bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Şubat neden 28 çeker?

basche | 09 November 2008 11:23

Sebebini öğrenebilmek için tarihin derinliklerine, m.ö.100 yıllarına inmek gerekiyor. Julius Sezar ın roma imparatoru olduğu zamanlar.

Julius Sezar
Julius Sezar

O dönemlerde bir yılın 365gün 6saat çektiği biliniyordu ama takvim hesaplarında yanlışlıklar vardı ve bunu düzeltmesi için Julius Sezar Mısırlı astronomi bilgini Sosigenes’e emir verdi. Sosigenes de çözümünü buldu ve sezara iletti. her yıl 365 gün çekecek ve her yıl oluşan 6 saat fazlalık 4 yılda bir toplanarak bir diğer yıla eklenecek ve 4yılda bir 366 gün olacak.fakat 366 gün 12 aya tam bölünemdiği için 6 ay 30 gün 6 ay ise 31gün çekecekti. 365 çeken aylarda ise yılın son ayı bir gün eksik hesaplanacak ve o ay 29 gün çekecekti. O zamanlarda yılın ilk ayı mart ayıydı yani şubat ayıda son ay oluyordu. bu yüzden şubat 29 çekecekti. sezar herşeyi beğeniyor ve kabul ediyor ama tek bir değişiklik yapmak istiyor.aylardan birine kendi adını vermek istiyor ve JULİUS olarak değiştiriyor yani JULY(temmuz).

KANAYAN YARAYA İNSANDAN PANSUMAN

cellatlina | 09 November 2008 09:01

Günlerden bir gün kaybolduğumu farkettim.Kitapların arasında kalmıştım.Dışarı çıktım.Bana mükemmel olmayan bir takım şeyler göründü,ağlamadım.Ziyadesiyle zahirdi ki: dünya mükemmel değildi.Ziyadesiyle emindim ki: ben mükemmeldim.Rüyalarım mükemmeldi.Hayallerim mükemmeldi.Sese olan güvenim görüntüye olan güvenimden çok daha fazlaydı,bu sebepten “sesli mükemmeliyet”e temayyülüm oluştu.Annemin sesi yeterince mükemmel değildi,bazı radyolarda mükemmele yakın sesler duydum.
Bir adam etkileyici sesiyle “hello,I love you” diyordu,bir diğeri başka bir şey.Bir kadın ağlar gibi şarkı söylüyordu,bir diğeri dövüşür gibiydi bağırırken.Duyduğum sesler bana insanların mükemmel olabileceğini hissettiriyordu.Enstrüman tutan eller silah tutanlar gibi beş parmaklı değil miydi?Duyduğum sesler tanrının sesi olabilir miydi?
Bir müddet sonra sese olan temayülüm çizgilere kaydı.Bir takım insanlar başka bir yerde mi yaşıyordu,onların dünyaları neden mükemmele daha yakındı?
Sonra uzun süre yürüdüm.Yürürken düşündüm:
Neden sanat sadece insan yapımı olabiliyordu?Neden bir kedi sanat eseri yaratamıyordu?Mükemmel olmayan bir şeyden mükemmel olan bir şey oluşturması beklenebilir miydi?
Benim “dünya neden böyle” adlı çok kanamalı yarama insandan pansuman yapmam,ama aslında pansumanlık eden insancıkların da benim derin yaramla aynı yaraya sahip olmaları komik miydi?
Bana mükemmel olan bir takım şeyler göründü,ağladım.

Bavulların Kapının Kenarında

nurozoz1980 | 08 November 2008 23:52

Gidiyorsun diye kızamıyorum sana
Çünkü seni ben dahil ettim hayatıma
Gitmek istediğinin farkındaydım aslında
Hep bir umut belki seversin diye
Bencillik miydi benimki?
Bilmiyorum ama kızmıyorum sana
Aslında hep hazırdı bavulların
Sen hep hazırdın gitmeye
Seni ben dahil ettim hayatıma

ALDATMA ALDATILIRSIN

nurozoz1980 | 08 November 2008 23:10

Aldatılmak herkes için kabus olsa gerek. Düşünsenize, bir anda fırtına alabora. Aslında sinyalleri alırız zaman içerisinde de, çok inanmak istemeyiz, hatta küçük yalanlarla kandırırız kendimizi.

Mesela aldatan bir erkekse öncelikle ilgisi yavaş yavaş azalır. Muhabbetler kısa ve öz hale gelir. Günde 5 kere arıyorsa bu zamanla 3,2,1 diye azalır. Hafta içi çalışma saatleri ve işleri artar. Hafta sonu mutlaka yapılması gereken önemli işler olur. Telefon akşamları ya tamamen kapanır ya da ortadan kaybolur. Derken siz sinyalleri almaya başlarsınız. Sorduğunuzda ısrarla yalanlanır. Bu küçük belirtilerden aldatıldığınızı anlamak çok kolaydır ama kabullenmek oldukça sancılı ve zor bir dönem. Bu dönemde birçok kadın karşı atağa geçip aldatıyor. Bu içten içe intikam gibi. Hatta bunu en çok internet üzerinden yapıyor. Ne gerek var ki bir yastıkta kocamak varken bu kadar entrika ve maceraya.

ne modaysa ondan yiyelim

nazokiraze | 08 November 2008 20:06

Ülkemizde herşey pek bir moda sürekli elimizde, belimizde, dilimizde hatta damagımızda bile trend olayları mevcut.

Yiyecekler bazen revaçta oluyor o kadar tüketiliyor ki satan kişi bile şaşırıyor .Mcdonalds vs . gibi olaylara girmiyorum benim bahsettigim daha başka şeyler.

Tansu Çiller hanımefendi güzelliğimi kuşburnuna borçluyum gibi benzer bir laf ettigi zaman sadece bazı bölgelerde sofradan eksik olmayan kuşburnu bir anda ünlü olmuş kuşburnu çayları her çay üreticisinin ürünü olmaya hak kazanmıştı.