başlar. Sonrasında esir alır.Uyuşturucu krizi geçiren birine şahit oldum korkunç bir manzaraydı. Daha 19-20 yaşlarında sadece ve kendini bilmez durumdaydı. Onu hastaneye götürmeye çalışanlara direniyordu. Kendisi için kurtuluşun ne olduğunu bile bilemeyecek durumdaydı.Gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bir ben değildim ağlayan, oradaki o sahneyi görenlerin birçoğu ona yardım etmek isteyip, yardım edememenin çaresizliği ile ağladı.Ona söylenen sözleri anlayamayacak haldeydi, kimseyi duymuyordu sanırım. En çok annesinin o ezik duruşu yıktı beni. Evladı yerlerde debeleniyor ama o “yavrum, canım kızım ne olur kendine gel” diye bağırarak ağlamaktan ve dövünmekten başka bir şey yapamıyordu.
Evladı gözünün önünde erir de hangi ana yüreği buna dayanabilir ki?

Dyatlov Geçidi’nin Esrarı – 2

Xas | 17 August 2008 10:39

Bir önceki yazının sizleri meraklandırdığını biliyorum, ancak emin olun Rus polisi de son dört cesetten sonra en az sizler kadar meraklanmıştı. Hastalığından dolayı geride kalan grubun 10. üyesi Yury Yudin şöyle diyordu; “Eğer Tanrı’ya tek bir soru sorma şansım olsaydı bu ‘O gece arkadaşlarıma ne oldu?’ olurdu.”

Yury Yudin
Yury Yudin

Araştırma kapsamında ilk keşifte bulunan günlükler ve amatör video kayıtları incelendiğinde (Blair Witch? Cloverfield? REC? Noroi?) ortaya çıkar ki, grup 31 Ocak günü dağlık araziye varmış ve tırmanışa hazırlanmıştır. Dönüş için yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 Şubat‘ta tırmanışlarına başlarlar. Hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardır. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine Mansi dilinde “Ölüm Dağı” anlamına gelen Kholat Syakhl’a götürür. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağandışı bir durum yok. Kampta bulunanlar buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.