bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

tarihe adını kazıyanlar

nazokiraze | 10 March 2009 17:15

Tarih her zaman söylediğim gibi yazmakla, okumakla,şaşırmakla, araştırmakla, sevmekle yada nefret etmekle bitmez, ögrendikçe insanı daha da içine çeken bir kara delik gibidir, öğrendikçe araştırır, hayretler içinde kalarak daha da dibe yuvarlanırsınız. Kazanılan savaşlar, kurulan büyük imparatorluklar, yapılan antlaşmalar bazı devletleri tarih sayfalarına altın harflerle yazmıştır. Hatta devletlerin ötesinde bazı liderler nesiller boyu unutulmayacak başarılara yada başarısızlıklara imzalar atmışlardır. Ancak bazı tarihi kişilikler var ki savaş kazanmanın, kaybetmenin, devlet kurmanın veya aşk yaşamanın dışında daha ilginç şeylerle tarihe malolmuşlardır. Yaptıkları ufacık şeyle bile, yüzyıllardır karşımıza çıkan bu kahramanlara göz atmak istedim.

Tik Tak-3

Galanthus | 10 March 2009 15:28

Kucağıma aldım Sumru’mu. Kapıdan çıkmak için yöneldim, Sumru’nun sevinciyle Kuşkuş dedeyi unuttuğumu fark ettim. Arkamı döndüğümde yine gözleriyle karşılandım. Gözleri yine parlıyordu, sanki eskisinden fazla parlıyordu.
– Sumruyu kucağına alınca beni arkada bırakıyordun az kalsın dedi ve güldü.

Tüylerim diken diken oldu birden. Hayatta en çok korktuğum şeylerden biridir; ne yapacağı ve ne yapabileceği tahmin edilebilir olmak. Şimdi de Kuşkuş Dede, az önceki hatamı fark etti. Hata demek doğru olmaz aslında, bir anlık şaşkınlığımı, sevincimden dolayı onu unuttuğumu fark etti. Bunun fark edilmesi beni rahatsız etti yani küçükte olsa bir hatamın fark edilmesi durumunu sevmem ben, sevmedim. Aslında öyle çok yadırganacak bir durum değil sonuçta insanlık hali, daha çocukluğumu bilir o benim bunları da böylesinde rahat bir şekilde keşfedebilmesi – keşfetmek mi?-çok normal.

(ARTIK) BABAMI EVDEN UZAKLAŞTIRMA!

sevde837 | 10 March 2009 11:48

Dışarıda bir şeyler olup bittiğinin farkında olduğumu niçin büyüyünce anladığımın üzerinden tam 18 yıl geçmişti? Geriye dönüp baktığımda hatırladığım bir kadının çığlığıydı kulaklarımda yankılanan!
Karşıda yapılandırılmış derme çatma bir kulubenin üzerine,iskelete dönmüş, bir tahta bacaklı korsanı andırırcasına ürküntü veren merdivenden tırmanarak çatıya çıkan 7 yaşındaki oğlunun intihar etme eyleminden korkan bir annenin çığlığı…

Tarık’tı çatıda gördüğüm! Ama ne yaptığına anlam veremediğim, hatta ve hatta yıllardır tanıdığım okul arkadaşım tam anlamıyla kafayı yemişti…
Annesinin korkusu , Tarık’ın kararlılığı beni de korkutmuş, duymak istediğim bir çığlıkta boğazıma düğümlenmişti.
Tarık bağırıordu:
– “Artık babamı evden uzaklaştırma!” bağırıyordu annesine.
“Artık babamı evden uzaklaştırma!”

Günışığı

Elementer | 10 March 2009 10:30

Gregory Colbert_Ashes and Snow
Gregory Colbert_Ashes and Snow

Bir meleğin sıcak kanatları arasından sıyrıldı gün,
Teslim oldu geceye şehir.
Kapkara karanlığını, boşaltırken gökyüzü,
Sır olmuş beyaz boşluğuna.
Öldürdü yıldızları ve ay’ı,
Şehrin aldatıcı ışıkları…
Avunmak yetmedi,
Dumansız yalazlanan ruhlara.
Avunmak yetmedi…
Kalan cılız aydınlığa.
Hasretim bu yüzden…
Günışığı’na…

Koyu bir gece kapladı,
Şehrin yalancı sokaklarını…
Yarı siyah…
Yarı kırmızı…
Damıtılmış bir ihtirasın pençesinde kıvrandı,
İhtiramsız kırmızı olanları.
Sustu aydınlıklar,
Düğüm düğüm oldu, çığ olan haykırışları.
Özlemdi bir parçası, Sır beyazına…
Özlemdi bir parçası; Doğacak olana.
Hasretim bu yüzden…
Günışığı’na…

yokmuş gibi

| 10 March 2009 09:42

aklıma bir boşluk düşüyor
ah
ruhum eziliyor kuru
yapraklar altında bir nehir gibi
köprücük kemiğim kırık
geçemiyorum bir renkten başka birine
etimde deprem
etimde atom bombası gibi bir uçuk
dilimde son sevişmenin jilet kesiği
dayanamıyorum bulutların üstüme işemesine
bir süpürge teline binip
çocukluğuma inmek istiyorum
nevrotikliğime
bileğime neşterle kazıyorum adını
sokak köpekleri tanımıyor beni artık
peygamberler namazlarını bozuyor
seni sevdiğimden bahsedince

ve bir yarı ölünün cebinden
aklıma bir boşluk düşüyor
ah
ruhum geziniyor kuru
toprak altında bir yalnızlık gibi

celal hikmet
9309 istanbul

Salomon Smolianoff

Sorowitsch | 10 March 2009 08:58

Mart 1899 yılında Rusya’nın Kremenchug adlı şehrinde doğan Salomon Smolianoff, Rusya’da resim eğitimi gördü. 1922 yılında ailesinin Rus Devrimi’nde yanlış tarafta olmasından dolayı Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. İlk olarak İtalya’ya gitmiş olsa da, kısa bir sonra Almanya’ya geçerek burada resim eğitiminin de getirmiş olduğu yetenek ile para kopyalama yani kalpazanlık olayına başladı.

İlerleyen yıllarda, başlarda bir polis ama ardından bir SS subayı olan Bernhard Krüger tarafından yakalandı ve toplama kampına yollandı.
Toplama kampında, resim geçmişini kullanarak esirler arasında sivrildi ve daha az kötü muameleye maaruz kalacağı Nazi propaganda resimleri çizmeye başladı. Böylece, en azından nedensiz yere öldürülme riskini bir kademe azaltmış oluyordu fakat sivrilmesiyle birlikte geçmişi de yavaş yavaş su üstüne çıkmaya başladı.