bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

KUTNU…

akoni | 20 November 2008 14:18

Kumaşın çeşitli boyalara batırılıp kendine özgü renk ve desenler verilmesiyle yapılan bir dokuma türünden söz etmek istiyorum. Geçmişi çok eskilere dayanan bir dokuma türüdür kutnu Osmanlı padişahlarının giysilerinin hazırlandığı, görkem, zarafet, estetik ifade eder, sentetik içermediği için son derece sağlıklıdır.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun eski çarşılarına uğrarsanız, kumaşçılar bölümünde ipekler, satenler, atlaslar, kadifeler arasından bir gökkuşağı gibi kendini gösterir kutnu. Ceketlerde, yemenilerde, feslerde, çantalarda, terliklerde, folklor giysilerinde kullanılan kutnunun tarihi bir değeri vardır.

Animaaal !!

pillibebekkuyuda | 20 November 2008 14:12

İsyan ediyorum..

İstanbul dan sıkılmış, biraz da yorulmuş, bir kadın, kafasını dinlemek üzere, alıp başını bir adaya gidiyor.
Adanın dinginliğini yaşamak üzere, küçük yürüyüşlere başlıyor..Kimbilir ne problemleri var boyunu aşmış, belki şiir yazacak, belki aşkını kaybetmiş, belki ağlayacak, her yer ona dar gelmiş, atıvermiş kendini uygun bulduğu bir yere..
Ve onyedi yaşlarında bir inşaat işçisi tarafından, kuytu bir köşede sıkıştırılıp, tecavüze uğruyor..

Huzur

linet | 20 November 2008 12:23

Sabah saatin beşi, yan odadan sinirle kurulmuş cümlelerin sessizce söylenmesine rağmen kinini, nefretini duyabiliyorum, öyle hınçla söyleniyorlar ki huzursuzlanıyorum, kalbim hızlı atmaya başlıyor, geçmişe dönüyorum hiçbirşey değişmemiş sanki. Yattığım yatakta yıllar öncesine dönüyorum, gözlerim sımsıkı kapalı sanki açarsam beni de çekecekler kavganın içine, sesleri çok kısık ama içindeki şiddet yüzüme patlıyor sanki. Yorganı başıma çekiyorum, sesler biraz uzaklaşıyor. Ama tamamen duymamak istiyorum, duvarların arkasından, kapalı kapıdan nasıl oluyorda şiddeti, huzursuzluğu iliklerime kadar hissedebiliyorum kendime şaşırıyorum. Tabi geçmişte şaştığım şeyin ne olduğunu bilmiyordum, kalbim ve midem arasında dolaşan şeyin huzursuzluk nedeniyle olduğunu da bilmiyordum, duyduğum şeyi o yaşlarda herhalde korku, üzüntü gibi sade kelimelerle anlatabilirdim. Uyumak istiyordum, az önce gördüğüm rüyaya devam etmek, ama susmuyorlardı. Tam sustular tamam bitti derken, ağlamaklı bir sesle annemin sesi geliyordu. Kapının sertçe açıldığını duyduğumda yüreğim ağzımdan çıkacakdı.. Sanki beni yatağımdan çıkaracaklar ve söyle bakalım kim haklı kim haksız diyeceklerdi. Ne diyecektim ben, annemin yaşlı gözleri babamın kızgın bakışları arasında ne diyebilirdim? Hiç olmadı böyle birşey ama ben hep o korkuyu duydum..

Yatakta dönüp duruyordum, işe gitmek için kalkmama daha çok vardı, ama bir kere odaya giren huzursuzluk havası tüm oksijenimi tüketmiş, uykumu alıp götürmüştü. Hiç birşey değişmemişti 36 yaşındaydım, hala annesi babası kavga edince yüreği ağzına gelen o küçük kızdan ne farkım vardı? Sadece ne oluyor bunlara hala diyip, cık cıklıyordum, değişen tek şey buydu sanırım..

Mardin’in Tarihi Zaferi

mehmetbastug94 | 20 November 2008 12:00

Mardin taşevler
Mardin taşevler

MARDİNİN TARİHİ KURTULUŞ ÖYKÜSÜ

Mardin, 1. Dünya Savaşı sırasında düşmanın çokluğu, askerinin ise az olmasından dolayı onları püskürtmek amaçlı bir plan yapmıştır. Bu plan öyle zekicedir ki düşman mardine girmeye bile teşebbüs edememiştir.

Bu stratejik oyun şöyledir;

Mardin şehrini savunmak amaçlı bir plan yapmak zorundadır. Bu planı stratejik bir oyun hâline getirmek ister. Soba borularını şehrin dört bir yanından samanlıkların arasından uzatmışlardır.

fadik sevin atasoy- zeynepin sekiz günü

kahramancayirli | 20 November 2008 11:42

çok başarılı bir genç oyuncumuz
çok başarılı bir genç oyuncumuz

ilk olarak o şimdi mahkum’da ismini bilerek izlemiştim onu. hakikaten iyi oynuyordu. altın portakal jürisinin gözünden kaçmadı neyse ki. ve daha ilk filmiyle prestijli bir sinema ödülünü evine götürdü.
ama esas burada övmek istediğim performansı zeynepin sekiz günü ile ilgili. fadik sevin atasoy gerçekten döktürmüş. çok iyi. çok abartısız. altın portakalda adaydı yine en iyi kadın oyuncu dalında ama muhtemelen üstüste gitmesin diye ödül bir başkasına verilmiş olabilir. 19. Ankara Uluslararası Film Festivali 2008 En iyi Kadın oyuncu ödülünü kazandı neyse ki. sonuçta ödül bir oyuncunun, sanatçının iyi ya da kötü olduğunu göstermez ama sanatçıya şevk verir, yaptığı işin önemli olduğu hissini pekiştirir. bu açıdan önemli.
a bir de aklıma geldi. orhan pamuk’un nobel ödülü alması için “erken aldı” vb yorumlar var. oysa tam aksine. tam vaktinde bence. ama türk edebiyatında pamuktan daha fazla nobel edebiyat ödülünü hak edenler yok mu, var elbet. şair seçimlerim kendime kalsın ama yaşar kemal ve orhan kemal, şimdi bir anda aklıma gelmeyen başka iyi isimler. ama olay, yurtdışında da okunmak sanırım biraz (hoş ödülü bu yıl kazanan le clezio’yu amerikada birçok köşebaşı eleştirmen dahi okumamış ama bilemeyeceğim artık). konu dağılmadan nobel tartışmasını burada yarıda keselim. bu yazının odağı fadik sevin atasoy’u zeynep’in sekiz günü performansı ile övmekti çünkü. uzatmadan. atasoy çok çok iyi. sırf bu başarılı genç oyuncumuzun nasıl iyi oynadığını izlemek için bile tekrar tekrar izlenmeyi hak ediyor, film.

Yeter !

kelebeklerozgurdur | 20 November 2008 10:27

Yeter artık !

“Neden” lerinizden bıktım

İnsanım ben…duygularım, aklım, fikrim düşünebilme yeteneğim var..
Davranışlarımı yöneten inanç ve değerlerim doğrularım,yanlışlarım öfkem,korkularım,endişelerim var…
Başarılarım, umutlarım,hayallerim, üzüntüsü ve sevinciyle sadece bana ait olan, benim olan bir geçmişim var.
Tamam, zaman zaman sizin doğrularınızla benim doğrularımı denk getiremiyorum. Bazen parasal, bazen duygusal, bazen sosyal çıkmazlara giriyorum.Ama bunların geçici olduğunu da görüyorum.Tarafımdan alınan tüm kararlar ve yaptığım her şey, beni ben yapan etkenler.
Çaresiz kaldığımda, yalnızlık duygusuna kapıldığımda, sorunlarım üzerime üzerime geldiğinde bile hepsinin çözümü yine kendim olacağım; biliyorum…
Beni ben olduğum için eleştirmeniz yersiz. Aslına bakarsanız sizi umursamıyorum bile. Ancak farkındaysanız, kendimi bulma savaşı veriyorum hepiniz gibi zaman zaman bende…
Kısaca ben, ben olduğum için bir insanım…

Yeter !!!