bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

GECE VE SEN

demirfe | 02 December 2008 10:11

Gecenin tam ortalarına doğru yaklaşıyordu. aklına bile gelmeyen uyku ve korkutan rüyaların içine girmemek için yapılan düşünceler.
Biraz öncede yine sorunlu bir telefon görüşmeleri…. Yine sabırların harmanlandığı bir geceydi.
Nereye giderdi bunun sonu bilmiyordu..
En güzel yerinde bitmiş bir yemek gibiydi yaşananlar.
Her şey yazın birden kışa dönüşmesi gibiydi.Şimdi tepetaklak olmuş bir hayatın tam ortasındaydıCaddenin boş kaldırımlarında sigarasını yakmış, soğuğunda hasretle beklenildiği günlerde yürüyordu. Yalnızlığında.

Git…

adoxxoda | 02 December 2008 09:52

Git…
Üstüme gelme eğer gerçekten istediğin buysa
Git…
Hiç yaşanmamış farzet beni bırakıp anıları üstümde
Git…
Sessiz sedasız hiç bir şey söylemden
Git…
Acımı görmeden için incinmeden
Git…
Beni unutacağın bir daha göremeyeceğin bir yere
Git…
Yetim kalsın adım sevda da öksüz bırak beni
Git…
Sana verdiğim değeri beş para edip
Git…
Sana dur demeden hiç bir şey söylemden
Git…
Ben sıralarken gitlerimi yaralanmadan
Git..

balık yazısı

nazokiraze | 02 December 2008 09:18

Eşimin akvaryumundan bahsedesim var bugün,120 litre akvaryumda Cichlid (çiklet) balığı besliyoruz lepistesle 15 litre akvaryumla başlayan evcil hayvan maceramız bu koca akvaryumla devam ediyor. Yüzlerce çeşidi olan çiklet balıkları harika bir balık cinsidir.Akvaryum suyunun özellikleri

Bu akvaryum hayatımıza gireli pek çok olay yaşadık bir gece kaltıgımızda ısıtıcının bozulması ve suyun kaynamasıyla oluşan balık çorbası kıvamındaki akvaryum, eşimin akvaryum temizlemesiyle halıyı kirlettigi için ettiğimiz kavgalar, yavrulukta yaşam savaşı veren minik yavrular, doğurdugunu anında yiyen lepistes… yaşadığımız ilginçliklerden bazıları..

içgüdüsel soru: kimmiş hayvansever?

cellatlina | 01 December 2008 19:03

‘Bizimle birlikte yaşayacağına göre,’ diyoruz, ‘bizim düzenimize uysun.’ Doğru. Her konuk, az ya da çok, bunu yapar zaten. Evin düzenine uyar. Uymayanın ‘konuk’luğu sona erer. Ama hayvanlarımız konuğumuz değil. Yaşam ortağımız.

Evet, Bilge Karasu Bir Hayvanla Yaşamak adlı denemesinde böyle demişti. Nice hayvansever yazar vardır fakat bu konuda ilk aklıma gelen o oldu. “Ne Kitapsız Ne Kedisiz” adlı kitabından olsa gerek. Ne güzel bir kitap ismi!Şimdi “hayvansever” ne demek bir bakalım… Evde bir çok hayvan beslemek, hayvansever olmak mıdır bunu bir düşünelim. “Yaşam ortağımız” olmasına karar verme hakkına sahip miyiz, bu ayrı konu, yani bir başka canlıyı iradesi olmamasından faydalanarak yavruyken ya da yaşını/yaşlarını doldurmuşken evimize almaktan bahsediyoruz. Doğadan olmalarına rağmen “medeniyetleşme”mizden ötürü şehirlerde yaşamak zorunda kaldılar çoğu,bizler gibi. Bizimle yaşamaya devam ediyorlar, hakları bile var! Bizden daha masumlar, hayatla mücadele etmek zorunda değiller; zira işe gitmiyorlar ve karınlarını doyurup yavrularına (çoğu kısırlaştırıldığı için “varsa” demeli) bakmaları ve yaşamlarını sürdürmeleri kafi. Halbuki bizler daha çok zorlukla yüzleşmek ve savaşmak zorundayız. Çoğumuz, çoğu kedinin yaşadığı “çöp tenekesinde karın doyururken kafasına düşen poşetin yarattığı acı” hissini yaşamamışızdır ama manevi olarak, çoğu kedinin yaşamadığı, “yaptığımız iyiliğin müsait yerimize girmesinin acısı”na alışığız. Bu durumda bizden daha masum bir toplumla karşılaşıyoruz. İyilik yapmıyorlar dolayısıyla bu onlara acı vermiyor. Dolayısıyla “iyilik yaparsam anamı ağlatırlar” anlayışları yok ve bu yüzden kimseyi de sömürme isteği duymuyorlar.
(Hayvanların masumiyeti daha kısa yoldan da açıklanabilrdi ama ben bu yolu daha uygun gördüm.)

Günlükten-1-

| 01 December 2008 18:18

Her gün, her saat insan hayatından hep bir şeyler bitiyor, eksiliyor ve bazen de anılara gömülüp gidiyoruz. Fakat yaşadıklarımızın çoğunu hatırlayamıyoruz bile…
Masmavi bir denizin kıyısında seyre daldım, bembeyaz uçuşan martıları. İçimi dökmek istiyorum onlara ama nafile, bana bakmıyorlar bile. Sadece dalıyorum seyre…
Iasos, deniz kıyısında henüz çok keşfedilmemiş bir doğa… Burada yaşamak güzel olurmuydu acaba, Bodrum yarımadasının bu körpe güzelliğine her ayak bastığımda burada kalmak istiyorum, belki de sığınmak… Velhasılıkelam cesaretim yok, enerjim yok ve bazı etkenler var…

İnce tarih

deLe | 01 December 2008 18:08

http://www.sabah.com.tr/ardic.html

şirin sucuk

nazokiraze | 01 December 2008 17:38

Adına bakıp ta sucuk için çok şirin yakıştırması yaptığımı zannedilmesin. Şirin sucuk bir yerel sucuk şeşidi, markası şirin sucuk ama kendine has ismini bulamadım orda tek bu şirin sucuk fabrikasında üretiliyor ve bu sucugu yiyen bundan kelli sucuga başka bakış açısıyla yaklaşıyor.Lezzetinin sırrı bilinmese de yiyenin Tavşanlı’ya koşası oluyor.

5 yıl evvel ablam uzman olduktan sonra Kütahya Tavşanlı’ya tayin oldu ve orda 2 yıl kaldı bizimde Şirin sucukla tanışmamız bu vesileyle oldu.

Ara sıra izin günlerine İstanbula gelen ablamların telefonda anlata anlata bitiremedigi normal sucuga göre az daha sert olan biraz suyla yumuşatılan Şirin sucuk evimize gelir gelmez çocuklugumuzun o katkısız, muhteşem sucuklarına gitmiştik ailece.

Venedik sular altında!!

todesengel | 01 December 2008 17:18

http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=dunya&ArticleID=1023054&Date=01.12.2008&b=Venedikte%20″aqua%20alta”%20alarmi&ver=69