bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

BEREKETİN TADI: AŞURE

mucizemsin | 07 January 2009 06:56

Aşure
Aşure


Aşure , Arapça on (10) anlamına gelen “aşara” sözcüğünden türetilmiş olmakla beraber, 72 Müslüman’ın Hicri 61 yılında Muharrem Ayının 10. gününde (10 Aralık 680), Halife Yezid’in emri üzerine günlerce aç ve susuz bırakıldıktan sonra öldükleri için o güne “Aşure Günü” denilmiştir. Bunun yanıra, Hz. Adem’in işlediği günahtan dolayı ettiği tövbenin kabulü, Nuh Peygamber’in gemisinin tufandan kurtulması, Hz. Yunus bir balığın karnından çıkması, Hz. İbrahim’in ateşte yanmaması, Musa Peygamber’in Kızıldeniz’i geçerek İsrailoğullarını Firavun’dan kurtarması gibi olayların gerçekleştiği gün olarak da anılmaktadır.

Savaşın Melekleri…

| 06 January 2009 18:29

Melek gibi kapamışlar, gözlerini
Hafifte gülümseme konmuş, dudaklarına
Belki de gülüyorlar, oradan
Bunları yapanlara
Belki de ağlıyorlar, anneciğine
Söyleyemediler son sözlerini
Belki de birilerine…
Söyleyemediler “bizim günahımız ne?”
“Neydi, sizi bize düşman eden?”
“Neydi, küçücük kalplerimizden, hesabınız?”
“Gökyüzü mavi midir abiler?” soramadılar.
“Barış sayın abi, benim adım barış”
Söyleyebilirler miydi ki, bunları
Söyletebilirler miydi, onlar
Küçücük tatlı melekler…
Oradan el sallıyorlar, sevdiklerine
Oradan ağlıyorlar, sevdiklerine
Küçücük tatlı melekler…

RESİMLİ ROMAN.

akoni | 06 January 2009 17:51

Günlük gazetelerde üç-dört resim dizisi halinde yayınlanan resimli romanlar, bu iş için hazırlanan özel gazete veya dergilerde tam bir hikaye olarak da yayınlanabilinir.
Resimli romanlar, hikayeleri çizgilerle anlatır. Konuşmalar resimlerin içindeki beyaz boşluklara yazılır. Bu yazılar sinemadaki ses şeridinin görevini yapar. Filimdeki gibi, ayrıca yorum yazısı yoktur. Hikaye sadece kahramanların konuşmalarından anlaşılıyor.
Karikatürcü Oğuz Aral’ın Avanak Avni, utanmaz adam, Hayk Mammer, köstebek Hüsnü gibi resimli roman tipleri de Türkiye’deki en başarılı örnekler arasında yer alır.

Resimli romanda önceleri, metin ile resim arasında kurulabilecek bir denge aradılar. Ama kısa zamanda konuşmaların içine yazıldığı, balonların da birer resim gibi kullanılabileceğini anladılar. O zaman öfke ve ıstırabı belirtmek için yazılar kırmızı balonlar üzerine yazıldı veya bir ses in şiddetini anlatmak için, boşluğun kenarı parçalanmış olarak yapıldı. Nihayet sayısız küçük işaret ve dekor öğeleri katıldı; şaşkınlığı belirtmek üzere yıldızlar, koşan bir kişinin hızını anlatmak için konan çizgiler gibi.

Morris’in eseri Red Kit Amerika’nın batı yöresinin, sevimli kovboyun hikayelerini anlatır.Fransız sanatçı Herge’nin Tenten’i 18 dile çevrilmiş bir resimli romandır.Zagor ve teksas haklı ve güçlü kahramanların serüvenlerini anlatır.Kızıl Maske ve Uçan Adam Gordon tek başına bir kahramanın, insanların yazgısını değiştirebileceğini kanıtlamak isterler.Mandrake ve güçlü uşağı Abdullah, sihirbazlık yoluyla mucizeler yaratan daha çok çocukların hayal gücünü harekete geçirme amacı güder.

Bu kimin krizi

tsu | 06 January 2009 17:49

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=YazarYazisi&ArticleID=915694&Yazar=MAHFİ%20EĞİLMEZ&Date=06.01.2009&CategoryID=101

EVRİM

tentena | 06 January 2009 16:03

Evrim gerçektir, bunun kanıtlarının bulunması, üzerinde fantazi kabul etmeyecek bir durumdur artık. Ancak yukarıda da dendiği gibi biz her zaman herşeyden şüphe etmeye devam etmeliyiz. Evrim gerçektir ama “Evrim teorisi” adı üstünde bir teoridir. Ayrıca tamamen de tesadüfidir. Dünyanın oluşumundan yana geçirdiği aşamaları incelerseniz 3 defa felaketler sonucu dünya üzerinde yaşamın yok olma aşamasına geldiğini görürsünüz. Her defasında canlı türleri yeniden çeşitlenmişdir. Bizden önceki dinazorların yok oluşu ile ilgili en tutarlı teoriye göre; ölüme, dünyaya düşen bir meteor neden olmuştur.

Meteorun düştüğü yer çok önemli; Güney Amerika dünyanın kükürt açısından en zengin bölgesi. Durum böyle olunca atmosfere karışan dev kükürt tabakası dünya genelinde bir zehir tabakası ve karanlığa neden olmuştur. Meteor başka bir yere düşseydi, başka bir aksilik olmaması durumunda halen dünya üzerinde dinazorlar yaşıyor olacaktı. Dinazorların yok oluşuyla insan ırkı kendini geliştirme şansı bulmuş olabilir. Belki o meteor başka yere düşseydi insan ırkı kendini geliştirecek yaşam alanı bulamayabilirdi. Her yokoluş başka canlılara yaşam alanı açarak onların gelişmesine imkan vermiştir. Bütün bu olayların gelişimi ise tamamen tesadüfidir. İnsan gibi zekaya sahip bir canlının tesadüfler sonucu oluşamayacağını düşünmek büyük hatadır. Bugün doğayı incelediğiniz zaman canlıların pek çoğunun şaşırtıcı bir zekaya sahip olduğunu görürsünüz. Beynimizin de evrim geçirdiğini kabul etmek durumundayız. Bugün bilimadamları beynin herhangi bir alana yönelik kullanılması sonucu o alana özel bölgesini geliştirdiğini ve zamanla o bölgede hücre artışlarının, elektiriksel tepkilerinin kat kat arttığını ispatlamış bulunmaktalar. Bu bile beynin evrimi için ufak bir ipucu olabilir.

KINAMA…

| 06 January 2009 15:29

KINIYORUM VE KINIYORUZ, İSRAEL SENİ…

Yahudiler: Hepimizin efendisi olmaya çalışan bu millet kadar, cefa ile ezilen bir millet tasavvur edilemez: Babil esareti, Mısır köleliği, Romanın zulümleri ve en son Alman kampları, onlara ders olmamış, olmadığı gibi dünyayı karıştıran süper düşüncelerinden vazgeçmiyorlar… Kınıyorum bu düşüncelerinizi ve eylemlerinizi ve soruyorum size İsrail…
Yoksa benliğinizi sarmış öldürmek tutkunuzu mu, güncelliyorsunuz?
Savaşında kuralları var, buna bile uymayı beceremiyor musunuz?
Toplu cinayetlere mi, alışıksınız?
Toplu halde cinayetler işlemek bir hastalık mı, oldu sizlerde?
Size yapılanları, zamanında niye yapanlara karşı örgütlenerek, hıncınızı almadınız?
Günahsız insanları öldürmek midir, hak aramak?

Düven

| 06 January 2009 14:53

düven
düven

Kalın, ağır ve bir çift uzun tahtanın alt kısmına çakılan çakmak taşları ile oluşturulan düven, yular ile ata bağlanırdı.

Harman zamanı, geç yatılır erken kalkılır Anadolu’mda. Akşam gezmeleri, misafirlikler uzun kış gecelerine emanet edilmiştir, bahara çıkmadan. Şimdi yeniden kışa hazırlanma zamanıdır.

Erken kalkılır, bu kalkma Güneş’in doğmadığı vakitlerdir daha. El yüz yıkanır, yanan odun sobasının üzerine damlayan su damlacıkları ile beraber uyku açılır ve sıcak ekmek ile kahvaltı yapılırdı.