bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

TECAVÜZ

BodrumSibel | 04 December 2008 16:45

….Bütün gece dibine kadar içmiş olan genç kız, sabaha karşı çıktığı bardan evinin yolunu tutmuştu. Kafasında dönen binbir düşüncenin ve hüzünlerinin etkisiyle gece boyunca içimiş ve sarhoş olmuşdu. Yorgundu ama yinede eve gidebilecek gücü buluyordu kendinde herzamanki gibi….

Bir taksi çevirmek en iyisiydi kendini hemen yatağa atıp sızmakdan başka bir şey geçmiyordu aklından.

Taksici usul usul sürmeye başlamışdı. Genç kız kendisinin izlendiğinden habersiz taksinin camından bakıp, ölece dalmışdı düşüncelere yine.. üzgündü.. içinde hayata küsmüş bir kız vardı.. sevgilisinden de ayrılmışdı..kötü zamanlar geçiriyordu… Hayattaki tek amacı bara gidip sabahlara kadar içmek ve özgürce doyasıya dans etmekdi. Bu şekilde deşarj olabiliyordu çünkü..

Yalnız Kötü İnsanlar Korksun…

| 04 December 2008 15:23

Otobüsteyim, İstanbul’dan dönüyorum, bir yandan dışarıyı seyrederken diğer yandan televizyondaki haberleri izliyorum. Tanrım, Türkiye yine çok karışık; terör, doğu, kargaşa derken İstanbul’da tek başına yaşayan 82 yaşında bir amca ekrana çıkıyor. Bu amcamın çocukları onu bir Ukraynalı bakıcıya bırakmış. Amca ön cephe ve ikinci katta oturuyormuş. Bu şerefsiz Ukraynalı bakıcı, amcanın kafasına zigon sehpayı kırarcasına vururken, neyse ki açık pencereden ve gelen seslerden komşuları yetişmiş, çocuklarına haber gitmiş ve hastaneye kaldırmışlar, ak saçlı amcamı… O amcamın gözlerindeki şaşkınlık benim gözlerimle birleşti.
Eh dünya işte bu kadar kötü ve psikopat misafirlerinde var. Bunu anlamak mümkün değil; senin baban (kötü bir insan dahi olsa) o senin atan. Ne olursa olsun bakıcı tutacak kadar paran varsa kardeşim, kendi evinde gözünün önünde (sen bakamıyorsan) baktırsana…
Sevgili babacığım 78 yaşında vefat etti, yaşasaydı şu anda tam tamına 82 yaşında(televizyonda şaşkın gözlerle bakan amca kadar) olacaktı. Neyse, Ankara’ya yetişmek üzereyiz yarım saat kaldı… Haberler devam ediyor fakat ben 2005 yılının haziran ayındayım.

BEN GÜLMÜYORUM!

cellatlina | 04 December 2008 12:51

akşam yemeği sofrasını toplarken ve reklamları göz ucuyla izlerken, elimde masayı sildiğim bez, parlaklıklarına dayanamayıp kanepeye oturuveriyorum, çok renkliler ve bir sonrakini merak etmemek imkansız…

hipnotize olmuş bir çocuk gibi göründüğümü o an farkedemiyorum. biri bitiyor diğeri başlıyor. gazete zırvaları, cep telefonu zırvaları, bankalar, haluk biginer’in sesi, “ondan alsam”lar, müzikli reklamlar, heidi ve köylü kızlar, çikolata, dizi fragmanları…böyle uzayıp gidiyor…
bir ara yüzümü ekşittiğimi farkediyorum, ev arkadaşım o sırada kahkahalarla gülüyor. güldüğü bir reklam, ama o bunun farkında değil. yüzümü ekşittiğim şey bir reklam ve ben bunun farkındayım. gözümü, kulaklarımı , zihnimi kirlettiklerinin farkındayım.reklamcılık yapan, ekmeğini bundan kazananlara mı kızıyorum, izlemek zorundaymışım gibi gözlerimi ekrana mıhlamama mı, o kahkahaya mı, elimi nemlendiren sofra bezine mi, bir kaç reklama aldırış etmeden yapamayan beynime mi?neden iğreniyorum? neden açıklayamıyorum?ilerde bu emek işlerini izleyerek gülecek kuşaklar olacak mı?