bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Panthera Pardus Tulliana (Anadolu Panteri)

admin | 25 February 2009 13:12

Anadolu Parsı, Leoparı ya da Panteri

Anadolu Leoparları, Orta Doğu ve Batı Asya’da yaygın olan İran leoparının (Panthera pardus saxicolor) Anadolu’da yaklaşık 30 yıl öncesine kadar yaşamış olan bir cinsidir.Anadolu Panterleri, Ege Bölgesi, Toros ve Köroğlu dağlarında hayatını sürdüren bir panter türüydü. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ise boyutları daha küçük olan İran Parsları (Panthera Pardus Saxicolor) yaşardı. Anadolu Parslarının yanında, Anadolu Kaplanları ve Anadolu Aslanları da Anadolu da yaşamaktaydı. Anadolu Aslanları’nın varolduğunun en büyük kanıtı Hitit kabartmalarıdır. Anadolu’daki aslanların sonuncusu 1890’da vurulmuştur.

offff Rio

admin | 25 February 2009 10:54

http://news.tr.msn.com/newsgallery.aspx?cp-documentid=14539369&imageindex=11#14539369

Fikşın Troleybüs-III

admin | 25 February 2009 10:34

Diğer yandan, Maximilian’ın eşi Elenora’nın mahkemeye gelmeyişi Anderson’ın gözünden kaçmamıştı. Burnuna pis kokular geliyordu. Maximilian’ın mahkeme salonundan alelacele çıkıp yargıcın odasına doğru gittiğini görünce derhal asistanı Rose’u aradı. Çok geçmeden Maximilian’ın ev adresi elindeydi. DeSoto’su ile hızla 82 Batı Yolu üzerinden adrese doğru giderken, “Pis iş” diye düşündü. Gözünün ucuyla yolcu koltuğunda duran evrak çantasına baktı. Nasıl bir olaya bulaşmış olduğunun farkındaydı. Çok dikkatli hareket etmeliydi. Nereye basacağını ve nerede hareketsiz durması gerektiğini bilirse, bu bataklıktan çıkabilirdi. Twin Park Caddesi’ndeki adrese geldiğinde karşısında verandası, kavisli çatı pencereleri ve lambrili ön kapısı ile iki katlı tipik Amerikan tarzı bir ev duruyordu. Kapıyı 30’lu yaşlarının sonunda, zarif bir siyahi kadın açtı.
– Bayan Dolavare?
– Benim, buyrun?
– Ben Avukat Anderson J. Karabıyık. Sizinle eşiniz hakkında konuşmak istiyorum..

Papatya, Sen ve Hayal Odası

admin | 25 February 2009 09:45

Yine bir gün sonu…
Yatağıma uzanmışım. Başımın altında yastık, yumuşacık…
Göz kapaklarım kapanmak ile kapanmamak arasında. Gidip geliyorum.
Bedenim burada ancak ruhum kaçış planları içinde.
Yine bir yolunu bulup çıkacak sonu bilinmeyen yolculuklara…

Her zamanki gibi hayal odasının kapısını açıp gireceğim.
Öyle mübtelası oldum ki buranın kapı görevlisi tanıyor beni.
Giriş kartı bile istemiyor benden.
Selam verip dalıyorum içeri.
Sonrası mutluluğun resmi…

Burada senden milyonlarca var.
Hangi odaya girsem ordasın.
Sanki bir film çekiliyor ve bu filmin her sahnesinde sen varsın.
Başrol de sensin, figuran da, suflör de…
Sadece yönetmenin kim olduğunu çözemedim.
Tek bildiğim o ben değilim.

MUTSUZ İHTİYAR OLMA!

admin | 24 February 2009 17:25

Uyku, göz kapaklarımda ağır bir yük gibi! Gözümse saati kolluyor… Kokusuyla içimi rahatlatan bir fincan kahve ise tek yoldaşım gibi. Şöyle biraz düşünüyorum da hayat aslında ne kadar da kısa! Akıp gidiyor zaman! Tik Tak, Tik Tak… Ne akrep ne de yelkovan aldırmıyor çaresizliğime… Çocukluğum, gençliğim ve yeni yetme orta yaş hallerim… geçmişe çok bulaşmadan, acaba geleceğimde ne var demek geliyor içimden hep! Düşünmeden edemiyorum; acaba yarımda ne var ? kahvemi yudum yudum tüketmenin endişesindeyim; hani hiç değilse anın tadını çıkarayım diye… ama fincanın dibi göründü bile! Yaşamda böyle bir şey herhalde yudum yudum tadını çıkarmaya çalışsan da bir gün dibini elbet göreceksin!

okuma notları – on iki

admin | 24 February 2009 16:38

bazı yazlar uzaktan geçer
bazı yazlar uzaktan geçer

bu yazı beş kitaptan söz edecek.

1. murathan mungan’ın yeni şiir kitabının adı: bazı yazlar uzaktan geçer. mungan en son aralık 2007’de dağ’ı yayımlamıştı şiir kitabı olarak. bu yeni kitabının tamamına yakını muhtelif edebiyat dergilerinde basılmış şiirlerinden oluşuyor. mungan’ın yaz geçer’i türk şiiri içinde kült bir yer edindi kendine: bambaşka, apayrı. kolay kolay bir şiir kitabının başına gelemeyecek denli güzel şeyler geldi başına. başımızın üstünde taşıdık yaz geçer’i, büyüttük büyüdük. velhasıl yeni kitabının ismi içinde yaz geçer’e rastlayınca (bazı YAZlar uzaktan GEÇER), çok büyük beklentilere kapıldım. suç bende, bir şairin her kitabı çok büyük olamayabilir, gelin görün ki mungan’ın son kitabı da bu minvalde. elbette iyi ama yaz geçer’in gölgesinde bile oturamaz bence. belki de suçu mungan’a atmalı; yaz geçer ile öyle bir elmas’ı okuduk ki, ondan sonra ne yazsa aynı elmas’ı aradık arıyorum arayacağız. ama siz bu kitabı da okuyun tabii, pırıl pırıl parlayan dizeler de var, dize alıntısı bilerek yapmıyorum yoksa kitabı alma sebeplerinizi azaltmış olurum.